İyi kitaplar okumayan, hiç okumamış sayılır...

Türkiye’de ilk kez İstanbul’da Gümüşlük Akademisi’nde gerçekleştirilen; sonrasında Ankara, Antalya ve İzmir’de yoğun ilgiyle takip edilen atölyenin 18. dönemi, 22 Mayıs 2015, Cumartesi günü Ankara’da, ODTÜ Mezunları Derneği, Vişnelik Tesisleri’nde başlayacak.

Yaratıcı Okurluk, Yaratıcı Yazarlık gibi kurumsallaşmış bir yapıya karşıt olarak Caymaz’ın ürettiği bir kavram. Yazarlığın öğretilemeyeceğine; Voltaire’den el alarak “yaratıcılığın da titizce üretilmiş taklitlerden başka bir şey'' olmadığına inanıyor. Atölyenin dört sloganı var:

Yazmak için önce okumayı öğrenmek gerekir.
İyi okur, kötü yazardan daha iyidir.
Eski kitap diye bir şey yoktur, okunmamış her kitap yenidir.
Kitabın şarjı bitmez!

Onur Caymaz, programını kısaca şöyle anlatıyor:

“Atölyeye daha önce katılanlar birbirleriyle iletişimde kalarak kulüpler, gruplar kurdu; hayatlarına edebi zenginlik kattılar, bir sürü böylesi deneyimden ben de arada haberdar oluyorum.Okumak, anlamanın – anlaşmanın ilk adımı. Dünya, anlam üzerinde duruyor. Anlamadığımız şeyler hayatı zorlaştırıyor. Bu programa, dünyanın en tanınmış yazarı da, yazmayı hiç denememiş bir okur da ''sadece okur’ olarak davetli…Atölyenin ana ekseni yazarlık öğretmek değil; Nabokov’un derslerinden mülhem, edebiyat yeteneğinin doğuştan olduğunu düşünüyorum. Peki okurlar bu programda ne yapacak o halde? Karşı be karşı oturup kitap okumayacaklar tabii. Bugünün tuhaf edebiyat sevici ortamından kurtulacak;harflerin tarihinden girip kelimenin macerasına uzanacak; herhangi bir cümleyle edebi cümle arasındaki farkı öğrenecek; dilin kullanımından, bazı temel edebi metinlere dek büyük bir seyahate çıkacaklar. Ayrıca her ders sonu için seçtiğim özel metinler ve kitaplar sayesinde altı yedi yıllık okuma malzemesine sahip olacak katılımcı. Farklı bir macera, bir mecra… Cemil Meriç’ten Homeros’a, Perec’tenBalzac’a, Nâzım’dan Füruzan’a bir kazı çalışması…''

Caymaz sözlerine şöyle devam ediyor:

“Yazı, dil, edebiyat kültürü, teknik, üslup, bunlar elbette öğretilebilir; bir itirazım yok ama içerde ışıyan cevher para karşılığı alınıp satılamaz … Arızası olmayan kişiye, atölyelerle arıza enjekte edemezsiniz, arızasız kişinin de yazı yazması, yazılmış bunca şey üzerinebugün ne kadar anlamlı?Herkes yazı yazmak zorunda değildir.Gerçek edebiyat okuru, yazı yazmasa da okuyan kişidir. Sadece okuma aşkına okuyan!İyi edebiyatın sundukları, bu çağın ''değer’ silsilesi içinde pek parlak sayılmaz bugün; bir ''başarı öyküsü’ falan anlatmıyorsanız. Çünkü iyi edebiyat, başarınızın, bir başkasının başarısızlığı olduğunu da öğretir. Kelimeleri, cümleleri, harfleri, romanları, şiirleri, hikâyeleri, yazarları, tarihi, dini, şarkıları, masaya yatıracağız. Elimizden geldiğince, dilimiz döndüğünce, katılımcı dostlarla birlikte ''okumayı’ yeniden öğreneceğiz.Borges’ten alıntılayalım: ''Okumak yazmaktan öte bir iştir, daha uysal, daha uygar, daha entelektüeldir…’''

Daha detaylı bilgiyi atölyenin adresine e-posta ([email protected]) atarak ya da 0542 495 35 96 numaralı telefona danışarak öğrenebilirsiniz.