Futbol karnavalı başladı

Ali Kaya Soysal
24 takım, 552 futbolcu, tahmini 2,5 milyon seyirci ve tv'lerinin başında 3 milyara yakın izleyicisiyle Euro 2016 önceki gece evsahibi Fransa ile Romanya'nın maçıyla start aldı. Maç öncesi gösteriler ve konser harikaydı, Saint-Denis şehrinin Stade de France'ı dolduran 80 bin kişi adeta mest oldu.

A grubunun ilk maçında bir tarafta Pogba, Griezmann, Giroud, Sagna ve Evra gibi yıldızlarıyla Horozlar, karşısında ise Gençlerbirliği'nden tanıdığımız Stancu en meşhur futbolcusu olan, ama taş gibi disiplinli Romanya. İlk yarının başında  girdiği gol pozisyonundan sonra rakip kaleye hiç gelmeyen Romanya kalesinde 12 gol girişimi ve 2'si direkten dönen 4 pozisyon gördü..

PAYET FARKI
 
İkinci 45'in hemen başında Stancu'yla bir net fırsat daha yakalayan Romenler tamamen savunmaya çekildi ve 57'de sahanın yıldızı Payet'in şık ortasına  Giroud'un kafa golüyle yenilk duruma düştü. Bu dakikadan sonra atak yapmak akıllarına geldi. 65'de kazanılan penaltıyı Bogdan Stancu'nun ayağından gole çevirerek beraberliğe ulaştılar...Maçın üstün olan tarafı Fransa idi ve geç de olsa 89'da Payet'in nefis golüyle turnuvaya 3 puanla başladı.. Payet şampiyonaya damga vuracak futbolculardan biri gibi gözükürken, 100 milyon Euro değerindeki Juventuslu Pogba hayal kırıklığı yarattı.. Romanya'da ise Razman Rat ve Adrian Popa biraz sivrilen oyunculardı..

ARNAVUTLUK'U CANA YAKTI
 
" Şeker gibi grup" diye nitelendirdiğim A grubunun ikinci maçı dün öğleden sonra Arnavutluk- İsviçre arasında oynandı. 5'de kornerden gelen topta Schaer'in kafasıyla golü bulan İsviçre maçı 1-0 bitirdi..Ama Arnavutluk'un kaptanı Cana 35'de kırmızı görüp takımını eksik bırakmasa bu skor olmazdı. Uzun süre 10 kişi oynayan Arnavutlar beraberliği yakalayacak fırsatlar buldu, hele 87'de Gashi karşı karşıya pozisyonda kaleci Sommer'e takılınca yenilgi kaçınılmaz oldu..

Bu maçın bazı enteresan özellikleri vardı; iki kardeş Iaulant ve Granit Xhaka kardeşler karşılıklı takımlardaydılar. İsviçre nin orta saha beşlisi Shaqiri dahil Arnavut kökenliydi...Arnavutluk'un teknik direktörü İtalyan Biasi Arnavut vatandaşlığına geçmiş, bu derece bağlı demek ki takımına. Gruplardan Danimarka - Sırbistan ikilisinin üstüne basarak gelen, 46 milyon Euroluk Arnavutluk takımı seyircisiyle de turnuvaya renk katacak, ama ne yazık ki bir ara yolu ülkemizdende geçen kaptanı Lorik Cana'nın kurbanı oldular. İsviçre'nin başında ise yıllar önce Samsun'u çalıştıran Vladimir Petkoviç var. Bence gruptan Fransa ile birlikte çıkarlar.

EN HEYECANLI MAÇ
 
Şampiyonanın üçüncü maçı ise en son 1958 Dünya Kupasından bu yana tam 58 yıldır hiçbir uluslararası turnuvaya katılamayan Galler ile kadrosunda Napolili Hamsik ve Liverpoollu Skrtel haricinde pahalı oyuncusu olmayan, gruplarda dünya devi İspanya'yı ve geçen hafta hazırlık maçında Almanya'yı deplasmanda 3-1 lik şok bir skorla yenen Slovakya arasındaydı..Britanya adalarının mütevazi takımının yıldızı hiç şüphe yok ki 80 milyon Euroya Real Madrid'e transfer olan Gareth Bale.. İşte bu star 10. dakikada nefis bir serbest vuruş golüyle takımını 1-0 öne geçirirken Stade de Bordeaux'u dolduran binlerce taraftarı çılgına döndü...Maç boyu 3. bölgede baskı uygulayan Galliler 60'da Duda'yla gelen beraberlik golüne kadar rakibini adeta kendi yarı alanına hapsetti. Bu golden sonra morallenen Slovaklar öne geçecek fırsatları buldular ama daha üstün taraf olan Galler 81'de bir dakika önce oyuna giren Robson-Kanu'nun ayağından galibiyet golünü buldu. Kalan dakikalarda savunmaya çekilen ada ekibi skoru korudu ve 3 puanı cebine koydu. Bana göre 3 maçın içinde futbol kalitesi ve heyecanı en üst düzeyde olanıydı Avrupa şampiyonasına ilk kez katılan bu ikilinin 90 dakikası.

OLAYLI BAŞLADI OLAYLI BİTTİ
 
B grubunun ikinci maçı kupaların gediklisi, 25.8 yaş ortalamasıyla turnuvanın en genç takımına ve en yaşlı teknik adamına sahip, 500 milyon euroluk İngiltere ile en yaşlı takım, yeni teknik direktör Slutsky geldikten sonra gruptaki son 4 maçını kazanarak doğrudan finallere katılmaya hak kazanan Rusya arasında akşam kuşağında başladı. Maç öncesi Marsilya caddelerinde yine olaylar çıkaran seyircisinin büyük desteğiyle ilk yarıyı forse etti İngilizler. Özellikle sol kanattan bek Rose ve Sterling ile zor anlar yaşattılar Ruslara..Kane ile girilen çok net bir pozisyon var. Rusya ikinci yarıda genç rakipleri karşısında fizik açıdan zor duruma düşmemek için kontrollü oynadı, 37 yaşındaki  Ignashevich ve 32 yaşındaki diğer stopper kaptan Berezutski santrayı geçmedi dersem abartmış olmam.
 
Çok ilginç, Premier ligi mucizevi bir şekilde şampiyon bitiren Leicester City'den sadece santrafor Vardy var kadroda, o da yedek, lig ikincisi Tottenham'dan ise 5 futbolcu ilk onbirde. İkinci yarıda adalılar oyunun kontrolünü ellerinde tutmayı sürdürdüler. 70'de Rooney'in ceza alanı üstünden çektiği sert şut kaleci Akinfeev'in elinden direğe giderken 3 dakika sonra gelecek golün habercisiydi adeta. Nitekim Tottenhamlı Dier 20 metreden yaptığı serbest vuruşla takımını 1-0'a taşıdı..Kalan  bölümde Ruslar yoruldular ve oyun hakimiyeti tamamen İngilizlerdeydi, ancak futbolun cilvesi +90'da kendini gösterdi. Kornerden gelen topa kaptan Berezutski aşırtma kafa vuruşuyla beraberliği sağladı..
 
İngilizler şansızdı, bu maç berabere bitmemeliydi, ama futbol böyle bir oyun işte. Rusya şimdiye kadar seyrettiğim 8 takım arasında en zayıf halka. Bu maç için ilginç bir not; İngilizlerin kadrosunda yurt dışında oynayan bir tek futbolcu yoktu, Rusya'da ise Schalke'de oynayan Neustadter dışında durum aynıydı..Maç sonundaysa tribünlerde çıkan olaylar oldukça çirkindi..

4 maçta toplam 9 gol atıldı, bunların 5'i ölü toplardan geldi, bu düşündürücü. Akan oyunda defanslar önlem alabiliyor, ama "freekick" ve "corner"lerde  durum farklı. Bu gerçek önümüzdeki maçlara nasıl yansıyacak, merak ediyorum...
 
Bugün yapılacak öncelikle ulusal takımımızın Hırvatistan ile oynayacağı maç ile Polonya-Kuzey İrlanda ve Almanya- Ukrayna maçlarının analizinde buluşmak üzere...