Aydınlık’taki FETÖ gölgesi: Selim İleri’yi kurtarmak?

Aydınlık’taki FETÖ gölgesi: Selim İleri’yi kurtarmak?

Aydınlık’taki FETÖ gölgesi: Selim İleri’yi k... ALİ RIZA ÖZKANBir önceki yazımda, toplumsal olarak unutmayı çok seviyoruz, dedim ya; birçok okurdan itirazlar geldi. Kimisi unutmanın zorunluluk olduğunu söylüyordu. Kimisi ise, böyle bir toplumsal refleksi kabul dahi etmiyordu!...

ALİ RIZA ÖZKAN

Bir önceki yazımda, toplumsal olarak unutmayı çok seviyoruz, dedim ya; birçok okurdan itirazlar geldi. Kimisi unutmanın zorunluluk olduğunu söylüyordu. Kimisi ise, böyle bir toplumsal refleksi kabul dahi etmiyordu! Halbuki, unutmak tarih boyunca felsefecilerin en önemli alanlarından birisi olmuştu.

Cumhuriyet ve eşitlik fikrinin ilk kahramanlarından Cicero asillerin arasında karşılaştığı zorluklara isyan edip, consül’ün ortasında “bana unutmanın sanatını öğretin'' diye bağırırken, aslında bunun mümkün olmadığını mı vurguluyordu?

Nitekim, 20. Yüzyıl’da Alman şiirinin zirvelerinden Reiner Maria Rilke de, Goethe Ödülü sahibi şair arkadaşı Hans Carossa’ya ithaf ettiği şiirine “Yenilmek de bizim, hatta unutmak da'' dizesiyle başlar. 1924’te, savaş sonrası kargaşanın Alman halkını toptan tutsak aldığı koşullarda Rilke, yazdığı bu şiirle dostuna bir anlamda toplumsal travmadan çıkış yolu mu öneriyordu?

Gerçekten böyle midir? Unutmak, sorunları tarihin karanlık odalarına hapsetmek çözüm müdür? Doğrudur, toplumlar büyük yaralarını ancak unutarak sağaltırlar. Ancak, bunun gerçek anlamda bir sağaltma olmadığını, sadece ertelenmiş hesaplar olduğunu tarihten onlarca örnekle iddia edebiliriz. O açıdan, Cicero’nun da, Rilke’nin de “unutmak'' önerilerini, bence, onların çaresizlik ânı olarak anlamak gerekiyor.

Niye bu soruyu ortaya atıyorum? Çünkü, kısa bir süre sonra 15 Temmuz ihanetini ve yitirdiğimiz kınalı kuzularımızı anacağız. Emperyalizm ajanlığını kendi halkına kurşun sıkmaya vardıran bir çete ile hesaplaşmanın zafere dönüşmesini de kutlayacağız. 

O nedenle, bence şu soru daha da anlam kazanıyor: FETÖ çetesi ile hesaplaşırken unutmak isteyeceğimiz bir şey var mı?

FETÖ Bir Kadro Hareketidir!
Bir yıl içerisinde FETÖ hakkında yazılan neredeyse bütün analizleri okudum. Ne yazık ki, Meclis Raporu da dahil olmak üzere, neredeyse hiçbirinde FETÖ’nün sosyal ve sınıfsal zeminini analiz etmeye çabalayan bir yaklaşım göremedim. Halbuki, önce eşyanın tabiatını anlamalıyız!

FETÖ klasik anlamda bir siyasi veya terör organizasyonu değildir. FETÖ öncelikle bir kadro hareketidir. FETÖ ilk örgütlenme çalışmalarından itibaren, sadece üst düzey kadroları devşirmeye yönelik bir oluşum olarak ortaya çıkmıştır. Örgütlendikleri dershanelerde ve yurt dışı okullarında seçkin aile mensuplarını ve en iyi öğrencileri almışlar, onları devlet kadrosu olarak en kritik noktalara yerleştirmeyi hedeflemişler ve hep bu yöntemle çoğalmışlardır.

Bu tespit neden önemlidir? Çünkü, eğer FETÖ ile mücadele edecekseniz, elemanlarını nerede bulacağınızı da bileceksiniz. Bu tanım, ayrıca “yardım ve yataklık'' kavramını da belirleyecektir. Gecekondu mahallesinde örgütlenme çalışması yapan bir illegal örgüte yardım yataklık yapmak ile, FETÖ’ye yardım yataklık yapmak aynı değildir. 

Birisinde, aradığınız kişi belki bir serbest meslek sahibi, belki bir çöpçü vs çıkabilir. Ancak, FETÖ’ye yardım ve yataklıktan söz ediyorsak, karşımıza Prof., Dr. ünvanlı akademisyenler, saygın iş adamları, ünlü sanatçılar, yazarlar vs çıkabileceğini hesaba katmamız gerekir. Eşyanın tabiatı, budur.

FETÖ ile mücadelenin neresindeyiz?
Tersinden okumayla, şunu da iddia etmek mümkündür. Eğer, FETÖ ile mücadele edilecekse, bunu onun öncelikli çalışma alanında yapmak gerekir. Yani, mücadelenin verimli, kalıcı ve sonuç alıcı olması için de, FETÖ’nün çalışma alanlarında ne yapıldığını sorgulamak gerekir.

FETÖ’ye film yapan, FETÖ’nün olimpiyatlarına şarkı besteleyen, FETÖ için şiirler, gazeller yazan, gazeteler-dergiler çıkaran, TV kanalları kuran, programlar yapan; yani bir ihanet şebekesinin toplumu uyutması, kandırması ve zaafa uğratması için çalışan, emek döken sözüm ona aydın ve sanatçılarla hesaplaşılmadan FETÖ ile mücadelede zafer kazanmak mümkün müdür? Bence, değildir!

FETÖ ile mücadelenin ideolojik çerçevesi, özellikle de aydınlar, sanatçılar için tek ölçütün para olmaması gerektiği, olamayacağıdır. Bir sanatçının, aydının vatanseverlik ölçütleri ne olmalıdır, sorularını sormadan, FETÖ ihanetinin bir daha tekrarlanmayacağını kim iddia edebilir?

Bu konuda bir yıldır yazılar yazdım. Özellikle de, aydın ve sanatçılar arasında FETÖ ilişkilerinin deşifre edilmesi için çabaladım. En azından, aydınların ve sanatçıların kendileri ile yüzleşmeleri, hataları ile hesaplaşmaları gerektiğini defalarca dile getirdim.

Selim İleri’nin Aydınlık Hamlesi!
Selim İleri 2008 yılında Cumhuriyet gazetesinden ayrılarak Zaman’a geçmişti. Yani, 2007’de Ümraniye’deki el bombaları ile başlama düdüğü çalınan Ergenekon kumpasına 2008’de hukuksal deli gömleği giydirilip, her gün yeni tutuklamalarla Türkiye paralize edilirken, Selim İleri kendisini kumpasın merkezine taşıyacak şekilde taraf değiştiriyordu!

Aynı Selim İleri, şimdi değişen koşulların (kendince) doğru analizini yaparak ve yine kişisel konumunu güvence altına almak amacıyla Aydınlık Kitap Eki’nde boy gösteriyordu!

FETÖ’ye karşı mücadelenin kalesi olarak bilinen, çok kimse ihanetin ayırdında bile değilken toplumu uyarma görevini titizlikle yerine getiren Aydınlık gazetesinde Selim İleri’nin yeni çıkan kitabının tanıtımına tam 3 sayfa ayırıldı! Hem de, Nasreddin Hoca’nın “taşları bağlamışlar'' serzenişini her satırında hissettirerek!

Dersine çalıştığını gösterme telaşındaki acar üniversite öğrencisi ayarında bir muhabir peş peşe gaflar yapıyor! ''Düşbozumu’ sözünü ilk defa duymuş ve bunu yazarın telif hanesine yazmak istiyor. Ancak, Selim İleri bu pası geri veriyor. Tabii ki, acar muhabir gafının farkında bile değil. Ne bilsin, Can Yücel’in Düşbozumu şiirini, Hande Yener’in Düşbozumu şarkısını, Gürşah Özen’in Düşbozumu filmini? Elbette, bunları bilmeyen Selim İleri’nin 2008’de, Zaman’daki ilk yazılarından birisinin Selçuk Baran hakkında olduğunu ve başlığının ''Düş Bozumu’ olduğunu da bilmez! 

50 yılda 50’den fazla kitap yazmış olmak karşılıklı olarak döne döne onaylanırken, sayı ve zamanın hiçbir edebiyat değerlendirmesinde ölçüt olamayacağını İleri bilmez mi? Elbette, bilir. Ancak, acar muhabiri de memnun etmeye o kadar odaklanmış ki, neredeyse, “ben bir zamanlar yazarken'', diye kahvehane anıları patlatacak diye bekliyor, insan!

İşler o kadar sarpa sarıyor ki, Selim İleri, elbette Aydınlık’a konuştuğu bilinciyle, “50 sene önce, edebiyatın imkânlarıyla hayatın değişebileceği kanaati vardı bende'' demeye yelteniyor. Acar muhabir orada da, ayağına gelen pasın farkında dahi değil ve “bir dakika, nasıl yani, ''Her Gece Bodrum’la mı hayatı değiştirmeyi hayal ettiniz?'' diye sormayı akıl edemiyor. Neyse ki, suçu okurun yetersizliklerine atıyorlar beraberce, konu da böylece Selim İleri için tehlikeli sulara girmeden, kapanıyor.

Selim İleri’yi Kurtarmak!
Bir yıl önceydi. Kadıköy Belediyesi düzenlediği Kitap Günleri’nin ''Onur Yazarı’ olarak Selim İleri’yi seçmişti. Pek çok sanat çevresinin sert eleştirisi ile karşılaşan İleri, hatta biraz da korkmuş ve istemezlerse ben de katılmam, deyivermişti. Cemal Süreya Kültür ve Sanat Derneği başkanı, Şair Seyit Nezir öncülüğünde protesto eden sanatçılar Kitap Günleri’nden çekilmişti.

Bir yıl sonra, Selim İleri’yi Kadıköy Belediyesi değil, Aydınlık sayfalarında gördük. Bu haliyle bu söyleşi Selim İleri’yi kurtarmak girişimi dışında bir anlam da taşımayacak. 

Çünkü, işin bir gazetecilik yönü var: “Ergenekon kumpasının tüm hızıyla toplumu esir aldığı dönemde, sen nasıl ve neden Cumhuriyet’i terk edip Zaman gazetesine geçtin'', sorusunu sormayan bir gazeteci, asli görevini, yani gazetecilik görevini yapmamış demektir. 

Ama, bir de sosyal ve felsefi yönü var: ihanetlere karşı unutarak mı aşılanacağız? Yoksa, hesaplaşarak mı?

Aydınlık muhabiri belli ki, bu soruları kendisine sormadı. Hatta, yazarın ağzından manşete çekilen ''Edebiyatın ve sanatın
kurtarıcılığına hâlâ inanıyorum’ cümlesinin inandırıcılığını sorgulamak bir yana, içeriğini dahi yazara sormadı, sorgulamadı!

Bu söyleşi, bu haliyle halkın, kimlerin FETÖ ihanetine ortaklık ettiğini unutmasını sağlayacak. Yine bir Alman şairin, Erich Limpach’ın sözü ile bitireyim: “Bir halkın acısı unutkanlığıdır.'' Unutmayacağız.

"Aydınlık’taki FETÖ gölgesi: Selim İleri’yi kurtarmak?" haberi, 04 Temmuz 2017 tarihinde yazılmıştır. 04 Temmuz 2017 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kritik kategorisi altında bulunan Aydınlık’taki FETÖ gölgesi: Selim İleri’yi kurtarmak? haberi 2017 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Aydınlık’taki FETÖ gölgesi: Selim İleri’yi kurtarmak? 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kritik konusunda 26 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 20:36 Dış Kapıya Tuz Serpmenin Gizemli Faydaları! Atalarımızın Bilgeliği Gün Işığına Çıkıyor!
  2. 20:35 Böcek Isırıklarının Kabusu Bitti! Bu Doğal İlaçları Deneyin
  3. 20:35 Altın Sahiplerinin Dikkatine: Bakan Mehmet Şimşek Resmen Açıkladı!
  4. 20:34 Ruslar Türkiye'ye Veda Ediyor: 50 Bin Kişi Ülkeyi Neden Terk Etti?
  5. 18:53 Korhan Berzeg için arama çalışmasında gelişme: Dere yatağında bir kanıt daha bulundu
  6. 18:46 Erdoğan: "Kalıcı ateşkesin temini büyük önem arz ediyor”
  7. 18:29 Trabzonspor'dan çifte transfer bombası geldi!
  8. 18:22 EGO Genel Müdürlüğü duyurdu! Ankara'da o hizmet süresiz kapatıldı
  9. 17:54 Begüm Doğan Faralyalı Açıkladı! "Beş yılda 1 milyar dolar yatırım planlıyoruz!"
  10. 17:46 Yeşilçam’ın Tonton Dedesi Nubar Terziyan O Çok Ünlü Şarkıcının Dayısıymış!
  11. 17:34 TRT'nin sevilen dizisinden izleyicilere müjde geldi! Beşinci sezonuyla ekranlarda yer alacak
  12. 17:34 Atv'nin veda edeceği dizi belli oldu: İzleyicilerin beğeniyle takip ettiği o dizi final yapıyor
  13. 17:32 Beşiktaş üç futbolcusunun sözleşme sürelerini uzatma kararı aldı!
  14. 17:24 Milli Sporcu Ferhat Satar, Ağaca Asılı Halde Ölü Bulundu!
  15. 16:49 Beşiktaş'ta Transfer Hareketi! 3 Oyuncuyla Sözleşme Uzadı
  16. 16:48 Kral Charles'ın Sağlık Durumu Kritik: Cenaze Hazırlıkları Başladı!
  17. 16:48 Gerçek Gamer'lar İçin Uygun Fiyatlı Güç: Ardor Gaming Guardian Klavye
  18. 16:47 Sevgili Cinayetine Kurban Giden Kadın Bakın Kimmiş! Yalın'ın Kuzeni Çıktı!
  19. 16:42 Yeşilçam'ın Güzel Oyuncusu Ahu Tuğba Yoğun Bakımda! Son Dakika!
  20. 16:39 Alman Kadınlarının Güzellik Sırrı O Marka Bundan Sonra Türkiye'de!
ABC Kritik Haberleri