Kim Bu Kaypaklar?

Berk Yüksel

Anlamından yola çıkalım...

İnanç ve düşüncesini çıkarına, döneme ve güce göre değiştiren, sözüne güvenilmeyen;  devre göre döneklik yapanlar anlamındadır...

Gelişmemiş toplumlarda güç ve menfaat tek kıble olduğu için kaypaklar da hayli fazladır...

“Kim bu kaypak?'' deyince bir anda irkilenler,

Karda yürüyüp izini belli etmeyenlerdir...

Her konuda atıp tutabilir; mangalda kül de bırakmayabilir;

Lakin ne dediği tam olarak anlaşılmazlardır...

Sayısal yığının yığın gibi kalmasından beslenen sığıntılardır.

Bir konuda tavırlarını duymak isterseniz; sonuç nafiledir...

Öyle bir konuşur ki kala kalır kişi...

En acısı ise buncağızlar okumuş, çağdaş görünümlüler arasından çıkarlar,

Genel özellikleri ise popülizmi uçta yaşamalarıdır.

Halk dalkavukluğunda zirveye oynarlar...

Bu ruhunu satanların kendilerini savunma, kendi kendini kandırma biçimleridir.

Onlara göre suçlu, sorumlu geniş kitle asla olamaz...

Yığın ne yaparsa yapsın “Ama bir sorun niye yaptılar'' tavrına sahiptir.

“Bu sonuçtur'' der ve milattan öncesine döner bir sebep bulur ve nitelikli gördüğü yapıyı suçlar.

“Kaypak'' bir hakaret değildir;  bir durum tespitidir, bir sıfattır.

Kendi kendine yalan söylemektir.

Ezikliğin birleştiriciliğini kutsayarak daha akil olduğu düşünülene savaş açmaktır.

Her problemde sorumlu onun için tek bir adrestir.

Halk neyden hoşlanmıyorsa onunla kader birliğindedir.

Cehalet ise bir eksiklik değildir tam tersine kutsanır ve özendirilir.

Onun çıkarı için kıymetli olan, akıl değil nakildir.

Yoluna gitmeyi bilmez, bulaşıcıdır; herkes kendisi gibi kaypak olsun ister...

Kaypaklığı yüzüne vurulunca gerçek yüzü ortaya çıkar, hiddetlenir.

Zira bu konuda kendini gayet iyi bilmektedir...

Aşağılık kompleksi ve kendinden daha iyi gördüğü azınlıktan nefreti ile yoğrulan sayısal yığınlardan ekmek kazanmak için “onlardan –mış'' gibi yapar...

Yığının özgüven patlaması yapması için elinden geldiğince çabalar...

Kaypak için en zor şey kendini tanımlayamayacak olmasıdır.

Menfaat uğruna ihanet ettiği bilgelik, onu çoktan terk etmiştir.

Acıdır onların kaderleri, ayna ile yüzleşemeyen boynu büküklerdir...

Yine de çabalarlar; karanlıkla işbirliği yapıp, aydınlığa kara çalarlar...

Pirincin içindeki beyaz taştırlar, en tehlikelisi...

Kendi karanlığını fark etmeyen ve onu durmaksızın besleyen riyakarlardır.

Kaypaklık nedir?

Menfaati için susandır.

Kaypak kimdir?

Güce biat edip, kendini inkâr edendir.

Kaypak nasıl olunur?

Nabza göre şerbet vererek, devrin adamı olarak, herkes gibi olarak olunur.

Peki, kaypak kimdir?

Ne dedikleri anlaşılmayan ikiyüzlülerdir.

İyi de nasıl olunur?

Üç kuruşluk kazanç için eğilip bükülme ile olunur. Hırsla, üçkâğıtçılıkla olunur...

Her devirde neden çok kaypak bulunur?

Daha fazlasını sürekli isteyen insan en sonunda ruhunu da sattığı için her devirde zebil bulunur.

Sen yine de bana bir cümle ile anlat, anlayışı kıt biri için anlatır gibi anlat; kimdir bu kaypak?

Her alanda toplumun canına okunurken kitleden olmayıp onlara göre nitelikli olan ancak üç maymunu oynayan, işbirliği yapan düzenbazlardır kaypaklar...

Senin aklına hakaret eder gibi konuşan, görülen köyün kılavuz istemeyeceği riyakârlardır kaypaklar...

Vardırlar, çokçadırlar, günümüzde her taşın altından çıkarlar ancak zayıftırlar ve zayıflıkları ise kendilerini herkesten akıllı sanırlar...

Bir kaypağın en önemli özelliği nedir?

Bilinçli halk goygoycusu, halk yardakçısı olmasıdır. Eleştireni de hemen halk düşmanı diye suçlamaya başlayacaktır...

İşin özeti şöyle:

Haysiyetsiz olacaksın ancak haysiyet pazarlayacaksın...

Kırk tane masken olacak her sabah birini takıp dışarı çıkacaksın...

Herkes ile farklı konuşacaksın, kafanda dönen kırk tilkinin kuyruğunu birbirine değdirmeyeceksin...

Millete değer satacaksın, kendi uygulamada batıracaksın...

Hırs ile yanıp tutuşacaksın buna bile değer atfedeceksin...

Akla, bilime; felsefeye savaş açacaksın ama savaş açmamış gibi yapacaksın...

Yığını sömüreceksin, söğüşleyeceksin sonra onları ve cehaleti kutsayacaksın...

Sen, sen olamayacaksın, ne olduğunu bilemeyip kaybolacaksın,

Örneğin gazeteci olacaksın ama gazetecilik yapamayacaksın; soru sormayacaksın ya da çanak tutacaksın,

Haber kanalı olacaksın haber vermeyeceksin,

“Aydınım'' diyeceksin, karanlığa hizmet edeceksin, yüzsüz olacaksın bir de “asıl aydınlık benim, onlar karanlık'' diyeceksin

Zamanın ruhu neyi emrederse hazır ola geçip selamlayacaksın.

Karaktersiz, yüzsüz olacaksın, suratına tükürülse menfaatin için güleceksin...

Tebliğci olacaksın, herkesi kendin gibi yapacaksın...

Masadan dökülen kırıntılara bile tenezzül eden bir kaypak olacaksın.

Yetti mi?

Ne menem bir şeymiş; ne pis bir şeymiş bu kaypaklık... Midem bulandı resmen...

Neyse ki çevremizde hiç yok, çok şükür!