Alper Taş: Siyasal İslamcı rejimle hesaplaşmaktan kaçamayız
Alper Taş: Siyasal İslamcı rejimle hesaplaşm... ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş, hileli başkanlık referandumu sonrası mücadele hakkında değerlendirmelerde bulundu. AKP’nin iktidarını sürdürmek için her yola başvurmaktan çekinmeyeceğini belirten Alper Taş, “Siyasal...
ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş, hileli başkanlık referandumu sonrası mücadele hakkında değerlendirmelerde bulundu. AKP’nin iktidarını sürdürmek için her yola başvurmaktan çekinmeyeceğini belirten Alper Taş, “Siyasal İslamcı rejimle hesaplaşmaktan kaçamayız'' dedi.
Alper Taş’ın Toplumsal Haber’den Zozan Bütün’e verdiği söyleşideki sorular ve cevaplar şu şekilde:
REFERANDUM SÜRECİNDE KONUYU HEP SAPTIRDILAR
Bildiğiniz üzere referandum süreci çok sancılı geçti ve hala da devam ediyor referandum sürecinde hükümetin söylemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Evet ortada bir iktidar. AKP ve MHP koalisyonu. Daha doğrusu bu referandumdan önce, 7 Haziran’dan sonra oluşmuş bir koalisyon olarak gözüküyor. Yani 1 Kasım seçiminden sonra hayat bulan bir koalisyon. Hatta biz buna AKP- MHP demeyelim de Erdoğan-Bahçeli iktidar koalisyonu diyelim. Bu koalisyon da devletin bütün imkanlarıyla, esasen meselenin kendisini değil anayasa değişiklik paketinin özünü değil, bütün bu özden bağımsız olarak Cumhurbaşkanlığı sistemini sanki bir yenilik bir değişim öznesi olarak sunmaya anlatmaya çalıştı. İşin esasına değinmeden referandum paketinin dışındaki konulara odaklanan, odaklanmayı içeren, muhalefetin de bu konudaki paslarıyla birlikte darbe ve buna benzer tartışmalarla aslında kendisinin de konuşabildiği tartışmalara konuyu çekti. Çünkü Anayasa değişikliği paketinin özüne dönük bir tartışma yürütemeyeceğini anladı ve dolayısıyla Anayasa değişikliği paketinin dışındaki genel konular üzerinden darbe, köprüler yapma havalimanları yapmak gibi meseleler üzerine odaklandı. Tıpkı Gezi’de Camii meselesini öne sürüp konuyu değiştirdikleri gibi. Sanki bir milletvekili seçimiymiş gibi bir tartışmanın içine çekti. Genel icraatlar üzerine odaklanan bi sürece çektiler. Meselenin özünü tartışılmasını engelleyen hamleler yapıldı. Sürekli öcüler yaratarak ve bu öcüler ile halkı korkutarak, Anayasa paketindeki değişiklikleri halka kabul ettirmeye çalıştı. Bununla beraber muhalif kesimi terörist olan etti, Almanya ve Hollanda ile kriz ve gerilimler yaratı. Bütün bunlar tutmadı fakat son seçim sürecine girerken Kılıçdaroğlu’nu kontrollü darbe tartışmasına ittiler ve yanlış bir tartışmanın öznesi oldu. Ve CHP Milletvekili Hüsnü Bozkurt'un evet diyenleri denize dökeceğiz söyleminden dolayı bunların etrafında dönen bir siyaset inşa ettiler. Yani özetle iktidar koalisyonu Erdoğan ve Devlet Bahçeli meselenin özünden çok başka konular etrafında bir referandum sureci yarattılar ve örgütlediler. Devletin de bütün imkanlarını EVET'in hizmetine seferber ettiler.
HAYIR ÇOK RENKLİ BİR HAYIR'DI
"Hayır" kampanyası yürüten muhalefeti nasıl değerlendiriyorsunuz?
Muhalefet denildiğinde tek bir muhalefet yoktu. ''Hayır’ tek bir politik özneden oluşmuyordu, ''Hayır'ın renkleri çoktu ve çoğulcuydu. Çok farklı politik özneleri, aktörleri, inisiyatifleri, yurttaş girişimlerini içeriyordu. Ve herkes bulunduğu yerde ''Hayır’ı kendi gerekçeleri, ideolojik dayanakları ile ortaya koydu. Bu da ''Hayır'ı daha etkili kıldı. Ve bu da halkın kendi olanakları ve imkanlarıyla yarattığı bir dalga olarak gelişti. ''Hayır’ı birleştiren, çok değişik özneleri bünyesinde yerleştiren ana sloganda "Tek adam rejimine Hayır" sloganı oldu. Bu sloganın kendisi de meselenin özünü anlatmak ve kavratmak konusunda anayasa değişikliği paketi özünü anlatmak konusunda oldukça başarılı ve etkili oldu.
EVET CEPHESİ BAŞ AŞAĞI GİDİYOR
Referandum sonuçları sizin için ne ifade ediyor ve bu sonuçlar karşısında neler yapılmalı?
Şimdi bu referandum da Devletin Evet’ini halkın Hayır'ı yenecek demiştik ve halkın Hayır’ı yendi. Sandıkta %51 gibi bir Evet çıkardılar fakat bunun nasıl çıktığı belli. Kanunu yok sayıp çiğneyerek YSK eli ile Evet'i çıkardılar ve bunu kendileri de çok iyi biliyor. Hayır’ı da gasp ettiklerinin bilincindedirler ki bir korku içerisine girdiler. Buna balkon konuşmalarında şahitlik ettik. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde yaşamın ve değişimin olduğu geleceğin şekillendiği kentlerde de Hayır’ın kazanması Evet cephesindekilerin baş aşağı gidişinin bir göstergesidir.
Önümüzde ki dönemlerde de iktidarını kaybetmemek için her yolu deneyeceklerdir. Tehdit, sopa ve hukuksuzluk ekseninde iktidarını elinde tutma konusunda varını yoğunu ortaya koyacaktır. Bizim de yapmamız gereken meşru kitlesel kapsayıcı militan ama barışçıl bir kitle hareketi ve mücadelesi ile AKP'yi alaşağı etme yolunu güçlendirmemiz gerekiyor. Yani siyasal İslamcı rejimle hesaplaşmaktan kaçamayız. Çünkü Türkiye'nin geleceği siyasal İslamcı rejimle hesaplaşmaktan geçiyor. Kültürel, ideolojik, politik, sosyo-ekonomik her alanda ve her düzeyde bu siyasal İslamcı rejimle mücadelenin yollarını çoğaltmalı ve rejim karşısında özgürlükçü, eşitlikçi demokratik bir Türkiye'nin kapısını aralamaya devam etmeliyiz.
DEMOKRATİK, BARIŞÇIL, MİLİTAN VE KİTLESEL BİR MÜCADELE
Referandum öncesinde OHAL’in kalkacağına dair afişler olmasına rağmen OHAL suresi 3 ay daha uzatıldı. Bu ve buna benzer krizler için neler yapılmalı?
Bizim yapacağımız birinci şey bu referandumun meşrulaştırmadan referandumun iptal edilmesi talebini sürekli dile getirmemiz gerekiyor. Bu oldukça önemli bir durumdur. Önümüzdeki dönem zaten bize bir alan bırakmıyorlar. Bu anayasal değişiklik paketi ile beraber TBMM'nin bir manası kalmıyor. Yargı tamamıyla teslim alınmış durumda bunun üzerinde hak arama yolu da kapanmış olacak. Böyle bir noktada yapılabilecek şey, hakkımızı hukukumuzu savunmak için örgütlü bir mücadeledir. Biz de Haziran Hareketi ile Haziran meclislerinde örgütlenip diğer örgütlü güçlerle koordinasyon kurup hakkımızı demokratik, barışçıl, militan ve kitlesel bir mücadele ile savunmaya devam edeceğiz.
REJİM SOKAKTAN BAŞKA ALAN BIRAKMIYOR
Yani sokağa mı taşacak örgütlülük?
Bu sistem ve rejim sokaktan başka bir alan bırakmıyor bize. Bunun farkındalar. Toplumun kendini ifade edeceği ve hakkını savunacağı alanları tıkamış durumlardalar. Bu yüzden sokakta hak aramak ve mücadele etmekten başka bir seçenek bırakmıyorlar. Ya oturup susacaksın, celladına boyun eğecek ve biat edeceksin ya da insanlığın gereği olarak bu baskı ve zulme biat etmeyeceğiz deyip direnmenin çeşitli yol ve yöntemlerini bulacağız.
SAVAŞIN KAZANANI OLMAZ
Referandum sonuçları iç savaşı tetikler mi?
Bizim temennimiz Türkiye’nin bir savaş yaşamaması. Bizim siyasetimiz savaşı engellemeye yönelik bir siyaset olacak. Ama AKP bilinçli bir iç savaş stratejisi ile toplumu kindar ve dindar projesine zorla uydurmaya çalışırsa bu durum, çok vahim sonuçlanır ve AKP kaybeder. Savaşın kazananı olmaz , onlar da kazanamaz. Böyle bir savaş yukarıdan aşağıya bir devlet stratejisiyle söz konusu olur. Bu stratejinin hayata geçmesi toplumsal muhalefetin vereceği dirençle ilintilidir. Öte yandan böyle bir iç savaş sopasını kullanmaya başladılar. Bu tehditlere pabuç bırakmamalıyız. Buna hizmet edecek siyasetin de içinde yer almayız ama bu hakkımızı ve hukukumuzu aramadan bizi alıkoymamalı.
"Alper Taş: Siyasal İslamcı rejimle hesaplaşmaktan kaçamayız" haberi, 10 Mayıs 2017 tarihinde yazılmıştır. 10 Mayıs 2017 tarihinde de güncellenmiştir. Politika kategorisi altında bulunan Alper Taş: Siyasal İslamcı rejimle hesaplaşmaktan kaçamayız haberi 2017 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Alper Taş: Siyasal İslamcı rejimle hesaplaşmaktan kaçamayız 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. Politika konusunda 25 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.