Cumhuriyet'e kumpas meselesi...
Cumhuriyet'e kumpas meselesi... SERDAR KIZIKCumhuriyet gazetesi tartışmaları,yeniden alevlendi. İki yıl önceki vakıf yönetimi seçimleriyle ilgili gelişmeler, gözleri yeniden gazeteye çevirdi.Durumu özetleyeyim...Eski vakıf Başkanı Alev Coşkun ve Mustafa Balbay'ın...
SERDAR KIZIK
Cumhuriyet gazetesi tartışmaları,yeniden alevlendi. İki yıl önceki vakıf yönetimi seçimleriyle ilgili gelişmeler, gözleri yeniden gazeteye çevirdi.
Durumu özetleyeyim...
Eski vakıf Başkanı Alev Coşkun ve Mustafa Balbay'ın seçimlere ilişkin itirazları ortaya çıktı. Vakıflar Genel Müdürü seçimlerin usulüne uygun olmadığını açıkladı.
( http://odatv.com/cumhuriyet-yonetimi-degisiyor-mu-0110161200.html )
Bunun ardından gazete yönetimi, imzasız bir başyazıyla, Coşkun ve Balbay'ı “ siyasi iktidarla aynı amaçta ve yolda birleşmek ve kumpas kurmakla “ suçladı. ( http://www.medyatava.com/haber/cumhuriyet-
gazetesinden-cumhuriyet-vakfiyla-ilgili-iddialara-yanit_140829 )
Balbay bu suçlamayı, “ Cumhuriyeti sata sata bitiriyorlar “ diyerek iki yanıtla yalanladı.
( http://mustafabalbay.com/mustafa-ali-balbay/1_205/mustafa-balbaydan-kamuoyuna-aciklama )
Alev Coşkun da şu yanıtı verdi. ( http://www.medyatava.com/haber/alev-coskundan-cumhuriyet-
gazetesine-jet-yanit-onlar-dogmamisken_140830 )
CUMHURİYET'TE NELER OLDU ?
Gelelim asıl soruya, Cumhuriyette ne oldu, neler oluyor ?
Gazetenin tarihinin yaklaşık üçte birine tanıklık edip, 31 yıl emek vererek, yönetim kurullarında
görev almadan, 23 yıl İzmir temsilcisi olarak çalıştığım ve 2016 yıl başında bir kumpasla
atıldığım ya da ayrılıldığım gazetemle ilgili söyleyeceklerim hep oldu, bundan sonra da olacaktır kuşkusuz.
Asıl konu, gazetenin varlığı ve kurucu ilkeleri doğrultusunda işlevinin sürdürmesidir...
Atatürk'ün ismini verdiği, cumhuriyet devrimi ve ilkelerini korumakla yükümlü gazete, acaba bugün hangi çizgide?
Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün ardından başlayan, yıllarca sağcı ve gerici iktidarlarla süren
ve AKP'yle doruğa tırmanan karşı devrim sürecinde, Türkiye cumhuriyetinin bütün kurum ve
kuruluşları erozyona uğratıldı, dönüştürüldü, genleriyle oynandı.
Cumhuriyet gazetesinde de benzer süreçler yaşandı.
Geçmişte karşı devrimin gazeteye ele geçirmeye yönelik 2 operasyonu, Cumhuriyetin gerçek sahipleri okurlar tarafından engellendi...
Lafı uzatmadan gediğine koyayım. Bugünkü cumhuriyet, kuruluş çizgisinden uzağa düşmüştür.
Yeni bir bunalımla daha yüz yüzedir.
Yönetim buna “değişim'' diyor ama dönüşümdür, mutasyona uğratılmaktır.
Cumhuriyetin bütün kurumlarında yaşanan bu dönüşümün mimarları, “siyasal İslamcılar,
ayrılıkçı etnikçiler ve neoliberal 2. cumhuriyetçi, yetmez ama evetçilerdir.''
Hepsinin ortak paydası, cumhuriyet ve Mustafa Kemal karşıtlığı, emperyalizme bağımlı
olmalarıdır. Küresel güçlerin Türkiye'deki plan ve projelerini yürütme konusunda söz ve eylem
birliği içindedir.
Siyasal İslam’dan demokrasi bekleyen, cemaat ve tarikatları sivil toplum örgütü sayan neoliberal
tayfa, bugünkü baskıcı, otoriter düzenin kurucusu ve mimarıdır.
Hala cemaatin darbe girişiminin dinci bir kalkışma olduğunu, siyasal İslam boyutunu, ardındaki
ABD ve küresel güçlerin varlığını söyleyemiyorlar.
KUŞATMA...
Gazete yönetimi, içinde bulunduğumuz karanlık günlerin sorumlusu olan cumhuriyet karşıtlarını,
2. cumhuriyetçileri, yetmez ama evet tayfasını gazeteye getirmiş, köşe yazarı olarak okura
sunmuştur.
Bu, açılım ve traj gerekçeleriyle gazeteye ve okura kurulan kumpastır. Küreselleşme özentisi sağ
bir darbedir.
Bu her devrin, her düzenin adamları, omurgasız neoliberal ekip, demokrasi ayağına yıllarca AKP
ve FETÖ cemaatini desteklemiştir.
AB'ci ve Amerikancı bu takım “ülkenin bağırsakları temizleniyor'' diye, “ askeri vesayet
çöküyor'' diye kumpas davalarını desteklemiş, masumları ve yakınlarını acılara boğmuş, yıllarca
televizyon ve gazete köşelerinde, hukuksuzluğa karşı çıkan solcuları bile “ faşist'' diye
nitelendirecek kadar büyük bir aymazlık sergilemiştir. Özellikle 12 Eylül referandumuyla cemaatin
yargı, askeriye, emniyet , bakanlıklar ve benzeri kurumlarda örgütlenmesinin zeminini yaratmış,
AKP iktidarının kolaylaştırıcısı olmuşlardır.
Gazete yönetimi cumhuriyet düşmanlarını cumhuriyete taşırken, son aşamada HDP güzellemeleri
yapanları, da yazı işlerine monte etmiştir.
Yönetim bu operasyonları yaparken gazete içine ve kamuoyuna sürdüğü gerekçe, “tiraj düşüklüğü
ve buna bağlı olarak ekonomik durumdur.''
Her ikisi de yalandır...
Başka bir gerekçe ise kamuoyuna yapılan bir açıklamada görüldüğü gibi “bir kurum ve yapı
değişimden kaçamaz, kaçmamalıdır. Her siyasi ve sosyal organizma gibi gazeteler de
değişmek, yenilenmek zorunda" yalanıdır.
Evet, değişim esastır ama dönüşüm ve başkalaşma, mutantlaşmanın anlamı nedir ?
MAYMUNCUKLAR DEVREDE ...
Bugün Cumhuriyet yönetimi, imzasız baş yazıyla, Balbay'ı kumpas kurmakla, AKP ortaklığıyla suçluyor.
Ayıptır, utanç vericidir...
Yaşamının 5 yılını AKP ve FETÖ ortaklığında, yetmez ama evetçilerin olağanüstü desteğiyle
Silivri zindanlarında, hücrede geçiren bir yazarı böyle suçlamak nereye sığar?
Siz nihayetinde böyle suçlamalarda bulunacaksınız, yıllardır AKP ve cemaate destek verenleri, sol
düşmanlarını değişim adına, aslında “dönüşüm'' için maymuncuk gibi kullanarak gazetenin
kapısından buyur edeceksiniz.
Bu ne yaman çelişkidir !
İlhan Selçuk, Ergenekon çuvalına sokulurken, o yaşta sabaha karşı yatağından alınıp, sorguya
götürülerken “ darbeciler hesap veriyor'' diye yazanları destekleyenlerin ne işi vardı
Cumhuriyette ?
Bu açmazı, hiçbir şekilde açıklayamazsınız.
Bu tayfanın yüzsüzlüğü öyle uzadı ki, cumhuriyetteki köşelerinde 15 Temmuz FETÖ darbe
girişimini tıpkı, ABD gibi, tıpkı Avrupa'nın küresel güçleri gibi, “kem küm'' ederek karşıladılar.
Karın ağrıları, satır aralarına vurdu. ABD derin güçlerinin desteklediği darbe girişimini, “
senaryo'' diye nitelendirdiler.
Hani darbe karşıtıydınız, hani her türlü darbeye direnecektiniz ?
Kumpas davalarında “ darbecilerrrr'' diye haykıranları , Silivri'deki masumlar için uzun
tutukluluk sürelerinde “ durun bakalım, hukuk var, yargılamanın sonunu bekleyelim'' diye
kalem oynatan zihniyeti görmeyecek miyiz, unutacak mıyız?
Bu ekip ve onların gazete dışındaki ortakları, üst akıl tartışmalarında, darbeye destek veren ABD
unsurlarını inceden inceye aklamakla tutumlarını sürdürüyor hala.
Hatta aralarında, utanmadan 15 Temmuz girişimini FETÖ'cülerin yanında ordudaki Kemalist
subaylara yamamaya çalışan gergedan derililer de var.
Soros zihniyetidir nihayetinde, küresel sistemin çarkındadırlar.
“Özgürlükçü'' söylemlerinden ötürü bazıları bu tayfayı solcu diye algılasa da “sol ve sosyalizm''
düşmanıdırlar.
Neoliberal tayfa tarihsel olarak sağcıdır, gericidir. “Liberal sol'' kavramı da uyduruktur.
Bu kesimden bazıları şimdi pişmandır, bazıları “aldatıldık '' demekle operasyon sonrası narkoz
etkisinde kandırıldıklarını itiraf etmektedir. Ancak yemezler....
MESELE EKONOMİK DEĞİL...
Gazete yönetimi , bütün operasyonları, çalışanların kovulmasını, yeni ekibin ve yazarların
gelmesini , tiraj düşüklüğüne ve kurumun içinde bulunduğu ekonomik açmaza bağladı hep.
Her ikisi de yalan...
Buradan soruyorum ; tiraj sorunu diye gönderdiğiniz, aslında İlhan Selçuk dönemindeki yayın
politikasını iyi kötü izlemeye çalışan genel yayın yönetmeni İbrahim Yıldız sürecinde gazete
satışı kaçtı, şimdi kaç ?
Geçiş dönemi için görevlendirdiğiniz, Charlie Hebdo meselesinden değil, içerdeki etnikçi
destekçilerin itirazları ve çabalarıyla genel yayın yönetmenliğine son verdiğiniz, kendi yazı işleri
takımını kurmasını engellediğiniz Utku Çakırözen zamanında tiraj ne kadardı, şimdi kaç ?
“Üç ayda gazetenin satışını 65 binle ulaşacak “ diye göreve getirdiğiniz Can Dündar
dönemindeki tiraj ne oldu, bugün kaça düştü.
Soruları sürdürelim...
1500-2000 bin liralık ücretlerle on yıllık çalışanları gönderip, yeni gelenlere kat kat maaş
vermenin anlamı hangi ekonomik gerekçeye sığıyor?
“Küçülmek zorundayız'' derken çalışanlara ödediğiniz ücret neydi, yeni cumhuriyete
getirdiklerinize verdikleriniz ne kadardı ?
Gazeteye gelir getiren, beğeniyle, övgüyle okunan Ege ekini de sözüm ona ekonomik gerekçelerle
kapatmıştınız.
Ege ekinin hesap kitabını, gelir gider durumunu ortaya koyduğumda bir laf edememiş, farklı bir
bilanço ortaya koyamamış, “ ama Ankara eki zararda, onu kapatıp Ege'yi tutarsak olmaz “
diye saçma bir gerekçeyle geveleyip, susmuştunuz.
Ekonomik gidişattan birinci derecede gazeteyi yönetenler sorumlu olması ve hesabını vermesi
gerekirken, okunan ekleri kapatmanın, faturayı çalışanlara kesmenin, onları işten atmanın neresi
adil ?
Gazete sizin babanızın malı mı, mirasyedi misiniz?
Gazetedeki her türlü yıkımın sorumlusu olanlar hesabını vermelidir.
FETÖCÜ SUÇLAMASI...
Cumhuriyete geçmişte haksız suçlamalar yöneltilmişti. Kimileri “komünist, kimileri faşist''
demişti.
Şimdi salt iktidar yandaşı medya değil, onların dışında kimileri, gazeteye “FETÖ'cü'' suçlaması
yöneltiyor. Kamuoyunda bu yönde sorgulama ve tartışmalar sürüyor.
Gazetenin dışında kalmış eski bir çalışan olarak bu değerlendirmelerden üzüntü duyuyorum, içim
acıyor.
Peki, bu “yersiz suçlamalara'' muhatap olan gazete yönetimi, acaba ne düşünüyor, ne hissediyor?
Bu algının yaratılmasındaki payları nedir?
Berbat bir durum !
Bu tür değerlendirmelerle karşılaşmak bile gazete yönetimi için utanç verici olmalı.
Cumhuriyetin kurumsal olarak cemaatçi, FETÖ'cü olmaz, olamaz ancak bu tür suçlamalara neden
muhatap oluyor, bakmak lazım.
Cumhuriyet gibi bir gazeteye devşirdiğiniz köşe yazarlarının, FETÖ'nün Gazeteciler Vakfı
toplantılarına katılması, Abant'ta görüntü vermesi acaba bu tüür suçlamalara bir zemin yaratıyor
mu?
Bırakın katılmayı, bu köşeler nasıl cemaat toplantılarının düzenleyicileri, çağrıcıları olabiliyor?
Bu durum “ Canım ne var, MHP kongrelerine gittiğimizde MHP'li mi oluyoruz'' açıklamasıyla
geçiştirilebilir mi?
ASIL KUMPAS...
Şimdi, yönetimin itiraz bile edemeyeceği, çarpıtamayacağı önceden de değindiğim kumpasının bir
iki ayrıntısını vereceğim.
Kumpas nasıl olurmuş, anlaşılsın...
23 yılını İzmir temsilcisi olarak geçirdiğim, 31 yıl boyunca çalıştığım gazetemden “ kovulmama
ve kendi irademle gitmeme'' yol açan kumpası anlatayım.
2016 yılbaşında gazeteden koparılmam ve kopmamla ( her iki durum çelişki değildir, anlatacağım)
ilgili gelişmelerin çerçevesini önceden sosyal medyada yazmıştım.
Bazı internet siteleri bu değerlendirmelerimi alıp, yayınladı. (
"Cumhuriyet'e kumpas meselesi..." haberi, 13 Ekim 2016 tarihinde yazılmıştır. 13 Ekim 2016 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kritik kategorisi altında bulunan Cumhuriyet'e kumpas meselesi... haberi 2016 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Cumhuriyet'e kumpas meselesi... 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kritik konusunda 24 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.