FETÖ, PKK, Avrupa, ABD, Dış Güçler, Üst Akıl: Hepsi ''Evet’ Diyor!

Çağlar Ezikoğlu

Seçim meydanlarının ''Evet’ ayağındaki favori sloganlardan birisiydi ve meydana çıkan Cumhurbaşkanından tut AKP’li siyasilere kadar herkes tek bir ağızdan bunu tekrarladı günlerce: İmralı ''Hayır’ diyor, Kandil ''Hayır’ diyor, FETÖ ''Hayır’ diyor, Pensilvanya ''Hayır’ diyor, Avrupa ''Hayır’ diyor, Amerika ''Hayır’ diyor, faiz lobisi, üst akıl ve envai çeşit dış güçler ''Hayır’ diyor.

Bakıyorsunuz muazzam bir şer ekseni AKP için, zira yedi düvele karşı mücadele ediyoruz felsefesinin altını bu şekilde doldurabiliyorlar. Bu felsefenin seçmen konsolidasyonu için ne kadar elzem olduğunu anlamak çok güç olmasa gerek. Ama referanduma bu kadar az sayıda gün kalmışken, tekrar bir göz atmak lazım hakikatte bu aktörler gerçekten ''Hayır’ mı diyor diye. Aslında bu bakış kararsız olan seçmeni ikna çabası değil. Zira kararsız seçmen kavramına genel itibariyle inanmayanlardanım. İktidarın yarattığı ''düşman’ algısının kendi seçmen kitlesinde ne denli etkili olduğunu da adım gibi bildiğim için bu çabamın o kitlede zerre etki yaratacağını da sanmıyorum. Ama belki yıllardır etkisiz muhalefetten Sıtkı sıyrılan ve bu sebeple sandıktan uzak duran bir kitle vardır, belki onlar Türkiye Cumhuriyet’in mevcudiyetine kurulan bu tuzağın farkında değillerdir, son bir kez salim kafayla okuyup kararlarını verebilsinler diye yazıyorum bu satırları.

Terör Örgütleri ''Evet’ Diyor!

O zaman ilk olarak FETÖ’den başlayalım. Daha önce kaleme aldığım bir yazıda belirtmiştim, 9 Mart 1997’de Fethullah Gülen, Cemaatinin televizyonu STV’ye Başkanlık Sistemi hakkında neler söylemiş[1]; "Başkanlık sisteminin alt yapısı hazırlanmalı, insanımız hazırlanmalıdır. Salahiyetleri genişletilmiş bir cumhurbaşkanlığı üzerinde durulursa bir rıhtım, bir sıçrama ayağı, bir rampa sayılabilir. Ancak milletimizin bugününü ve geleceğini ilgilendiren bu gibi konular geniş platformlarda tartışılmalıdır. Ben şahsen başkanlık sistemine de, salahiyeti genişletilmiş cumhurbaşkanlığına da sıcak bakıyorum."

Peki ya FETÖ’cüler? Özellikle sosyal medyada şu anda yurtdışında keyif içerisinde zevk-i sefa içinde yaşayan kaçak Fethullahçıların aktif bir şekilde ''Hayır’ kampanyası yürüttüğünü görebiliyor musunuz? Hayır. Ya da Pensilvanya’daki Gülen’in 2010’da ''mezardaki ölüleri diriltip evet verin’ açıklamasına benzer bir şekilde bir ''Hayır’ mesajını duydunuz mu? Hayır. Hatta bu yurtdışındaki kaçakların başındaki kumpasçı Emrullah Uslu ''Evet’ oyu vereceğini daha önce deklare etmişti. En son olarak da, Cemaat’e yakınlığıyla bilinen ve 1 Nisan reklamı yüzünden iktidar tarafından yerden yere vurulan işadamı Murat Ülker’de ''Evet’ oyunu açıkladı. Dolayısıyla eldeki bu veriler FETÖ’nün ''Evet’ dediğini göstermek için fazlasıyla yeterli.

Gelelim PKK’ya ve Kürt siyasi hareketine. Öncelikle İmralı’dan başlayalım, İmralı ''Hayır’ diyor mu? Cevabı benim haftalarca üşenmeden yazdığım ve liberal-Kürtçü tayfanın yine haftalarca görmezden geldiği İmralı tutanaklarında mevcut; “Biz Tayyip Bey'in başkanlığını destekleriz. Biz AKP ile bu temelde bir başkanlık ittifakına girebiliriz.'' Bu sorunun cevabını verdikten sonra şöyle bir Kandil tarafına doğru gidelim, şöyle 2013 yılına doğru. Hasan Cemal’in Kandil’deki terörist başı Murat Karayılan ile röportajından, kendisi demiş ki[2]; “Türkiye demokratik bir ülke olacak. Kürtlerin özgürlüğü ile demokrasi arasında kopmaz bağlar vardır. Türkiye’de parlamenter sistem geçerliydi ama demokrasi olmadı. Başkanlık sistemi de olabilir. Baştan retçi davranmıyoruz. Bir arayıştır bu da.'' Bir diğer terörist başı Cemil Bayık ise bu sözlerle röportaja devam ediyor; Türkiye madem yeniden yapılandırılacak, o zaman neden başkanlık sistemi de tartışılmasın ki? Bu ülkede parlamenter sistemle sanki demokrasi mi oldu? Şimdi başkanlık sistemi gelince mi demokrasi gidecek? Türkiye yeniden yapılandırılırken, demokrasi açısından tüm alternatifler tartışılabilir,''[3]
 

Kandil’in referandum süresince süreçle alakalı açıklamalardan kaçınması, ilginç bir şekilde fiilen bir ateşkes kararı almamasına karşın Türkiye’deki saldırılarını birden bire duracak seviyeye getirmesi de ''katı’ bir şekilde ''Hayır’ bloğunda yer almadığını gösteriyor. Peki ya siyasiler? Kürt siyasi hareketinin en önemli temsilcisi konumundaki HDP. Birçok siyasetçisi içeride tutuklu durumda olan HDP, bu tutukluluk durumundan hesap sormak gibi birr hedefi söz konusu iken, ona rağmen oldukça sakin bir referandum süreci geçiriyor. Ortada ciddi bir ''Hayır’ kampanyasından bahsetmek pek mümkün değil. Bu süreçte özellikle CHP’nin Hayır kampanyasına yönelik eleştiriler de mevzuyu daha ilginç bir hale getiriyor. Bunun son örneğini de nam-ı diğer posta güvercini Sırrı Süreyya Önder verdi geçtiğimiz günlerde.

Şu andaki oyları başa baş gördüklerini, ancak kampanyaların sakıncalı yürütüldüğünü söyleyen Önder, şöyle konuştu: “Türkiye Mehter Marşı ile İzmir Marşı arasına sıkıştırılmak isteniyor. Oysa bu ikisinden de ortak bir gelecek ve demokratik bir ülke çıkmaz. Türkiye gibi çok kültürlü bir iklimde yerelin karar süreçlerine katılımını sağlayacak mekanizmaların gelişmesi lazım. ''Hayır çıktı ve biz bildiğimiz gibi yapmaya devam edeceğiz’ düşüncesi demokratik geleceğimiz için bir yarar sağlayamaz.''[4]

Röportajın devamında da posta güvercini Sırrı Bey, Hayır çıkması durumunda AKP iktidarının kendini gözden geçireceğini ve yeniden bir çözüm sürecinin başlama ihtimalini değerlendiriyor. Yani hala aklı AKP ile bir uzlaşma ihtimalinde olan bir siyasi hareketten bahsediyoruz. Böyle bir hareketin kesin olarak ''Hayır’ dediğine dair bir veri de yok elimizde.

Dış Güçler de ''Evet’çi

Gelelim Avrupa’ya, Amerika’ya ve diğer dış güçlere. Onları da yazmıştık daha evvelinden. Birdenbire çıkartılan Avrupa’da konuşturmama krizleri ile ''Evet’ bloğuna nasıl bir ivme kazandırıldığını ve bunun Avrupa ülkelerince iktidar ile birlikte planladığını da ifade etmiştim. Bugün İngiliz Gazete The Times’da kaleme alınan bir analiz aslında bu desteğin neden verildiğini de gösteriyor; Times’ın yazarı Roger Boyes "Orta Doğu'nun daha güçlü bir Erdoğan'a ihtiyacı var" başlıklı makalesinde referandumdan 'Evet' sonucu çıkmasının kazanmasının Türkiye'deki muhalifleri üzeceğini ama Orta Doğu için iyi olacağını öne sürdü.[5] Peki ya gerçekten istedikleri güçlü bir Erdoğan mı? Yoksa tek adamlığını ilan edip tam anlamıyla bir otokrat lider konumuna gelmiş olan bir Erdoğan mı?

Son olarak bu soruya yoğunlaşalım. Memleketin savcıları bu gariban yazarın yazılarını cımbızla çekip Fethullahçılara yönelik eleştirel ifadeleri ''delil’ olarak koymayı akıl ediyorlarsa, belki bu yazıyı da okuyan birileri çıkar ve bu uyarıları ciddiye alır. Avrupa’nın da Amerika’nın da dış güçlerin de yıllardır istemiş olduğu bölünmüş Türkiye ideasının gerçekleşmesine çok az kaldı. Bunu da Erdoğan’a yaptırarak, onu Saddam veya Kaddafi örneğine benzeterek bir dış müdahale yoluyla demokrasi getirme hayaliyle yapacaklarını görmemek için ciddi manada görme problemi olması gerek insanın. Hoş kendisini peygamber görme noktasına ulaşmış birisi bu uyarımı da ciddiye almaz, lakin hala bu ülkenin bölünmez bütünlüğünü düşünenler varsa tekrar dinlesinler. Başkanlık Sistemi emperyal ülkelerin Türkiye’deki ilerici laik Atatürkçü ulus devlet yapısının fiilen sonlandırılması için ortaya atılmış bir sistemdir. Yıllarca bunu uygulamaya çalışan ve muvaffak olamayan bu güçler, bu sefer işi en kolay yoldan halletmekte, Erdoğan’ı bir otokrat lider konumuna sokup Türkiye’yi dış müdahaleye açık bir ülke haline getirmektedirler. Açıkçası bütün bu aktörler bu şekilde ''Evet’ bloğunun içinde yer alırken ve iktidar bütün aygıtlarıyla bu kampanyaları yürütürken ''Hayır’ sonucunun çıkacağına inancım pek fazla yok. Umuyorum Türk halkının bilinçli yurtseverleri sayıca fazladır ve beni yanıltırlar…

*Aberystwyth Üniversitesi, Uluslararası Siyaset Departmanı, Araştırma Görevlisi ve Doktora Adayı

[1] http://www.abcgazetesi.com/fethullahin-istediklerini-gerceklestiriyorsunuz-yapmayin-43468h.htm

[2] http://www.demokrathaber.org/siyaset/kckden-baskanlik-sistemi-aciklamasi-olabilir-h18702.html

[3] http://www.demokrathaber.org/siyaset/kckden-baskanlik-sistemi-aciklamasi-olabilir-h18702.html

[4] http://www.diken.com.tr/hdpli-onder-turkiye-mehter-marsi-ile-izmir-marsi-arasina-sikistirilmak-isteniyor/

[5]