“Aşk olsun çocuk sana!''
“Aşk olsun çocuk sana!'' Sami GÜNALDENİZ GEZMİŞ“Efendiler efendiler / Deli gönül neler diler / Dünyadaki tüm ''Denizler’ / Bir gider, bin gelirler / O da her gün gelirler.''…Yıl 1972 Mayıs.“12 Mart Balyoz Harekâtı'' günleri içindeyiz.Sanki o günlerden...
Sami GÜNAL
DENİZ GEZMİŞ
“Efendiler efendiler / Deli gönül neler diler / Dünyadaki tüm ''Denizler’ / Bir gider, bin gelirler / O da her gün gelirler.''
…
Yıl 1972 Mayıs.“12 Mart Balyoz Harekâtı'' günleri içindeyiz.
Sanki o günlerden kırk iki yıl öncesi yine bir mayıs ayı içinde yazılmış, Kerem’e nazire yapılan şiir misali,
“Hava kurşun gibi ağır''
“Kerem Gibi'' yürekler “Bağır bağır'' bağırıyor.
Oysa, onların korkusu yok, çıkmışlar yola:
“Ben yanmasam / Sen yanmasan / Biz yanmasak, / Nasıl çıkar / Karanlıklar aydınlığa''
İnancıyla… Bu inançları kesin mi kesin; yok hiçbir kuşkuları... Eninde sonunda onların zihinlerindeki,Anadolu’nun “İkinci Kurtuluş'' savaşı olacaktı.
Tam bağımsızlık için “Mustafa kemal Yürüyüşü'' düzenleyip, ellerinde bayraklarıyla Samsun’dan, Ankara’ya yürüdüler.
Yürekler ağızda… Ya yakalanırsalar... Büyük endişe!..
…
Anadol* otomobili içinde üç amca, bir çocuk. Teypte kaset. Ulu ozan Mahsuni’den ses, dönemin sembol türküsü, koçaklama:
“Yiğitler!''
Ailede endişe var. Büyük oğlan devrime âşık, devrim yolunda bir şehr-i meçhulde. Endişeli yorumlar ard arda... Teypteki koçaklama nağmesi:
“Kartal pençelidir, kara bıyıklı / Yiğitler yiğitler bizim yiğitler'' avazında.
Kuşku yok bu koçaklamanın betimlediği yiğitten. O’dur o! Çocuk da farkında bu betimlemenin. Onun bile, oyuncaklarından daha öne geçmiş bir yürek kıpırtısı var.
Anadol, askeri cezaevi önünde seyir halinde devam etmekteyken, hafif tümsek üstündeki nöbetçi asker görüş menziline girdi, büyük amca, küçüğünü uyardı:
- Teybin sesini kıs!
Dönem, teknolojik fakirlik dönemidir, henüz ortam dinlemesi ve dijital tuzaklar çağında değiliz. Doğal tuzak var! Rüzgâr, pencereden taşan “Yiğitler'' nağmesiniulaştırabilirdi nöbetçinin kulağına. Her an düdük sesi duyulabilirdi arkadan. Korku çağındayız!
Çocuk birden ürperdi! Anlam vermeye çalıştı. Şaşkın mı şaşkın! Tüm seslerin izole edildiği karanlık tünelde akan yolculuğa döndü Anadol’un içi. Endişe dorukta!
…
Günler geçmekte… Kulaklar ajansta… Hayatın gailesi sürgit… Yürekler atıyor küt küt!
Küt küt endişeyle atan yüreklerden bir diğerini taşıyan biri de tarım işlerinde “Su Memuru'' olarak çalışan isimsiz bir köy kahramanıdır. Aynı zamanda şahsi bir heyecan içinde, bebek beklemektedir... Bebek doğdu ve “Fikrinin İnce Gülü''nü yetiştirmek üzere oğlunun adını “Deniz'' koydu. Sonraki gelen çocuk zaten “Mahir''dir.
“Fikrimin ince gülü / Kalbimin şen bülbülü''
Deniz, güzel çocuk! Büyüsün okullu olsun, velisi de Anadol içindeki o çocuk olsun.
Deniz çocuk, büyümekte… Altıncı aya erişmiş, emekleme başlamak üzere.
…
Tarih 6 Mayıs, saat 19.00 Anadol otomobilin içindeki çocuğun köy evi... Ajans cıngılı vurmakta, duuut… duuut… duuut!
Evin içinde ölüm sessizliği var. Nefesler tam tutulmuş, “uçan sineğin kanadının sesi'' deyim olma anlamından çıkmış, gerçekten duyulacak cinsten…
O güne kadar olmayan bir şey oldu ajans haberlerinde. Spiker:
“TRT Haber Merkezinin hazırlamış olduğu ana haber bültenini dinlemektesiniz. Önce özetler: Deniz Gezmiş ve Arkadaşları…''
Haberlere geçilemez… Spiker:
“5 dakika ara'' der.
Böyle bir aralıklı haber sunumu TRT tarihinde ilk kez olmaktadır.
Zira spikerin boğazı düğümlenmiştir.
Çocuk ağlamaklı!..
Su Memuru’nun görevli bulunduğu köy ile kendi köyü arasındaki uzaklık, yaklaşık dokuz kilometreydi. Asfaltı olmayan, çakıl taşlı bildiğimiz köy yoluydu.
O beş dakikalık süre içinde o yol motosikletle çakıl taşları üzerinde nasıl alınabilirdi?
Büyük risk! Ama darağacındaki ölüm daha büyük riskti Anadolu’nun geleceği için. Vatan her şeyden üsteydi, kim canını ondan üste tutmuştu ki?
Su Memuru, o beş dakikalık haber arası içinde ağlaya ağlaya içeri girdi… Ağlamaklı olan o çocuk şu anda olduğu gibi gözyaşlarına boğuldu.
Ölüm kutsanmaz, haşa!
Ölüm dediğin, insanı beş dakika içinde o köyden bu köye atmalı.
“Aşk olsun çocuk sana!''
***
*Anadol: Kasası fiberglastan olan 1966-1984 yılları arasında üretilip, satılan Türk otomobilidir. Şimdilerde klasik ve nostaljik oto sınıfı içinde yaşayıp giden sevimli bir araçtır.
"“Aşk olsun çocuk sana!''" haberi, 06 Mayıs 2016 tarihinde yazılmıştır. 06 Mayıs 2016 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kritik kategorisi altında bulunan “Aşk olsun çocuk sana!'' haberi 2016 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. “Aşk olsun çocuk sana!'' 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kritik konusunda 19 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.