Bilim, bilim, yine bilim ve aydınlanma

Bilim, bilim, yine bilim ve aydınlanma

Bilim, bilim, yine bilim ve aydınlanma Prof.Dr.Coşkun Özdemir“Bütün sorunlarımızın, kaygılarımızın, yoksunluklarımızın, kavgalarımız, bölünme ve kutuplaşmalarımızın, bir türlü iyi bir iktidara kavuşamayışımızın, geri kalmışlığımız ve aldatılıp...

Prof.Dr.Coşkun Özdemir

“Bütün sorunlarımızın, kaygılarımızın, yoksunluklarımızın, kavgalarımız, bölünme ve kutuplaşmalarımızın, bir türlü iyi bir iktidara kavuşamayışımızın, geri kalmışlığımız ve aldatılıp sömürülüşümüzün başlıca nedeni bilimden bilimsellikten, aydınlanmadan uzak oluşumuzdur''derken bir abartma yapmış olmuyoruz. Bu sıraladıklarımın kanıtları çok açıktır ve gözümüzün önünde duruyor. Dünyaya hükmeden güçlü bir imparatorluktan belli başlı hiçbir bilim ve sanat mirası alamadık. Osmanlı, bazı kişisel bilim uğraş ve başarılarını da yok etmiştir. Takiyüddin’in kurduğu rasathane, padişahın emri ile topa tutularak yıkılmıştır. Osmanlı, Hazerfan’i sürgüne göndererek boğdurdu. Katip Çelebi öğrenci bulmakta zorluk çekti. Ali Kuşçu da öyle. Oysa 10’uncu -14’üncü asırlar arasında büyük islam bilginleri yetişti. Onlar eski Yunan eserleri okuyor, felsefe yapıyorlardı. Dindardılar ama soru soruyor, cevap arıyorlardı. Avrupa onları görmezden gelmedi. İbni Sina (Avicenna) İBNİ HALDUN, İBNİ RÜŞT, FARABİ, EL KİNDİ, BİRUNİ ve EL CAZIR, Avrupa rönesansı ve reformlarına ilham verdiler. Osmanlı onlarla ilgilenmedi.

Aynı akıl dışı ihmali tüm İslam alemi için ileri sürebiliriz. Bugün birbiri ile çatışan 10-15 çeşit İslam var. Kimler yaratıyor bunları? Bir Allah, bir kitap, bir peygamber var. Müslümanların ölümünden sorumlu olan %90 öteki müslümanlar. Neden bizim iddiacı, din adına akıl ve mantık dışı şeyler söyleyen islamcılar, felsefeci İslam bilginlerinden söz etmez, onlardan ilham almazlar? Bilimden ve aydınlanmadan yoksun oluşumuz kuşkusuz Osmanlı’nın yıkılmasına yol açan başlıca nedendir. Sanki uzaydan gelmiş bir mucize adam 1’inci CİHAN HARBİ ardından işgale uğramış memleketimizde istiklal savaşına, bağımsızlık savaşına önderlik etmiş ve onu zafere ulaştırmıştır. Hemen onun ardından geri kalmışlığımıza, özgürlüğümüzü yitirişimize en doğru teşhisi koymuş, nelerden ve niçin yoksun olduğumuzu keşfetmiş ve yurdumuzu akılla bilimle aydınlanma ile donatabilmek için ona inanan halkla ve yurtseverlerle işbirliği içinde eğitim seferberliği ile birbirini izleyen devrimlerle, ikinci kurtuluş savaşını gerçekleştirmiştir. Mustafa Kemal hiç gecikmeden aydınlanma ve bilim ve eğitim önceliğinin ülkesinin en büyük ihtiyacı olduğunu çok iyi biliyordu. “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir'' saptaması onun önde gelen mirasıdır.O eşsiz karizması ile 15 yıl içinde.

Ülkeyi O’na inanan yurtseverlerle birlikte uygarlığa, çağdaşlığa, bilimselliğe taşımayı başarmıştır. Bu gerçek bir mucize idi. Bunu görmemek, bunu inkar etmek, bunu kapanması gereken bir parantez gibi algılamak cehalettir, delalettir. Ama ondan sonra ona inançla, sadakatle bağlı İnönü’yü hariç tutarsak cumhuriyeti, laikliği, bilimi oy kaygılarının üstünde tutan iktidar olmamış, akıl ve bilim hiçbir zaman iktidara gelememiştir. Üstelik 40’lı yıllardan başlayarak cumhuriyet devrimleri yıpratılmış, demokrasinin başlıca dayanağı olan laiklik düşmanlarına en azından göz yumulmuş Türkiye, çağdaşlıktan ve bilimden adım adım uzaklaştırılmış ve 2000’li yıllarda iktidar İslamcılığını, cumhuriyet ve laiklik karşıtlığını saklamayan bir iktidara teslim edilmiştir. Onlarca yıl Türkiye halkı bilimden ve aydınlanmadan uzak tutulduğu için cumhuriyetin ve laikliğin değerini bilememiş ve Atatürk’ün mirasına sahip çıkmamış; milyonlar, muhafazakar partilere destek vermiştir. İnançlara öncelik veren, cumhuriyet devrimlerini cihat inancı ile yok etmek, bu parantezi kapatmak isteyen, yeni bir Türkiye kurmak isteyen dinbazlar ittifakı iktidardan (eğer destek diyemezsek) açık bir müsamaha görüyor.

Bu nedenle bugün azınlıkta kalan aydınlanmacılar çetin bir savaş vermek zorundadırlar.Onlar ülkedeki vahşi kadın cinayetlerinin, rekor düzeyde trafik kazalarının, özgürlüklerin kısıtlanmasının, basın üzerindeki baskıların, çözüme ulaşamayan Kürt sorununun, ülkenin sayısız cemaat ve tarikat ile donatılmış olmasının, inanılmaz bir FETO dehşeti yaşayışımızın; eğitimde, demokraside, insan haklarında en gerilerde olmamızın, ülkenin vahim bir kutuplaşma içinde bulunmasının başlıca nedeninin bilimden aydınlanamadan uzak oluşumuz olduğunu topluma ve iktidara ve yandaşlarına, anlatmaya çalışıyorlar. Yine çok esef edilecek bir gerçek onların, cumhuriyet sayesinde ve onun aydınlığında yetişmiş diploma sahibi aydın adaylarından destek bulamayışlarıdır. Bu muhafazakar,ikinci cumhuriyetçi, neoliberal kimlikli ve yükselen dalgaya göre tavır alan dönek okumuşlar; ülkenin nereye sürüklendiğini görmezden geliyor ya da çıkar ilişkileri içinde bulunuyorlar. Evet yineleyelim. Cumhuriyet ve devrimleri ile çok umut verici bir yol almış çarpıcı bir gelişme göstermiş bu güzel memleket başlıca bilimden ve aydınlanmadan uzak olduğu, uzak bırakıldığı için bocalayıp duruyor. Eğitim iyice aksıyor. En azından laikliğin savunucusu sandığımız ordu, Feto ve AKP işbirliği ile darmadağın ediliyor ve çok vahim bir vesayet onun yerini alıyor. İran’ın bile programına aldığı biyolojinin vazgeçilemez konusu, bir devrim sayılması gereken evrimi, Darwin’i müfredattan silip yerine cihat öğretimini koyuyor. Oysa İslamcı geçinen bu yöneticiler yazık ki, evrimin ilk adımlarının ortaçağların felsefeci islam bilginleri tarafından atıldığını ya bilmiyor, ya görmezden geliyorlar. Harun Reşit’in kurduğu Beytül Hikme’yi biliyorlar mı acaba? O’nun oğlu Memun zamanında EL CAHIZ olarak anılan PİNTİLER ve HAYVANLAR gibi günümüze ulaşan kitapların yazarını tanıyor ve anıyorlar mı? O, ilk defa evrimsel gelişim, doğal seçilim ve çevrenin etkisinden bahsetmiş bir bilgindir. O’nun gibi 8’inci -13’üncü asırlar arasında İbni Sina, İbni Haldun, İbni Rüşt, El Kindi, Farabi ve El Cazır, Avrupa rönesansına ilham vermişlerdir. Bütün kaynaklarca teyit edilen bu gerçeğe karşın İslam dünyasının bu bilginlerden yararlanmaması çok hazindir. Bugün yurdumuzda kadınlara özgür yaşam hakkı, giyim kuşam hakkı tanımayan, kadını sadece cinsel obje olarak gören ve kadına sesli gülmeyi çok görürken, hiç hak etmedikleri özgürlükleri kullanan dinbazların türlü çeşitli utanç verici marifetlerine tanık oluyoruz.

Milli irade temsilcilerinden birileri bir milli kahramanı ve annesini edepsizce küfürle anarak heykellerine saldırıyor. Yalnız onlar mı suçlu? Nedir bu memlekette yaratılan değer yargıları? Nerede hangi toprakta hangi toplumda yetişti bu insanlar, bu sorgulanmayacak mı? Ya bu saldırganlar, bize verilen görevin, kindarlığın gereğini yerine getiriyoruz derlerse ne cevap vereceksiniz? Bölünmüş, kutuplaştırılmış bir toplumda çok beklenmedik şeyler mi bunlar? Neden töre cinayetlerinin ardı arkası kesilmiyor? Her gün çok bıçaklı kadın cinayetleri işleniyor? Doğudaki kız çocukları babalarından ağır baskı görüyorlar? (hayır diyor Urfalı Mustafa biz de ayni baskıyı görüyor ve babamızdan görmediğimiz sevgiyi çocuklarımıza gösteremiyoruz), kadınların %70’i erkeğinden şiddet görüyor? Bunların açıklaması aydınlanmadan ve bilimsellikten çağdaşlıktan uzak oluşumuzdur.Ama biz milli iradeyi temsil ediyoruz, millet bizim arkamızda, milletin isteklerini yerine getiriyoruz diye övünenler bu vahim gerçekleri görmüyor, umursamıyorlar. Nerede, hangi ortamda yetişiyor bu Feto çılgınlığına soyunan generaller, profesörler, öğretmenler, dinciler; hele yıllardır yargıyı temsil eden binlerce hakim? Bu hakimlerin verdiği kararları düşünmek dehşet verici değil mi?

Her türlü müziği günah sayan,örtünmeyen kadınları fahişe ilan eden ilahiyatçı profesör, karısını çocuğunu 28 bıçak darbesi ile öldüren koca, bu ülkeyi yönetenler... Yineliyorum: bu zemin bu toprak araştırılmayacak soruşturulmayacak mı? Türkiye cumhuriyetinin en üst kademelerinde yer alan yöneticiler, yurdunu sevmesini bilen, bununla saç ağartmış, çile çekmiş, hapis yatmış beyinlerden % de kaç oy aldıklarını merak etmezler mi? Böyle bir anket yaptırmayı düşünmezler mi? Yurdunu sevmek öyle sözle olacak şey değil .Bütün soruları sorup cevaplarını öğrenerek sevebilirsiniz yurdunuzu. Halkımızın büyük çoğunluğu böyle bir eğitimden geçmemiş birey olmamıştır. Bu yüzden bir bölümü laikliği, aklı, bilimi ve çağdaşlığı savunanlara (Atatürk sevgisi ve bağlılığı budur) yer yer düşman kesiliyor. Halkımızla ve yöneticilerimizle birlikte hayatta en gerçek yol göstericinin bilim olduğunu öğrenemedik. Bu güzelim memleket 70 yıldan beri bu saf temiz ama cahil bırakılmış milyonlar eğer; akla, bilime ,aydınlamaya, çağdaşlığa, laik eğitime önem ve öncelik veren iktidarlar tarafından yönetilseydi, bu ortaçağ karanlığına sürüklenmeyecek, benim çoğunluğu kürt çocukluk arkadaşlarımın(T.C vatandaşı) çocukları ya da torunları dağlara çıkıp terörist ünvanını almayacak, onların adları çok sayıdaki şehitlerimizin yanında “etkisiz kılındı (öldürüldü) diye anılmayacaktı. Orhan Bursalı’nın takdire değer bir uğraş ve özveri ile yardımcıları ile yayınladığı çok şey öğreten mükemmel bir bilim dergisi 80 milyonluk ülkede, yüz bin değil ancak 7-8 bin satıyor. (Herkese Bilim Teknoloji) O dergiden İran’ın bilim üretiminde ve yayınlarda bizi solladığını ve evrim öğretimi yaptığını öğreniyoruz ve bu sonuçtan utanmıyoruz Bakın bu dergide her hafta yazan, gerçek bir bilge kişi, büyük bir düşünür ne diyor? Osmanlı sultanları medrese dışında okul açmayarak, sanatı ve felsefeyi yasaklayarak, matbaayı Avrupadan 300 yıl sonra kurarak, üniversiteyi 600 yıl sonra, bilim akademisini hiç açmayarak, sanat akademisini de ancak 19’uncu yüzyıl sonunda açarak, Osmanlı kültür ve imparatorluğunu zincire vurdular.(Doğan Kuban) Osmanlı hayranlığı ile yeni bir Türkiye kurmak planları yapanların kulakları çınlasın.

Bakın bizim ilahiyatçılarımızın bize anlattıklarına lütfen. Peygamberimizin bilim neredeyse oraya koşun öğütü yerine deve sidiğinin şifa sağladığını söyleyen erkek ve kız çocukların idrarlarının çok farklı olduğunu bildiren hadisini öğreniyoruz.

Yine bakın; kültürde, güzel sanatlarda, müzikte, sporda atletizmde, ileri gidenler hep bilimde öncü olanlardır. Spor dallarında yetenekli siyahlar, sahaya ileri ülkelerin temsilcileri olarak çıkıyorlar. Biz de onları devşirme olarak sahipleniyoruz. Yoksa uluslararası alanlarda rekabet gücümüz yok.

Ey yöneticiler, ey güçlü, kudretli efendiler, profesörler, sosyologlar, sağduyulu din adamları, bu çizdiğim tabloya itirazınız var mı? Bilimden aydınlanmadan laiklikten uzak kalmış bir toplumda demokrasi olamaz. Nitekim olmuyor. Atatürk’e saldıranlarla 15 Temmuz darbesini hazırlayan Fetocuların farkı var mı? Ne kadar da çoklar. Peki yine soruyorum çünkü çok önemli: Nerede, hangi toprakta, hangi zeminde yetişiyor bu insanlar? Oy kaygılarını geriye atıp bunu hiç sorgulamayacak mısınız? Asıl önemli soru bu değil mi? Yurtseverlik, halk severlik bunu gerekli kılmıyor mu? Münferit vaka filan değil elbette bunlar? Ne yapmalıyız, söyler misiniz?

Not: Son haftalarda eşimin ve benim sağlık sorunlarımız oldu. Doğaldır ki iyi bir ortam, iyi hekimleri aradık.Tıp Fakültesinde değil, özel hastane ve muayenehanelerde idik. Hepsi parlak öğrencilerim idi. Onlar, bu başarılı doktorlar, Üniversite’ de olmalıydılar. Ama değil ,Üniversite Tıp Fakültesi onları tutamamıştı, özelde idiler. İşte size Türkiye’den sahneler.

"Bilim, bilim, yine bilim ve aydınlanma" haberi, 13 Ağustos 2017 tarihinde yazılmıştır. 13 Ağustos 2017 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kritik kategorisi altında bulunan Bilim, bilim, yine bilim ve aydınlanma haberi 2017 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Bilim, bilim, yine bilim ve aydınlanma 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kritik konusunda 16 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 22:10 Erdal Beşikçioğlu ilk nikahını kıydı!
  2. 21:56 Özgür Özel, Kobani davası için heyet görevlendirdi!
  3. 21:52 İsrail çocuk parkına saldırdı: 10 kişi yaşamını kaybetti
  4. 21:41 Galatasaray'dan Türk futbol tarihine geçen o transfer!
  5. 21:39 Türkiye ve ABD, Gazze İçin İnsani Yardım ve Güvenlik Konularını Görüştü
  6. 21:35 Selen Görgüzel kendisine yorum yapan takipçisine o cevabı verdi!
  7. 21:34 Doruk Erolçevik, Türk Eskrim Tarihinde Bir İlk: Dünya Şampiyonu!
  8. 21:14 Avrupa'da Doğal Gaz Fiyatları, Jeopolitik Gerilimlerle Yükselişte: TTF'de %7,5 Artış
  9. 21:08 İsrail-İran Gerilimi Yükseliyor: Tel Aviv Karşılık Hazırlığında
  10. 21:06 Fatih Terim'e TFF Başkanlığı Teklifi: Türk Futbolunda Yeni Bir Dönem Mi Başlıyor?
  11. 21:05 Hazine 46,8 milyar TL borçlandı
  12. 21:02 AKP kulislerinden sarsıcı iddialar! Erdoğan, AKP'yi terk mi ediyor?
  13. 21:02 Dejan Radonjic'dan açıklama; "Oyun planımıza sadık kalarak mücadele edeceğiz"
  14. 21:01 Mehmet Şimşek: "KDV oranlarında artış yapmadık"
  15. 20:59 Evlerde sıkça tercih edilen çay markasının konkordato ilanı geldi: Mahkemeden şaşırtıcı karar!
  16. 20:59 Hazine Bakanı Şimşek'in Politikası: Türkiye İçin Zor Günler mi Başlıyor?
  17. 20:57 Türkiye'nin önde gelen çay markası konkordato ilan etti!
  18. 20:54 CHP'den 4 Milletvekili Belediye Başkanlığına Geçti: TBMM'deki Sandalye Dağılımı Değişti
  19. 20:53 Fenerbahçe - Fatih Karagümrük karşılaşmasının VAR kayıtları yayınlandı
  20. 20:48 Tyler Dorsey Fenerbahçe'den Ayrılıyor mu?
ABC Kritik Haberleri