Antep'te çapkınlığa kalkıştım canımı zor kurtardım

Antep'te çapkınlığa kalkıştım canımı zor kurtardım

Antep'te çapkınlığa kalkıştım canımı zor kur... Sami GünalEfendim, henüz bayram günleri içindeyiz ve bugün günlerden pazar. Haftanın "en" tatil günü! Hüneri olan kimi köşe yazarları haftanın bu sükûn gününe uygun yumuşak yazılar yazmaya tevessül ederler(di).ABC'nin editör...

Sami Günal

Efendim, henüz bayram günleri içindeyiz ve bugün günlerden pazar. Haftanın "en" tatil günü! Hüneri olan kimi köşe yazarları haftanın bu sükûn gününe uygun yumuşak yazılar yazmaya tevessül ederler(di).

ABC'nin editör "spartakistleri" bana karşı bazen gereksiz iltifatlarda bulunuyorlar. Kimi hal ve hareketlerimde komiklik varmış. Yazı üslubumu severlermiş! Güya çeşni falan katıyormuşum.

Günlük siyasi bir haber-yorum gazetesi olmanın doğal sonucu olarak çoğunlukla iç karartıcı haber ve yazılar okuyup değerlendirmek zorunda kaldıklarını bu nedenle benden zaman zaman yumuşatıcı ya da komik öykülemeler istemeyi düşündüklerini söylediklerinde, "Amanın döller, (çocuklar) bunu bana dillendirmeyecektiniz kırp diye (aniden) kesilir yazamam. Bana kitap yapalım denildiğinde kesildim de bir buçuk yıl kaçmıştım... E sipariş vermeyin, beni bana bırakın içimden geldikçe belki olur, demiştim. Yanlış anımsamıyorsam bazı zamanlar öyküleme yazıları da yayınladığımız oldu abc’de.

Neyse, yine bu dölleri mi kıracağım? Okuyucular da hep kara kuru yazılar mı okusun? Eskiden Türk basınında edebi tefrika sayfaları (Dizi yazı -edebi dizi vb. gibi) olurdu. Okurlar böyle edebi-öyküsel yazılara alışkın ve alıştırılmıştı. Bu, Türk basınının geleneğinde var olan bir tarzdır.

Dolayısıyla şimdi yazacağımız yazı bir öyküleme ya da mizah türü bir yazı olacaktır. Satırbaşları (yanlış eve girişler) yaşanmış olmakla beraber bu bir cümlelik yaşanmışlıkların üzerine gerisi kurgulanmış (hayali) anlatımlardan ibarettir.
Telaşlı bir dayıya çektiğimiz ve iki kez hatta üç… Yanlış dairelere girdiğimiz doğrudur. Gerisi onun üzerine eklediğimiz yalanlardır. (Öykülemeler)

Şu tatil günlerinde Antep'teyim. Yerimde dursam iyi! Çapkınlığa kalkıştım, canımı zor kurtardım.
Bizim Antepli delikanlı, bir kıza karşı platonik aşka tutulmuş ama kızın tövbe ki haberi yok. Gün boyu bu kızın peşinde çarşılarda gezip dururmuş. Sonunda kız bunu fark edince dönmüş anlının çatına okkalı laflarını kondurmuş:
“Sakalı b...klunun dölü, ne peşimde dolanıp durisin?''

Antepli, kendinden ve sevdasından emin bir haklılık gururu içinde,

— Ne lan ne? Allasızın (allahsızın) gızı neee? Seviiik la sevik allasız, takıhp (takip) da mı etmiyek?''
Elin Alaman’ı Goethe, o meşhur çıkışını bizim Antepliden esinlenerek edebiyat dünyasına armağan etmiş olsa gerek(!)

“Seni seviyorsam, bundan sana ne?''

Ben, çapkınlığı dayılarımdan öğrendim!

Taşkalasıyla (telaşe, kargaşa) meşhur, nam-ı diğer “Fiyat Ökkeş'' isimli bir dayım var.

Bir gün üstü başı pis pas içinde, işten eve dönmüş; canı burnunda boğa misali fırt fırt ediyor, bir an önce eve girecek duş vs. karnını doyuracak… Her zamanki gibi hızlı hızlı zile dokunur, kapı bir türlü açılmaz. Yengeme homurdanarak zile basmaya devam eder. Bu arada dişler ve yumruklar çoktan sıkılmaya başlanmıştır bile.
Neceden sonra kapı açılır. “Sabahtan beri beni ne intizar ettin?'' deyip yumsuğunu hiddetle kadına gösterir… Kadın şaşkınlık içinde bağırdı bağıracak...

— Beeyh! Bacım, seni bizim Kahtca (Hatice) sandım!..

Dayım, yine kendi evi diye yan binadaki eve girmiş.

Gel zaman git zaman bendeniz, bir Ankara-İstanbul seyahatimde öğrenci arkadaşlarımın evine intikal edeceğim sabahın köründe. O ev, İstanbul’a gel-gitlerimde daimi misafirhanem olduğu için bana bir anahtar vermişlerdi. Eve doğru yürürken kendi kendime kafamda muzipçe planlar kuruyorum:

“Ulan bu ib...ler uykudadırlar, it ölüsü gibi yatıyorlar, top atsan duymazlar, bulaşıkları da birikmiştir. Vakit geçirmek için içeri girer, önce bulaşıklarını yıkarım hıncımı almak için teyplerini de saklar çıkıp karşıdaki pastacı Sabahattin abiyle sohbete koyulurum. Bu arada bunlar kalkar ki eve hırsız girmiş; teybi hırsızlamış ama bulaşıkları da yıkamış bu nasıl iş, derler?" diyorum. Aklımca bir korkutmaca temaşası yaratacağım.

Gerçekten, binaya ve bizim dairenin kapısına geldim. Çaktırmadan kapıyı açmaya çalışıyorum fakat anahtar girmiyor. Uğraş uğraş ı-ıh... En sonunda bir ayak sesi duydum. Eh, tadı kaçtı deyip hızlı hızlı anahtarı yerleştirmeye çalış… Kapı açıldı. Karşımda sabahlık içinde bir kadın kii!.. İçimden, “Vay ibn…ler eve ne atmışlar!'' diye düşünürken, Kadın:

— Sen de kimsin?

— Ben Sami. Sen kimsin? Çocuklar nerde?

— Ne çocuğu lan?

— Ünal, Fahri, …

— Ulan, ne Fahrisi, ne faresi?..

— Haydaaa, Hanımefendi, burası bizim çocukların evi…

— Ne haydası lan? Burası İstanbul! Adamı gündüz gözüyle... Şimdi polis çağ… Poliiis!

— Hanfendi hanfendi, sizin gibi şirin, narin, şuh birine bu ağızlar yakıştı mı?

Bu arada, sapıklıktan korkmuyorum da elimde kitaplar var, polis sapıklığıma bişey demez de beni bu kitaplarla karakola götürür diye gerçekten korkuyorum.
Derken üst katta genç bir oğlan çıkıp merdivenden kafasını uzatınca… Hah, dedim öğrencidir halden anlar, polis çağırma işini bertaraf eder düşüncesiyle, “arkadaşım'' dememe kalmadı, polisi çağırıyorum, dedi.

— Dur ulan, kendi evimize giriyorum diye ne polisiymiş?

— Çağır çağır! Evime de sahip çıkıyo… Bu beni keyfince...

Bir korku, bir telaş, hat safhada. Sapık damgası yemeye razıyım da… Birden silah çeker gibi hızla cüzdanımdaki yazılı ev adresini çıkarmayı akıl ettim:

— Hanfendi, burası Münif Paşa Sk. Değil mi?

— Eveeet!

— İkizler Apt. değil mi?

— Eveeet!

— No ... değil mi?

— A aaa! Afedersin canııım, orası yan binadır. Burası ... no ve “İkizler'' apartmanı. İç mimarisi de kapı mapı deseni de aynı…

Oh beee! Ne pastanesi, ne Sabahattin abisi? Doğruca koşa koşa çocukların evine girdim. Bu sefer ne anahtarı! Doğrudan zile abandım.

— Kalkın lan kalkın! Şeref…iz ibn…ler! Güya şaka yapacaktım, sizin yüzünüzden başıma neler geldi neler!..
Anlattım… Peki, o kadının ağzından neden hep küfür çıkıyordu, dedim bizimkilere.

— Ha ha ha kih kih kih! Oho oğlum, o yolun yolcusu ama seni hırsız sanmış…
(…)

Sahi, Sabahattin abiyi pas geçmekle çok ayıp etmiştim, bir merhaba diyeyim bari…

Ve elimde bir kutu pastayla ben yine yan komşu kapısı önündeyim. Bu sefer anahtarsız! Zııır!..

Artık hovardalığa alışkınım. Korkum da yok. Her gittiğim yerde bana mısın demiyorum…
Tatilimin son günlerini Antep’te geçiriyorum ve "Fiyat" dayımı dün gece ziyarete gittim. Saat tam on iki de eve dönmeliyim. Öyle planlamıştım…

Yorgunum ve kalkmak için sabırsızım. Bir an önce yatağa atılma sabırsızlığı içindeyim. Dayıma veda ettim. Evlerimiz yakın, yürüme halindeyim bir de sigara tüttürerek dönüyorum…
Bu arada ben gelirken öte yandan içeride evin kadını en şuh ve kışkırtıcı dekoltelerini giyinmiş. Bir kokular sürünmüş ki çıtanın avına saldırı hızından daha hızlı bir depar çağrısı yaptırtan cinsten sürünmüş… O an gelse de biran önce şu ışıkları söndürsem, diyor…

Heyecanla girdim apartmana ve dairenin önündeyim… Daire dış kapısının tam karşısı mutfak. Kapı dürbününden ışık vuruyor. Ulan, ışıklar bu saatte yanmaz, bizimkiler yaşlıdır, erken yatar. Üstelik kapının önünde üç beş çift ayakkabı var… Işık da yandığına göre misafir vardır… Amaaan çaktırmadan içeri girip yatağa gömüleyim… Ve sessiiizce anahtarı yuvaya sokmaya çalışıyorum… Uğraşırken… Birden irkildim! Mutfaktan kadifemsi kışkırtıcı bir ses yükseldi ama melodik.

— Oktaaay, geliyoruuummm hayaaatımm!

Anahtarı çekip arkama bakmadan can havliyle bina dışına kendimi atmam bir oldu.
Bu hal olacak şey değil, yine ne oldu? Hovardalıktan(!) kaçarken gözlerimin önünde film şeridi gibi Nazım Hikmet’in “Kuvay-ı Milliye Destanı'' akıyor ve ben ilk kez bir şiirden korkuyorum ve kaçış hızımı daha da arttırıyorum. Serde, Oktay’a yakalanma korkusu var. Destanın dizeleri gece karanlığında ışıl ışıl, gözlerimin önünde perde gibi akıyor:
“Antepliler silâhşor olur / Uçan turnayı gözünden / Kaçan tavşanı ard ayağından vururlar / Ve Arap kısrağının üstünde / Taze yeşil selvi gibi ince uzun dururlar.''

Yine yapmışım yapacağımı. Sitenin tüm bloklarının mimarisi ve iç dizaynları yine aynı. Ve Oktay için dekoltesini giyip, kokular sürüp sabırsızlıkla ışığı kapatmaya hazırlanan kadının, bizim evin eş benzeri olan dairesine girmeye çalışmışım.

Saat gecenin on ikisi. Acaba, imdaaat, komşular yetişiiin, poliiisss, mi diyeceklerdi?

Kim bilir o anki hınzır meşguliyetleri itibariyle hırsız çağrışımı değil de “yetişiiin sapııık'' çağrısı mı nüksedecekti beyinlerinde?

Bu arada “Gâvur Oktay'' da karyolanın yaylarını kontrol etmiş… Birazdan mutfakta gelecek karpuza, hızla bıçağı saplamak için bileylenme ile meşgul.

Anlaşıldı mı şimdi, Antep’teki “çapkınlık'' maceramda canımı zor kurtarışım?

“Oğlan dayıya çekermiş!'' 

"Antep'te çapkınlığa kalkıştım canımı zor kurtardım" haberi, 03 Eylül 2017 tarihinde yazılmıştır. 03 Eylül 2017 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kritik kategorisi altında bulunan Antep'te çapkınlığa kalkıştım canımı zor kurtardım haberi 2017 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Antep'te çapkınlığa kalkıştım canımı zor kurtardım 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kritik konusunda 28 Mart 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 17:41 İsrail'in Batı Şeria'da Filistin Topraklarına El Koyması: Raporun Şok Edici Bulguları
  2. 17:36 Oyuncu Kadir İnanır İyileşme Sürecinde: Türkan Şoray'dan Destek Mesajı Geldi
  3. 17:32 Fransa'da Milli Takımda Oruç Yasak Tartışması: Diawara Kamptan Ayrıldı
  4. 17:29 Peygamber Efendimiz’in Mukaddes Emanetlerinin Restorasyonu: Şişli’de Bir Mirasın Geleceğe Taşınışı
  5. 17:14 YEO Teknoloji ve Robo Otomasyon İş Birliğiyle Türkiye'nin Enerji Geleceğine Yön Veriyor
  6. 17:08 Salihli'de Şaka Görünümlü Tragedya: Arkadaşını Kazara Vuran Genç Tutuklandı
  7. 17:05 Aile ve Gençlik Fonu'na Başvurular Artıyor: Bakan Göktaş'tan Açıklamalar
  8. 15:51 Çakarlı Konvoyuyla Şov Yapmıştı! O Muhtar Konuştu!
  9. 15:38 Japonya yaşlanmaya karar verdi! Japonya'da büyük hamle!
  10. 15:32 Rıza Sümer’den Kepezlilere Çağrı Var!
  11. 15:32 Toyota'nın Küresel Satışları Şubat Ayında Geriledi: Çin'de Büyük Düşüş
  12. 15:28 Simpsons Dizisi ve Baltimore'daki Kargo Gemisi Kazası: Gerçeklik ile Kurgu Arasındaki İnce Çizgi
  13. 15:24 Olympiakos'un Türkiye hakkındaki açıklaması: "Bu söylentiler tamamen hayal ürünü"
  14. 15:23 A Milli Kadın Futbol Takımı 2025 Avrupa Şampiyonası Elemeleri için Kadro Belirledi
  15. 15:18 İş Bankası'ndan heyecan verici duyuru: 16 İl ve 21 ilçede memur alımı başlıyor!
  16. 15:18 Yerel seçimlerde kolaylık: THY'den ücretsiz iade ve değişiklik hakkı
  17. 15:18 BM İnsan Hakları Komiseri: İsrail'in Gazze'de Açlığı Silah Olarak Kullanması Savaş Suçu Olabilir
  18. 15:17 İstanbul'dan milyarder sürprizi: Zenginler listesinde beklenmedik isimler!
  19. 15:17 İsrail Eurovision'a Katılıyor! Eden Golan Sahnede Olacak!
  20. 15:14 Çöl Tozlarından Korunmanın Önemi ve Yöntemleri
ABC Kritik Haberleri