İktidar tüm ulusun itibarını ayaklar altına aldı yazıklar olsun

İktidar tüm ulusun itibarını ayaklar altına aldı yazıklar olsun

İktidar tüm ulusun itibarını ayaklar altına ... Prof. Dr. İzzettin ÖnderTarih her diktatörü alt eder, zira tarih bir süreçtir, bir devamlılıktır, diktatörlük ise insana ve topluma saygısız bir yönetim biçimi olarak sonludur, bir gün mutlaka sonlanır. Bunun nedeni, güç ile...

Prof. Dr. İzzettin Önder

Tarih her diktatörü alt eder, zira tarih bir süreçtir, bir devamlılıktır, diktatörlük ise insana ve topluma saygısız bir yönetim biçimi olarak sonludur, bir gün mutlaka sonlanır. Bunun nedeni, güç ile gözü kararmış olan diktatörün göremiyor olmasına karşın, bizzat sözcüğün anlamında saklı olarak, diktatörün hareket ve mücadele alanı genişledikçe algılama ve yönetme gücünün zayıflaması ve bir şekilde varlığının yok olmasıdır. Diktatör, tanımı icabı, çevresini algılayamadan ve dinlemeden ilerlerken, birçok hatalı işlemlere bulaşarak mücadele alanını genişletir. Bir yandan hataların net olarak algılanamaması, diğer yandan da bunların halk nezdinde perdelenme çabaları, diktatörün bisikleti durdurmasını engeller. Zira bisiklet durdurulursa diktatör düşer ve sağlığında kendisini bekleyen akıbet ile karşılaşır. Acı olan şudur ki, bisiklet durdurulduğunda diktatör yok olur, ama peşinden sürüklediği kütleler de acı çeker. İşte Alman halkının acı sonu!  

DİKTATÖRLER GERİ ADIMI YENİLGİ OLARAK ALGILARLAR      

Tarihin garip cilvesidir ki, Karl Marks, Charles Darvin ve Herbert Spencer yaşamlarını yaklaşık aynı dönemde, ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında sürdürmüşlerdir. Bunlardan Marks, Sigmund Freud’un düşüncelerine benzer şekilde, toplumsal sürecin içsel çelişkilerle gerçekleştiğini, üst-yapı kurumlarının söz konusu çelişkileri baskılayıcı rol üstlenmelerine rağmen, son kertede toplumun devrime sahne olacağını iddia etmiştir. Bilindiği üzere Darvin biyolojik varlıkların çevreye uyum sağlayarak yaşamını sürdürüp gelişebileceği görüşünü geliştirmiştir. Darvin’den önce makalesini yazmış olmakla beraber, temel kitabını Darvin’in eserinden sonra çıkaran Spencer ise evrim görüşünü sosyal alana uygulayarak, “Sosyal Darvinizm'' görüşünü geliştirmiştir. Akademik yaşamında Spencer’den etkilenen Thorstein Veblen de toplumların kendi sürecinde devineceği görüşüne dayalı “kurumsalcı ekol''ü başlatmıştır. Evrim kuramının etkisinde gelişen kurumsalcılık görüşünde, Marks’ın görüşüne karşıt olarak devrime yer yoktur, sistemler çevreye uyum sağlayarak yaşamlarını sürdürebilirler. Hitler, salt komutanlarını dinlemediği için feci akıbetine yürümedi, en büyük hatası olarak, çevre ve doğal koşullara uyum sağlamadan aklının(!) dikine gitmesiyle kendisi ve halkının feci sonunu hazırladı. 1941 sonlarına doğru Alman ordusunun akıbeti neredeyse belli olmuşken hırsından geri dönemeyen diktatör, kendinin de ulusunun da sonuna imzasını attı. Hitler’in savaşın orta yerinde niçin kararından dönmediği geniş bir tartışma konusudur, ancak şu kadarını söylemek yanlış olmaz ki, diktatörler akılcı davranmadıkları için dönüşü hazmedemez ve bunu bir rasyonel davranış olarak değil, bir yenilgi olarak algılayarak halka anlatamazlar! Bir diktatör, böylesi patolojik kişiliği ile, hırsının kararttığı gözünün göremediği kaçınılmaz sonuna ulaşır! Son kertede diktatörün varacağı sonuç halkı ile birlikte kesinlikle hüsran olacağından, ilk aşamalardaki uygulama toplum yararına makul görülebilse dahi siyasette diktatörlere alan açmak affedilemez büyük bir hatadır. Diktatöre alan açan siyasiler, diktatörle birlikte halk düşmanı olarak görülmelidir. 

İKTİDAR TÜM ULUSUN İTİBARINI AYAKLAR ALTINA ALDI

AB kararları karşısında cumhurbaşkanı ve ikincil siyasiler, nasıl bir mantıksa, benimsemediklerini ifade ettikleri kararla yatıp, kararla kalkıyorlar. Hele de, hiçbir aklı başında ve haysiyetli toplumun siyasi malzeme yapamayacağı göçmen pazarlığı koz olarak gündeme taşınıyor ki, bu pazarlıkla sadece siyasilerin değil tüm ulusun itibarının ayaklar altına alınmasında bir beis görülmüyor. Yazıklar olsun!

Böylesi davranışlar acaba salt diktatöryal siyaset olarak mı görülebilir, yoksa sosyal Darvinizm’in açık ya da örtülü uygulaması olarak mı yorumlanabilir? Bu sorunun yanıtına ışık tutabilecek olan şu soruyu da gündeme almak gerekiyor. Bir ülkede halkın hangi grubu uygulanan politikaları desteklemekte, hangi grubu ise keskin bir şekilde siyasi gidişata karşı çıkmaktadır? Baskılanan kurum ve örgütlere bakıldığında, çok kaba bir genelleme ile toplumda özgür düşünce ile siyasi kararlara karşı çıkan ve özgür karar alan ve yayan kuruluşlar üzerinde baskı uygulandığı ileri sürülebilir. Örneğin, üniversiteler, medya, yargı kuruluşları özgür düşünce araç ve kanalları olarak; parlamento, bakanlar kurulu ve bürokrasi ise özgür karar organları olarak kabul edilip, bunlar üzerinde siyasi baskı uygulandığı ileri sürülürse, tepeden yönetimin başatlığı ortaya çıkar. Özgür karar ve düşünce ile siyasete karşı çıkanı baskılamak yönetimin etki alanını oluşturur. Genel halk üzerindeki olağan uygulama ise siyaseten kritik yönetim alanı dışında kalır. Bu koşulda meseleyi salt diktatöryal yönetim açısından ele almanın oldukça sığ bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Böylesi yönetim tarzının, dar blog yönetim sistemi olarak, kısmen iç sermayenin, fakat onun çok daha ötesinde emperyalizmin oluşturduğu sisteme uyum sürecinin koşulu olduğu ileri sürülebilir. Emperyalizmde merkez ekonomiler çevreden kaynak çekerken, çevrede yaşanan sıkıntıların perdelenmesi ya da halkların baskılanması gerekir. Açıktır ki, bu durumda ülkeye bir lider atanıp(!), toplumsal düşünce ve özgür karar alma organ ve kanallarının yandaşlaştırılması ya da uyumlaştırılması, bunun olanaklı olmadığı durumda da baskılanması ya da kapatılması gerekir. Çünkü emperyalizm uygulamasında çevresel ekonomilerin düzene uyum sağlamasının anlamı ve koşulu tüm dokunun uyumlaştırılması, daha doğrusu sessizleştirilmesidir. Ne hazindir ki, böyle bir süreç diktatörün psikolojisine uygun olduğu kadar emperyalizmin de çıkarlarına denk düşer.

AVRUPA’DAKİ VATANDAŞLARIMIZI PERİŞAN ETMEKTEDİR

Avrupa Parlamentosunun son kararı ve bu karar giderken yaptığı çeşitli ikaz ve itirazlar göstermelik değil idi, ancak bu süreci emperyalist güçlerin Türkiye’yi sömürü içi fakat siyasi birlik dışında tutma vesilesi dışında, ülkenin demokratikleşmesi konusundaki endişeleri ile açıklamak fazla anlamlı görülemez. Zira emperyalist açısından çevresel ekonomilerin sisteme uyumu demokratikleşmeyi kapsamaz. Avrupa, kendi açısından haklı ya da haksız, Türkiye’nin tam ortaklığı konusunda öteden beri taşıdığı tereddütleri silemediği gibi, Türkiye’nin tam üyeliği ile bizzat emperyalist hedeflerini de bugün olduğu kadar gerçekleştiremeyeceğini, hatta bizzat kendisinin ağır maliyetlere katlanacağını düşünüyor olabilir. Kısacası, Türkiye Batı dünyasının standartlarında modernleşemediği için dışarıda tutulurken, aynı zamanda ülke halkının emperyalist uygulama sonuçlarını analiz edemeyecek düzeyde de “emperyalizme uyum''lu hale getirilmesi arzulanmaktadır. Eşzamanlı uygulanan politikaların her ikisi de emperyalisti mutlu ederken, ikincisi siyasiyi mutlu etmektedir. Ancak her iki uygulama da hem Türkiye’deki hem de yurt dışındaki, özellikle de Avrupa’daki vatandaşlarımızı perişan etmektedir. Öyle bir siyaset ki, emperyalistle kol kola vaziyette halkımız perişan edilmektedir!

İzzettin Önder

Not: Yazı 28.11.2016 tarihinde OdaTV'de yayımlanmıştır, ABC okurları için alıntılanmıştır 

"İktidar tüm ulusun itibarını ayaklar altına aldı yazıklar olsun" haberi, 28 Kasım 2016 tarihinde yazılmıştır. 28 Kasım 2016 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kritik kategorisi altında bulunan İktidar tüm ulusun itibarını ayaklar altına aldı yazıklar olsun haberi 2016 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. İktidar tüm ulusun itibarını ayaklar altına aldı yazıklar olsun 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kritik konusunda 23 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 18:15 Yeni Araştırma: Şarkı Sözleri Daha Öfkeli ve Tekrarlı Hale Mi Geliyor?
  2. 18:11 ABD'de Yeni Konut Satışları Mart Ayında Güçlü Büyüme Kaydetti, Fiyatlar Hafif Geriledi
  3. 18:08 Yaşlı Nüfus Hızla Artıyor: TÜİK'in Son Verileri
  4. 18:07 iflas dalgası devam ediyor: Türkiye'nin iki dev şirketi daha iflasını açıkladı!
  5. 18:01 Antony Blinken: İnsan Hakları Raporu'nda Öne Çıkanlar ve Tartışmalar
  6. 17:58 Ekonomist: TCMB Faizinde Değişiklik Beklenmiyor, Borsada 10 Bin Puan Hedefi Konuşuluyor
  7. 17:51 B1 sınıfı ehliyet nedir?
  8. 17:50 Tiktok, Instagram'a Rakip Olacak Yeni Uygulaması 'Tiktok Notes' ile Fotoğraf Paylaşımına Giriyor
  9. 17:46 Opel'in yeni elektrikli SUV'u, etkileyici menziliyle Türkiye pazarında yerini alıyor!
  10. 17:43 Tunus Kıyılarında 19 Göçmenin Cansız bedenine ulaşıldı
  11. 17:39 İYİ Parti Ankara İl Başkanı Akif Sarper Önder Görevinden İstifa Etti
  12. 17:36 Hızlı ve Lezzetli: 15 Dakikada Kaşık Tatlısı Tarifi!
  13. 17:28 İYİ Parti'de bir istifa daha! Ankara İl Başkanı Akif Sarp Önder istifasını verdi
  14. 17:17 New Jersey'de Rutgers Üniversitesi İslami Yaşam Merkezi'ne Yapılan Saldırıda Nefret Suçlaması
  15. 17:16 Europol ve Bosna-Hersek Polisi Ortak Operasyonla Uyuşturucu Karteline Darbe Vurdu
  16. 17:12 Azerbaycan-Ermenistan Sınırında İlk Sınır Taşı Yerleştirildi
  17. 17:06 Hastalıklara Veda! Doğal Antibiyotik Kaynağı: Çaya "2-3 Tane Atmanız Yeterli
  18. 17:05 Memur Maaşlarında Kesinti Sürprizi! SGK Uzmanı Ali Tezel Uyardı
  19. 17:05 İYİ Parti'de istifa dalgası büyüyor: Ankara İl Başkanı Akif Sarp Önder istifa etti!
  20. 17:05 Bitkileri Tehdit Eden Pas Hastalığı: Belirtileri ve Zararları Nelerdir?
ABC Kritik Haberleri