Firari AKP'li Sevan ve Dokunulmaz Liberaller

Çağlar Ezikoğlu

Bu ülkede hukuksuzluğun kurumsallaşmasında rolleri olanlar bir bir meydanı terk edip kaçmaya başlıyor son günlerde. Önce Sevan Nişanyan’ın haberi önümüze düştü. Atatürk ilke ve devrimlerinin amansız düşmanı ve AKP iktidarının günümüze değin en önemli destekçilerinden birisi olan liberal Sevan Nişanyan, kaçak inşaat suçundan ötürü tutuklandığı Foça Açık Cezaevi’nden firar etti. Tabi biz firar etti diyoruz, ama kendisinin YAE’ci liberal dostları ve o dostlarının yayın organları ''Sevan yurt dışına çıktı’ diyerek bu firarı olumlayıcı ifadelerle Bay Nişanyan’ı övme sırasına giriştiler. Esas ilginç olan nokta ise, Fethullahçı çetenin militanlarının en sert biçimde cezalandırılması isteğini her fırsatta dile getiren AKP ve iktidar yandaşlarının, Nişanyan’ın cezaevinden firar etmesini büyük bir olgunlukla karşıladı. Böylesi benzer bir firarı Fethullahçı birisini gerçekleştirmesi ihtimalinde bile yandaş medyada koparılacak büyük yaygara malum iken, aynı yandaş medya Nişanyan’ın işlemiş olduğu ''cezaevinden firar’ suçunu görmezden geldi. Tabi bu görmezden gelişin bir sebebi, belki de Nişanyan’ın CHP’nin başlattığı Adalet Yürüyüşü’ne ilişkin sözleri. Ağır ve hakaretamiz sözlerle yürüyüşü ve yürüyüşü başlatan Kılıçdaroğlu’nu eleştiren Nişanyan sözlerini ise şöyle bitiriyor; “…Eğer seçenek buysa ben oyumu Tayyip’e veririm. Adam müstebit, yasa tanımaz falan filan, peki, ama hiç olmazsa düz ve dobra. Yaya Kemal Bey gibi kaypak ve aciz değil.'' Ve her ne hikmetse bu yazıdan birkaç gün sonra Nişanyan’ın firar ettiği bir de üstüne sınırdan elini kolunu sallayarak yurt dışına kaçtığını öğreniyoruz. Bak sen Allah’ın işine![1]

Bu satırları 19 Temmuz 2017 tarihinde kaleme almıştım. Yaklaşık 6 ay sonra birçok kez olduğu gibi, AKP iktidarının en önemli destekçi kalemlerinden birisi olan liberallerin aymazlıklarının aynı hızla devam ettiğini önceden tespit edebilmenin haklı gururunu yaşıyorum bugünlerde. Bahse konu satırlara mazhar olan Sevan isimli firari şahıs ile onun en önemli ''yancısı’ konumundaki Ali Nesin isimli matematikçi sosyal medyada Murat Belge’yi eleştirenlere son günlerde hakaretamiz sözlerle saldırıyor hatta daha da ileriye giderek bu aymaz liberalleri eleştiren yurtseverleri ''itlaf’ etmekle tehdit etmeye kadar gidiyor.

Bu tehditlere veya hakaretlere maruz kalanlar elbet bu soytarıların cevabını hakkıyla veriyorlar, Merdan Abi (ABC Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ) gibi. Ben de yıllardır bu YAE’ci liberal güruhun saldırılarına, hakaretlerine ve dahi tehditlerine maruz kalmış birisi olarak bu şahıslara her ortamda başkaldırıyorum kaldırmaya da devam edeceğim. Yalnız bu tartışmalar ışığında atlanan önemli bir husus olduğu kanaatindeyim. O da bu YAE’ci bazı liberallerin doğrudan doğruya siyasi iktidar sayesinde eriştikleri ''dokunulmazlıkları’.

Sevan isimli şahıs, Şirince’de SİT alanındaki arazide iki kez mühürlenmesine rağmen ev yaptığı gerekçesiyle tutuklanmıştı. Nişanyan aleyhinde kesinleşen cezalar, mühür bozma ve 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na muhalefet suçlarından dokuz ayrı dosyadan oluşuyordu. Ve şahıs, suçunun cezasını çektiği Foça Açık Cezaevi’nden izinli olarak ayrıldığı bir zaman diliminde geri dönmeyerek firar girişimini başlattı. Akabinde ise, elini kolunu sallayarak yurtdışına kaçmayı başardı.

Şimdi bazı sorular soracağım ve bu ülkenin namuslu ve vicdanlı aydın gazetecileri elbette bu sorulara ilişkin bazı araştırmalar yapacaktır. Bu şahıs Foça Açık Cezaevinden kaçtıktan sonra, cezaevindeki sorumlular hakkında bu firar girişimine dair bir soruşturma açıldı mı? Açıldıysa bu firar girişimi hakkında ihmali olanlar hakkında herhangi bir işlem yapıldı mı? Şahsın Yunanistan’a kaçması sürecinde Foça Emniyeti ve bölgedeki diğer emniyet güçleri şahsın bulunması hususunda gerekli gayreti gösterdi mi ve bu doğrultuda hangi faaliyetlerde bulundu? Şahsın Yunanistan’a kaçak yollardan firar etmesi esnasında sorumluluğu bulunan sınır güvenliği personeli hakkında herhangi bir soruşturma açıldı mı? Şahsın kaçışı esnasında kendisine yardım ve yataklık edenler hakkında herhangi bir soruşturma veya kovuşturma yapıldı mı? Şahıs Yunanistan’a kaçtıktan sonra ve Yunan makamlarından iltica talep edip ikamet kartı dahi almasına müteakip Türk yetkililer şahsın iade edilmesi için Yunan makamlarına herhangi bir başvuruda bulundu mu? Başta Adalet Bakanlığı yetkilileri olmak üzere Türk yetkililer şahıs hakkında INTERPOL’den herhangi bir arama kararı çıkarttı mı?

Bu soruların bendeki bütün cevapları ekseriyetle koca bir HAYIR ama bahsettiğim gibi detaylıca bu soruların yanıtlarını aramak isteyenler çıkacaktır. Ama bu sorulara HAYIR cevabını verdiğimizde önümüze bambaşka bir kapı daha çıkıyor. Kendisine yönelik en ufak muhalif eylemi veya söylemi dahi suç sayıp bastırmak için mücadele eden siyasi iktidar neden Sevan isimli şahıs konusunda kılını dahi kıpırdatmıyor? Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada, ''var olan devlet yapısında AKP ehveni şerdi. Hala da (HDP'yi saymazsan) öyle. Dört buçuk faşist partiden sen olsan hangisini seçersin?’[2] diyerek bir takipçisine seslenen ve hali hazırda AKP taraftarlığı ateşli bir şekilde sürdürmeye devam eden Sevan isimli şahıs, firarından ilticasına kadar geçen süre zarfında siyasi iktidardan örtülü veya açık bir destek almış mıdır? Eğer kaçışında böylesi bir destek söz konusu ise bu destekçiler kimlerdir? Davutoğlu’cu birçok yazarın kendisinin firarını kutlayarak kendisine gönderdiği destek mesajları acaba bu kaçışta de denli bir rol oynamıştır?

Soruları buraya bırakalım, Sevan isimli firari AKP’li şahıs ister cevap verir ister vermez ama elbette bunları sorgulayacak olan namuslu yurtsever gazeteciler olacaktır. Ama mesele sadece Sevan isimli şahsın dokunulmazlığı ile bitmiyor. Bugün kendisini ve tartışmanın ana odağındaki Murat Belge’yi can siperane savunan bazı liberallerin de siyasi iktidar nezdinde bir dokunulmazlığı var. Bugün Anadolu’nun bir çok yerinde görev alan bazı muhalif akademisyenler sorgusuz sualsiz görevlerinden atılıp üstüne türlü soruşturmalardan geçirilip hapis cezasına çarptırılırken, bazı liberal aydınlar veya akademisyenlerin benzer süreçlerden geçip siyasi iktidar tarafından en ufak bir girişime dahi tabi tutulmamasını nasıl açıklıyorsunuz? Kendisine muhalif her bildiride hop oturup hop kalkan AKP iktidarı bu bildirilerin baş imzalayıcılarından olan, Baskın Oran, Hasan Cemal, Oya Baydar ve benzeri YAE’ci liberallere yönelik AKP iktidarının hangi baskıcı müdahalesi veya diğer akademisyenlere yönelik soruşturmalardan hapis cezalarından hangisi söz konusudur? YAE’ci liberallerden olan ve FETÖ ile ilişkisini daha önce buradan kaleme aldığım akademisyen İştar Gözaydın sessiz sedasız tahliye olup üstüne bir de beraat ettiğinde, her muhalife FETÖ’cü diye saldıran AKP’liler neden sus pus olmuştu?

Bu soruları sordukça karşınıza çıkan tablo oldukça açık ve net. AKP iktidarı ve onun eski ortağı Fethullahçı çete ile iyi ilişkiler içerisinde olan iktidarın meşruluğunu sağlamasında en önemli destekçilerden birisi haline gelen bu liberal güruh içerisinde doğrudan doğruya ''kollanan, korunan ve dokunulmaz hale gelen’ bir kesim var. Bu koruma ve kollama vazifesini icra eden ise kuvvetle muhtemel yine AKP iktidarı içerisinden bazı isimler, siyasetçiler veya kanaat önderleri... Bu durum benim açımdan çok da şaşırtıcı değil, bugün görünürde bu isimleri eleştiren ama geçmişte bu isimlerle dostlukları ve sıcak ilişkileri ayyuka çıkmış birçok isim bugün siyasi arenada bakan veya milletvekili olarak karşımıza çıkıyor. İşte böylesi bir tabloda, Sevan gibileri de hiç utanmadan ve arlanmadan bu ülkenin yurtsever ilerici aydın kesimin tehdit edecek cüreti kendilerinde rahatlıkla bulabiliyor.

[1]

ABD Başkanı Trump’tan, klişe 'Turkey-Hindi' esprisi