Gezi’deki Hatayı Tekrarlamak: Adalet Yürüyüşü Bitti, Peki Ya Sonra?

Gezi’deki Hatayı Tekrarlamak: Adalet Yürüyüşü Bitti, Peki Ya Sonra?

Gezi’deki Hatayı Tekrarlamak: Adalet Yürüyüş... Çağlar EzikoğluAdalet yürüyüşünün ilan edilmesi ile birlikte temel çekincelerimi ilk günden not etmiştim. Özellikle 16 Nisan referandumu ile bu ülkenin rejiminin değiştirilmesi teşebbüsü karşısında pasif bir siyaset izleyen...

Çağlar Ezikoğlu

Adalet yürüyüşünün ilan edilmesi ile birlikte temel çekincelerimi ilk günden not etmiştim. Özellikle 16 Nisan referandumu ile bu ülkenin rejiminin değiştirilmesi teşebbüsü karşısında pasif bir siyaset izleyen ve şaibeli referandumun meşrulaşması yönünde rol oynayan daha doğru bir ifade ile atı alanın Üsküdar’ı geçmesini sağlayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun neden Enis Berberoğlu’nun tutuklanması ile ''sokak’ları hatırladığını sorguladım. Ve elbette yürüyüşe katılan bazı isimlerin varlığı ziyadesiyle rahatsızlık vericiydi kendi adıma. Örneğin iktidarın otoriterleşmesinin ilk adımları olan Ergenekon kumpası esnasında AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın ''Hasan’ Abi’si olan Hasan Cemal’in yine en büyük kumpasçılardan Nazlı Ilıcak veya Ahmet Altan için yürüyüşe katılması veya Cumhuriyet tarihinin en büyük gerici ayaklanması olan Şeyh Said isyanını anmak suretiyle Şeyh Said’e sahip çıkanların yürüyüşe dahil olmak için çaba sarf etmeleri şahsımın bu yürüyüş nazarındaki çekincelerini kuvvetlendirdi.

Ama bu çekince ve eleştirilerimi herhangi bir platformda aleni bir şekilde dillendirmedim. Veya AKP’nin ''gül’ü haline gelen bazı siyasi parti genel başkanları gibi bu yürüyüşe katılanlara hakaret edecek düzeyde eleştirilerde bulunmadım. Zira bu ülkenin en azından yarısının özlemle beklediği bazı talepler bu yürüyüşle dile getiriliyordu ve yürüyüş parkurunu göz önünde bulundurursak insanüstü bir efor karşımızdaydı. Sadece bu efora saygı bile bu eleştirilerin aleni bir şekilde yapılmaması kanaatini oluşturmuştu bende.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun başlattığı Adalet Yürüyüşü 9 Temmuz’da Maltepe’de düzenlenen ve 3 milyondan fazla (yaklaşık 4 milyon) yurttaşın katılımı ile coşku dolu bir miting neticesinde sonlandı. Gezi’den sonra belki de ilk kez bu ülkenin ilerici yurtsever, Atatürkçü, laik yurttaşları meydanları hınca hınç doldurup hep bir ağızdan isteklerini tekrarladılar. Lakin yürüyüşün akabinde Kılıçdaroğlu’nun yaptığı konuşma ve sosyal medyadaki yaklaşımlar Gezi’de tekrarlanan ve Gezi’nin bir süre sonra sönümlenmesine yol açan o basit hatanın yeniden yapılacağını gösteriyor.

Peki neydi o hata? Aslında hatanın kaynağı AKP’nin özellikle 2011’den sonra dozajını her fırsatta arttırdığı kutuplaştırma siyasetine muhalefetin esir düşmesinden kaynaklanıyor. Kutuplaştırmanın dozajı bardağı taşırmaya ramak kaldığı anda başlayan Gezi direnişi ise muhalif kitlenin ''somut talep’ler üzerinden bir siyasi harita çizmekten aciz kalması ile siyasi iktidarın aleyhine bir olgu olmaktan çıkmıştı kısa bir süre sonra. Evet belki yıllarca konuşuldu, hala daha konuşuyoruz, her fırsatta Gezi direnişinin ne kadar güzel, ne kadar harikulade bir hareket olduğunu söylüyoruz, AKP iktidarının nasıl köşeye sıkıştığından bahsediyoruz, AKP’nin bu Atatürkçü-laik kitleden nasıl çekindiğinden dem vuruyoruz vs vs. Ama bunlar sadece Gezi direnişini olumlamaktan öteye gitmedi, yani somut talepler üzerine bir siyasi mekanizmaya dönüşemedi.

Kılıçdaroğlu’nun manifesto niteliğindeki konuşmasını dinlediğimde ve akabinde yürüyüş/mitingle alakalı sosyal medya yorumlarını okuduğumda benzer bir tabloyu gözlemledim. Kılıçdaroğlu’nun talep olarak sunduğu listede yer alan istekler son derece genel ve çerçevesi net hatlarla çizilmemiş bir metinden ibaretti. Ama daha önemli sorun bu isteklerin siyasi iktidar tarafından karşılanıp karşılanmayacağını test edebileceğimiz bir zaman çizelgesinin olmaması. Yani konuşmasının başında Sözcü Gazetesi’nin yıllarca Fethullahçı çete ile mücadele etmiş Atatürkçü muhabiri Gökmen Ulu’nun doğum gününü kutlayan Kılıçdaroğlu’nun, Gökmen Ulu’nun adil yargılanma hakkına ilişkin somut bir talebi yok. Örneğin “… şu tarihe kadar Gökmen Ulu’nun iddianamesi hazır olmazsa veya şu tarihe kadar iddianame hazırlanmadan tutukluluğu devam ederse, şu şu eylemlerle kendisinin hakkını savunacağız'' şeklinde bir eylem planı yok Kılıçdaroğlu’nun. Genel geçer ifadelerle herkes için adalet temalı bir konuşma izledik. Peki ya sosyal medya? Oradaki tepkiler de Gezi sürecinin basit bir kopyası; ''yine çok güzel birleşen ve adalet isteyen bir halk’, ''AKP’yi şöyle köşeye sıkıştırdık, böyle korkuttuk’ şeklindeki söylemler. Ama bu söylemlerin icrası nasıl olacak? İşte bu soruya hala yanıt bulamıyoruz.

Ve yanıt bulamadığımız her gün, bu tarihi kalabalığın sağladığı o muazzam avantaj dezavantaja dönecek. Nasıl mı? Misal bugün ne konuşuldu? Normal koşullarda böylesi bir tarihi miting sonrası, mitingde dile getirilen taleplerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğine dair tartışmalar olur. Ama bugün tartışılan mitinge kaç kişinin katılıp katılmadığıydı. AKP tarafından amiyane tabirle sidik yarışına dönüştürülen bu tartışma maalesef ki temel gündem maddesi oldu ve bunu temel gündem maddesine oturtan da bizatihi AKP’nin medyası. Yani hali hazırda oradaki 3 milyondan fazla (yaklaşık 4 milyon) yurttaşın taleplerini realize edebilecek bir siyasi güç maalesef ki yok.

Soranlar olacaktır, OHAL şartları, siyasi iktidarın baskıları vs. varken mümkün mü diye? Tam tersine bu miting o mümkün olma durumunu gösterdi. Şu anda AKP ve lideri Erdoğan’ın en büyük korkusu hatta tek korkusu olası bir iç karışıklığın meydana gelmesi ve şiddetlenmesi ile Türkiye’de yeniden darbe koşullarının ortaya çıkması. Zira Erdoğan darbenin siyasi ayağına dokunmadığı ve AKP içerisindeki Fethullahçıları temizleyemediği sürece bu korku ile yaşamaya mahkum. İşte bu öylesine bir korku ki, yol boyunca ufak tefek provokasyonlar dışında katılımcıların güvenliğinin pür dikkat sağlanmasına ve miting alanında kuş dahi uçmamasına yol açtı. İşte burada Kılıçdaroğlu’nun eline geçen tarihi fırsat, bu korkunun üzerine oynayarak, siyasi arenada somut talepler üzerine bir ajanda geliştirip, bu mitingi lehine çevirebilmek. En basitinden Kılıçdaroğlu’na sormak lazım, 16 Nisan sonrası halkın YSK kararına isyanını ''karışıklık olur iç savaşa kadar gider’ diye durdurma gerekçesinde haksız çıktığını görebiliyor mu? Aynı halk Ankara’dan İstanbul’a gayet sorunsuz bir şekilde ve bizatihi iktidar tarafından güvenliği sağlanarak yürüdü ve mitinge katıldı.

Bundan sonra nasıl hareket edeceği Kemal Bey’in bileceği elbet. Lakin hem konuşması hem de konuşmanın akabinde ortaya çıkan tablo maalesef ki bende ümitli bir gelecek için tasavvur oluşturmadı. Hele ki bu hafta içerisinde 15 Temmuz bahanesiyle kendi yüz binlerini meydanlara yığacak olan AKP ve Erdoğan, bu mitingin konuşulurluluğunu kısa sürede sonlandırmak isteyecektir. Eğer Kılıçdaroğlu bir an evvel bir zaman çizelgesi ile somut talepler ve bu taleplerin gerçekleşmemesi durumunda eylem planı ortaya koymazsa, bu miting uzun vadede hem etkisini yitirir hem de AKP’nin ekmeğine her zaman olduğu gibi yağ sürmekten başka bir şey ifade etmez…

*Aberystwyth Üniversitesi, Uluslararası Siyaset Departmanı, Araştırma Görevlisi ve Doktora Adayı

"Gezi’deki Hatayı Tekrarlamak: Adalet Yürüyüşü Bitti, Peki Ya Sonra?" haberi, 11 Temmuz 2017 tarihinde yazılmıştır. 11 Temmuz 2017 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kritik kategorisi altında bulunan Gezi’deki Hatayı Tekrarlamak: Adalet Yürüyüşü Bitti, Peki Ya Sonra? haberi 2017 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Gezi’deki Hatayı Tekrarlamak: Adalet Yürüyüşü Bitti, Peki Ya Sonra? 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kritik konusunda 16 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 08:50 İsmailağa Cemaati’nin kullandığı camide mülteci yakalayan polis sürüldü
  2. 08:45 Fiyatlar artık uygun değil: Chery modellerine nisan zammı
  3. 08:41 Şarkıcı Nez'in isyanı: Aylardır aynı kostümü giyiyorum
  4. 08:36 Güçlü Mete’den doğum gününde Ceyda Düvenci’ye aşk ilanı
  5. 08:30 ''Erdoğan ile Şimşek arasındaki ipler, seçim öncesi kopma noktasına geldi"
  6. 08:27 AK Partili adayın Maldivler'de kaldığı otelin 5 gecelik fiyatı dudak uçuklattı
  7. 08:20 Metin Akpınar'ın kızı Duygu Nebioğlu'nun "Ablamın babası da ünlü" dediği isim Uğur Dündar mı?
  8. 08:14 Nuray Babacan: Kulislerde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 40+1 formülü tartışılıyor
  9. 08:09 İsmail Saymaz: Kepez’in intikamını ‘teleferik’ ile almak
  10. 08:05 Aytunç Erkin yazdı: 28 Şubat’ın “sır” CD’si 2007’de hazırlanmıştı
  11. 08:03 Meteoroloji uyardı: Kuvvetli rüzgar yurda giriş yaptı
  12. 04:52 İran Dışişleri bakanlığı açıkladı: Batılı ülkeler İsrail'in savaş suçları için hesap vermeli
  13. 04:49 Apple Tahtı O ünlü markaya Kaptırdı: Pazar liderliğini kaybetti
  14. 04:44 Sadece 10 yaşında ama Gazzeli çocuklar için 8 bin sterlin bağış topladı
  15. 04:40 Bakan Özhaseki açıkladı: “Yıl sonuna kadar 200 bin deprem konutunu teslim edeceğiz”
  16. 04:35 İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan açıkladı: “Sonraki tepkimiz daha sert, kapsamlı olacaktır”
  17. 04:29 Goncharova yenilgiyi hazmedemedi! Ebrar Karakurt hedef alındı
  18. 04:20 ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya'ya "İsrail'e destekten vazgeçin" uyarısı yapıldı
  19. 04:16 Seçimlerin peşinden ilk kabine bugün: Gündemde hangi konular olacak
  20. 04:03 Özgür Özel'den ağır açıklama : Hatay kararı tam kanunsuzluğun daniskasıdır
ABC Kritik Haberleri