Küresel Borçlar Tarihi Zirvede: İIF Raporu 2024'ün İlk Çeyreğindeki Artışı Açıkladı

Uluslararası Finans Enstitüsü'nün raporuna göre, 2024'ün ilk çeyreğinde küresel borçlar tarihi zirveye ulaştı. 1,3 trilyon dolarlık artış özellikle gelişmekte olan ülkelerde gözlendi. Türkiye'de ise borçlar GSYH'ye oranla gerilerken, ABD ve Avrupa'daki ekonomik politikalar küresel ekonomiyi etkiliyor.

Uluslararası Finans Enstitüsü'nün (IIF) "Küresel Borç Monitörü" raporuna göre, 2024 yılının ilk çeyreği itibarıyla küresel borç miktarı, 1,3 trilyon dolarlık bir artışla 315 trilyon dolara yükseldi.

Geçen yılın aynı döneminde 307 trilyon dolar olarak ölçülen küresel borç, bu yılın ilk çeyreğindeki artışla tarihi bir zirveye ulaştı. Rapora göre, bu artışın büyük bir kısmı özellikle Çin, Hindistan ve Meksika gibi gelişmekte olan ülkelerde gözlendi. Gelişmiş ekonomiler arasında ise borç artışı, ABD ve Japonya'nın yanı sıra İrlanda ve Kanada gibi ülkeleri de etkiledi.

Küresel borç dağılımı incelendiğinde, hane halkı borçları 59,1 trilyon dolara, finansal olmayan şirket borçları 94,1 trilyon dolara, kamu borçları 91,4 trilyon dolara ve finans kurumlarının borçları ise 70,4 trilyon dolara yükseldi.

Borçların gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH) oranı, art arda üç çeyrekte yaşanan düşüşün ardından ilk çeyrekte %333'e yükseldi. Hane halkı borçları, geçen yılın aynı dönemine göre GSYH'nin %62,3'ünden %61,1'ine geriledi. Finansal olmayan şirket borçları ise %96,2'den %95'e düştü. Kamu borçları %95,9'dan %98,1'e yükselirken, finans sektörü borçları %79,6'dan %78,4'e indi.

Türkiye'nin perspektifine gelince, borçların GSYH'ye oranları incelendiğinde, hane halkı borçları %11,8'den %11,4'e, finansal olmayan şirketlerin borçları %52,1'den %47,4'e, kamu borçları %34,6'dan %34,2'ye ve finans sektörüne ait borçlar ise %18,3'ten %16,1'e düştü.

Raporda, ABD'deki "yapışkan" enflasyon ve Amerika Merkez Bankası'nın (Fed) faiz indirimlerindeki gecikmelerin yanı sıra, Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) gevşeme politikalarının ABD dolarının güçlenmesine yol açabileceği belirtiliyor. Bu durum özellikle gelişmekte olan ülkeler için kamu borçlarını daha da zorlayıcı hale getirebilir. Ayrıca, artan ticari uyuşmazlıklar ve jeoekonomik ayrışmaların, gelişmekte olan piyasaların dış borç ödeme kapasitesini azaltma potansiyeline sahip olduğuna dikkat çekiliyor.