İnsancıl Şubat sayısı çıktı

İnsancıl Dergisinden Seçmeler

Cengiz Gündoğdu – Yıldız Güncesi

İnsanlığın konumunu düşünüyorum yeniden… Rus Büyükelçisi’ni katledenler, hangi sorunu çözdü bu olay… canlı bombalarla insan katledenler… hiçbir sorunun çözülmediğini biliyorsunuz. Bunun yerine insani kültürel bir yolla kavga verseydiniz, o sorunlar çözülürdü. Bu kavga ülkenin demokrasisini de varsıllaştırırdı. Ortadoğu insanı bu noktada değil. Kaptıkaçtıya binen kız hoşuna giderse “Hanımefendi siz çok hoşuma gittiniz. Zamanınız varsa yol üstünde bir kahve içebilir miyiz'' demiyor, kızı kaçırıyor… ondan sonra…

Betül Çotuksöken - Felsefenin Gör Dediği: Felsefe Tarihi: Antropontolojik Okuma 8

Petrus Abælardus (1079-1142) antropontolojik felsefe tarihi okumasını haklı çıkaran en tipik Ortaçağ figürlerinden biridir. İnsan-dünya-bilgi ilişkisinde insanı kalkış noktası yapan, insan açısından dünyaya ve bilgiye/bilgi olmayana ilişkin çerçeveleri gözler önüne seren; kendisini, kendisi gibi olanlar aracılığıyla anlamaya çabalayan Abælardus, XII. yüzyıl Avrupa’sının en güçlü tanıklarından biridir aynı zamanda. Onun en ayırt edici özelliklerinden biri özyaşamöyküsünü kaleme almış olmasıdır; yazdıklarının merkezinde kendisi vardır.

Berrin Taş – Hep Yolda

Dün akşam Atölye’de yine şiirle yıkandık.  Afşar Timuçin’in şiirlerini severim. İlk ne zaman tanıştığımı düşündüm.  Deniz Saraç sundu etkinliği. Baha Çıtakoğlu fotoğrafları çekti.  Deniz konuşurken zihnim geriye gitti.  İnsancıl yayımlanmaya başlamamıştı daha. “N. Hikmet’in Şiiri'' kitabını okumuştum. O kitap beni çok etkiledi.  N. Hikmet’e,  N. Hikmet’in şiirine yaklaşımı öncelikle sevecendi. Sevecenlik dilin kullanımından kaynaklanıyor. Bir de felsefi birikimin getirdiği kapsayıcı yaklaşım etkileyiciydi. Çözümleyici yaklaşmıştı şiire, şairine.

Yusuf Çotuksöken – Şiddetin Dilleri

Her yanımız yöremiz şiddet, şiddet, şiddet... Gün geçmiyor ki, bir patlama, toplu kıyım, öldürme ve yaralamalar, canlı savaş haberleri, kadınlara ve çocuklara cinsel taciz… haberiyle uyanmayalım… Tepkilerimiz değişik oluyor: Birisi sinirine dokunan bir söz mü etti, yazı mı yazdı, hemen yandaşlarını toplayın o söyleyenin/yazanın peşine düşüp onun cezasını kendisi vermeye çalışıyor… Kimilerimiz korkudan pısıyor, kendi kabuğuna çekiliyor…

Baha Çıtakoğlu - Kemal Bekir’in “Adak'' adlı radyo skeci

Oyunun metnini yeni baştan dizdim.  Kemal Bekir'in yazısına bağlı kalarak, olduğu gibi yeniden kağıda geçirdim. İlk daktilo edilirken yapılmış vuruş hatası gibi, bir iki küçük yazım yanlışını düzelttim yalnızca. Şimdi okurlarıyla buluşuyor… Onu, kendi eseriyle selamlıyoruz. Kemal Bekir’in anısına saygıyla…

Muhammet Zeki Aygur – İyileşmeye İnanmak (Placebo Etkisi)

Farmakolojik olarak etkisiz bir ilacın telkine dayalı bir etki ortaya çıkarma haline plasebo etkisi diyoruz. İlaç vücuda ağız, burun veya enjeksiyon yolu ile verilebilir. Aslında plasebonun fiziksel anlamda tedaviye yönelik bir gücü yoktur. Zihnimiz ile bedenimiz arasındaki muhteşem ilişkinin en basit kanıtını burada görebiliriz. Sahte, yani aslında ilaç olmayan bir ilaç aldıklarından habersiz olan hastalar, dertlerine derman olacak bir hap ya da şurup içtiklerini düşündüklerinden kendilerini daha iyi hissetmesi şeklinde örneklendirilebiliriz.

Asım Öztürk – Yalnızlıktır Şiir

Yağmur kokularına alışırım diyordum. Saçakları tutan kara bulutlardan sonra sokaklar sessizleşti, ıslak ürkek birkaç adım da belli belirsiz çekip gitti. Ne sesler kaldı, ne de ürkek görüntüleriyle insanlar. Uzun ince metal duyarsız gövdesinden çizgiler halinde yere doğru yağmur sürülerini akıtan elektrik direği, bir tek o köşede öylece durup yaklaşan geceye baktı.

Aylin Yıldız - Fehim Yurdal’ın Öykü Kitabı “Yeni Bir Yaşam'' Üzerine Notlar

Fehim Yurdal’ın Yeni Bir Yaşam’ını okuyup geçmek olmazdı. Kimi öykülerin içerikle biçimine ilişkin notlar aldım. Yazarın öyküyü kurarken yararlandığı estetik biçimlere, dahası öykünün teknik özelliklerine baktım. Yurdal nasıl bir anlatım tekniği kullanmıştı? Zamanı işleyişi nasıldı? İzlek var mıydı öykülerinde? Toplumsal çözümlemeye ilişkin okur neler çıkarırdı? Yurdal’ın öykülerinde nesneler işlevli kullanılmış mıydı?

Berrin Taş -   Cengiz Gündoğdu’yla Eleştiri kitabı üzerine söyleşi. Cengiz Gündoğdu: “yazar ol,  ancak yazının içinde  insan  kal.''

Taner Demir – Muzaffer Ali (Öykü)

Sabahın en taze ışıkları sokaklarını aydınlatırken girdim Fethiye arastasına. Balıkçılar, gümüş renkte taze balıkları tezgahlarına dizmekle uğraşıyorlardı. Manavlar, sebze meyveleri özenle sergilerine diziyorlardı. Baharatçıların demir kepenkleri uğuldayarak açılıyordu. Dün geceden beri içeride demlenen çeşit çeşit baharat kokuları dışarı taşıyordu. Tüm hazırlıkları tamam olmasına karşın güne başlamaya nazlanır gibiydi arasta. Garip bir sessizlik içinde bekleşiyordu.