Mahkeme mağdurun yaşını büyüttü, sanığa verilecek ceza düştü!

Antalya’da akrabası 58 yaşındaki Mahmut E. tarafından "zincirleme cinsel istismara uğradığı" öne sürülen 14 yaşındaki Ü.E.’nin yaşı, mahkeme kararıyla 2 yaş büyütüldü. Ü.E.’nin babası N.E., bu karara tepki gösterirken, “Kızıma psikolojik destek verilmesi gerekirken yaşıyla uğraşılıyor. Namus davasıyla girdik, yaşla çıktık'' dedi. Bu değişiklikle sanığa verilebilecek en yüksek ceza miktarı 21 yıldan 15 yıla inmiş oldu.

Nüfus kaydında 17 Aralık 2000 doğumlu Ü.E., geçen nisan ayında Facebook’tan tanışıp yazıştığı E.P.’ye, "Enişte" diye hitap ettiği babasının halasının eşi 58 yaşındaki Mahmut E. tarafından 2014 yılı temmuz ayından itibaren taciz edildiğini yazdı. Başlangıçta "Çocuğum" diyerek kendisini öptüğünü belirttiği Mahmut E.’nin, daha sonra tehditle taciz etmeye başladığını aktaran Ü.E., bunu kimseye anlatamadığını söyledi. Eniştesinin bunu kimseye anlatmaması için kendisini korkuttuğunu, hem de para verdiğini belirten Ü.E. “Onunla sevişmem karşılığında bana harçlık veriyor. Bunu anlatırsam ailem de beni evlatlıktan reddeder diye korkuyorum'' dedi.

E.P., bunun üzerine yüz yüze hiç görüşmediği Ü.E.’nin eğitim gördüğü liseyi telefonla arayıp durumu okul yönetimine bildirdi. Okul yöneticileri de rehber öğretmen eşliğinde kızla görüştü. Ü.E., E.P.’ye anlattıklarını rehber öğretmenlerine de söyledi. Okul yöneticileri de olayı polise ihbar etti. Bunun üzerine Mahmut E. "çocuğun cinsel istismarı" suçundan tutuklandı.

Hakkında 15 yıla kadar hapis istemiyle Antalya 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açılan Mahmut E., kendisine iftira atıldığını öne sürdü. Cumhuriyet savcısı, olay tarihinde kızın 15 yaşından küçük ve istismarın zincirleme olduğu gerekçesiyle verilecek cezada artırım yapılmasını istedi. Sanığın avukatları, Ü.E.’nin nüfusa geç yazıldığı, 15 yaşından büyük olduğu iddiasıyla kemik yaşının tespitini talep etti. Mağdurenin ailesi de kızlarının yaşını küçük yazdırdıklarını ancak, sonucu değiştirecek boyutta olmadığını söyledi. Anne 37 yaşındaki N.E., kızının doğum tarihine sanık avukatının itiraz etmesi üzerine, “Kızımı köyde evde doğurdum. Hastanede doğum yapmadım. Kızım doğduğu gün 17 Ağustos depremi olmuştu. Kızımın nüfus cüzdanındaki doğum tarihi ise 17 Aralık 2000. Olay tarihi itibarıyla kızım 14 yaşını doldurmamıştı'' dedi.

Bunun üzerine Ü.E.’nin kemik yaşının tespiti için rapor istendi. Bu süreçte tutuklu yargılanan sanık da tahliye edildi.

DOĞUM TARİHİ 2 YIL DÜŞÜRÜLDÜ

Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi, olay tarihinde mağdur kız Ü.E.’nin 15 yaşın üzerinde olduğuna dairn rapor düzenledi. Son duruşmada İl Nüfus Müdürlüğü temsilcisi Halil İbrahim Kaya, mağduriye ilişkin kemik yaşı raporuna göre doğum tarihinin 17 Ağustos 1997 olarak düzeltilmesi halinde bir diyecekleri olmadığını söyledi. Buna mağdurenin yakınları itiraz etti. Cumhuriyet savcısı ise doğum tarihinin, Adli Tıp Kurumu raporu doğrultusunda ay ve gün baki kalmak kaydıyla 1998 olarak düzeltilmesi gerektiğini düşündüklerini söyledi. Mahkeme, nüfus kaydında 17 Aralık 2000 olan Ü.E.’nin doğum tarihinin 17 Aralık 1998 olarak düzeltilmesine ve nüfusa bu şekilde tesciline karar verdi. Duruşma ertelendi.

“NAMUS DAVASIYLA GİRDİK, YAŞLA ÇIKTIK''

Baba N.E., Adli Tıp Kurumu raporuna dayararak kızının doğum tarihinin düzeltilmesiyle sanığa verilecek cezanın hafifletilmek istendiğini belirterek, şöyle konuştu:

“Ben askerdeyken oğlum 1 Kasım 1997 tarihinde dünyaya geldi. 25 Kasım 1998 tarihinde terhis oldum. Oğlumu nüfusa kayıt ettirmek için gittiğimde doğumun üzerinden 7 aydan fazla süre geçtiği için gecikmeden dolayı hapis cezası olduğu söylendi. Bunun üzerine ceza almamam için oğlumun doğumu 1 Mayıs 1998 şeklinde yazıldı. 17 Ağustos 1999 depreminin olduğu günse kızım dünyaya geldi. Kızımın doğumu da 17 Aralık 2000 olarak yazıldı. Kızım 2014 yılı Haziran ayından 2015 yılı Nisan ayına kadar cinsel istismara maruz kaldı. Çocuğuma psikolojik destek verileceği yerde kemik yaşının tespitine gidildi. Oğlumun doğum raporunu ibraz edince 17 Aralık 1998 diye karar verildi. Namus davasıyla girdik. Yaşla çıktık.''