Ay, bana tutuldu

Ay, bana tutuldu

Ay, bana tutuldu Sami GünalÇocukluğumuzda, yılda en fazla bir ya da bilmem kaç yılda bir olan gök olayları olduğunda hem bu nadir olayı görelim ki dimağımızda yer edinsin hem de dilek diletmek için annelerimiz tarafından gecenin bir yarısında...

Sami Günal

Çocukluğumuzda, yılda en fazla bir ya da bilmem kaç yılda bir olan gök olayları olduğunda hem bu nadir olayı görelim ki dimağımızda yer edinsin hem de dilek diletmek için annelerimiz tarafından gecenin bir yarısında uyandırılıp dışarı çıkartıldığımızı anımsıyorum. Sabaha karşı olan bir Kuyruklu Yıldız seyrim ve diğer bir Ay tutulması halen gözlerimin önündedir. Güneş tutulmasında ise negatif film veya isli cam arama ya da oluşturma telaşına düşerdik. Uzay üzerine fantastik-bilimkurgu edebiyatı gırla… Yani bizdeki uzay eğitimi aileden ve oldukça erken başlıyor diye bir yumuşak geçiş yapalım.

O günden bugüne hem bir çocukluk dürtüklemesi hem de genel insanlık merakı olarak arada bir kafamızı yukarı çevirdiğimiz olur. İnsan, kendi geleceğine dair olduğu gibi Dünyanın kaygısına da kapıldığından uzayı es geçemez. Dünyayı bir kara delik mi yutar; bir cisim mi çarpar yoksa yörüngesinden mi çıkar… Bakınız işte, bu doğrudur. Yörüngesi bir çiviye bağlıdır(!) ve biz dünyanın o “çivisinin çıktığından'' tüm insanlık âlemi olarak ne âlâ ki hemfikiriz. Hiçbir konuda insanlık bu kadar birlik ve dirlik içinde olamamıştır. Birlik içinde olanlar sivil insanlıktır; devlet örgüsü ve onun adamları değil.

Uzayın barındırdığı hâller insanın hâllerine de biçim verir. Özellikle Ayın Dolunay hâlinde. Az mı “Kurt Adam'' hikâyelerine maruz kaldık?

2014 Ağustos’unun bir gecesinde kendimize ait âlemler içinde balkonda seyri sefa hâlindeyken Ay Dede’yi avucumuzun içine konacak kadar yakın, büyük ve canlı gördük. Bu farklılık nedendir, diye bir iç muhakeme de yapmadık değil. Meğerse Ay, Dünyaya en yakın nokta konumuna gelmiş. “Süper Ay Manzarası'' oluşmuş. Bu durumda ayın görüntüsü yüzde otuz daha parlak, yüzde on dört daha büyük olurmuş.

Zira bir ara gökyüzüne rutin şekilde baktım, “Ne kadar da parlak, capcanlı, içinde gibisin ve ne kadar da büyük…'' demiştim. Elini uzatsan tutacak kadardı. Sanki tutabilecekmişim gibi elimi komikçe uzatmıştım. Kendi çocukluğumdaki “yerel eğitilmiş'' hâlim gözümün önüne geldi. Oğlumu uyandıracaktım ama saat 02 gibiydi kıyamadım. Daha doğrusu o an için Ayın bu özel hâlinin farkında değildim. Daha sonra ajans haberlerinde öğrendim o geceki hâlin özel bir hâl olduğunu… Oğlumu uyandırmadığıma pişman olmuştum.

Peki, ben bu çok özel durumu niye paylaşıyorum?

Özel dedim de çok mu özel? Yani kişiye dair midir? Ne münasebet! Geneldir.

Şunu görmek isterdim:

Artık kurtuluş yok! Sanal manal, sosyal mosyal medya var. Herkes esir! Ben de dâhil(!). Bir yığın insan bön, banal, bayat bir şeyleri güya “paylaşıp'' duruyor. Ah ne vardı ki, “Bu gece de Ay şöyle olacakmış!'' diye bir şey “paylaşan'' olsaydı! Ne gezer! Varsa yoksa bildiğimiz, hiç de yutmayacağımız kendi kişiliğini yüceltmeye yönelik bilinçaltına mesajları yedirmeye çalışan abuk sabuk paylaşımlar. Genele dair pek bir şey yok ki genel insanlık âlemini ilgilendiren duygu veya görsel yüklenimi olan bir şey paylaşılsın!

Tüm bunları aklımıza düşüren, bu seferki (2017 Ağustos) “kısmi ay tutulması'' oldu.

Yurt dışında yaşayan oğlum, bu tutulma öncesi çocukça bir soru yöneltti:

Uzay nedir?

Sorunu yanıtlamadan önce bak sana ne diyeceğim, dedim.

Bu kısmi ay tutulması dünyanın pek çok bölgesinde yaşanacakmış. Tutulmanın bir saatinde aynı anda ayın yüzüne bakıp orada buluşalım; ben, senin yüzünü göreceğim.

Uzayı bulabilmek için Evreni algılamak gerekecektir. Evren, görebildiğimiz-göremediğimiz; algılayabildiğimiz-algılayamadığımız tüm madde ve enerjileri kapsayan bir alandır fakat dış sınırı olmayan, kaldı ki küresel veya düz alan olup olmadığını dahi kişisel gözlemlerle kavrayamadığımız bir yapıdır. Biz, şuna dışı olmayan bir şemsiyedir deyip çıkalım en iyisi. Şemsiyenin dışında ve içinde uzam-zaman ilişkisi de yoktur.

Evren bir kümelenme alanıdır. Literatürel deyişle evrensel bir kümedir. Uzaysa onun alt kümesidir. Daha da somutlaştıracak olursak dünyanın atmosferi ile diğer gökcisimleri arasında ve dışında kalan sonsuz boşluktur uzay. Sınır kavramının geçerliliğini yitirdiği bir alandır burası. Dolayısıyla zaman da yoktur.

Zaman, şimdilik bizim Dünya evrenimizde mevcuttur. Dünyamızın ve ona bağlı atmosferin Güneş karşısındaki davranışına göre kendimizce çeşitli hesaplamalar yöntemiyle bir zamanlama yaratmışız.

İnsan, kendisinin dışındakileri merak eder. İnsan var olduğunda Dünya olarak adlandırılan maddi varlık zaten ayağının altındaydı ve o an için meraka bile değer değildi. Ama kafasını kaldırıp gökyüzüne baktığında ürpertiye kapıldı.

Bu gördüğüm derinlik ne?

Adlandırmayı -ismini- dahi bilmediği bir gündüz, bir gece hâli… Kafası karışmaya başladı. Hadi, gündüz neyse neydi de gece ne oluyordu ki? Ürperticiydi de.

Uzay, her daim insanın ilgisini çekmiştir. İnsanın ilgisini çeken ve merakını gıdıklayan yönü, onun derinliği ve düşündükçe onun çözümleyemediği sonunu sonlandıramama ürpertisidir. Derin merak ve onun yansıması olarak araştırmalara yönelmiştir ki teleskop icadı bunun içindir. İnsan, gide dide astronomi bilimini örgüledi, örgütledi. Bu bilim alanı, bilindiği üzere uzaya uçmaları ve şimdi uzay araçlarında birbirine el sallayarak cirit atmalar çağına eriştirdi insanlık âlemini. Haberleşmelerimizin gücü-hızı ve trafiği artık uzayda düzenlenmektedir. Şimdi üst aşamaya doğru yol alınmaya başlanıldı bile. Bu aşamayla söz konusu olan, uzayda kentleşme arayışlarıdır.

İnsanların oldum olası, Evrenin derinliklerinde kendileri gibi “insan'' ya da insan dışı varlıkların olup olmadığı merakı uzayın derinliği gibi sonsuzdur. Oğlumdan, elzem olan bu sorunun da geleceğini biliyordum.

“Peki, uzayda yaşam ve ona bağlı olarak canlı var mıdır?''

Yaşam ve canlılığın olup olmadığı henüz bir hipotezdir. Ondandır ki bu amaca yönelik meraklı çalışmalar sürdürülmektedir.

Biz bir denklem kuralım. Evrenin akıl edemeyeceğimiz kadar ötelerinde bir canlı kolonisinin bizden daha üst uygarlıklara sahip olmalarına rağmen bize ulaşamadıklarını varsayalım. Onlar için henüz biz bir bilinmeziz. Dolayısıyla onlar da bizim için bir bilinmez.

Bu karşılıklı bilinmezlikler içinde birbirimizi yok sayamayız. Biz bize göre varız; onlar da onlara göre var. Birimiz, birimize göre yokuz diye evrende toptan yok değiliz.

Eh elimiz değmişken bir söz de Güneşe diyelim.

Güneş, hayatın kaynağıdır. Olmasa Dünyada hayat olmayacaktı. Bu hayatı zehir zıkkım edip de Güneşin doğuşunu hak etmeyen bir yığın da insan ve yönetimler var. Ama maalesef ki Güneş güneşliğinden vazgeçmez; onlar hak etmediği hâlde yine de her gün doğar. Keşke Güneşin ayırt edebilme yeteneği olsaydı.  

"Ay, bana tutuldu" haberi, 09 Ağustos 2017 tarihinde yazılmıştır. 09 Ağustos 2017 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kritik kategorisi altında bulunan Ay, bana tutuldu haberi 2017 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Ay, bana tutuldu 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kritik konusunda 26 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 16:26 Fitch Ratings: Türkiye'nin Enflasyonla Mücadele Kararlılığı Yeni Ekonomi Politikasıyla Sürdürülecek
  2. 16:18 Kremlin Sözcüsü Peskov: Avrupa'nın Seçim Kararı Rusya İlişkilerini Yeniden Şekillendirecek
  3. 16:09 Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Seçim sürecinde büyük bir haksızlığa maruz kaldık"
  4. 16:03 Sillyon Antik Kenti'nde Roma Dönemine Ait Stadyumun Kazı Çalışmaları Hızla İlerliyor
  5. 15:53 Uyumadan Önce Yoğurda Ekleyin, Mucizevi Sonuçlara Hayran Kalın!
  6. 15:40 ABD, yeni yeşil gözlü otonom tankıyla gövde gösterisi yapıyor! 12 tonluk tank test sürüşünde!
  7. 15:26 AKP'nin Eğitimde Yapboz Modeli: MEB'den Yeni Müfredat Detayları
  8. 15:25 İlber Ortaylı'dan Ayasofya açıklaması: Namaz kılmak için gudubet bir bina
  9. 15:11 Merkez Bankası'nın rezervleri 126,3 milyar dolara geriledi
  10. 15:11 Turistlere izinsiz ev kiralamak artık daha ciddi bir ceza getiriyor!
  11. 15:11 Dolar ve euro'da yükseliş: Volatilite ve Fed etkisiyle devam ediyor
  12. 14:59 Fenerbahçe'nin Teknik Direktörü İsmail Kartal'ın Beşiktaş derbisi için planı netleşti
  13. 14:48 Renault, C segmentinde rakipsiz yeni bir tam hibrit SUV modeli tanıttı!
  14. 14:31 Ahmet Kaya'nın Filmine Sinema Salonlarından Büyük Veto!
  15. 14:24 Beşiktaş'tan tarihe geçecek transfer hamlesi geldi! Şok transfer!
  16. 14:22 Bu araçta uzun far kullanımı sorun olmaktan çıkıyor!
  17. 14:19 Eyüpspor'dan Manuel Lanzini hamlesi geldi!
  18. 14:11 Aşk Yeniden Mi Başladı! Lucas Torreira Devrim Özkan'la Bir Daha Dedi!
  19. 14:04 Ahu Tuğba Amerika'da trafik kazası geçirdi! Durumu nasıl?
  20. 14:00 Yusuf Güney'den şok açıklama: Kenan Işık, astral seyahatten gelmek istemiyor!
ABC Kritik Haberleri