Kore Yarımadası’nda Neler Oluyor?

Kore Yarımadası’nda Neler Oluyor?

Kore Yarımadası’nda Neler Oluyor? Çağlar EzikoğluMemleket gündemini pek fazla işgal etmeyen ama dünya gündemini fazlasıyla meşgul eden bir kriz ile karşı karşıyayız. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti yani Kuzey Kore ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ''nükleer’...

Çağlar Ezikoğlu

Memleket gündemini pek fazla işgal etmeyen ama dünya gündemini fazlasıyla meşgul eden bir kriz ile karşı karşıyayız. Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti yani Kuzey Kore ile Amerika Birleşik Devletleri arasındaki ''nükleer’ krizden bahsediyorum. Tabi bu krizin memleket gündemini meşgul etmemesi benim açımdan şaşırtıcı değil, zira özellikle bölgeye ve bölgedeki gelişmelere hakim olabilecek uzman veya akademisyen sayımız bir elin parmağını geçmez. Bu sebeple Türkiye bu kriz ve Kore Yarımadası’ndaki gelişmeleri sağlıklı kanallar vasıtasıyla duyma noktasında olabildiğince aç bir ülke. Tabi sağlıklı kanallardan kastım, kriz boyunca ABD yönetiminin borazanlığını yapan ve Kuzey Kore yönetimi ''şeytanileştirme’ vazifesi gören Batı medyası değil. Yaşanan gelişmelerin temelinde, yıllardır süre giden ambargo ile uluslararası arenada olabildiğince yalnızlaşmış bir ülkenin ve onun yönetim kadrosunun siyasi hayatta kalma çabası söz konusu. Bu durumu değerlendirmeden önce yaşanan krizin nasıl bu denli büyük bir nükleer savaş ihtimaline dönüştüğünü kısaca anlatmak gerekiyor.

1950-1953 yılları arasında patlak varan Kore yarımadasındaki savaştan başlamak gerekiyor esasında. 2.Dünya savaşı sonrası, dünyanın Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği arasında iki kutuplu bir Soğuk Savaş dönemine girmesinin yüz üstüne çıkardığı belki de ilk savaştı Kore Savaşı. Savaşan her iki tarafında nihai hedefi, Kore’nin tamamını ele geçirip egemen bir devlet kurma isteğiydi. Tabi kurulacak bu devlet ya Sovyetler’in ya da Amerika Birleşik Devletleri’nin güdümünde hareket edecekti. Bir tarafta Çin ve Sovyetlerin desteğini olan Kuzey Kore, diğer tarafta ABD ve BM’nin desteğini alan Güney Kore 3 yıl süren bu savaş sonunda kazanan taraf olamadı ve Kore Yarımadası iki ayrı parçaya bölünerek iki ayrı devletin temsil edildiği bir toprak parçası haline döndü. 

Bu savaş Batı medyasında yıllarca ''komünistlerin’ kapitalizme açtığı yeni cephe olarak lanse edilmiş olsa da, temelde iki büyük gücün veya iki büyük siyasi kutbun güç mücadelesinden ibaretti. Ve bu durum Soğuk Savaş süresince de Kore’nin durumunu şekillendirecekti. 1953’de savaşın sonlanmasından sonra Kuzey Kore’de yönetimin en etkili organı olan Kore İşçi Partisi’nde ipleri ele geçiren Kim İl Sung, ülkenin mutlak hakimi olmuştu. Bu mutlak hakimiyet, Kuzey Kore’nin Sovyetler ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin ideolojik aygıtlarından ilham alarak içeride Juche ideolojisini oluşturmasına yol açmıştı. Juche ideolojisi ile, savaş sonrası hızlıca sanayileşmeyi hedef alan, dış ilişkilerde Sovyet Bloğunun yanında yer alan, içeride ise daha otoriter ve daha militer bir yapıya sahip Kuzey Kore var olacaktı. Karşısında ise dış ilişkilerinde ABD bloğunda yer alan, ekonomik açıdan kapitalist ve içeride kapitalist sistemin siyasi ideolojisi olan liberal demokrasiyi benimsemiş bir Güney Kore vardı. 

Soğuk Savaşın bitişi ve Sovyetlerin dağılması ile birlikte Amerika Birleşik Devletleri’nin tek kutuplu dünyanın lideri konumuna gelmesi elbette Kuzey Kore için tehlike çanlarının çalmasına yol açmıştı. Zira Sovyetler ve Çin’in desteği ile içeride kendine yetebilecek bir üretim ekonomisi oluşturan Kuzey Kore 90’lı yıllara kadar ekonomik açıdan gücünü koruyabilmişti. Fakat hem Sovyetlerin dağılması ile hem de kurucu lider konumundaki Kim İl Sung’un vefatı ile yerine oğlu Kim Jong İl’in geçmesi ile Kuzey Kore üzerindeki ABD baskısı kendisini fazlasıyla hissettirecekti. Bu baskı Kuzey Kore’yi hem siyasi arenada yalnızlaştırma hem de ekonomik anlamda ciddi ambargolar ile karşı karşıya bırakacaktı.

90 ve 2000’li yıllar boyunca bir tarafta ekonomik ambargolar ile ciddi sıkıntılar çeken Kuzey Kore diğer tarafta 1950’de yaşanılan benzer trajedileri tekrar yaşamamak için neredeyse bütün ekonomisini askeri harcamalara yönlendirdi. Aynı zamanda özellikle 90’lı yıllardan sonra neo-liberalizmin etkisi ile Sovyet Bloğu’na yakın ülkelerde liberal demokrasinin varlığını arttırması, Kuzey Kore açısından da ABD güdümüne girme tehdidi oluşturuyordu ve bu tehdit Kuzey Kore’nin içeride daha otoriter bir noktaya doğru evrilmesinin de kaçınılmaz hale gelmesine yol açacaktı. 

Kim Jong İl’in 2011’de ani bir şekilde vefat etmesinden sonra ise liderliğe oğlu Kim Jong Un geçmişti. İktidara geldiğinde sadece 27 yaşında olan ve İsviçre’de aldığı eğitim dışında herhangi bir tecrübesi olmayan Kim Jong Un için, Kuzey Kore’nin kendisinin mutlak otoritesi altında idare edilmesi oldukça zorlu bir işti. Kendi liderliğini kabul ettirmek için Kuzey Kore Ordusu nezdinde gücünü kanıtlamak isteyen Kim Jong Un, ilk olarak iç politikada dizginleri tutmak için çaba gösterecekti. Bunun için de en önemli eylem olarak, ülke yönetimini gizliden idare ettiği söylenen aynı zamanda üst düzey askeri yetkili olan eniştesi Jang Song Thaek’i bertaraf etti. Akabinde ise nükleer silahların üretimi konusunda önemli adımlar atacaktı. Cumhuriyetçi Başkan George Bush’un, Kuzey Kore’yi şer ekseni içerisine dahil etmesinden sonra Kuzey Kore nükleer silahlanma hedefini politika anlayışının ana eksenine koyarak, 2006 ve 2009 yılında iki nükleer silah denemesini gerçekleştirmişti. Kim Jong Un’un iktidara gelişinden sonra ise hem yeni nükleer denemeler hız kazanmış hem de ABD’nin bölgedeki üslerini de hedef alacak ölçüde kıtalararası balistik füzelerin üretimi arttırılmıştı.

Burada Batı medyası tarafından pompalanan bir büyük yalanı daha ifşa etmek gerekiyor. O yalan da nükleer silahlanma hususunda sadece Kuzey Kore’nin dünya için tehdit unsuru oluşturduğu yalanı. Son alınan verilere göre; Rusya 7 bin 500 nükleer başlıkla listenin en başında. Rusya’yı 7 bin nükleer başlıkla ABD izliyor. Üçüncü sırada ise 300 nükleer başlıkla Fransa var. Fransa’yı 250 nükleer başlıkla Çin ve 215’le İngiltere izliyor. Pakistan’ın 100 ila 120 arasında, Hindistan’ın ise 90 ile 110 arasında nükleer savaş başlığına sahip olduğu tahmin ediliyor. Bu ülkeleri 80 nükleer başlıkla İsrail izliyor. Dünyada nükleer başlığa sahip ülkeler sıralamasında son sırada ise Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (KDHC) var. Kuzey Kore’nin son üretimleri ile birlikte nükleer başlık kapasitesi sadece 30. 

Görüldüğü gibi dünya barışı için tehdit olabilecek çok sayıda ülke var. Peki Kuzey Kore’yi bunlardan ayıran unsur ne? Kuzey Kore, ABD’nin önemli ortakları olan kapitalist ekonomik çarkın en önemli dişlileri haline gelen Japonya ve Güney Kore için ciddi bir tehdit barındırıyor Amerika açısından. Şu gerçekliği açık bir şekilde koymak gerekiyor, Kuzey Kore’nin füzelerinin veya nükleer başlıklarının ABD anakarasında herhangi bir toprağına ulaşabileceğini sanmıyorum. Fakat Kuzey Kore’nin silahlanma konusundaki ilerleyişi ile Güney Kore ve Japonya’yı kolaylıkla alt edebileceği tartışılamaz bir gerçeklik olarak karşımızda duruyor. Elbette bu durumun farkında olan Kuzey Kore lideri Kim Jong Un’da bu tehdidi kendi siyasi hayatta kalma mücadelesi açısından kullanıyor. Donald Trump’un iktidara gelişinden sonra Cumhuriyetçi Şer Ekseni politikaların yeniden hayata geçirilmesi, Kuzey Kore’deki rejimin değiştirilmesi hedefini ABD açısından yeniden ortaya koymuştu. Kendi iktidarına bir tehdit olarak gördüğü ABD’ye karşı nükleer silahlanmayı ''caydırıcı’ güç olarak sunan Kim Jong Un, aynı zamanda dünyanın tek kutuplu süreçten Rusya ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin de dahil olduğu yeniden çok kutuplu bir sürece evrilmesinin de avantajlarının farkında. 

Bir diğer unsur da Kuzey Kore’de varlığı tartışılan demokrasi. Elbette Kuzey Kore’nin Batılı literatürde tanımlanan bir demokrasiye sahip olduğunu söyleyemeyiz. Fakat yukarıda anlattığımız tarihsel süreç ve ABD’nin bölgede Kuzey Kore’yi denetim altına alma çabası ile Kuzey Kore’deki otoriter yönetim arasında doğrudan bir neden-sonuç ilişkisinin varlığını da saptamak gerekiyor. Dolayısıyla Batı medyasında Kuzey Kore’nin anti-demokratik politikalarına dair çıkan gün aşırı fantastik! haberlerin de bir amaca hizmet ettiğini gösteriyor. Zira burada verilen basit bir güç mücadelesi. Bir tarafta siyasi iktidarını ABD’den gelecek tehditlere karşı korumak isteyen, ekonomik ambargolar neticesinde olabildiğince fakirleşmiş bir liderliğin nükleer silahlanmayı kullanması söz konusu iken, diğer tarafta Kuzey Kore’deki rejimi sonlandırıp bölgeyi Güney Kore gibi dönüştürerek Rusya ve Çin’in hakimiyetini sınırlandırmayı hedefleyen ABD’den bahsediyoruz. ABD’nin özellikle Bush döneminden sonra süre giden ''democracy promotion’ (demokrasi getirme) üzerinden geliştirdiği emperyal işgal politikalarının Kuzey Kore için de yeniden kurgulanarak bugünlerde piyasaya sürülmesi herhalde gerçek niyetin ne olduğunu açıkça gösteriyor.

Kore Yarımadası’nda süre giden krizi olabildiğince açık bir şekilde özetleyerek, meselenin demokrasi-anti demokrasi veya nükleer silahlanma-Dünya Barışı gibi kavramlar üzerinden yorumlanmaya çalışılmasının neden gerçekçi olmadığını anlatmaya çalıştım. Peki ya bundan sonra? Şahsi beklentim, Kuzey Kore’nin kuruluş yıldönümü olan 9 Eylül tarihinde veya yakın bir tarihte, Kim Jong Un’un yeni bir füze denemesi emri vereceği. Şu ana kadar ki denemelerin ABD üzerinde caydırıcılığı şaşırtıcı bir şekilde gözlemleniyor. Fakat böyle olası bir yeni deneme üstelik Guam Adası gibi bir ABD toprağına doğru yapılırsa, iç politikada oldukça zor durumda olan Donald Trump tarafından fırsat bilinip bir savaş çıkaracağını ve ABD’de gözlerin dış politikaya çevrilmesini sağlayabileceğini düşünüyorum. Tabi her iki ülkenin elinde olan nükleer silahların bölgede ve dünyanın genelinde yaratacağı tahribat ise, hiç kuşkusuz tahmin edilemeyecek kadar büyük olacaktır…

Aberystwyth Üniversitesi, Uluslararası Siyaset Departmanı, Araştırma Görevlisi ve Doktora Adayı

"Kore Yarımadası’nda Neler Oluyor?" haberi, 04 Eylül 2017 tarihinde yazılmıştır. 04 Eylül 2017 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kritik kategorisi altında bulunan Kore Yarımadası’nda Neler Oluyor? haberi 2017 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Kore Yarımadası’nda Neler Oluyor? 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kritik konusunda 26 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 12:05 Çin Uzay Programı: Yeni Taykonot Ekip, Tiengong İstasyonu'na Ulaştı
  2. 12:02 Osmanlı'nın Tatlı Zaferi: Revani Tatlısıyla Lezzet Şöleni!
  3. 11:53 Gönen'de Kaybolan Ekonomist Korhan Berzeg'in Bulguları: DNA Testleri Kimliği Açığa Çıkaracak
  4. 11:50 Galatasaray, Liderlik Koltuğunu Korumak İçin Adana Demirspor'un Konuğu
  5. 11:46 Hız Tutkusu Yeni Bir Boyut Kazanıyor: MG'den Elektrikli Fırtına! 0'dan 100'e 1.9 Saniyede Çıkıyor
  6. 11:46 Milyarder CEO Elon Musk'tan Şok Edici İtiraf: Cinayetlerin Ardındaki İsim Ortaya Çıktı!
  7. 11:45 Çöl Tozu Alarmı: 35 İl İçin Sarı Kodlu Uyarı!
  8. 11:43 'MİT'e alacağız' yalanıyla liseli kıza istismar: Sanıkların cezası onandı
  9. 11:38 Yunanistan, S-300 ve Patriotları Ukrayna'ya Göndermeyi Reddetti
  10. 11:33 Bursa'da Gerçekleştirilen Operasyonda Organize Suç Örgütü Çökertildi: 24 Şüpheli Yakalandı
  11. 11:28 Koray Aydın: ‘Özü başına’ doğru değildi, ittifak ve işbirliklerine açığız
  12. 11:28 26 Nisan 2024: Altın Fiyatlarında Güncel Değişimler
  13. 11:23 Home and Away Yıldızı Orpheus Pledger, Saldırı İddiasıyla Tutuklandı
  14. 11:22 Doğu Perinçek'in danışmanı tutuklandı
  15. 11:18 CHP'den bayram ikramiyelerinin artırılması için kanun teklifi
  16. 11:17 26 Nisan 2024 akaryakıt fiyatları
  17. 11:16 Orman Gülü: Doğanın Sağlık ve Güzellik Mucizesi
  18. 11:15 İstanbul Valiliği, 28 Nisan Pazar günü bazı yolların trafiğe kapatılacağı duyuruldu
  19. 11:12 Çin Dışişleri Bakanı: ABD İle İlişkilerdeki İyileşme Tehlikede!
  20. 11:08 Honda, Ontario'da Dev Elektrikli Araç Fabrikası Kuruyor
ABC Kritik Haberleri