Çanakkale Destanı

Çanakkale Destanı

Çanakkale Destanı Sami GünalMüneccim değillerdi ama olacakları ta evvelden biliyorlardı.Dedikleri şu:Çanakkale geçilmez!Öyle de oldu!Anlatılan Destan’da yalnızca onların maceraları olacaktı.“Onlar ki toprakta karınca / Suda balık / Havada...

Sami Günal

Müneccim değillerdi ama olacakları ta evvelden biliyorlardı.

Dedikleri şu:

Çanakkale geçilmez!

Öyle de oldu!

Anlatılan Destan’da yalnızca onların maceraları olacaktı.

“Onlar ki toprakta karınca / Suda balık / Havada kuş kadar / Çoktular''

O kadar çoktular ki toprak yüzbinlerce canın kanıyla sulandı. Acılar ve yokluklar yurdu oldu Anadolu. Cephede durum içler acısı, yoksunluklar diz boyu! Örnek bir iaşe (beslenme) listesi:

16 Haziran günü sabah, taam (yemek): Yok! Öğle: Yok! Akşam: Üzüm hoşafı ve ekmek!

Yıllar sonra Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal, acı tecrübeyle, şöyle diyecekti:

“Ulusun hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir.''

Savaş, ürkütücü bir şeydir, öyle mi? Evet, ağızlardan yel alsın! Savaş, kavramsal olarak, konumlandığı yere göre anlam kazanır. Diyelim ki savaş, gündelik hayat içindeyse haklı bir gururla başarılmayı içerir. Başarıya, mutluluğa karşı gelen bir savaş hiç duyulmuş mudur? Hayır! Demek ki hayatın gailesi içinde sürgit olan bu savaş başarıdan yana ve mutlu olmak içindir. Kısaca, bu savaşın adı hayat; amacı, başarıdır. Bu gaile içinde “azim'' duygusunu ifade ve sembolize etmek için, insana ad bile olmuştur: Savaş!

Savaş hep hayat içindeki gibi olmaz! Haksız savaşlar ise, karşıt bir hümanist özlem olarak yine bir isim yaratmıştır: Barış.  

Bir de milletlerin toplumsal hayatlarını ve zenginliklerini kendilerince biçimlendirmek isteyen emperyalistlere karşı cephelerde verilen ateşli savaşlar vardır.

Savaşın diğer bir türü ise, iç savaştır. Evlerden ırak olsun!

Ateşli ateşsiz savaş türlerini daha da çoğaltabiliriz. Örneğin ekonomik savaş gibi…

Peki, cephelerde ateşli bir şekilde verilen, insan canına mal olan savaşlar haklı olabilir mi? Adı üzerinde ateşli savaş bu! Ürkütücü gelecek ama bal gibi haklı savaşlar da vardır. Haklıysa zaten iyidir. Gerisi kötü. Kötüsünü anladık da haklısı nasıl olacak?

Tarihte, mazlum ulusların savaşmak zorunda kaldıkları da olmuştur... Bilakis sürüklenmişlerdir de.

Uluslar; daha az sömürü, daha çok özgürlük için savaşıyorlarsa, bu haklı ve güzel bir savaştır! Adı, Ulusal Kurtuluş Savaşı’dır. Tarihteki öncüsü de mazlum Anadolu halkıdır.

“Çağlar üzre destanların özüdür /… / Çanakkale, Yeni Türkiye'nin önsözüdür.''

“Geldikleri gibi gidecekler!''

Ve… Gittiler!

Bu savaşın sonunda iki güzide yeni devlet kurulacaktır. Sadece Türkiye’nin önsözü değil, türünün ilk örnekliğini oluşturacak olan “Sosyalist/Komünist'' devletin de “önsözü'' olacaktır... Rusya’daki emperyalist imparatorluğun yıkılmasını “çabuklaştıracaktır.'' İkinci yeninin adı, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği devleti olacaktır.

Çanakkale köhnemiş yönetimlerin çağını kapayıp, yeni, modern yönetimlerin çağını açmıştır. Çağların kronolojik sıralamasında işaretli olmayabilir ama yeni bir siyasi devrin, çağın açıcısı-başlangıcı olduğundan kuşku yoktur. Siyasal takvimin aslarındandır.

Eğer bu yazıyı mecrasında çıkaracak olsam şöyle bir paragraf eklerdim:

“Solcuların-devrimcilerin kâbesi olmalı Çanakkale. Söz konusu olan emperyalizmin kahrolması değil mi? Çanakkale’deki direniş sonucunda emperyalistler, Rusya’ya yardım gönderemediği için çarlık Rusya’sı yıkıldı, yerine Bolşevik Rusya’sı kuruldu. Çanakkale, Çanakkale Savaşı’na bizzat katılmayan bir emperyal devletin yıkılmasına sebep oldu, sen neyin peşindesin? Otur yerine, birazcık olsun tarih oku!''

Avrupa’nın iki yüz yıllık “hasta adamı'' Osmanlı, Arap’ın çölünde başladığı savaştan bitap düşmüş… Çanakkale’ye kadar savaşta, teknolojide, ekonomide yenile yenile gelmiş… Bu hasta adamın karşısındaki emperyalistler o meşum fotoğraftaki kız çocuğunun ölmesini bekleyen akbaba gibiydiler Çanakkale’de. Düşman, Anadolu’nun “Boğazı''na sarılmıştı... Kim yenerse tarihin yaldızlı sayfalarına geçecek olan da oydu.

Toprağından vazgeçen; göğünü de unutmak, hasret kalmak zorundadır. Bunu biliyorlardı... Ol zaman geldi,

“İmdi seferberlik ilan olanda / Bir od düştü, cümle cihan ağladı''

Merminin mermiyle havada *seviştiği bir savaştı Çanakkale. Mermilerin kaldırdığı toz bulutlarının ortamı perdelemesine gerek yoktu; lakin, atılan mermi yoğunluğu sicim gibi dip dibe perdeliyordu gözleri.

Mevziler; bir cığara uzatımlığı kadar… Birbirlerinin nefesini kontrol edecek kadar… Birbirlerinin yarasını sarmayı arzulayacak kadar yakındılar... Zaten, savaşa gelirken tutsaktı zavallı Anzaklar! O yüzden Memed’e çok yakındılar, kardeş gibi(!)

“Bir mavzer uzattılar / Yapıştım süngüsüne / Beni çekip aldılar içeri... / Sonradan hesapladım / Üç saatta geçmişim / Yirmi beş metrelik yeri… / İngiliz’le karşı karşıyayız / Gayetle yakın / Bizim el bombası onun siperine gider / Gelir onunki bizim sipere...''

Çanakkale Cephesi sanki bir biçerdöver gibiydi... Sömürgeci İngiliz generali sevinçlidir! Viskisini yudumlarken dudağında şu cümleler dökülüyordu:

— Gelibolu’da kanlı muharebeler Türk ordusunun çiçeğini bitirmiştir.

“Dost, düşman sükût buldu / Yalnız analar ağlaşır / Ötede… Beride''

Bizim analar, asker oğullarını Kınalı Kuzu’ya; İngilizler ise “çiçeğin tomurcuğuna ve vakti gelmeden solan gül goncasına benzetiyorlardı.''

Can pınarları kurumuş, her tabur kendi derdine düşmüş... Öyle ki cephede meydana gelen erat boşluklarını doldurmak için bir taburdan diğerine fayda bile kalmamıştı… Hal böyleyken on beş yaşın üstünde eli silah tutan, gelişkin bütün gençler Çanakkale’ye yığılmıştır; liseliler de dâhil olmak üzere… Lise ve üniversiteler o yıl diploma verecek mezunlar dahi bulamamışlardır.

Nitekim İngiliz Donanması içinde yer alan resim sanatçısı Ellis Silas “Ertesi sabah, yoklamada ''burada’ diyenlerin sayısı çok azdı’’ diyecekti.

İnsan kaybı akarsu gibiydi; nüfusun tükeneceği korkusunu doğurmuştu savaş. Bu nedenle savaş bütün hızıyla sürerken akarsuyun (insan kaybının) önünü kesmek için nüfusu çoğaltmak üzere Kınalı Kuzular iki ara bir derede memlekete sevişme iznine gönderiliyorlardı.

Emperyalist işgalciler Balkanlar’da kanlı bir oyun oynamakta… Anadolu’nun ve Balkanların kadim ve kavim gardaşlarını, kendi uluslarının esenlikleri için birbirini boğazlatmaya çalışmaktadırlar... Bugün değişen ne? Sahne aynı, oyun aynı! Yeni figüranlar aranmaktadır! Aymaz hevesliler buyursunlar! Sahne hazır ve... Perdeee!

Anadolu’nun kadim evlatlarından Yunan kökenli bizim Aydınlı solcu yazar Dido Sotiriyu (Ha Sotiriyu ha Satıroğlu, diyelim.) romanını şu cümlelerle bitirir:

"Benden Selam Söyle Anadolu’ya!.. Toprağını kanla suladık diye bize garezlenmesin… Ve kardeşi kardeşe kırdıran cellatların Allah bin belasını versin!..''

Söz konusu emperyalizm olduğunda, nesnellik adına kendi ülkesini dahi mahkûm eden bu yiğit fikirli enternasyonal devrimciye şapka çıkartılmalıdır.

Vatan uğrunda emperyalizme karşı canlarını verenlerin anıldığı bu günde asıl şapka çıkarılması gereken bir "değer" daha var: 57’inci Alay!

Sancağı yere düşen tek alaydır! Sancağı havada tutacak bir tek askeri dahi kalmamıştır. Aslında yine de düşmemiştir; son asker şehit düşmeden önce onu bir ağaca saplamıştır.

O gündür bu gündür yeri korunmuştur. Anısına atfen Türk ordusunda 57. Alay’ın yeri boştur. Dünyada en çok madalyası olan Alay olması hasebiyle dünyanın en kahraman Alay’ı sayılmaktadır.

Halen bu şehitler alayının sancağı Avustralya’da Melbourne Müzesi’nde bir vitrinde sergilenmekte ve altındaki levhada şu yazı yer almaktadır:

“Bu Alay sancağı, Gelibolu savaş alanından getirilmiştir. Ama esir edilmemiştir. Çünkü, Türk Ordusu’nun milli geleneklerine göre bir Alay’ın sancağı, Alay’ın son eri ölmeden teslim edilemez. Bu Sancak, sonuncu muhafızının da altında ölü olarak yattığı bir ağacın dalına asılı olarak bulunmuştur. Kahramanlık timsali olarak karşınızda duran bu Türk Alay’ı sancağını selamlamadan geçmeyin."

Bir selamlama da Anadolu’dan olsun. Çanakkale’ye düşmanlık görevi için getirilen Anzaklar’ın analarına, Mustafa Kemal Atatürk’ten:

“Bu memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar! Burada bir dost vatanının toprağındasınız Huzur ve sükûn içinde uyuyunuz. Sizler, Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar! Gözyaşlarımızı dindiriniz! Evlâtlarınız bizim bağrımızdadır. Onlar bu toprakta canlarını verdikten sonra, artık bizim evlâtlarımız olmuşlardır.''

Son söz, mitolojiden al haberi:

Kral Athamos’un kızı Helle, Kafkasya’ya gitmek için Boğaz'dan geçerken denize düşerek boğulmuştur.

Çanakkale Geçilmez!

… … …

(*)“Merminin mermiyle havada seviştiği'' cümlesinin esin kaynağı:

Yolum düştükçe ziyaret ettiğim Kabatepe yolu üzerindeki tanıtım ofisi içerisinde yer alan müzede sergilenen -savaş alanında toplanan malzemeler arasında bulunan- iki merminin havada çarpışırken yılan misali birbirine sarılır vaziyette erimiş olmasıdır.

Diğer bir not:

Bu, salt bir tarih yazısı değildir. Amacı, savaşın kimler arasında olduğu, cephelerin adı, komutanların adı, donanma dökümü vs. gibi ansiklopedik, teknik bilgiler vermek değildir. Yazı, bir stratejik askeri taktik, muharebe yazısına çevrilmekten sakınılmıştır. Uzatmayalım, atasözümüz meramımıza rehber olabilir: “Her yiğidin yoğurt yiyişi farklıdır.'' Biçim ve üslup yazarın kimliğidir.

Bir daha diğer bir not:

M.K. Atatürk’ü pek katmadım. Mustafa Kemal’siz bir Çanakkale düşünülemez. Mustafa Kemal olmasaydı Çanakkale olmazdı; Çanakkale olmasaydı Türkiye olmazdı. Mustafa Kemal, Çanakkale bağlamında ikinci bir ayrı yazının konusu olmalıdır.

"Çanakkale Destanı" haberi, 18 Mart 2017 tarihinde yazılmıştır. 18 Mart 2017 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kritik kategorisi altında bulunan Çanakkale Destanı haberi 2017 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Çanakkale Destanı 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kritik konusunda 29 Mart 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 16:38 Hasan Can Kaya'dan Şaşırtan Açıklama: 'Hayranımla Birlikte Olurum'
  2. 16:34 Brad Pitt ve Penelope Cruz, Fransız Moda Devi İçin Unutulmaz Bir İşbirliğine İmza Attı
  3. 16:29 Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov'dan Çarpıcı Açıklamalar: Terör Saldırısı ve Ukrayna'nın Barış Planı
  4. 16:27 Gurur Verici Başarı: Dev Türk Şirketi NATO'dan Dev İhale Kazandı!
  5. 16:27 İstanbul'da CHP'ye Yelken Açan İlçeler: Artıbir Araştırma'dan Çarpıcı Veriler
  6. 16:26 Huawei, 2023'te Gelirlerini Artırarak Başarıyı Yakaladı
  7. 16:23 Balıkesir'in 'Kirli Hanım' Peyniri Norveç'te Bronz Madalya Kazandı
  8. 16:12 Goldman Sachs Türkiye analizi yaptı: Yerel seçimler Türkiye'nin ekonomisini nasıl etkileyecek?
  9. 16:12 Yeniden Refah Partisi'nin adayı, AKP'nin lehine geri adım attı!
  10. 16:04 Fenerbahçe'nin Transfer Hızı: Lorran ve Rodriguinho Gündemde!
  11. 15:58 ABD'de Şubat Ayında Tüketim Harcamaları Yükseldi, Ancak Gelirler Beklentilerin Altında Kaldı
  12. 15:55 Mossad Başkanı Hamas ile Rehine Takası Önerdi, Netanyahu Reddetti
  13. 15:52 Güven Hokna'nın Set İtirafı: Yaprak Dökümü'nde Tuvalet Temizliği!
  14. 15:47 Kırlangıçların Uzun Mesafeli Uçuş Yetenekleri: İsveç Araştırması Detayları Ortaya Çıktı
  15. 15:33 RTÜK, Yerel Seçim Öncesi Siyasi Reklamların Yasaklanacağını Duyurdu!
  16. 15:28 Fiorentina, Zaniolo Hamlesiyle Transfer Pazarında Hareketlilik Yaratıyor
  17. 15:21 İsrail'in Halep'e Hava Saldırısında 38 Kişi Öldü
  18. 15:15 Beşiktaş, 2024-2025 Sezonu İçin Transfer Komitesi Kurdu
  19. 15:10 Xabi Alonso, Gelecek Sezon İçin Kararını Verdi: Leverkusen'de Kalacak!
  20. 15:05 Kurtuluş Kuş'un Evlilik Heyecanı Acı Haberle Karıştı: Eşi Nezaket Şimşek'in Düşük Haberi
ABC Kritik Haberleri