Folkloru zina sayan zihniyete dair

Aydın Tonga 
Haberi kamuoyu ile paylaşan CHP Genel Başkan yardımcısı Veli Ağbaba oldu. Buna göre Malatya Gazi Anadolu Lisesi’nde Müdür Yardımcılığı yapan resim-iş öğretmeni N.T. sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullanmıştı: “"Allah aşkına şu güzelim memleketimizin hangi yöresinde böyle kızlı erkekli bir halk oyunu, maalesef gençlerimize çocuklarımıza halk oyunları adı altında halt oyunları oynatılıyor. Hangi baba 16- 17 yaşındaki kızının elini bir erkeğin tutmasını, diz dize, göz göze, kol kola sarmaş dolaş halt oyunu oynamasını ister. Namusu için cinayet işleyen adam buna izin verir mi? Bence de vermez. Bu şekilde bir halk oyununun neresi İslam’a uygun. Geleneksel kıyafetler giyince bu durum helal mi oluyor. İslam’daki zina mevzusunu okumalı ey analar, babalar."

Habere konu olan şahsın sözlerinin İslam külliyatındaki yerine değineceğiz elbet. Lakin ona geçmeden önce yukarıda aktardığımız sözlere dair birkaç kelam etmek istiyoruz.

Hayata önce cinsiyet sonra insan üzerinden bakan bu yaklaşım tam da “cinsiyet problemli'' sorunların kaynağını oluşturmaktadır. Çünkü bu yaklaşım bir taraftan cinsel kimliği öne çıkarıp, cinselliği tabulaştırırken, diğer taraftan da, yaşamın olağan koşulları içerisinde kadın erkek birlikteliğine karşı çıkarak, insani ve beşeri ilişkileri adeta dinamitlemekte ve tarumar etmektedir. Haliyle böylesi bir tasavvur insana olan güvensizlik bir yana, insanın onur ve haysiyetine de gölge düşürmekte, nitelikli toplum yapısının oluşması ve gelişmesine de engel olmaktadır. Bu anlamda söz konusu zatın değerlendirmeleri kadim insan değerlerine aykırı olduğu kadar tehlikeli ve kabul edilemez bir içerik taşımaktadır.

MEZHEPLER DE FARKLI ŞEYLER SÖYLEMİYOR

 Şimdi gelelim bu meselenin İslam külliyatındaki diğer bir ifade ile İslam mezheplerindeki yerine. Öncelikle şunu ifade edelim ki, bağnaz/ortodoks İslam yorumu kadın erkek ilişkilerinde haberde geçen şahıstan çok farklı düşünmemektedir. Örneğin İslam dünyasında dört hak mezhep olarak kabul edilen mezheplerden Hanbeli ve Şafi mezhebi kadının bütün vücudunun kapalı olması (avret yeri) gerektiğini ifade edeler. Daha açık bir ifade ile anılan mezheplere göre kadın dışarı çıktığında elleri ve yüzü dahil olmak üzere her tarafı kapalı olmalıdır. Yine Hanefi ve Maliki mezhebine göre elleri ve yüzü dışında bütün vücudu kapalı olmalıdır. Durum bu kadar vahimdir işte!

Yine anılan mezheplerin tamamı kadınla erkeğin tokalaşmasının haram olduğunu düşünmektedirler. Şimdi durup düşünmek lazım; kadının yüzünü bile hayattan esirgeyen, erkekle tokalaşmasına bile zinhar izin vermeyen bir zihniyet onun halay çekmesine, erkeklerle yan yana gelmesine tahammül edebilir mi!

Maalesef bu külliyat itibarını koruduğu sürece Malatya’da ortaya çıkan ve folklor oyununu dahi zina bağlamında değerlendiren zihniyetlerde eksik olmayacaktır.

Evet, malum şahıs 16-17 yaşındaki çocukların folklor oynamasının kabul edilmeyeceğini, “namusu için cinayet işleyen'' kimsenin bu duruma izin vermeyeceğini dahası bu durumun zina bahsinde ele alınması gerektiğini buyuruyor.

İSLAM FIKHI ZİNA İÇİN NE DİYOR?

Peki, İslam fıkhında zina mevzusu nasıl ele alınmıştır, gelin şimdi de kısaca bu konuya değinelim. Zina, bilindiği üzere evli olmayan çiftler arasında yaşanan cinsel ilişkidir. Bu durum İslam inancının kutsal kitabı Kuran’a göre açıkça yasaklanmıştır ve suç kabul edilmiştir. Buna göre zina suçunu işleyenin cezası da yüz değnek olarak belirlenmiştir. Fakat mesele burada da kapanmamış hadis olarak öne sürülen metinlerde İslam Peygamberi’nin zina suçunu işleyen evli kimselere “recm'' (taşlayarak öldürme) cezasını uyguladığı öne sürülerek, yüz değneğin bekârlara uygulanacağı (bir yıl sürgün cezası da buna eklenmiştir) evli olanların ise taşlanarak öldürüleceğine hükmedilmiştir. Kim mi hükmetmiştir bu cezaları? Pek tabi, hadis olduğu öne sürülen metinlere dayanılarak, kendisini hüküm sahibi olarak gören pek meşhur İslam âlimleri tarafından öngörülmüştür bu recm cezası!

Öğrencilerin karşısına bir eğitimci olarak çıkan Müdür yardımcısı N.T’nin okumamızı istediği zina mevzusu çok özetle böyle işte! Dediğimiz gibi meselenin çok özet hali bu. Yoksa bütün bir İslam tarihi boyunca pek bilgili (!) İslam alimleri bu konuyu enine boyuna tartışmışlar, konu ile ilgili koca koca kitaplar yazıp zina meselesi üzerine onlarca sayfa yazı döktürmüşlerdir. Örneğin bu sayfalarda ayette geçen “zinaya yaklaşmayın'' sözünden yola çıkılarak kimi durumların zinaya sebebiyet verebileceği ona yol açabileceği gibi teorik derinliği pek mahir tezlere imza atılmıştır. İşte bu tezlerden biri de göz ve el zinasıdır. Buna göre mahrem olana dokunmak ve ona bakmak zina suçuna girer; el ve göz zinasına tabi!

Veli Ağbaba’nın konuya dair şu sözleri bu noktada elbette önemlidir.“Böyle bir anlayışın, binlerce yıllık halk oyununu 'halt oyunu, zina' olarak gören anlayışın IŞİD zihniyetinden farkı yok. Kızla erkeğin el ele tutuşmasını cinayet sebebini normal sayan bu anlayış, bu hasta ruhlu anlayış, hasta ruhlu bir insanın toplumda olması, hele hele öğretmen olması, hele hele bir okulda yönetici olması tehlikelidir, kabul edilemez."

Lakin yazımız boyunca da yer verdiğimiz gibi hadise sadece bu şahısla ilgili değildir. Söz konusu anlayış İslam tarihi boyunca karşımıza çıkmış ve bu doğrultuda onlarca ciltlik kitaplar yazılmıştır. Üstelik bu kitapları yazanlar da, egemen İslam anlayışının kabul ettiği otorite isimlerdir. 

Bu anlamda nihai olarak şunu belirtelim ki; yüzlerce yıllık folklor geleneğini dahi “zinayla'' özdeşleştiren ve elbette halayı ve horunu ile yan yana duran insanları bile ağır bir yargıyla itham eden bu zihniyet, yazı boyunca ifade ettiğimiz külliyatla yüzleşilmediği sürece var olmaya devam edecektir.