Merdan Yanardağ: AKP-MHP ittifakı tutmadı!
Merdan Yanardağ: AKP-MHP ittifakı tutmadı! Gazeteci Merdan Yanardag, CHP’nin sağ eğilimli seçmenden oy almak için sağcı adaylar göstermek yerine, seçmene güven verecek bir program ortaya koyması gerektiğini söyledi. Yanardağ, İYİ Parti’nin CHP’liler yerine AKP’li...
Gazeteci Merdan Yanardag, CHP’nin sağ eğilimli seçmenden oy almak için sağcı adaylar göstermek yerine, seçmene güven verecek bir program ortaya koyması gerektiğini söyledi. Yanardağ, İYİ Parti’nin CHP’liler yerine AKP’li seçmene seslenmesi gerektiğini belirtti.
Geçen pazar günü (18 Nisan) Bursa Kültürperest Kitapevi'nde okurlarıyla buluşan, söyleşi ve kitaplarını imzalama etkinliğine katılan TELE 1 TV ve ABC Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ ile bölge merkezli yayın yapan Tele16.com adlı haber ve yorum sitesi bir söyleşi gerçekleştirdi. Mustafa Emre Özgen'in yaptığı röportajda, Saadet Partisi’nin AKP-MHP-BBP ittifakının dışında kalarak olumlu bir iş yaptığına da dikkat çeken Yanardağ, “Saadet Partisi, Milli Görüş çizgisine sırtını dönmüş kadrolara destek verseydi, kendi varlık gerekçelerine ters düşerdi'' şeklinde konuştu.
Merdan Yanardağ'ın tele16.com'un sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
“İTTİFAK DEĞERLERİ TOPLUMDA KABUL GÖRMEDİ''
AKP ve MHP’nin seçim ittifakı tutar mı?
“İttifak, Türkiye’de İslamcı–faşizan güçlerin yenildiğinin işaretidir. 15 yıllık AKP iktidarı bir iflas halindedir. Son çıkartılan seçim yasası ile değerlendirildiğinde daha net görülebilir. Bu yasa sandığı çalma yasasıdır. Eğer sandığı çalma ihtiyaçları varsa kaybettikleri anlamına gelir.''
“İttifakın tutması mümkün değil. Tuhaftır ümmetçi ve milliyetçi iki partinin yan yana gelmesi sağlanmaya çalışılıyor. Geçmişten bu güne uzanan Türk-İslam sentezcisi bir anlayışa yaslanmak istiyorlar. AKP sıradan muhafazakâr bir parti değil. Türkiye’de Selefiliği, Emevi ideolojisini temsil eder. Daha çok Vahabilere yakındır. Türk milliyetçiliği iddiası olan bir partiyle yan yana gelmesi doku uyuşmazlığına işaret eder. Bu nedenlerle AKP-MHP ittifakının önünde ideolojik ve tarihsel engeller vardır. Bu engellerin bir şekilde aşılabildiğini, muhafazakârlık ve dincilik zemininde buluşulduğunu varsaysak bile 15 yıllık bir iktidar pratiğinin cumhuriyet yıkıcılığının ardından toplum gerçek yüzlerini görmeye başladı. Dokuz yaşındaki kız çocuğu ile evlenmekten tutun kadının toplumsal yaşamdaki yerini ortadan kaldırmaya, yasaklamaya, kadını eve kapatmaya kadar uzanan, bilimi ve aklı reddeden, çağdaş yaşama saldıran çizgiye geldi ve oturdu. Bunun bu toplum tarafından kabul edilmesi mümkün değil. Çünkü 200 yıllık bir derinliği olan Osmanlı–Türk modernleşmesinin ulaştığı bir aşama olan Cumhuriyet, toplumun geniş kesimleri tarafından büyük ölçüde içselleştirilmiştir.''
“BAHÇELİ’NİN SİYASETİ MHP’Yİ BİTİRECEK''
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP ile birlikte çatı aday çıkaran MHP’nin şimdi AKP ile ittifak kurması başarılı bir siyasi hamle mi, yoksa bu parti de iktidar projesinin bir parçası haline mi geldi?
“MHP’nin cumhurbaşkanlığı seçiminde CHP ile ne kadar hareket ettiği tartışmalı bir durum. Aslında birlikte hareket etmediler. Sadece Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığına karşı çıkmadılar. İhsanoğlu MHP’den milletvekili seçilmekle beraber MHP’yi ne kadar temsil ettiği de tartışılır.''
“AKP’nin çıkmaza girdiği ve zora düştüğü her aşamada MHP’nin, özellikle Devlet Bahçeli’nin elini uzattığını ve destek verdiğini görüyoruz. İlki 57. Hükümetin devrilmesidir. 3 Kasım 2002 seçimlerine Türkiye’nin götürülmesidir. Ortada geçerli bir neden yokken erken seçimi telaffuz eden ve hükümetin yıkılmasına yol açan, AKP iktidarının %34 oyla meclisin %65’ini ele geçirerek cumhuriyet karşıtı gerici iktidarın kurulmasını sağlayan Devlet Bahçeli’dir. Hâlâ neden erken seçim istediğinin cevabını verebilmiş değildir. Diğer yandan Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesine verdiği destek önemlidir. O dönemde, "367 krizi" dedikleri anayasanın bir gereğiydi. Bir kişinin cumhurbaşkanı seçilmesi için Meclis'te alması gerekli olan oy sayısıydı. Anayasanın açık hükmüydü. Bu bir yorum değildi. Neredeyse bu durumu darbe diye nitelendirip bir kriz yarattılar.
"Diğeri 7 Haziran 2015 seçimleridir. AKP'nin iktidarı kaybettiği bu seçimlerden sonra İsmet Yılmaz’ın meclis başkanı seçilmesini MHP'nin sağlamasıdır. CHP’nin Devlet Bahçeli’ye başbakanlık teklif etmesine rağmen bunu kabul etmeyerek Türkiye’nin bombalı saldırılar, canlı bomba katliamları eşliğinde toplumda derin bir güvenlik kaygısı yaratılarak 1 Kasım’a erken seçime götürülmesidir. AKP’ye iktidarı yeniden hediye etmiştir. Dördüncüsü ise 16 Nisan 2017 referandumunda MHP'nin AKP'ye verdiği destek ve girdiği bu seçim ittifakıdır. Her zor dönemde özellikle Devlet Bahçeli’nin Tayyip Erdoğan ve AKP’ye verdiği destek çok ilginç. Dolayısıyla MHP’nin ve özellikle Devlet Bahçeli’nin, AKP’nin iktidar projesinin bir parçası haline geldiğini söylemek mümkün. Ama bu MHP için bir kurutuluş olmayacak. Devlet Bahçeli MHP ve MHP geleneğini bu siyaseti ile bitirecek, öyle görünüyor.''
“SAADET PARTİSİ PROJENİN PARÇASI OLMAK İSTEMEDİ''
İttifak ile sağ oylar bütün hale getirilmek isteniyor ama Saadet Partisi’nin duruşu nedeniyle bu proje gerçekleşmedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Saadet Partisi, AKP’nin projesinin bir parçası olmak istemedi. Saadet Partisi İslamcı olmasına rağmen daha milli bir çizgide. Esas olarak Amerika ile işbirliği yaparak Milli Görüş’e sırtlarını döndüklerini düşündükleri kadrolarla birlikte yer almanın kendi varlık gerekçelerine karşıt olacağını gördüler. Doğru da yaptılar. Dolayısıyla AKP’nin bütün İslamcı, muhafazakâr ve milliyetçi dünyayı temsil eden bir ittifak kurmasını da engellemiş oldular. Bu önemli ve iyi bir gelişme.''
“İYİ PARTİ, CHP SEÇMENİNE OYNAMAMALI''
İYİ Parti CHP’den rol mü çalıyor?
“İYİ Parti AKP’deki merkez ve merkez sağ seçmeni oradan koparır ve onları yeninde cumhuriyet değerleri ile buluşturursa anlamı büyük. Gördüğüm kadarıyla daha çok CHP tabanını etkileyen bir işlev görüyor. Bu büyük bir yanlış olur.''
“Türkiye’de siyasal İslamcıların oyu %12-15 civarındadır. AKP, merkez sağda etkili bir oluşum gerçekleşmediği için iktidarda. Merkez sağın çöktüğü koşullarda iktidara geldiler. Merkez sağda yeni oluşumların önünü her defasında kestiler. Demokrat Parti’den Süleyman Soylu’yu transfer ettiler, başbakan yardımcısı ve İç İşleri Bakanı yaptılar. Numan Kurtulmuş’u HAS Parti’den koparıp getirdiler ve başbakan yardımcısı yaptılar. Bunları yapamadıkları zaman da tehdit olarak gördükleri isimleri tutukladılar, oluşumları dağıttılar. Mehmet Haberal gibi, Bedrettin Dalan gibi.. Onların Demirel’in desteğiyle 2007-2008 dönemecinde merkez sağ bir parti kurmasını önlediler. Erkan Mumcu gibi isimleri parayla, rüşvetle saf dışı bıraktılar. AKP’den kopardığı 50 milletvekili vardı, satın aldılar, o da kayboldu gitti.''
“AKP merkez sağda bir oluşumu engellemeye çalıştı fakat Meral Akşener’in gelişini engelleyemedi. Akşener cumhuriyetçilere sesleniyor ve cumhuriyetçi medyayı kullanıyor. Oysa Akşener’in asıl seslenmesi gereken alan AKP’ye giden merkez sağ seçmeni yeniden kazanmaktır. O zaman bir anlamı olacaktır diye düşünüyorum.''
“SAĞ SEÇMENİN OYU GÜVEN VEREREK KAZANILABİLİR''
Gerçekten Türkiye sağı %70’i kapsayacak kadar geniş mi? Ya da tam tersi Türkiye solu %30’a sıkışacak kadar dar mı?
“Bu denklem doğru değil. 1977 seçimlerinde solun toplam oyları %54’e kadar ulaştı. Genel seçimlerde CHP %42 oy aldı. Aynı yılın sonunda yapılan yerel seçimlerde CHP’nin oyları %48’lere çıktı. Aynı seçimde sosyalist adayların oylarıyla birlikte solun toplam oyu %53 ila %54 arasındaydı. Seçimleri boykot eden radikal sosyalist ve devrimci gruplar vardı. İnsanlar bir gecede sağcıyken solcu olmadı. Bu yükseliş 1978 sonuna ya da 1979 yılına kadar devam etti. Bunun bir daha gerçekleşmemesi için hiçbir neden yok. Kimse sol bir daha %50’den fazla oy alamaz diyemez. Böyle bir iddianın sosyolojik ve tarihsel gerekçelerini de ortaya koyamaz. Çünkü bu doğru olamaz. Bunu başarmak tamamen solun, cumhuriyetçilerin izleyeceği politikalara bağlıdır. Bunun için sağa kayarak, muhafazakârlara göz kırparak ya da kendi listelerinden muhafazakâr adaylar göstererek yapılabileceğini zannetmiyorum. Özellikle CHP açısından söylüyorum, muhafazakâr adaylar göstererek bunu yapamazsınız. Sağ seçmene güven vererek yaparsınız.''
“Kendi programına güvenmeyen bir siyasal harekete kimse güvenmez. Seçmen size güvenecek ve inanacak. Onlar sizin kendi haklarını savunacağınızı düşünecek ve güven duyacaklar. 1977 ve 1979’da Fatsalı seçmenler Devrimci Yol ve Dev-Genç’li Fikri Sönmez’e oy verirken bir önceki seçimde Adalet Partisi’ne oy vermişlerdi. Ama Fikri Sönmez’e inandılar. CHP 1973 seçimlerinde %34 oy almıştır, 1977 seçimlerinde %48,5 oy aldı. %16’lık seçmen kitlesi sağdan geldi. Onlar birdenbire solcu olmadılar. Ama CHP ve Ecevit’e güvendiler. Ayrıca 68’den beri gelen birikimin patlamasıydı o.''
“LİBERALLERİN BÜTÜN TEZLERİ ÇÖKTÜ''
1. Cumhuriyetin sonu geldi diyen liberaller başarılı oldular mı? Şimdi neredeler?
“Liberallerin bir kısmı dönek solculardır ya da hâlâ bazıları solcu olduklarını iddia ederler. Onlar çok ağır bir yenilgiye uğradılar. Bütün tezleri yaşam tarafından yanlışlandı. AKP’nin Türkiye’yi demokratikleştireceğini, Türkiye’nin daha özgürlükçü bir ülke haline geleceğini, askeri ve Kemalist vesayet rejiminin yıkılacağını iddia ettiler. Bütün bu tezlerinde yanıldıkları ortaya kondu. Türkiye daha demokratik ve özgür bir ülke olmadı. Daha baskıcı, daha karanlık bir ülke haline geldi. Dolayısıyla liberaller düşmanı yanlış yerde aradılar. Onlar bütün kötülüklerin kaynağında Kemalizm’in ve cumhuriyet değerlerinin olduğunu zannettiler.''
“Türkiye’de sola ve komünizme karşı olanlar aynı zamanda Kemalizm’e de karşıydı. Bu durum yeterince anlaşılamadı. Kemalizm adına darbe yapılacağını bekleyenler Cemaatin darbe girişimi karşısında şaşırdılar. 15 Temmuz dinci bir darbedir. Onların, yani liberallerin demokratikleşmeyi sağlayacak diye destekledikleri güçler darbeci çıktı, darbeci dedikleri ise buna karşı direndi. Dolayısıyla, hayat tarafından bu kadar kısa sürede ve bu kadar açık şekilde yanlışlanmış başka bir siyasal ve entelektüel kesim yoktur. Murat Belgeler, Ömer Laçinerler, Ahmet Altanlar, Mehmet Altanlar, Şahin Alpaylar, Hasan Cemaller, tarihin bu kadar açık şekilde yanlışladığı ve mahkûm ettiği isimlerdir. Kesinlikle kullanışlı aptallar oldukları ortaya çıktı.''
Medyanın %90'ını elinde tutan iktidara inat: TELE1 ile dayanışmaya!
"Merdan Yanardağ: AKP-MHP ittifakı tutmadı!" haberi, 25 Mart 2018 tarihinde yazılmıştır. 25 Mart 2018 tarihinde de güncellenmiştir. Gündem kategorisi altında bulunan Merdan Yanardağ: AKP-MHP ittifakı tutmadı! haberi 2018 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Merdan Yanardağ: AKP-MHP ittifakı tutmadı! 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. Gündem konusunda 19 Mart 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.
YORUM YAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.