Erdoğan’ın seçim dümenleri

Erdoğan birkaç gün önce katıldığı bir mitingde önce kandil operasyonuna ilişkin gelişmeleri halka duyurdu ve sonrasında “asıl birkaç gün sonra size müjdeyi vereceğim” dedi. Bu konuşmadan birkaç gün sonra da yandaş basın organlarında TSK’nın Membiç’e girdiğine dair fotoğraflar yayınlandı. Anadolu Ajansı tarafından servis edilen fotoğraflarda neresi olduğu pek bilinmeyen bir bölgede Türk bayraklarıyla donanmış zırhlı araçlarla Türk askerlerinin görüntülerine yer verildi. Manşetlerde ise Türk ordusu Membiç’e girdi şeklinde verildi sonra ise ABD ile varılan anlaşma gereği Membiç sınırında devriye gezmeye başlandı denildi.

Aslında olan şu idi. TSK Cerablus ile Membiç kasabasının sınırını oluşturan Sacur ırmağının kenarına gelerek, daha önce ÖSO tarafından kontrol edilen bölgede devriye gezmeye başlamıştı. Yani daha Membiç sınırlarının içinde bile değildi. Sacur ırmağının Membiç tarafında ise ABD askerleri ile SDG güçleri nöbet tutuyor ve devriye geziyordu. Yani henüz girilmiş bir Membiç yok idi.

Erdoğan bu durumu miting alanlarında müjde diye vererek, bir kez daha kahramanlık hamlesi yapmış ve kendisini Türkiye’ye dönük tehditleri yok eden kararlı bir lider olarak göstermeye kalkışmıştı. Kandil hamlesi gibi Membiç dümeni de tutmamış görünüyor. Yandaş gazeteciler bile bu hamlelerin kitlelerde beklenilen heyecanı yaratmadığını açık açık yazıyorlardı.

Yaklaşık bir ay kadar önce bölgede bir hareketlilik olduğunu söylemiş ve Erdoğan’ın seçimlere ilişkin bu bölgede bir operasyona ihtiyaç duyabileceğini yazmıştık. İç siyasette işler gitmeyince, hatta anket sonuçlarına göre ciddi bir gerileme durumu olunca Erdoğan, kendinden kaçan ulusalcı-milliyetçi oyları ve kendi tabanında ki kayan oyları tutma telaşıyla bu türden algı operasyonlarına girişeceğini belirterek, dikkatli olunmasını istemiştik.

Erdoğan tüm bölgede ABD ve Rusya’nın oluru olmadan hiçbir operasyona giremez. Girmesi halinde bedeli ağır olur ve istediği sonuçları üretmez. Bu güçle sadece kendi politikalarına zarar vermediği oranda Türkiye’nin hareketlenmesine olur verirler. Tıpkı Afrin de olduğu gibi. Tıpkı Fırat harekatında olduğu gibi. Aksi durumda kesinlikle müdahale ederek girişilecek her operasyonu engellerler. Ki Erdoğan da bu egemen olan bu ülkelerden onay almadan böylesi bir operasyona asla girişmez, girişemez.

Erdoğan’ın derdi seçimleri kazanmaktır. Seçimleri kazanabilmesi için Suriye ve Irak bölgesine dönük hareketlenmelerden medet ummaktadır. 30 yıldır var olan Kandil’e bayrak dikmek için neden şimdiye kadar beklediler? 30 yıldır bayrak dikilemeyen Kandil neden şimdi bayrak dikilebilecek alan olarak görülüyor? Ya da Kandil de kimse kaldı mı? Nasıl çatışmasız bir şekilde Kandil eteklerine ilerleniyor? Bu kadar rahat ilerlene biliniyordu da daha önceki 30 yakın operasyonda neden ilerlenmedi?

Kandil operasyonu tam bir algı operasyonudur. İç politika malzemesi için ihtiyaç duyulan sembolik bir hareketlenmedir. Aynen Membiç’de olduğu gibi. Zaten iki yıla yakın bir zamandır var olduğu bir bölgenin sınırına doğru giderek, devşirme müttefiklerin kontrolünde olan bölgede devriye gezerek, Memiç’e girdik naraları atılıyor. Girilen yeni bir yer yok. ÖSO devşirmeleri zaten bölgede TSK’nın askeri güvencesi ile kalabiliyorlardı. Cerablus kentinde TSK askerleri iki yıldır kasabayı yönetiyor. Kaymakam atıyor, karakol açıyor, polis gücü yetiştirip, Antep Üniversitesine bağlı fakülte açıyor. Yani Erdoğan Suriye’nin egemenlik haklarını ihlal ederek Cerablus kasabasını işgal etmiş gibi davranıyor. Şimdi de Cerablus kasabasının Membiç sınırına gelerek devriye gezmeye başlıyor ve durumu da müjde olarak miting alanlarında kullanarak, halkı kandırıyor.

Erdoğan ve AKP politikası Türkiye’de olduğu gibi bölgede de iflas etmiş, tükenmiş durumdadır. Artık dümenler çevirerek kendisine fırsat yaratmayı zorlamaktadır. Bu hareketlenmeler ile beklediği sonucu elde edemez ise- ki edebilmiş değildir- Erdoğan başkaca ne yapacaktır?

Bölgeden gelen bilgilere göre ağırlıklı olarak Kürtlerin yaşadığı ve Suriye ordu birlikleri ile PYD’nin birlikte var oldukları Suriye’nin Kamışlı kasabası sınırları civarında askeri hareketlilik söz konusu. Türkiye’nin Nusaybin ilçesi sınırına çok yakın olan Kamışlı’ya dönük bir hareketlenme hazırlığından bahsediliyor. Askeri araç ve mühimmat sevkiyatının gözlemlendiği belirtiliyor. Bölgeye yapıldığı söylenen askeri yığınağın asıl hedefinin Kamışlı olması durumunda bölgede ciddi çatışmalar yaşanması kaçınılmazdır. Bu bölge de ABD askeri yoktur. Suriye ordu birlikleri ve PYD vardır. Bölgeye yapılacak bir askeri hareketlilikte doğrudan Suriye ordusu ile karşı karşıya gelme durumu, savaş durumu söz konusu olacaktır.

Sekiz yıldan bu yana Türkiye ile Suriye güçleri arasında küçük çaplı çatışmalar yaşansa bile ciddi olarak karşı karşıya gelmemiş, bir savaş durumunun oluşmasına her iki ülkede izin vermemiştir. Olası böylesi bir operasyon ülke de ve bölgede ciddi sonuçlar üretecek ve önümüzde ki seçim sürecini ciddi olarak etkileyecektir. Bölgede duyulan bu kaygıya dikkat edilmeli ve olası bir savaştan kaçınılmalıdır. Bölge halklarının yaşamları ve huzurları kazanılacak bir seçimden daha değerlidir. Bu gerçeği her fırsatta dillendirerek böylesi maceralara girişilmesinin önü alınmalıdır.

AKP ve Erdoğan hızla irtifa kaybetmektedir. Artık Türkiye’nin ve bölgenin geleceğinde asla olamayacaklardır. Tüm zorlamalar ancak ömürlerini bir süre uzatabilir ama asla varlıklarını sürdürmelerine yetmeyecektir.