60 günde devr-i alem

Ali Kaya Soysal/ ABC Gazetesi
Sevgili ABC okurları, başıma  gelen talihsiz bir kaza nedeniyle 2 aydır yazılarıma ara vermek zorunda kaldım. Ancak hastane günlerimde aldığım bilgilere göre ABC Gazetesi'nin takip edilmesi hızla yukarı doğru bir ivme kazanıyormuş, bu çok hoş bir gelişmeydi benim için..Haydi millet, vatandaşlar, dostlar, bu ilgiyi geliştirerek devam ettirelim, çünkü inanıyorum ki, ülkemizin  içinde bulunduğu zor dönemi atlatmasında   tutarlı ve ilkeli muhalif basının büyük rolü olacak..

***
 
Evet, bu 60 günde futbol dünyasında neler yaşandı, bir göz atalım..Öncelikle FIFA ve UEFA başkanlarının 8 yıllık ceza skandalları dünya futbolunun bu 2 lokomotif kurumunun karizmalarını çizdi, güvenirliliğini bozdu..Dün Zürih' de yapılan olağanüstü genel kurulda Gianni Infantino yeni FIFA başkanı seçildi, doğru bir seçimmi, şahsen ben pek sıcak bakmıyorum, çünkü sonuçta türlü entrikaların döndüğü UEFA'nın Genel Sekreteriydi, bakalım, bekleyip göreceğiz..

***

Avrupa' nın  4 büyük ligine bakacak olursak, La Liga' da Barcelona 8 puan farkla bitime 13 hafta olmasına rağmen "şampi", Madrid kentinin Real ve Atletico su ikincilik için yarışırlar.  Bundesliga' da   Bayern München' in birinciliği, B.Dortmund' un ikinciliği kaptırmaları mucizelere bağlı..İngilizlerin Premier' inde ise takdire şayan Leicester liderliğinin yanı sıra, mucizevi Tottenham performansı, Arsen Wenger' in Arsenal' i artık nihayet şampiyon yapmanın dayanılmaz arzusu ve  Mancester City' nin tecrübesi  atbaşı, nefis bir yarışa yol açıyor..İtalya Serie A da Juventus ile Napoli bir  adım öndeler , ama arkadan gelen Fiorentina, Roma ve İnter' in nefesleri her an  enselerinde.

***
 
5. büyük lig Fransa' da ise bitime 11 maç kala PSG 24 puan farkla şampiyon şimdiden, tek soru ipi namağlup göğüsleyebileceklermi?..Hollanda' da PSV Eindhoven il e Ajax son haftaya kadar heyecanı götürecekler gibi..Avrupa nın gizli devi Belçika liginde şampiyonluk play-off maçlarından sonra belli olacağına göre bir tahminde bulunamıyorum, ancak kupa Brugge, Gent ve Anderlecht dışına çıkmaz..Portekiz' in 3 büyüğü S.Lizbon, Benfica ve Porto her sene olduğu gibi aralarında sıralamayı paylaşırlar.

***
.
"Annemizin Ligi"ne dönecek olursak, kar, kış, sis derken evsiz Beşiktaş bitime 13 hafta kala eksik Trabzon maçına rağmen şampiyonlukta tek rakibi F.Bahçe' nin 1 puan önünde Pazartesi akşamı  derby maçına çıkıyor.3 ihtimalli maçtan F.B galip çıkarsa şampiyonluk yarışı eşit duruma gelir, beraberlik halinde BJK nin minik bir avantajı olur, ancak siyah-beyazlılar Kadiköy' den zaferle çıkarsa büyük avantaj sağlar..
 
 Avrupa' dan da elenen G.Saray 3 cü sıradaki yer için Akhisar, Konya, Başakşehir ve Kasımpaşa ile amansız bir mücadele verecek gibi gözüküyor önümüzdeki haftalarda, bu durum tabiki  UEFA ile "financial fairplay" sorunu yaşayan GS yönetimini zorluyor..Kaldiki, liderin 5 puan gerisindeyken takımı alan ve " GS siz yarış olmaz " sloganıyla yola çıkarak şu anda 14 olan farkın altında ezilen, elinde sadece Ziraat Türkiye Kupası elma şekeri kalan Mustafa Denizli' nin geleceğide sorgulanmaya başladı camiada..
 
Ligin dibi geçmiş sezonlardakinin aksine sisli değil, henüz 22 hafta oynanmışken 17 puanlı Sivas, Mersin ve Eskişehir' in  bir üstteki grupla olan 6-8 puan farkını kapatmaları zor gibi gözüküyor, ama tabi futbol bu, her türlü sürprize açık.Bu bağlamda 3 takımında bu hafta sonu sahalarında oynayacağı maçlar oldukça kritik...Eğer tahminim tutar her üçüde düşer ise en çok Es-Es lere acırım, hakiki futbol şehri olan Eskişehir Samet Hoca'yla ve taraftarıyla bir ivme yakalamıştı çünkü..

 Bir konu daha var, bu sezon başından beri hakem hataları çok canlar yaktı, son 60 gün tırmandı ve geçen hafta GS-Trabzon maçıyla rezalet boyutlara ulaşarak tavan yaptı. Hep söylerim, yazarım, hakem dediğin kır saçlı olmalı, yani 45-50 yaş kuşağı, buyurun İngiltere liglerine bakın, en düzgün yönetimler orada..Neden, çünkü hepsi tecrübeli,sahada otorite kuruyorlar,  bizdeki gibi futbolculardan genç olup şamar oğlanı muamelesi görmüyorlar..
 
Ayrıca bizimkiler futboldan gelmiyorlar, yani oynamışlıkları halı saha amatörlüğü düzeyinde, dolayısıyla eğitim seminerlerinde verilenleri uygulamaya sokmakta zorlanıyorlar..Konunun sosyolojik ve psikolojik boyutuda var, nasılmı ? Hiç unutmam, 1995 senesinde Antalya' da 160 adet amatör küme antrenörü için açılan kursu yönetiyorum, oyun kurallarıyla ilgili birinin ders vermesi gerek, Sadık Deda ' an rica ettim, o yıllar birinci ligde maçlar yöneten İlhami Kaplan' ı görevlendirdi..Kaplan derse şu sözlerle başlamıştı: " bizler iş yerinde amirimize , evde karımıza söz geçiremediğimiz için hakem oluyoruz" Hayretim ve utancımdan  oturduğum koltukta çökmüştüm....

***
 
Tüm bu gerçekler ışığında yabancı hakem konusu yine gündeme geldi doğal olarak, bencede başka çare kalmadı..Şampiyonluğa ve düşmemeye oynanan kritik maçlarda  ülkeyi , takımları, camiaları tanımayan, siyasete, eyyama uzak, taraflara eşit mesafeli yabancı hakemler görevlendirilmeli kalan haftalarda...Hatta bence  yabancı Cumhurbaşkanı, yabancı Başbakan ve Bakanlar da getirilmeli, seçimlerde de ülkemizde yaşayan yabancılar oy kullanmalı, şu halimizden daha iyi olacağımız kesin..

 Mutlu bir hafta sonu, seyir zevki yüksek maçlar dilerim..