Eren Erdem'den Nihat Genç'e yanıt: İyi dinleyin Nihat Bey

Eren Erdem'den Nihat Genç'e yanıt: İyi dinleyin Nihat Bey

Eren Erdem'den Nihat Genç'e yanıt: İyi dinle... İşte Eren Erdem'in kaleme aldığı o yazı:İyi dinleyin Nihat bey...Bugün Odatv.com sitesinde kaleme aldığınız yazıyı okudum. Ben, siyaset yapan herkesin son derece şeffaf ve hesap verebilir olması gerektiğine inanıyorum. Yazınıza...

İşte Eren Erdem'in kaleme aldığı o yazı:

İyi dinleyin Nihat bey...

Bugün Odatv.com sitesinde kaleme aldığınız yazıyı okudum. Ben, siyaset yapan herkesin son derece şeffaf ve hesap verebilir olması gerektiğine inanıyorum. Yazınıza cevap vermemin tek nedeni, sorularınızın yanıtlanmasına yönelik zarurettir.

Yazınızın samimiyetini, politik bagajını bu metinde sorgulamayacağım. Samimi bir sorgulama olmadığı aşikar olduğu halde, açık ve net cevaplar vereceğim.

'Ey Eren Erdem, sen kimsin' diye sormuşsunuz. Hemen yanıtlayayım;

Tasavvuf derki; 'zaman sana uymazsa, sen zamana uy..' Oysa sufi Muhammed İkbal der ki; 'zaman sana uymazsa, sen zamanla savaş..'

Sizin tasavvufa olan yatkınlığınız, zannediyorum bundan sebep olsa gerek. Ben tasavvufçu değilim. Sufiyim.

Beni tanımayışınızın yegane sebebi, zannediyorum 'zamanla verdiğimiz savaşın' geçtiği o çetin meydanlarda olmayışınızdan ola gerektir. Gezi, öncesinde Silivri mücadelesi, Ergenekon kumpasına karşı yükseltilen mücadelenin yaşandığı tüm alanlar, 1 Mayıs'lar ve en önemlisi, zamanın ruhuna uymak yerine, onunla savaşmayı seçmiş fikirler..

Siyasi konjonktüre göre yüzsüzleşen değil, ülkenin siyasi realitesiyle yüzleşenlerdeniz.

Ama ısrarla 'sen kimsin diye sormaya' devam edecekseniz özetleyeyim.

devrimci-muslumanlar.jpg

(Not: Gezi direnişi, 31 Mayıs, Harbiye-Taksim yolu)

***

İlk sorunuzda; 'Karşı gazetesinin patronunu nereden buldun getirdin' başlığında bir içerik var. İyi bir edebiyatçısınız, kelimelere raks ettirme hususunda mahirsiniz. Cümlelerinizi; 'niye açıklamıyorsun' şeklinde bağlıyorsunuz. Halbuki, geçmişte bununla ilgili yüzlerce açıklama yaptım. Madem siz okumadınız, ya da okuduğunuz halde bir 'algı operasyonu' üretmek gayesindesiniz tekrarlayayım;

'Karşı gazetesi, Gezi direnişi akabinde kuruldu. Her medya organı gibi, bir müteşebbis süreci üstlendi. Kendisi ile Gezi'de tanıştık. O dönem böyle bir ihtiyaç olduğu konuşuluyordu. Arkadaş, bunu yapabileceğini ifade etti. Bizi tanıştıran dostlar vesilesiyle, bir mali fizibilite süreci başladı. Bu mali fizibilite, ilk olarak Aydınlık Gazetesinin imtiyaz sahibi ile yapıldı. Şu kadar lazım, bu kadar lazım faslından sonra, arkadaş bunu yapabileceğini gördü ve işe girişildi.'

***

Sorunuzda devam ederken; 'bu adamla geçmişteki ilişkiniz neydi' diye sormuşsunuz.

Cevaplayayım; 'kendisi ile tek tanışıklığımız Gezi parkıydı. Orada birlikte olduğumuz dostlarımızın yanındaydı. Oralarda tanıştık. Ortak dostlarımızdan biri, uzun süre Ulusal Kanal'da program yaptı. Bende o dönem program yapıyordum biliyorsunuz. Gazetenin sahibi, İşçi Partisi üyesiydi. Ve mensup olduğu inanç (alevi inancı) müesseslerinden ciddi referansları vardı. Bu işi kaldırabileceğine inandık. Ve işe soyunduk..'

***

'Ülke ne halde, siz neyi konuşuyorsunuz' demişsiniz Nihat bey.

Çok haklısınız. Ben bu konuda tek bir ifade bile kullanmadığım halde, gerek hükümete yakın savcıların ve gerekse sizin gibi entellektüellerin gayreti ile, bu kaotik süreci öteleyip, böyle hadiseler üzerine konuşmak zorunda bırakılıyorum. Buraya kadar 'aralara sıkıştırdığınız hakaret ve ithamları' görmezden gelerek, diğer suallerinize geçiyorum.

***

Karşı gazetesini kurarak, gazetecilerin başını belaya soktuğum yönünde son derece garip, komik ve manasız bir ifade kullanmışsınız. Cümleniz aynen şöyle; 'çok saygın muhalif yazar ve sanatçıları bu şaibeli isimlerle yan yana getirip töhmet altında bırakmaktan ve bugün bu temiz gazeteci çocukların ''zan altında’ ''sanık’ gibi haberlere konu olmasından, hiç pişman değil misin?'

Sanırım farkında değilsiniz. Karşı gazetesi 'gerçek bir gazetecilik yaptı.' Geçmişte, hiçbir suçu olmadığı halde, gazeteciler nasıl zan altında bırakıldığında onların yayın yapmasını sağlayan mecralardan ziyade, bunu yaratan iktidar aklını sorguladıysak, bugün de sürece böyle bakıyoruz. Bir gazete kuruldu. Büyük işler yaptı. Hükbümet çıktığı hafta, 2 kere açıklama yaptı. Bülent Arınç, çıktığı hafta bizi hedef aldı. Havuz medyası çıktığımız hafta linç başlattı. Dağıtım şirketleri gazeteyi dağıtmadı. Gazete, açıkça sattırılmadı. Ve sonunda batırıldı. Bunun tek sebebi, yaptığı gazetecilikti. Gazetecilik yapan bir kurum oluşturduğum ve sizi rahatsız ettiğim için çok özür dilerim.

***

Şimdi gelelim esas can alıcı iddialarınıza. Şimdi çok iyi dinleyin olur mu? Bu soruyu sorarken, eminim cevabını biliyordunuz. Bende cevabı yineleyeceğim...

'Bu kaynağı belirsiz haberleri yayınlarken gazetede hukuki sorumluluk taşıyan arkadaşlarını bu haberlerin kaynağıyla ilgili haberdar ettin mi?'

Karşı gazetesinin 1 tek haberi dahi, yazı kurulundan çıkmadan gazeteye girmedi. Usüldür. Yazı kurulunda karar almadan manşet atılmaz. Tek bir manşet dahi atılmadı. Hani, gazeteyi 'paralelle ilişkilendiren o haberler var ya?' Sizin kaynağı belirsiz diye kodladığınız o haberler. Haberlerin tamamı bir gazetecilik başarısıdır. O başarıyı sergileyen muhabiri, gazetemizin Genel Koordinatörü, Aydınlık Gazetesi muhabiri Mehmet Bozkurt tarafından işe alınmıştı. Ben muhabirle gazetede tanıştım. Gayet başarılı bir gazetecilik yaptı. Kaynağı belirsiz haberler dedikleriniz bundan ibarettir. Zaten, Karşı'nın eleştirilen ve hükümet tarafından hedef yapılan manşetlerinin tümünde bu muhabir arkadaşımızın imzası vardır. Kaynağı belirsiz olsaydı, Aydınlık gibi bir mektepte pişmiş bir gazeteci, bu arkadaşımızı gazeteye getirmez, işe almaz ve attığı manşetleri onaylamazdı. Bence Aydınlık, bu manada ciddi bir gazetecilik mektebidir. Dolayısı ile, sanıyorum bu hususta cevabınızı aldınız.

Gazetede hem cemaatle hem hükümetle alakalı haberler çıkıyordu. Ve 'mizah dili' çok baskındı. Tabi, okumadınız. Gayet ciddi haberler yapıldı. Cemaatin sınav skandalını yazmıştım hatırlarmısınız? Hemen dava açılmıştı bana. Tek bir engelleme şöyle dursun, bizzat şahsım tarafından tüm çalışanlar bu hususta cesaretlendirilmiştir. Bu özellikle, gazetemizin ruhunu oluşturuyordu. Biz, AKP'yle Cemaate yaslanmadan, şimdi buraya dikkat edin; 'Cemaatle'de AKP'ye yaslanmadan' mücadele ederiz noktasında yayıncılık yaptık. Sizede özellikle; 'Cemaatle AKP'ye yaslanmadan mücadele etme' şiarıyla hareket etmenizi tavsiye ederim.

***

Evet. Şimdi ana meselelerden birine değinelim. 'Gizli tanık ifadesinde yer alan bir bilgiyi esas alarak; TUSKON'la görüştün mü demişsiniz.' Yazık. Siz ki, yıllarca 'gizli tanık ifadelerindeki iftiralara hücum etmiş birisiniz. GErçekten yazık.'

Hemen anlatayım madem. TUSKON dahil, gazetede yayın yönetmenliği yaptığım dönemde, tek bir kişi ile hiçbir görüşmem olmadı. Gazeteye ABD'nin elçiliği ziyaret yapmak istedi. Hatırlayın, Gazetenin sahibi A Haber'de; 'bu görüşmeye Eren Erdem karşı çıkmış, ben bebek katilleriyle görüşmem demişti'dedi. Ama kendisi, görüşmeyi kabul etmişti. Bende, o gün idari amir olan Serkan adlı arkadaşımıza, bu rutin ziyareti (elçiliklerin kültür ateşeleri gazetelere bu ziyaretleri yaparmış) kayıt altına almasını tembih etmiştim. Ve kayıt altına aldırmıştım. O ziyarette, sadece ben değil, gazetenin Genel Koordinatörü, Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı ve 2 çalışanı daha vardı. Orada, ABD'nin basın özgürlüğüne bakışına dair bir brifing verip, gitmişlerdi. Bu ziyaretleri tüm gazetelere yaptıklarını söylüyorlardı. Bu ziyarette 'basın özgürlüğüne bakışları, Türkiye'de ki gazetelerin genel durumu, gazetelerin içerikleri üzerine' görüşler aktardılar. TUSKON meselesine gelince; 'gazetenin hiçbir çalışanı, TUSKON ile hiçbir görüşme yapmadı. Onu geçtim, gazete kapandığında, gazeteyi ilk icraya veren; abone olduğumuz ajanslardan biri olan Cihan haber ajansıydı. TUSKON meselesini, gazetenin o dönemki çalışanları çok iyi bilirler. Ben, yayın kurulunun bilgisi olmadan bir tek haber, görüşme yapmamakla beraber, gazeteye personel bile almıyordum. Çünkü onların doğru kadroyu kuracağını biliyordum.'

***

Gazeteyi kurduğumuzda sizinle de görüştük. Aynen yazdığınız gibi; odatv'den yazılarınızı yayınlanma tarihinden 1 gün sonra alabileceğimizi ifade ettiniz. Ben ise size; 'Siz önemli bir renksiniz. Bu gazetede bütüncül bir çizgi oluşturuyoruz. Olmalısınız demiş, ısrar etmiştim.' Yazınızdaki hakaret ve sövgülerinizi size iade ediyorum. Hatırlarsanız bana; 'ben ev aldım kredi ödüyorum, ödemeye ihtiyacım var, 250bin TL peşin verirseniz yazarım' demiştiniz. Biz de bunun üzerine sizinle görüşmeyi sona erdirmiştik. Her ne kadar 'gizli tanık olsa da' bu görüşmenizin şahidi gazetenin sahibidir. Sizinle tek hukukumuz bu olmuştu. Bu diyalog yaşandı değil mi Nihat bey?

***

Demişsiniz ki; "Soner Yalçın içerden yazılar gönderiyor. Bir yazısında bir şeyler söylemiş, ne demiş sorun nedir, hala anlayabilmiş değilim… Pat, Eren Erdem isyan bayrağı açtı, ''biz arkadaşlarla topluca Odatv’den ayrılıyoruz, artık burada yazamayız?’.  

Eeee? Bana telefon açıp, üstelik irademe el koyup hadsize bak, emir verir gibi: ''sen de bu sitede yazma, yazamazsın, yazarsan sen de bu görüşleri paylaşmış olursun.?’

 Ve kimleri gaza getirmişse hepsi birlikte Odatv’den ayrıldılar, Odatv’yi en zor günlerinde yüz üstü bıraktılar."

Evet Nihat bey. Edebiyatçı olmadığım için sizin gibi kelimelere raks ettiremiyorum. Madem gündeme getirdiniz, olayın tamamını ben yazayım. Odatv.com'da yayınlanan müstear isimli bir yazı yayınlanmıştı o günlerde. Yazıda geçen cümle şuydu; '68 kuşağının devrimci önderi Abdullah Öcalan..'(İlgili haber:

"Eren Erdem'den Nihat Genç'e yanıt: İyi dinleyin Nihat Bey" haberi, 07 Nisan 2016 tarihinde yazılmıştır. 07 Nisan 2016 tarihinde de güncellenmiştir. Politika kategorisi altında bulunan Eren Erdem'den Nihat Genç'e yanıt: İyi dinleyin Nihat Bey haberi 2016 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Eren Erdem'den Nihat Genç'e yanıt: İyi dinleyin Nihat Bey 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. Politika konusunda 29 Mart 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 09:49 Sermaye Piyasası Kurulu: Şirketlerin ilk halka arz ön şart tutarlarında indirime gidildi
  2. 09:45 Pelin Karahan: Eşime çıplak fotoğraflar attılar
  3. 09:38 Asal Araştırma Ankara ve İstanbul anketlerini açıkladı: Fark çok büyük
  4. 09:32 Audi, Nisan ortasına kadar Carlos Sainz'dan haber bekliyor
  5. 09:28 Seren Serengil kime oy vereceğini açıkladı: Ben onlar için çok üzülüyorum
  6. 09:23 Karar yazarı Mehmet Ocaktan: Dış güçler olmasa günahlarımızı kime yükleriz
  7. 09:19 Lille'den ayrılmaya hazırlanan Yusuf Yazıcı'dan Beşiktaş kararı
  8. 09:13 Kendini Hazreti Meryem ilan etti
  9. 09:07 Ali Yerlikaya'dan seçim güvenliği açıklaması
  10. 09:02 Meral Akşener'in ardından Ülkü Ocakları ve MHP de Mansur Yavaş'ı hedef aldı
  11. 08:54 İmamoğlu'na ilginç sözler: 17 bakan 1 Cumhurbaşkanı tek başına hakkından geliyorsun
  12. 08:51 Bakan Yerlikaya duyurdu: Kırmızı bültenle aranan 2 kişi İstanbul'da yakalandı
  13. 08:45 Eski bürokrat hakkında soruşturma başlatıldı
  14. 08:39 Oyunculuğu bırakıp maneviyata yönelen Yaşar Alptekin 4 katlı evini gösterdi
  15. 08:32 Film çekimleri başlamadan durdu: Kerem Bürsin koronavirüse yakalandı
  16. 08:25 Borcun çoğu AK Parti'de: Belediyelerin verileri, Bakan’ı yalanladı
  17. 08:21 Depremzede çadırda, Diyanet yöneticileri lüks salonda orucunu açtı
  18. 08:17 Bir polis görevden alındı: Ayhan Bora Kaplan dosyasında ‘köstebek’ skandalı
  19. 08:10 İsmail Saymaz: ‘Solüsyonu kestik’ deyip kesmemişler
  20. 08:06 Fehmi Koru yazdı: Cumartesi akşamı seçim yasakları başlayacak, fakat şapkadan tavşan hala çıkacak
Politika Haberleri