Cumhuriyet savunması başladı: Tahliyemizi talep ediyoruz!

Cumhuriyet savunması başladı: Tahliyemizi talep ediyoruz!

Cumhuriyet savunması başladı: Tahliyemizi ta... ABC Haber MerkeziCumhuriyet davasının ikinci duruşması saat 11.00’e doğru başladı. 90 avukat sınırlaması nedeniyle duruşma salonuna alınmayan avukatlarla güvenlik görevlileri arasında duruşma öncesi tartışmalar yaşandı.Duruşma,...

ABC Haber Merkezi

Cumhuriyet davasının ikinci duruşması saat 11.00’e doğru başladı. 90 avukat sınırlaması nedeniyle duruşma salonuna alınmayan avukatlarla güvenlik görevlileri arasında duruşma öncesi tartışmalar yaşandı.

Duruşma, gazetenin muhasebe çalışanı Yunus Emre İper’in savunmasıyla başladı. İddianame kendisine ulaştığında adının baş harfleriyle rumuzlandığını ve Bylock kullanıcısı olmakla suçlandığını gördüğünü belirten İper, şunları söyledi:

“Bunu görünce hemen gazetemizin yönetim kurulu başkanı Orhanı Erinç’i aradım. Telefonumda böyle bir uygulama yoktu. Bunun üzerine gazetemizin bilgi işlem yöneticisine gittim. İmaj almasını istedim. Gerçek bir suçlu böyle mi yapar? Ben kaçmadım tek delil olan telefonumu da denize atmadım. Benim telefonumda Bylock yok. Ama HTS kayıtlarıyla buradaki bir kişide Bylock olması herkesi Bylockçu olarak gösterebilir.''

316 GÜNDÜR TUTUKLULAR
Duruşmada 316 gündür tutuklu bulunan Akın Atalay, Murat Sabuncu ve Kadri Gürsel ile 255 gündür tutuklu Ahmet Şık’ın tahliye talepleri bir kez daha değerlendirilecek. 158 gündür tutuklu olan gazetenin çalışanı Yunus Emre İper ise ilk kez mahkeme yüzü görecek.


16:58 - Savcı, tutukluların tutukluluk hâlinin devamını istedi

16:25 - Savcı, mütalaa için süre istedi, duruşmaya 20 dakika ara verildi.

16:20: Kadri Gürsel: Tek talebim adil yargılanmaktır. Burada ne karar çıkarsa çıksın vicdanım rahattır. Ve adaletin ayaklar altında çiğnendiği bu dönemde biraz bile adalet varsa beraat edeceğimi biliyorum.

16:05- Kadri Gürsel: Hak savunucusu bir muhalif olduğum için bu yapı tarafından hedefe alındım. 17-25 Aralık sonrası kendini cemaat olarak nitelendiren bu yapı hak ihlaline uğradığını savundu ancak ben bu kampanyada hiçbir şekilde yer almadığımı daha önce de dile getirdim. Bu süreçten sonra iki FETÖ şüphelisiyle görüşmem oldu. Biri tutuklu bulunan, beraber program yaptığım Nazlı Ilıcak, diğeri ise bugün yurtdışında olan Abdülhamit Bilici. Bunun dışında defalarca bu yapıdan medya temsilciler aradı görüş istedi ama hiçbir zaman görüş vermedim.

16:00 - Kadri Gürsel: 26 Temmuz 2014'te Tolga Güzeltaş işimli bir ByLock'cu ile en uzun konuşmam olmuş. Ama ben bir kadın ile konuştuğumu hatırlıyorum. Bir polis eşi idi. Ama HTS kaydında Tolga Güzeltaş ile konuşmuş olarak görünüyorum. Ancak o sırada Tolga Güzeltaş tutukluydu. Yani onunla konuşmam imkansız. Bunu da böyle karşı delil olarak sunayım.

15:55 - Kadri Gürsel: Burada tutuklu olmamın sebebi sorgulayıcı, eleştirel, bağımsız ve muhalif bir gazeteci olmamdır. Kesin bir güçler ayrılığı ilkesini, laik demokratik parlamenter bir demokrasiyi savunduğum için kaçınılmaz olarak muhalifim. Öngörülü ve barışçıl bir dış politikayı savunduğum için muhalifim. Bunların hiçbiri Türkiye'de yok. Bunları savunduğum için hak savunuculuğu yapıyor olduğum için muhalifim. Basın ve ifade özgürlüğünü savunduğum için tüm bu ByLock'cuların ve FETÖ'cülerin hedefi haline getirildim.

15:50- Kadri Gürsel: Beni 2014 yazımda yüzlerce kişi SMS yağmuruna tuttu. Bunların bir kısmı aynı formattadır. Bazıları FETÖ şüphelisidir. Bu mesajların çoğu açılmamıştır. Çünkü 6 gün boyunca bunaltıldım, çoğunu açmadım bile. iPhone 4S telefonum vardı. İleride lazım olur diye bir kısmını stokladım ama böyle bir şey olacağı aklıma gelmemişti. Mesaj atanların sayısı 83'ten çok fazladır. İşte bu "olağandışı rakam"ı oluşturan hadise budur.Anadolu'daki durumu incelemedim ama İstanbul ve Ankara'da bu medya davalarından bahsedildiğinde; ByLock'cular mesaj attı diye tutuklu olan sanıyorum tek benim.

15:40 - Kadri Gürsel: 10 Mayıs'tan sonra bir FETÖ şüphelisinden sadece 1 SMS atılmış. Bu kişi yine Murat Aksoy. Bir ByLock kullanısından bana atılan 9 Nisan 2015 tarihli bir SMS var. Cumhuriyet'e başlamamdan tam 13 ay önce. Bana bir mesaj atmış ve benden bir mesaj almış. Yani aslında bu ByLock'cular ben Cumhuriyet'te başlamamdan çok önce yakamdan düşmüş. Gerçeklik budur. Ara kararda bahsedilen gerçeklikliğin tam zıttıdır. Cumhuriyet yöneticilerine aynı suçlamayla yaklaşmak hatalıdır. HTS raporunun okunmadığını, bunun da benim adil yargılanma hakkımı engellediğini düşünüyorum. Sadece 1 defaya mahsus SMS'lerin bir görüşme olarak nitelendirilemeyeceği bir gerçektir. Bu SMS'ler bir kampanya kapsamında yapılan bir taciz eylemidir. 

15:30 - Kadri Gürsel konuşuyor: Ara kararınızda Cumhuriyet'e isnat edilen sözde yayın politikasının değiştiğine ilişkin tanıkların dinlenmemiş olmasını tutukluluğum devam edilmesine sebep gösterdiniz. Tanık ifadeleri yönünden de böyle bir iddia olsa da buna iştirak edemeyeceğim kanıtlandı. Ayrıca 92 ByLock kullanıcısı ve hakkında FETÖ soruşturması olan 145 kişiyle iletişimim olduğu iddiasını tutukluluğumun devamına sebep göstermiştiniz. Heyetinizin karşısında söylediğim, benim bu kişilerle iletişim kaydımın olabileceğini ama irtibatımın olamayacağını, bu kişilerden sadece 8'i ile karşılıklı iletişim kurduğumu 5'inin ByLock kullanıcısı olduğunu söylemiştim. Matematiksel olarak suçlamaları çökertmiştim ancak heyetiniz bana bu konuyla ilgili tek bir soru sormadı. Ara kararı görene kadar bunun nedeninin, safiyane bir şekilde, ifademin tatmin edici bulmuş olabilirdiniz, ya da siyasi bir tercih olarak bana tek bir soru sormamayı karşılaştırmış olabilirdiniz. Bir de üçüncü bir neden olabilirdi, terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etmek suçunu işlediğimi sadece ve sadece ByLock konusundaki polis fezlekesine bakarak hakkımda peşinen hüküm vermiş olabilirdiniz.

Benim 45 gün daha tutuklu kalmam konusunda savunmam hiç dikkate alınmadı. Adil yargılanma hakkım engellendi. Polis fezlekesi dikkate alınarak tutuklu kalmam için sözde yayın politikası değişikliğine etkim olduğu iddiası sebep gösterildi. Bu nedenle neden bu kişilerle irtibatlı olmadığımı ayrıntılandıracağım. HTS raporunu, tetkik etmediyseniz ediniz lütfen. O ara kararı yazdığınız tarihe kadar HTS raporuna bakmamıştınız. Bunu ara kararınızdan anlıyorum. Rapor incelendiğinde "olağandışı" olarak tabir edilen kayıtların bana bir defaya mahsus gönderilmiş ve cevapsız kalmış SMS'lerden oluştuğunu görürdünüz. Görüşmek, işteşli fiil olarak tanımlanır. İşteşli fiil oluşması için iki kişi arasında gerçekleşmesi gerekir. Rapor incelenmiş olsaydı benim bu "olağandışı" sayıdaki ByLock kullanıcısyla sözde irtibatımın Cumhuriyet'te görev yaptığım sırada gerçekleştiği gibi bir ifade ara kararda yer almazdı. Yani zannediliyor ki benim bu toplam 112 kişiyle 5 ay 20 gün süren Cumhuriyet yazarlığım ve 34 günlük yayın danışmanlığım sırasında oluşmuş. Gerekçeli ara kararınızı okuduğumda başka bir anlam çıkarılması imkansızdır. HTS raporu incelenmiş olsaydı bana söz konusu kayıtlardaki son raporun 26 Ekim 2015'te olduğu görülürdü. Yani son ByLock'cu beni Cumhuriyet'e başlamamdan 6,5 ay önce aramış.

15:15- Mahkeme Başkanı: Sanığa da sordum. Kendi ev ve iş güzergahını kısmen de olsa eşleşen bir ByLock güzergahı olduğunu fark ettik. 

Peksayar: Bende de o dökümler var. Ancak CGNAT kayıtlarda oturum süreleri yok. Ziyaret edilen sayfa bilgisi yok. CGNAT verisi, 5651 sayılı kanuna göre kaynak IP hedef IP tarih saat alan veri miktarını tutması gerekiyor. 

Mahkeme Başkanı: Sizin bilginize göre, bir baz istasyonunun kapsama alanı nedir? Abbas bey savunmasına buna değindi.

Peksayar: E-Devlet'ten girerek alan etkinlik sorgulaması yapılabilir ama hepsi için standart değildir. Yerleşim yerlerinde bunlar sıklıkla konur ve düşük kapsamlı olur. 500 m veya 1 km olur. Ağaçlık alan ya da ormanlık alanda bu dalga yayılımları soğurulduğundan bu alanların dışına konur. SİM kartını kullanıcı adı olarak kabul ederseniz PİN de şifremizdir. Şebeke bağlantısı kurulunda "Benim numaram budur" diyor. Kişinin illiyet bağı IMEI numarasıdır. SİM kartı kişi doğrulamadır. Dolayısıyla ben SİM kartımı değiştirip başka bir numaradan bağlandığım takdirde aynı IMEI numarası ile bağlanıyor görünürüm.

Savcı: Özel port nedir?

Peksayar:İnternet bağlantıları paketlere ayrılarak iletilir. Bir porttan, bir limandan çıkarken, liman zabiti diyor ki bu porttan çıkanlar bu iskeleye yanaşacak. Özel port da kişinin bağlantı kurduğu port. 

Savcı: Bir telefonda ByLock kullanılmış ise tereddüde yer vermeyecek şekilde "mutlaka çıkar" diyor musunuz?

Peksayar: Benim gördüğüm kadarıyla çıkar.

15:10- Mahkeme Başkanı: Avukatlar telefonda İper'in telefonunda ByLock olmadığını iddia ediyorlar. Buyrun sizi dinleyelim

Peksayar: Sorunuz var mı?

Mahkeme Başkanı: Bir cihazda ByLock uygulamasının yüklü olup olmadığını, silinmiş olup olmadığını anlamak kesin olarak mümkün müdür?

Peksayar: Kesin olarak mümkün. Arkasında iz bıraktığı çeşitli cihazlarda mümkün. Daha önce de karşılaştım hatta laboratuvar numarası yaptım.

Mahkeme Başkanı: Bir IMEI numarasının başka bir cihazın kullanması mümkün mü?

Peksayar: Mümkün. Bazı ülkelerde yasak. Bizim ülkemizde yasak mı tam bilmiyorum.

15:05- Adli Bilişim Uzmanı Koray Peksayar sanık tanığı olarak dinleniyor. Ergenekon ve Bayoz davalarında da mütalaa vermişti. 

15:00 - Abbas Yalçın: Dosyadaki ikinci kayıt; Emre İper’in 1 Ocak 2013 – 6 Nisan 2017 tarihleri arasındaki Arama-Mesaj-İnternet kayıtlarının tamamını içeren ve 2577 sayfadan oluşan HTS kaydıdır. Buradaki kayıtlar da yasada belirtildiği şekilde tutulmamış, eksik.

Hedef IP yok, erişilen sayfa bilgisi yok. Hiçbir kayıt doğru tutulmamış. Örneğin baz istasyonu verilerindeki hatalar; Emre İper’in sadece 14 saniyede Boğaz Köprüsü'nden Galata Kulesine gittiğini gösteriyor. Elbette böyle bir şey mümkün değildir.

Sonuç olarak, kayıtlar hem kendi içlerinde hem de birbirleriyle karşılıklı bir biçimde çelişkilidir. ByLock kullanma suçunun, suç aleti cep telefonudur. Suç aleti üzerinde bilimsel bir inceleme yapılmaksızın, hatalı ve eksik olduğu tartışmasız olan kayıtlara, bilimsel bir delil gibi davranmak mümkün değildir.

14:52- Abbas Yalçın: 4 ay boyunca telefon incelemesi istediklerini ama bunun yapılmadı. Bylock programı kullanıcı listesini MİT hazırlamıştır. MİT bu listeyi BTK verilerine dayanarak yapmıştır. BTK verileri ise erişim sağlayıcıların/operatörlerin kayıtlarına dayanmaktadır. Karışıklık da buradan çıkıyor. ByLock sunucusuna dek uzanan bağlantı uçtan uca doğrudan bir bağlantıdır. Ancak genel kullanıcılara bu bağlantı sunulmuyor. Uçtan uca bağlantı almak istiyorsanız satın almanız gerekiyor. Her IP adresinde 65535 adet port bulunmaktadır Telefonunuz internete bağlanmak istediğinde operatörünüz bu portları bölerek her bir kullanıcıya farklı bir port üzerinden aynı IP adresini vererek internete çıkış yapmasını sağlamaktadır. Bu tekniğin kullanılması sebebiyle aynı anda binlerce kullanıcı, aynı IP adresi üzerinden bağlantı çıkışı yapıyor gibi görünmektedir. Genel IP: Genel Ağlarda kullanılan, farklı portlar üzerinden birden fazla cihaza atanabilen IP adresidir. Aynı genel IP adresinin, aynı anda kaç farklı cihaza atanacağı operatörler arasında farklılık gösterebilmektedir. Peki sizle aynı IP adresini paylaşayan kişilerden biri suç işlediğinde bunu sizin işlemediğinizi göstermek için operatörlerinizin ne yapması gerekir? 5651 sayılı karara göre operatörlerimiz burada saklanan tüm verileri ayrıntılı olarak saklamak zorundalar. Peki yapıyorlar mı? Hayır. 

14:48- Yalçın, Bylock ile iletişim kurabilmek için karşılıklı iki kullanıcının da kod girmesi gerektiği belirterek, ByLock’un telefona bile yüklenmesi gerekmediği ifadesinin doğru olmadığını belirtti. 

Silivri'de Emre İper'in avukatı Abbas Yalçın'ın konuşmasıyla devam ediyor. Abbas Yalçın, Bylock'un Whatsapp gibi telefon bazlı değil kod bazlı çalıştığını anlatıyor.

13:30- AKP Milletvekili Mehmet Metiner duruşmayı izlemek için Silivri'deki mahkemeye geldi. Ancak Metiner davayı takip edenlerden tepki görünce Silivri'den ayrıldı. 

13:25-Duruşmaya 1 saat yemek arası verildi, Öğleden sonra Emre İper'in avukatının savunması dinlenecek. rdından da iddianameye temel oluşturan bilirkişi raporunun altında imzası olan Koray Peksayar tanık olarak dinlenecek.

13:20-Orhan Erinç: TGC ve TGS'de 45 yıl yöneticilik yaptığımı ileride lazım olur diye ilk ifademde belirtmiştim. .Ben yöneticilik süremde yönetim kurulu kararından bağlı olan hiçbir konuda hiç kimseye söz vermedim. Ben sayın Kıraç ile görüşmedim. Beni çok rahat yalanlayabilir. Yurtdışından davet yazısının gelmesinden sonra ya beni telefonla aramıştır ya da davet etmiştir ama sanıyorum ki Alev Coşkun ile karıştırmaktadır. Orhan Erinç: Mustafa Balbay'ın oyu hakkında önceki toplantılarda alınmış bir karardır. İnan beyin oyunun kabul edilmemesi oy çokluğu. Balbay'ın oyu oy birliği ile kabul edilmiştir. Tutukluluk hali gözönüne alınmıştır. Bu İnan beye karşı bir tavır değildir. Katkıları için yazılarımda da her zaman takdir etmişimdir. İnan bey güvendiği bir üyeye vekalet vermiş olsaydı oyunu kullanabilecekti. Mücbir sebeple oyunu kullandırmaya kalkmasının ceremesini bize ödetmeye çalışmaktadır. 

İnan Kıraç'ın ifadesine sanıklardan Orhan Erinç itiraz etti. 

13:15-Mahkeme Başkanı: Evvelce seçimlerde bu şekilde oy bırakmak suretiyle gerçekleşmiş vakıf toplantısı var mı? 

13:10- İnan Kıraç: Mustafa Balbay'ın oyu bu şekilde kabul edildi. İlhan Beyden sonra ilk defa Orhan beyin başkanlığındaki bu kurum benim oyumu kabul etmedi ama Mustafa Baybay'ın oyunu kabul etti. Bununla ilgili şikayet edildi. İlk kişi bizi haklı gördü, ikinci müfettiş 'Hayır böyle olabilir' dedi. Neticede düştük.

Gerek Alev Coşkun gerekse Şevket Tokuş, yapılan seçim sonunda vakıftan çıkarıldılar. Ve ben de o tarihte istifa ederek vakıftan ayrıldım. Hemen şunu söylemek isterim, ifademde "Bir Cumhuriyet okuruydum ama artık Cumhuriyet gazetesini okumuyorum ve yayın politikasını da doğru bulmuyorum" derken . bundan katiyetle terör örgütleriyle temas edilmesini kast etmedim. Temastan kastım örgütle temas değildir. Kastım İlhan Selçuk, Uğur Mumcu'nun yolundan kademe kademe ayrılmalarıdır. Dolayısıyla vakıf ne olmuştur derseniz öyle zannediyorum ki büyük sorunlar içerindedir. 50 binin üzerinde tiraj ancak vakfı bir yerde tutabiliyordu ama bu rakamın altına düştüklerini duydum. Tüm gayrimenkullerinin satıldığını duydum ve çok üzüldüm.

12:57-İnan Kıraç: Emniyet ifademi aynen kabul ediyorum. 2004'te İlhan Selçuk'un davetiyle Le Monde'u tanıyabilmek ve Cumhuriyet'i benzer bir vakfa çevirmek üzere davet edildim. Sebebim, vakıfçılık konusundaki tecrübem 10'un üstünde vakfın ya idari heyeti ya da yöneticisiyim. İlhan Selçuk'un bu arzusunu yerine getirmek için çalışmaya başladım, kendisiyle muhtelif tarihlerde görüştüm. İlhan Selçuk tarafından 2009'da  sana bir Vakıf bırakıyoruz ama bundan sonra durumumuz zor. Güveneceğin kişiler Alev Coşkun ve Aydın Aybay'dır." dedi. Cumhuriyet Vakfı'nın içindeki 11 üyenin tümünün gazete içinden olması vakfı dışarı karşı zora sokuyordu. Bunun 9'a indirilmesi, 4'ünün gazeteden seçilmesi, isteniyordu. Fakar toplantılarda bir başarı elde edemedim. Bu arada Ayın Aybay'ı kaybettik. Yerine bir kişinin seçilmesi lazımdı. O tarihte çok önemli bir yurtdışı seyahatim vardı. Alev Coşkun'a ve Orhan beye de sordum. "Oyumu zarf içinde kullanabilir miyim, ya da toplantıyı bir süre geciktirebilir misiniz?".dedim. Aynı zamanda Mustafa Balbay da tutuklu olduğu için oyumu kullanma hakkı verdiler. Bu şekilde oyumu bırakarak yurtdışına çıktım. Ama öğrendim ki oyumu saymadılar. Ondan sonraki toplantıda...

12:46-Eski Cumhuriyet Vakfı Yöneticisi İnan Kıraç'ın tanık olarak dinlenmesine başlandı.

12:45-Akın Atalay: Görev Vakfı, Aydınlık gazetesi, Ulusal Kanal'ın sahibi midir?

Pamukoğlu: Görev Vakfı bu kuruluşların çatı kurtuluşudur ben de başkanıyım. Aday gösterildiğim seçimde seçimin hukuka aykırı olduğunu tarihe not düşmek için yaptım. Cumhuriyet'teki misyonumu tamamladım.

Mahkeme Başkanı: Mahkeme Başkanı: Yanıt vermeyebilirsiniz.

Akın Atalay: Kesinleşmiş değil.

Mustafa Pamukoğlu: İkisi de değildir. Benim şikayet dilekçem kendi imzamla Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne verdiğim dilekçem var. Şikayet aşamasından itibaren bu soruları sormanız doğru değil. Dava sonuçlandığına, usulsüz olduğuna dair yargı kararı olduktan sonra...

Akın Atalay: Dosyaya da yansıdığı gibi Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün tüm klasörleri geldi. O toplantıyla ilgili iki şikayet dilekçesi var. Biri el yazısıyla, diğeri bilgisayar çıktısı. Her iki dilekçe de isimsiz ihbar dilekçeleridir. Olabilir. Acaba tanığın verdiğini söylediği şikayet dilekçesi bunlardan hangisidir?

Mustafa Pamukoğlu: İzin verirseniz cevap vermeyeyim. İlgili ve uzmanlarla tartıştık.
Akın Atalay: Savcılıktaki bilgi alma tutanağında şöyle bir ifadesi var: "İtiraz dilekçesi doğru mudur? kim tarafından verileceği tartışması nedeniyle vakfın denetçisi sıfatıyla yaptım" diyor. Bu beyana göre bu tartışmayı kimlerle yürüttü?

Sanıklardan Akın Atalay: 2008'den sonra İcra Kurulu Başkanı ile yaşanan anlaşmazlık nedeniyle gazetenin mali müşavirliği sona erdi.

Mustafa Pamukoğlu: 2001-2013 arasında Vakıf ve şirketin mali müşavirliğini yaptım. Benim de aday olduğum seçimlerle ilgili Vakıf senedine aykırı olduğu gerekçesiyle itiraz ettik, dava açtık. 
Mahkeme Başkanı: İnan Kıraç'ın oyunun geçersiz sayıldığı oylama hakkında neler biliyorsunuz?
Aydınlık Yazarı Mustafa Pamukoğlu tanık olarak dinleniyor.

12:34- Şükran Soner: Yine aynı şey yaşanıyor. İster askeri olsun ister sivil darbe davalarında bir kurgu var. Tek kriteri vardı, Cumhuriyetle olan bağımız. Kendisi gidiyordu, bir boşluk olacaktı bunun doldurulması gerekiyordu.

Mahkeme Başkanı: İlhan Selçuk'u rahmetle anıyoruz. İlhan Selçuk sizi vakfa davet ederken kriteri var mıydı?

Şükran Soner: Vakıf gazetenin iflas etmesinin önüne geçilmek için Yunus Nadi'nin "Atatürk'ün gazetesini kapatmam" diyerek kurdurduğu bir oluşum. İlhan Selçuk 12 Mart'ta ağır işkence gördü orada yıkılmadı ama Silivri'de yıkıldı. İlhan Selçuk'u siz bir terör örgütü kurgulamasında bir numaralı sanık haline getirirseniz... İlhan Selçuk yaşamadığı yıkımı o dönem yaşadı.

12:31-Mahkeme Başkanı: Gazetecilere tanık olarak soru yöneltmek tehlike bir durum. 

12:30-Şükran Soner:Uzunca bir ömür Cumhuriyet geçmişiyle baktığımda, ister askeri ister sivil darbe olaylarında gazetecilik yaptım. Vakıfla ilgili söyleyeceklerim olabilir ama terörle ilgili hayır.

Mahkeme Başkanı: Burada sanıklar terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüte yardım ve kasıtlı olarak vakfı mali zarara uğratmakla yargılanıyorlar. Neler söyleyeceksiniz?

12:20-Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Şükran Soner'in tanık olarak dinlenmesine geçildi.

12:13-Nail İnal: Senenin büyük kısmını İstanbul'da geçirdiğimden dolayı bir katkım olmayacağını düşündüğümden tekrar vakıf yönetimine aday olmadım. Atıldığım toplantılarda tek gündem maddesi mali sorun. Reklamın artırılması önemli, tasarruf önemli. Personel sayısı da görüşülmüştür.

12:11- Miyase İlknur: Ya ben getiriyorum, bazen de onlar bana bir öneri getiriyor. Haberin girip girmeyeceği, hangi sayfada gireceği yazı işleri toplantısında konuşulur.  "İlhan Tanır gelmesin" demedim, Ayşe Yıldırım'la ilgili sorulara "Bilmiyorum" yanıtını verdim.

12:10-Mahkeme Başkanı: Gazetenizde uygulama nasıl? Siz eski bir muhabirsiniz. Bir haberi getirdiğinizde nasıl bir yöntem izleniyor?

12:00-Miyase İlknur: Ben öyle bir şey demedim olup olmadığını bilmediğimi, Haberdar'da çalıştığını bildiğimi söyledim. İfadedeki beyanlar arka arkaya sorulmuş 5-6 sorunun birleştirilmesi "MİT haberi neden Cumhuriyet'e verildi" dedi. "Başka nereye gidecek. Yandaşa mı gidecek" dedim. Ayşe Yıldırım ile ilgili "Hangi kanalla Kandil'e gitti" diye sordu, bilmediğimi, o alanda haber yapanlar hangi kanalla gidiyorsa öyle gitmiş olabileceğini söyledim. "Kendi mi gitti, gazete yönetimi mi gönderdi" dedi, kendi önermiş de olabileceğini, kendisine bildirilmiş de olabileceğini söyledim.

Mahkeme Başkanı:Onunla çalışmak istemediğinizi söylemediniz mi?

Miyase İlknur: Savcı bana sorduğunda Tanır'ın FETÖ'cü

Mahkeme Başkanı: İlhan Tanır'ın bu gazetede olmasını tercih etmediğinizi söylemişsiniz

Miyase İlknur: Duyumlar tahribata ve erozyona da uğrar. Savcı, icra kurulu ne zaman kuruldu diye sordu. Vakıf konusu benim alanım dışında olduğu için ne zaman kurulduğunu, yetki alanını bilemem. Yıldız'ın yönetiminin son dönemlerinde kuruldu.

Mahkeme Başkanı: Duyum ve yorumlar tanıklığın önemli unsuru.

Miyase İlknur: Ben zoraki bir tanığım çünkü kendi isteğimde gitmedim. İki kez çağrıldım. Telefonla çağrıldığımda tanıklık yapmayacağımı, gazetede yöneticilik sıfatımın olmadığını, vereceğim bilgilerim duyum ya da yorum olacağını ve hukuki delil olmayacağını zabıt katibine söyledim. Sonra celp geldi. Ben sadece haberlerim olduğu zaman yazı işleri toplantısına çıkan biriyim. Bilgilerim duyum ve yorumlarım. Bunun işe yarayacağını düşünmüyorum.

11:46:Nevzat Tüfekçioğlu'ndan sonra Cumhuriyet çalışanı Miyase İlknur tanık olarak çağrıldı.

Nevzat Tüfekçioğlu: : Olmamıştı. Bu aşamada Orhan Erinç söz alarak "Kıdem tazminatları şirketten ödendi daha sonra Vakıf tarafından bu meblağ şirkete hibe edildi" dedi.

11:45 - Savcı: Ali Açar ifadesinde bu başlıkla ilgili rahatsızlık duyduğunu ve size söylediğini, sizin de bunu yönetime ileteceğinizi söylemiş. Bunu hatırlıyor musunuz?

Aykut Küçükkaya: Muhabirlerimin her gün şikayetleri olur. Muhabirlerimizin devamlı dinamik olması için onları motive ederim. Onda da herkes çok iyi olduğumu bilir. Bir muhabirimizin bir başlığı beğenmemesi onun şahsi kanaati. Ama “Bu yazı işlerine bildirildi mi?'' kısmına gelince, olabilir ya da olmayabilir. Benim önümden her gün yüze yakın haber geçer. Muhabirlerin özellikle 1. sayfa için başlıkla ilgili bir problemi olamaz.

11:44 - Mahkeme Başkanı: "Eksik Demokrasi" başlığını Genel Yayın Yönetmeni attı demişsiniz.

Aykut Küçükkaya: Ben bir muhabirimin benimle ilgili söylediği sözler üzerine çağrıldım. Başlıklar yazı işleri masasında tartışılır. "Eksik Demokrasi" başlığını Genel Yayın Yönetmeni atmıştır, ya da yazı işleri müdürü atmıştır. Bir muhabirin haber başlığı ile ilgili sorgulanması abes bir durum.

11:36 - Mahkeme Başkanı: Muhabirler haberi getiriyorlar. Bu haberler bir süzgeçten geçer mi? Yayın ilkemize uygun mu, değil mi diye bakılır mı? Yoksa doğrudan sayfaya girer mi?

Aykut Küçükkaya: Cumhuriyet'te bir muhabirin haberi gerçekse gazeteye girer. Tabi bu yazı işlerinde tartışılır ve Genel Yayın Yönetmeni de karar verir.

Mahkeme Başkanı: Siz kişisel olarak Taraf'ı bir operasyon gazetesi olarak görüyorsunuz ve iddianameden anladığım kadarıyla Murat Sabuncu'nun Taraf hakkındaki sözlerini eleştiriyorsunuz?

Aykut Küçükkaya: Sabuncu, Yıldız döneminde yayın koordinatörü olarak geldi, Dündar döneminde haber koordinatörü oldu. Yayın koordinatörü GYY'den sonra gelen bir yer. İddianamede bu ayrıntıya yer verilmemiş. Savcı Sabuncu'nun attığı tweetleri gösterdi, tarihlerini hatırlayamıyorum. Yaklaşık olarak 5 yıl önce atılan bu tweetleri sorarak "Ne düşünüyorsunuz" dedi. "Sabuncu'nun kendi kanaatidir" dedim. "Siz ne düşünüyorsunuz" dedi. Taraf'ın operasyon gazetesi olduğunu Cumhuriyet'te de yazmıştık. Bu benim şahsi kanaatim, diğeri de Sabuncu'nun kendi kanaatidir.

11:35 - Mahkeme Başkanı: Ayşe Yıldırım'ın Kandil röportajı ile ilgili “Genel Yayın Yönetmeni'nin izni olmadan yapamaz" tespitiniz var.

Aykut Küçükkaya: Bir yazar bu kadar önemli bir habere Genel Yayın Yönetmeni'nin bilgisi, izni olmadan gidemez. Bunu kast ettim.

11:34 - Mahkeme Başkanı: İlhan Tanır, Can Dündar ile mi geldi?

Aykut Küçükkaya: Evet daha önce Cumhuriyet'te değildi. 

Mahkeme Başkanı: İlhan Tanır'ın gelmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Aykut Küçükkaya: Ben Cumhuriyet'e uygun olmadığını düşünüyordum. Ama biz buradan gazeteciliğimizi yaptık o da Amerika'dan yapmıştır. Gazeteciliği ile ilgili çekincelerim vardır. Bunu da Cumhuriyet gazetesinde açık yüreklilikle söylemişimdir.

11:32 -Mahkeme Başkanı: Can Dündar'ın kendi ekibiyle gelmesi, dışarıdan Genel Yayın Yönetmeni  olması geleneğe uygun mu?

Aykut Küçükkaya: Genel Yayın Yönetmeni'ni vakıf atar. O da kendi ekibiyle çalışmak ister. Bu çok normal bir şey. Dündar da kendi güvendiği ve eskiden beri tanıdığı ekibiyle geldi ve 1.5 yıl boyunca gazeteyi yönetti. Bu gazetecilikte çok normal bir olaydır.

11: 31 - Aykut Küçükkaya: İçerideki arkadaşlarımızın bilmediği bir şeyi açıklamak istiyorum. 2 Ocak günü hakkında FETÖ soruşturması olan Savcı İnam tarafından çağrıldım. Hangi sıfatla çağrıldığım çağrı kağıdında yazmıyordu. Bu ifade sorgusu 2 saat sürdü. 2 saat süresince bize 100'e yakın soru yöneltildi. Ancak ne yazık ki ifade tutanağına böyle geçmedi. bu süreçte bazı yanlış anlaşılmalar olmuş olabilir. Yanlışlıklar derken, ifadeye avukatsız olarak gittik bu nedenle itirazımız dikkate alınmadı. Sorulan soruya yanıt verirken açıklama gibi yer aldı. İfade tutanağındaki bazı bölümler iddianameye alındığı için sanki soru sorulmadan böyle bir açıklama yapmışız gibi anlaşılıyor. Tutuklu arkadaşlarımız bunu bilmeyebilirler belirtmek istedim. 

11:24 - Cumhuriyet Gazetesi Haber Kordinatörü Aykut Küçükkaya tanık olarak dinleniyor.

11:22 - Avukat Tora Pekin: Daha sonra iş sözleşmesi feshedildi. Neden feshedildi?

İbrahim Yıldız: Hatırlamıyorum.

Avukat Tora Pekin: Siz o dönem Genel Yayın Yönetmeni idiniz...

İbrahim Yıldız: Neden feshedildiğini hatırlamıyorum.

Avukat Tora Pekin: O dönem Faraç'ın sözleşmesinin feshine karşı çıkan hiçbir şirket ya da Vakıf yöneticisi hatırlıyor musunuz?

İbrahim Yıldız: Hatırlamıyorum. 

11:21 - Avukat Tora Pekin: Sizin döneminizde Mehmet Faraç iş akdi feshedilmeden gazeteden uzaklaştırılmıştı. Neden?

İbrahim Yıldız: Gazete binasında yer yoktu.

11:20 - Mahkeme Başkanı: Cumhuriyet ekolünden gelmeyen Can Dündar Genel Yayın Yönetmeni oldu. Böyle başka bir örnek var mı?

İbrahim Yıldız: Can Dündar örneği gibi bir örnek hatırlamıyorum.

11:17 - Mahkeme Başkanı: Vakfa seçilmek ya da Vakfa girmek için örtülü olan olmayan bir gelenek var mıdır? Muhabirler, köşe yazarları girer gibi bir kriter?

İbrahim Yıldız: Böyle bir kriter yok. Sadece Genel Yayın Yönetmeni doğal olarak üyedir.

Üye Hakim: Sizin Genel Yayın Yönetmeni olduğunuz dönemde kimler, nasıl işe alınırdı?

İbrahim Yıldız: Muhabirler stajyerken alınır, yetiştirilir.

Hakim: Ahmet Şık, son aşamada sizin karar verdiğinizi söylemişti.

İbrahim Yıldız: Ahmet Şık eskiden de Cumhuriyet muhabiriydi. Biri işe alınırken Vakfın da fikri alınır.

Savcı: Daha önce Cumhuriyet’te çalışmamış.

11:13 - Mahkeme Başkanı: Siz 14 yıl Genel Yayın Yönetmenliği yaptınız. İşleyişi anlatabilir misiniz? Gelen haberler haberleştirilirken nasıl bir yöntem izlenir?

İbrahim Yıldız: Yazı işleri değerlendirir, Genel Yayın Yönetmeni karar verir.  Ama hiçbir zaman Vakıf Yönetimi müdahale etmez. Benim zamanımda da yoktur. Vakıf sadece toplantılarda Genel Yayın Yönetmeni'nden bilgi alır.

11:12 - Mahkeme Başkanı: "Teröre terör bile diyemediler" ifadenizle ne demek istediniz?

İbrahim Yıldız: Ben terörün tanımını yaptım. Arkadaş böyle yazmış.

11:11 - Mahkeme Başkanı: Gazetenin siyaset çizgisinin değiştiğinden ne anlamalıyız?

İbrahim Yıldız: Ben öyle bir şey demedim.

11:10 - Mahkeme Başkanı: Ankara'da satışa çıkarılan arsa ile ilgili ne demiştiniz?

İbrahim Yıldız: Keşke satılmasaydı demiştim

11:04 - İbrahim Yıldız: Cumhuriyet savcılığında ifade vermiştim. Soracak sorunuz varsa yanıtlayabilirim. 

Mahkeme Başkanı: "Gazete kötü yönetildi, batırıldı" şeklinde bir değerlendirmeniz var. Açar mısınız?

İbrahim Yıldız: Sanıyorum bana sorulan bir soruya verdiğim yanıt üzerine röportajı yapan arkadaşın yaptığı bir yorumdur. Cumhuriyet en eski gazetedir ama ne var ki iyi bir mali yapıya ulaşamamıştır. Patronlar döneminde de, vakıf döneminde de böyleydi. Çünkü bağımsız gazetecilik derdi vardır. Gazetede bir patron olmadığı için mali bir yapılanmaya gitmemiş, vakıflaşarak Türkiye ve Avrupa'da bir öncülük göstermiştir. Keşke mali olarak daha iyi olabilseydi, çalışanları daha çok kazanabilir ya da gazetecilik anlamında ataklar yapılabilirdi. Söylemek istediğim buydu. 

11:04 - Tanık olarak dinlenmek üzere Cumhuriyet'in eski Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız çağrıldı.

11:00 - Avukat Tora Pekin söz alarak savcının cuma günü mesai bitiminde dosyaya yeni bilgeler sunduğunu, son dakikada sunulan bu bilgilere karşı hazırlanmanın mümkün olmadığını söyledi.

10:57 -  Mahkeme Başkanı: Bir sanığın günlük olarak ne yaptığı mahkemelerin ilgisini çeken bir şey değildir. Ama enteresan bir şekilde sizin ByLock hattınız sizin güzergâhınızı izliyor. Sizin gittiğiniz yerleri takip eden bir ByLock silsilesi var izah eder misiniz?

Emre İper: ByLock sadece bir kişide yok. Bir sürü kişide var. Burada bir kişide bu uygulama varsa buradaki IP çakışmamızdan hepimizde gösterir. Bahsi geçen HTS kayıtları iş saatleri ve güzergahı. ama HTS kayıtları da tutarsız. ByLock kayıtarı yanlış demiyorum, benim değildir diyorum. Ben sabah yola çıkıyorum, internete giriyorum. Yola çıktığımda beraberimdeki insanlarla aynı IP'yi kullanıyoruz. Benim telefonumda ByLock yok. ama HTS kayıtlarıyla buradaki bir kişide ByLock olması herkesi ByLockçu olarak gösterebilir.

10:55 - Emre İper: Beni FETÖ'den bir gün tutmanızdansa ömür boyu sorgusuz sualsiz tutmanızı tercih ederim. Utanç verici bu davadan beraatimi talep ediyorum.

10:45 - Emre İper: Gözaltında evimden alınan CD, flaş disk ve bilgisayarda da herhangi suç unsuruna rastlanmamıştır. FETÖ/PDY örgütünden hiç kimseyle irtibatlı olmadığım onlarla hiçbir organik bağım olmadığı belgelenmiştir. Sonuç olarak benden de FETÖ'cü çıkmaz. O terör örgütünden en çok zararını gören insanlardan da biriyim. Arkadaşlarım ve ailemden insanlar da onların kurdukları kumpas davalarında yargılandılar. Onların gazete binasına attırdıkları el bombaları benim çalıştığım cama geldi. Ben Cumhuriyet'te çalışmaya devam ettim. Beni FETÖ'den bir gün tutmanızdansa ömür boyu sorgusuz sualsiz tutmanızı tercih ederim. Utanç verici bu davadan beraatimi talep ediyorum.

10:38 - Emre İper: İddianameye konu olan ikinci tweetim ise 15 Temmuz gecesi saat 01:14'de yazdıklarımdır. Birincisi, ülkesini sevmeyen biri olsam "Canım ülkem" diye söz başlamaz ve ülkemizin geçirdiği zor durumları anlatmak için "Neler gördün" demezdim. İkincisi, "sanal darbeler ve oyundan darbeler" ile anlatmak istediğim aslında "darbe" olgusuna karşı olmamdır.

10:35 - Emre İper: Tweette yazmış olduğum “elbise DAR Beğenmedi'' ifadesindeki “DAR'' ve "beğenmedi" kelimesindeki “BE'' hecesini büyük yazarak oluşturmuş olduğum "DARBE" kelimesinin 15 Temmuz darbesi ile ilişkilendirilmesi tam bir zorlamadır. Burada amaç, Sayın Davutoğlu’nun Pelikan dosyası ile medyaya da konu olan AKP başkanlığından alınma sürecine gönderme yapmaktır.

10:31 - Emre İper: Benim bir ByLock kullanıcısı olmadığım açıktır. Bu nedenle iddianamede belirtilmiş olan "mesajlaşma programını telefonuna yükleyerek sisteme dahil olmuştur" ifadesi yanlış bir ifadedir. Gerçeğe tamamen aykırıdır.

10:29 - Emre İper: Bilirkişi Koray Peksayar "Telefonda Bylock'a rastlanmadı" dedi. Emniyet raporu da "Bylock vardır" diyemiyor.

10:28 - Emre İper: Ben kaçmadım, tek delil olan telefonumu denize de atmadım. Tam aksine böyle bir şey olmadığına emin olduğum için kanıt topladım. 

10:27 - Emre İper: Bylock'la ilişkilendirilen terör örgütüyle hiçbir ilişkim olmadı, telefonumda böyle bir program da yoktu

10:25 - Bylock kullandığı iddiasıyla 158 gündür tutuklu bulunan muhasebe çalışanı Emre İper savunmasına başladı.

10:21 - Mahkeme Başkanı, arka sıralarda oturan jandarma görevlilerinin salondan çıkmasını istedi.

10:18 - Mahkeme Başkanı: Görüyorum ki yine yer sıkıntısı var, büyük salona da geçsek de aynı sıkıntı...

"Cumhuriyet savunması başladı: Tahliyemizi talep ediyoruz!" haberi, 11 Eylül 2017 tarihinde yazılmıştır. 11 Eylül 2017 tarihinde de güncellenmiştir. Gündem kategorisi altında bulunan Cumhuriyet savunması başladı: Tahliyemizi talep ediyoruz! haberi 2017 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Cumhuriyet savunması başladı: Tahliyemizi talep ediyoruz! 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. Gündem konusunda 23 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 21:21 İçkili Araç Kullanma Davasında, Alkol Üreten Vücuda Sahip Kişi Hakkında Karar Verildi!
  2. 21:06 Koç Holding'den Uyarı: Sahte Hesaplar ve Web Siteleri!
  3. 20:56 İflas Dalgası Sürüyor: Türkiye'nin İki Dev Şirketi Daha Battı!
  4. 20:47 Tüm Tazminatı Almak İçin Yeni Bir Yöntem Geliyor! İstifa Edenler Dikkat!
  5. 20:38 Moda Devi Krizde! Firma İflas Etti ve 100'den Fazla Mağazasını Kapatmayı Planlıyor!
  6. 20:33 ASELSAN'ın Yeni Silahı "Ejderha"! Uzaktan Durma Yeteneğiyle Herkesi Şaşırtıyor!
  7. 20:28 Sigortadan ödeme alabilmek için gerçekleştirdikleri yöntemler tüyler ürpertici!
  8. 20:26 Boğaziçi Üniversitesi'nde Tarihi Bir Durum: İlk Seçilmiş Rektör Okula Alınmadı!
  9. 20:23 Bakan Güler'den Irak İşbirliği ve Savunma Güncellemeleri: Ortak Harekat Merkezi ve F-16 Süreci
  10. 20:21 Apple, Çin Pazarında Zorlu Bir Döneme Giriyor!
  11. 20:20 Uzayda o tehlikelerden koruyor: Akrep derisinden üretiliyor ve Türk yapımı!
  12. 20:14 Trafik sigortasında yeni bir dönem başlıyor!
  13. 20:06 Milli Eğitim Bakanı, öğretmen atamalarıyla ilgili kesin bir rakam verdi
  14. 19:59 Yıllar sonra altın fiyatlarında bir ilk yaşandı!
  15. 19:55 Bademli Magnum dondurmalarının iki ülkede de geri çağrılmasına karar verildi
  16. 19:47 Türk firmasının çığır açan buluşu: Eski aracınızı elektrikli hale getirin!
  17. 19:41 Özgür Özel, eski cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i ziyaret etti
  18. 19:30 Rusya, Türk Hava Yolları'nın Rus Vatandaşlarına Meksika ve Arjantin Seyahatlerinde Uyarı Yaptı
  19. 19:27 EPA'nın Yeni Standartları: Ağır Yük Araçlarında Emisyon Kısıtlamaları ve Elektrikli Araç Endişeler
  20. 19:24 İsmailağa Cemaati'nde Lider Değişimi: Fikri Doğan Yeni Şeyh Olarak İlan Edildi
Gündem Haberleri