27 Mayıs'ın tarihi anlamı

27 Mayıs'ın tarihi anlamı

27 Mayıs'ın tarihi anlamı SAMİ GÜNALCumhuriyet tarihinde, ara girişimleri saymaz isek başarıya ulaşmış üç askeri (*)harekât vardır. 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül. Siyaset Bilimi ve Toplum Biliminin objektif kriterleri açısından tanımlanmaları ve yerlerini...

SAMİ GÜNAL

Cumhuriyet tarihinde, ara girişimleri saymaz isek başarıya ulaşmış üç askeri (*)harekât vardır. 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül. Siyaset Bilimi ve Toplum Biliminin objektif kriterleri açısından tanımlanmaları ve yerlerini konumlandırmak zor olmamakla birlikte bu üç harekâtın taşıdığı nitelik konusunda ideolojik körleşme cehaletiyle toplumsal bir uzlaşmamız yoktur. Mümkün de gözükmemektedir.

Bir kesim için 12 Mart ve 12 Eylül, -demokratik kaygı açısından- hiç umursanmazken, hatta zihin dünyalarında destek bile bulurken, 27 Mayıs, bir darbeden ibaret ve getirmiş olduğu anayasal düzen itibarıyla topluma bol gelen lüks bir elbisedir. Daha sonraları bu “bol ve lüks elbise'' teraneleri, 12 Mart ve 12 Eylül’ün ideolojik zemininin kaynağı olmuştur. Aynı zamanda bu 12’ler, FETÖ tohumlarının serpiştirildiği dönemlerdir. Cumhuriyet tarlasına ekilen, genetiği Amerikanlaştırılmış hormonlu, zehirli tohumlardır.

Cumhuriyet tarihindeki bu üç askeri harekât, 12 Mart ve 12 Eylül’ün (zımni) yanlıları ile kimi liberaller tarafından günümüzde tümüyle aynı potaya konulmaktadır. Bu ittifaka göre 27 Mayıs, bütünüyle demokrasiye karşı yapılmış bir darbedir. (Bu ittifak içindeki liberallerin etki güçleri, AB-D arkalaması ile vardır. Şahsiyet ağırlıkları ise düşünceye yatkın toplum içinde pek yoktur. Sebep, fikri dengesizliktir. Bunlar dönemsel hareket ederler. Açın bakın daha öncesinden 27 Mayıs aşığı olduklarını görürsünüz.)

Diğer bir kesime göre ise 12 Mart ve 12 Eylül’ün gerici faşist bir darbe olduğundan kuşku yoktur. Bu kesim için 27 Mayıs, getirdiği sivil-özgürlükçü demokratik anayasal düzen itibarıyla ve gelişmiş bir toplum düzeninin tesis edilmesi hasletleri bakımından ileri yönlü bir ihtilaldir/devrimdir.

Kemalistler 27 Mayıs’ı, özü ve niteliği itibarıyla yarım bıraktırılan Cumhuriyet devrimlerini tamamlayan demokratik bir atılım olarak nitelendirirler. Taraf olmadıkları yanı ise idamlar konusudur ki böyle yaklaşmakla doğru da etmektedirler.

Biraz sonra irdeleyerek bilimsel bir zemine oturtmaya çalışacağız ki 27 Mayıs bir darbe midir yoksa ihtilal-devrim midir? Darbe sayılan 27 Mayıs’ın içeriğine bir göz atmakta yarar var. Ne mene bir darbe olduğunu bilelim ki tu kakalarımız boşa gitmiş olmasın.

Başta demokratik parlamentarizmin olmazsa olmazı olan bugün yoğun bir şekilde kaybolma kaygısını yaşadığımız güçler ayrılığı prensibini getirmiştir. Ve buna bağlı olarak ayrılmaz parça olan yargı bağımsızlığı ile bu uygulamaya esas olacak olan hâkim teminatını getirmiştir. Yürütmenin ve idarenin tüm eylem ve kararlarının yargı denetimine tabi tutulması sağlanmıştır.

Bir toplumun aydınlanmacı yüzünü parlatan üniversite başta olmak üzere -geçirdiğimiz referandum sürecinde yakıcı bir şekilde ihtiyaç duyulan- TRT gibi diğer kurumları da özerkleştirmiştir. Yine, toplumun demokratikleşmesinde baş unsur olan basın özgürlüğü ve sansürün kaldırılması sağlanmıştır.

İki kanatlı (iki temel ideolojik eksen: sağ-sol/emek-sermaye) bir kuş olan demokraside yine olmazsa olmaz olan sol kültürün gelişimini sağlayan bilimsel neşriyatlara meydan vermiştir. İleri ve demokratik toplum olmayı fişekleyen emek hakkının örgütlenmesi (sendika) ve güvencesi kesin hükümlere bağlanmıştır. Çağdaş devlet mertebesine ulaştıran sosyal devlet yapılanmasını örgütlemiştir... Bu unsurların sayımını daha da uzun listelemek mümkündür.

Şimdi bize düşen iş, bu kavramları alıp sosyal düzen (bilim) içindeki yerlerine yerleştirmektir ki 27 Mayıs’ın niteliğini ideolojik donanımlarımıza/konumlanmamıza göre olumlu ya da olumsuz duygularla ya da gerçek ideolojik terminolojiyle kavramış olabilelim.

Tartışıla geldiği unsurlar itibarıyla 27 Mayıs acaba, eşitlikçi, sosyal adaletçi ve hukukun üstünlüğünün -bu kavramlarla olmaz ya- galebe çaldığı bir darbe mi, yoksa ihtilal ya da bir devrim mi?

Öncelikle, hazırlanması ve uygulanması yönüyle tartışmasız birer gerici faşist hükümet darbesi olan 12 Mart ve 12 Eylül’ü bir kenara koyalım. Sorumuz, gününün denk gelmesi hasebiyle 27 Mayıs’ın ne olup ne olmadığıdır.

Demokrat olma vasfıyla darbelere kökten karşı olan bir yurttaş olarak ezbercilikten uzak ara bir soru sorma hakkımızı kullanmak istiyorum: “Darbe nedir ve darbeyi sadece apoletliler mi yapar?'' Sorunun cevabı için kopya verip geçeceğim. Dönüp bugüne bakınız!

Dağıtmadan şu üç kavramı ele alalım: Darbe, ihtilal ve devrim.

Darbe, hükümetin hükümet etme vasfına karşı girişilen bir harekettir. Bir ülkenin yönetim düzeninde değişiklik yapmak üzere, yetkili organ olan Bakanlar Kurulu’nu ele geçirmek için zora başvurmak suretiyle yapılan yasadışı bir eylemdir. Devletin nizamı ve emri dâhilindeki resmi ordu kuvvetlerinin bir kısmının ya da tamamının kalkışarak iktidarı zapt etmesiyle olur. Sosyal ve ekonomik yapıya pek dokunmadan yani köklü bir değişime gitmeden ya dar ideolojik amaçlı ya da mevcut ola gelen sermaye gücü doğrultusunda hareket eder. Eğer ki 15 Temmuz gibi bağrında gericileştirme hareketi taşıyan bir darbe girişimiyse değinmemizin tam aksine sosyal hayata dair köklü değişiklere acımasızca başvuracaktır. İdeolojik rengi güç buldukları ya da özdeşleştikleri grubun isteği doğrultusunda olur.

İhtilal, zaman zaman devrim terimiyle karıştırılır ama değildir. İhtilal, devrimin bir aşamasını, yani alt edilecek otoriteye/düzene karşı zora başvurmayı öngören bir evredir. Devrimin öncülüdür diyebiliriz. Zaten kökenbilim anlamı olarak da ihtilal karıştırmayı, devrim ise değiştirmeyi ifade etmektedir. İhtilal, bir devletin siyasi örgütlenmelerini/düzeni değiştirmek üzere zora ve kuvvete başvuran geniş ölçekli halk hareketidir. Şimdi bir şey daha belirginleşti. Darbe, bir silahlı kuvvetler hareketiyken; ihtilal, cebir ve kuvvete başvuran bir halk hareketidir. Fakat, alt üst olan düzenin yerine yenisini koymayı kapsamaz. Hal böyleyken ihtilali isyan ile karıştırmak da olmaz. İhtilale, bir fikrin ayaklanışı denebilir. Eğer ki bu aşamada kalırsa bir başıboşluğa dönüşür. Olumlu sonuç doğurabilmesi için devrimin bir alt evresi olma zorunluluğu vardır. Ancak devrimlerle tamamlanır.

Devrim, bağrında değiştirmeyi taşıyan bir terimdir. Devrimin dar ve geniş anlamda olmak üzere iki anlamı vardır. Nitelik itibarıyla sapma da gösterebilir. Bu sapmanın tanımı “karşı devrim  olacaktır. Dar anlam olarak devrim, mevcut iktidar eliyle devlet kurumlarının ve sosyal hayatın dengeli ölçüler içinde köklü bir şekilde yenileştirilmesini kapsar.

Genel ve geniş anlamıyla algılanan ve “özlenen'' devrim ise köhnemiş mevcut düzeni zor kullanarak ihtilali bir yöntemle yıkmayı ama öyle bırakmayıp yerine yenisini koymayı ifade eden bir halk hareketidir. Hükümet darbesinden farklı bir anlam içermektedir. Hükümet darbesi sadece hükümet etme yeteneğini elinde bulunduranları değiştirmekle yetinirken, devrim, bununla birlikte siyasal ve sosyal nizamın kökten değiştirilmesini hedefler. Devrim sosyal grupların ilişkilerini ve ihtiyaçlarını düzenleyen değişiklikler getirecek olması dolayısıyla da hukuki düzenlemelere de yönelecektir. Bu durumda devrim aynı zamanda hukuki bir olaydır. Sonuç olarak devrim, zora dayalı olarak mevcut düzeni yıkan ve yıkılanın yerine yenisini koyan bir halk hareketidir.

Sonuç itibarıyla devrim aniden patlak veren bir olay olmayıp kendi devinimi içinde gelişen uzun bir hareketin sonucudur.

Bize düşeni yaptık. Kavramları netleştirerek yerli yerine koymaya çalıştık. Darbeyi netleştirdik sonra ihtilalin oluşumunu ve devrime dönüşmekle de toplumsal düzenin rahatlamaya başlayacağını söylemeye çalıştık.

Okuyucunun ferasetini daha fazla zorlamadan çıkarılabilecek sonucu ortaya koymak gerekirse 27 Mayıs’a devrim demenin bir sakıncasının olmamakla birlikte ihtilal demenin daha yerinde olacağını söyleyebiliriz. 

Son bir not olarak, ilerici karakterinin nişanesi olarak da 12 Eylül faşist yönetiminin lağvetmesine kadar bugünün tarihinin “Anayasa ve Hürriyet Bayramı'' olarak kutlandığını da söyleyelim.  

(*)Hareket değil harekât. İkisi arasında fark vardır. Askeri fiillerin adı harekâttır.

"27 Mayıs'ın tarihi anlamı" haberi, 27 Mayıs 2017 tarihinde yazılmıştır. 27 Mayıs 2017 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kritik kategorisi altında bulunan 27 Mayıs'ın tarihi anlamı haberi 2017 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. 27 Mayıs'ın tarihi anlamı 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kritik konusunda 29 Mart 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 12:20 Tamer Karadağlı'nın Şikayet Ettiği Bina Bakanlık Binası Çıktı!
  2. 11:40 AKP'li belediye emeklilere 2 bin TL’lik alışveriş kartı vermek için sokakta isim listesi oluşturdu
  3. 11:34 Ebru Şallı'nın eşi Uğur Akkuş'tan 'hapis cezası' iddialarına yanıt
  4. 11:26 Galatasaray Yöneticisi Erden Timur'dan hamle! Şimdi de Medya Patronu!
  5. 11:26 Jülide Kural: Kadir İnanır büyük bir hızla iyileşme yoluna girdiğini kanıtlamıştır
  6. 11:20 Murat Kurum, bakanların seçim çalışmasına katılmasını savundu: Cumhur ittifakının bakanları
  7. 11:17 Ekrem İmamoğlu: AK Parti kendisine oy verenlerin beklentilerini karşılayamıyor
  8. 11:15 Balıkesir Adayları Sosyal Medya İle Seçmene Ulaşıyor
  9. 11:05 Madonna Brezilya'ya Ücretsiz Konser Verecek! Son Konseri Mi?
  10. 11:05 Altın Fiyatları Hareketli: Gram Altın Ne Kadar?
  11. 11:02 Fenerbahçe'nin Eski Yöneticisi'nden şok hamle! Başkanlığa Aday Olacak!
  12. 11:00 Sakarya’da 796 bin 924 Seçmen Oy Kullanacak
  13. 10:54 MediaMarkt Türkiye'de Otomatik Kahve Makineleri Trendini Belirliyor
  14. 10:52 Yunanistan'da 6.0 büyüklüğünde deprem
  15. 10:51 GAÜN Öğrencileri Gaziantep Adalet Sarayında Duruşma Seyrine Katıldı
  16. 10:49 CHP İzmir Adayı Tugay: "1 Nisan'da Yeni Bir Sayfa Açılacak"
  17. 10:46 Mehmet Şimşek: Dünya Bankası’ndan 1,5 milyar dolarlık kaynak temin ettik
  18. 10:42 Nejat İşler: Ben her gün ölümü düşünüyorum
  19. 10:39 Seçil Erzan davasında yeni gelişme: Selçuk İnan’a verilen belgelerdeki imza sahte çıktı
  20. 10:31 Murat Yetkin yazdı: İmamoğlu bu kadar eşitsiz bir seçimi kazanırsa siyasi iklim nasıl değişir
ABC Kritik Haberleri