Dinci-faşist diktatörlüğün eylemli ilanı!

Cumhuriyet gazetesine yönelik saldrıdan (operasyondan) sonra, aralarında parti eş başkanlarının da bulunduğu 11 HDP'li milletvekilinin hukuksuz şekilde ve tam bir zorbalıkla gözaltına alınması, Tayyip Erdoğan-AKP yönetiminin, dinci-faşist bir dikta rejimi kurmak için fiilen harekete geçtiğini gösteriyordu. 

Gözaltı sürelerinin bitiminin ardından, aralarında Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu'nun da bulunduğu Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticileri ile HDP Eş Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da bulunduğu milletvekillerinin tutuklanması ülkede yeni bir duruma işaret ediyor.

Bu yeni durum, Erdoğan-AKP iktidarının diktatörlük ilanıdır. Dinci-faşist bir diktatörlük... 

Erdoğan-AKP iktidarının, başarısızlıkla sonuçlanan 15 Temmuz darbesinin yol açtığı krizi sinsice fırsata çevirerek, kendi darbesini yapmaya ve karşı devrim sürecini tamamlamaya çalıştığını ısrarla vurguladık. 

Gerçekte son derece kararsız dengeler üzerinde durmaya çalışan ve sanılanın aksine tarihinin en güçsüz dönemini geçiren dinci iktidar, toplumsal muhalefet gereğini yapamadığı için, her geçen gün bu yolda mesafe alıyor. Her adımda tepki ölçüyor, kısa bir bekleyişten sora öncekini aşan yeni bir hamle yaparak iktidarını tahkim ediyor. 

Dolayısıyla bugün en büyük ve yakın tehdit, AKP gericiliğinin karşı darbesi, Cumhuriyetin kurumları ve kazanımlarına yönelik dinci-faşist saldırısıdır. 

Darbenin bastırıldığının ortaya çıktığı andan itibaren yapıldığı anlaşılan bu hesap adım adım hayata geçiriliyor. Darbecilerin geri çekilmeye ve teslim olmaya başladıklarının kesinleştiği, 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece sabaha karşı Erdoğan’ın, “Bu bize Allah’ın bir lütfu'' şeklindeki sözlerinin anlamını bu hesapta aramak gerekiyor.

Bugün, hükümet fiili bir cunta, valilikler sıkıyönetim komutanlığı, yargı da darbe mahkemesi gibi işliyor.

Bu nedenle, başta CHP olmak üzere, bütün ilerici, sol ve devrimci muhalefet güçlerinin yapması gereken şey; dinci-faşist darbeye karşı aydınlanmacı, kamucu, demokratik ve yurtsever bir cephe oluşturmaktır. Laiklik eksenli eylemi yükseltmektir. 

Eksik olan şey önderliktir. Bu boşluk hızla doldurulmazsa tarih bizi affetmeyecektir.

Keskin Kalem