'Nereye gitti bu entellektüeller?'

'Nereye gitti bu entellektüeller?'

'Nereye gitti bu entellektüeller?' Sami GünalSosyolog *Frank Furedi’nin, entelektüel hayatın nasıl ve ne tür sıradanlaştığını anlatan kitabı derdimize derman gibi. Tam da bizim kültür-düşün hayatımıza dair bağırarak sormamızı gerektiren bir ismi var:“Nereye...

Sami Günal

Sosyolog *Frank Furedi’nin, entelektüel hayatın nasıl ve ne tür sıradanlaştığını anlatan kitabı derdimize derman gibi. Tam da bizim kültür-düşün hayatımıza dair bağırarak sormamızı gerektiren bir ismi var:

“Nereye Gitti Bu Entelektüeller?''

Ne acıdır ki toplum, kitaba ve gerçek bilgilenme-kültür edinme yollarına sırt çevirmiş, ezici bir oranla sadece televizyonlarda ve sosyal medyada denilen “bağımlılık hapı'' ile beslenmektedir. (Dikkat isterim: Kötü vs. demedim. Masumane, bağımlılık dedim.)

İnsanlar, kendilerini bir üst bilgiçlik rafına konumlandırarak sosyal medya denen arenada özellikle de Facebook’ta kendi gibi düşünen kapalı devre arkadaş grubuna karşı tereciye tere satma komikliği sergilemekteler.

Hiçbir şekilde karşı çıkılmayacak, (onlar zaten sendeler) kendince bir düşünce zannettiği ya da caps denen aparılmış kopyalamalarla güya entelektüel düşünce hocalığı ya da yine güya muhalefet etme mastürbasyonları* yapılmaktadır. Dışarıda gelen bir göz, ekranlara şöyle bir baksa bu toplumun içinde sistematik entelektüel/düşün yapısına sahip olan adam/uzman kıtlığı mı var, diyecek.

On on beş tane iliştirilmiş şaklaban* her akşam nöbetçi Noel Baba gibi “boş düşün torbası''nı almış sırtına kanal kanal geziyor. Anlamadıkları konu yok. Bir bakıyorsunuz siyaset bilimci, bir bakıyorsunuz anayasa hukukçusu, bir bakmışsınız ki futbol yorumcusu… Bir de ne göresiniz, almış eline oklavayı yufka açıcısı olmuş. Boş avare kasnak misali çeneleri işleyip duruyor. “İyi konuşuyorlar, hoş konuşuyorlar(!) amma velakin boş konuşuyorlar.''

Bunların istilası yüzünden, penguenleşmenin başladığı aşağı yukarı üç buçuk yıldır ana akım denen televizyonlarda tartışma izlemiyorum. İçim, ruhum sıkılıyor. Bazen aklıma gelirse bakıyorum ki yine bunlar beşibiryerde gibi sıralanmışlar, hemen kaçıyorum. Sadece çok başarılı bulduğum bir güldürü programını izliyorum. Sıkılıyorum dedim de durumum şu:

Üç arkadaş kafa kafaya verip iş başvurusuna gitmişler. Ne iş yaparsınız, sorusuna karşılık tek tek gerçeküstü cevaplar vermeye başlamışlar. Önde duran,

—Ben, normal bir canlının duyamayacağı kadar uzaklıktaki sesleri duyarak üstünüze doğru gelen tehlikelere karşı erken uyarı görevi yaparım, demiş. Diğeri,  

—Ben de normal bir canlının göremeyeceği kadar uzaklıktaki varlıkları görerek üstünüze doğru gelen tehlikelere karşı… Deyince,

Üçüncüsü, arkadaşlarının bu ölçüsüz zırtapozluklarına dayanamayıp,

—Ben de bunlara bakar bakar canımı sıkarım, demiş.

Bir toplum bu kadar kısır olmuş olamaz ki! E peki neden, bu Âdem-Havva kıtlığı?

Tıpkı, havanın tümden değil de “yer yer'' bulutlu ve sağanak olması gibi toplumumuzun kimi kesimlerinde fikir sahibi olduğu düşünülen figür sayısı yer yerdir. Yani, yok kadardır. Daha da yanisi “Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar'' kadar çokturlar.

Eninde sonunda penguen kanalları bakmışlar ki bilgi yüklenmeden fikir taşımaya kalkışanların pek bir alıcısı yok… E, bilgi sahibi olup da fikir üretenlerse egemen anlayışa hepten ters geliyor… Onları hiç çağıramazlar! Ne olacak? Yayın duracak değil ya! Uzman mı yok? Aslolan uzman bulmaktır. Uzman olsun da ne olursa olsun. Çamurdan bile olur.

Televizyonun biri, tutmuş Mikdat Hoca’yı çağırmış. Mikdat Kadıoğlu’nu fizîken diğer bir ekonomi profesörüyle karıştırırım. İkisi de sempatik, ikisi de anlattıkları konuyu ve uzmanlık alanlarını anlaşılır kılanlardır. Mikdat Kadıoğlu,  Meteoroloji ve Afet Yönetimi Profesörüdür. Eh, mevsim kış… Ülkemiz de afetsiz hiç değil ve üstelik deprem kuşağındadır. Hele İstanbul? Ağızlardan yel alsın! Mikdat Hoca’dan daha ehil bir afet uzmanı çağrılamazdı elbette.

Sıkı duralım, hepimiz yanıldık. Televizyon kanalı, bilgisi ve inandırıcılığı olamayan alan dışı uzmanları çağırmaya pek alışkın olduğu için, şu günlerde onunla yatıp onunla kalktığımız “Anayasa Teklifi''ni tartışmak üzere İTÜ Meteoroloji Mühendisliği'nde öğretim üyesi olan Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu'nu konuk olarak çağırmış. Şimdi anlaşıldı mı demin yukarıda kimi adamları tariflerken neden meteorolojik terimler kullandığım?

Sizi bilmem ama ben şapkamı çıkardım. Asıl ve esas olanın uzmanlık değil de dalkavukluk olduğunu/istenildiğini bundan daha anlaşılır kılan bir örnek olabilir mi? Yok yok bu televizyon programcısı bir subliminal (bilinçaltı) mesajla bu Anayasa teklifinin bir afet olduğunu afet uzmanına anlattırmak istemiş olsa gerek(!)  

Muzip dilden ari olarak, gerçekten Mikdat Hoca’ya dürüstlük-samimiyet ve haddini hukukunu bilen, topluma saygı duyan adam/uzman ödülü verilmesi lazım. Bu tür figürlere ve hasletlere öylesine hasretiz ki… Ödülü hak etmiş olan Mikdat Hoca’nın, toplumun hasret bırakıldığı ve insan-ı kâmile yaraşır mütevazılık içindeki cevabı şu:

“Bir TV, bu akşam yeni anayasa teklifini tartışmak için beni programa çağırdı. Ben her şeyi bilmem! Hava-su-afet hakkında biraz bilgim var…''

Bu arada bir parantez açayım ki televizyonlara kazara çıkan kimileri boş avara kasnak sanılmasın. Ya da hepten diğerleriyle karıştırılmasınlar. Sırf objektif programcılık adına binde bir de olsa görüntüyü kurtarmak için sos niyetine gerçek bir *liberal demokrat ya da sosyal demokrat, solcu molcu, hatta hatta inanılacak gibi değil ama göz boyamacılık niyetine Atatürkçü/Kemalist bile çağırdıkları olabiliyor. Parantezi kapattım.

Gelelim bendenizin durumuna. Durumumu entel gözükmek uğruna Pazar gününün hafifliğine yaraşır bir şekilde biraz ağdalı, ecnebi bir dille anlatasım var(!) O ekran şaklabanlarının yanında benim bu densizliğim hayda hayda hoş görülür.

Oysaki çekiniyordum! İnsanın, uzmanlık durumuna göre dürüstçe davranması gerektiği konusunda Mikkdat Hoca’dan cesaret aldım...

Niye ki? Hukuk nosyonum var hiç yoktan. E formel eğitim derseniz, nosyonumuz var dedik ya! Bu nosyonumuz ucundan kıyısından formellikten geliyor. Tamam, düşmek istemediğim karmakarışık entel ukalalık tuzağından çıkmam gerekiyor. Nosyon derken bir şey -örneğin hukuk- üzerindeki gerekli bilgiyi; formel derken de biçimsel/örgün eğitimi anlatmaktı meramım.

Önümüzde güncel sorunlar var. Bunların temeli hukuktur. Sıralayalım:

-Hukuk Nedir?

Parlamenter Sistem-Güçler ayrılığı nedir?

-Başkanlık-Başkancı sistem nedir?

-Ve çarşaf gibi dolandığımız, literatürde bile adı bulunamayan “Türk Tipi Başkanlık Modeli'' nedir?

Haddini ve hukukunu bilen bir edayla bizim de diyeceklerimiz var elbette. Sıraya koyacağız efendim…

***

*Frank Furedi

Yazıyı yazarken bir arkadaşımın gözü takıldı ve beni uyardı. Yanlış yazmışsın, Furedi değil, Freud olacak; sosyolog değil psikanalist!

Birden dalgınlık/şüphecilik refleksi gösterip kitaplıktaki söz konusu kitaba baktım. Bir yanlışlık yok. İsim çağrışımı var, yanılsamaya yol açmıştır. Olabilir. Herkes herkesi tanıyacak ya da haberdar olacak diye bir şart yok. Dünya geniş. Arkadaşım bu kitaba denk gelmemiş. Dalgınlık gösterip yanlış algılamaya yönelecek okurlara karşı hoş bir anekdot eklemiş oldum.

*Şaklaban: -Şen, şakacı ve güldürücü (kimse) -mec.  Dalkavuk.

*Mastürbasyon: Yazı içeriğinde kullanılan haliyle, Türkçemizdeki teklifsiz konuşma üslubunda mastürbasyon: Kendini oyalamak, avutmak, anlamındadır. Ya da zihinsel tatmin/keyif duyma anlamındadır.

*liberal demokrat: Bunlar ülkemizde yok denecek kadar azdırlar. Örneğin, Cüneyt Ülsever. O da ortamı kendisine yediremediği için çekti gitti.

"'Nereye gitti bu entellektüeller?'" haberi, 05 Şubat 2017 tarihinde yazılmıştır. 05 Şubat 2017 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kritik kategorisi altında bulunan 'Nereye gitti bu entellektüeller?' haberi 2017 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. 'Nereye gitti bu entellektüeller?' 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kritik konusunda 29 Mart 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 14:55 İsrail Kısıtlamalarına Rağmen Mescid-i Aksa’da Cuma Namazı Kılındı
  2. 14:51 Lamborghini'nin Yenilenen Logosu: Güçlü, Zarif, Cesur
  3. 14:43 Yapay Zeka: İş Dünyasında Devrim, Akademide Yenilik
  4. 14:39 Kosova'nın Kuzey Mitroviça Bölgesinde Türkçe Resmi Dil Oldu!
  5. 14:37 Babacan'dan Erdoğan'a maaşı çağrısı: "Milyonlarca emekliyi aldatmaktan vazgeçin!"
  6. 14:34 Osayi-Samuel Trabzonspor Fenerbahçe Maç’ı İçin "Şiddet Maçı Bıraktırmalıydı”dedi
  7. 14:30 Maryland'deki Köprü Faciası: 60 Milyon Dolarlık Kurtarma Çabaları Devam Ediyor
  8. 14:26 Bayraktar: Üretici ve Market Arasındaki Fiyat Farklarına Dikkat Çekiyor
  9. 14:18 Premier Lig'den Radikal Karar: Top Toplayıcı Çocuklar Artık Oyunculara Top Vermeyecek!
  10. 14:14 Goldman Sachs: İstanbul Seçimleri Türk Lirası Üzerinde Olumlu Etki Yaratabilir
  11. 14:06 Yeniden Refah Partisi'ne TGRT'ten Engel: İstanbul Adayları Programa Alınmadı
  12. 14:01 Tacikistan'dan Rusya'daki Konser Salonu Saldırısıyla İlgili 9 Şüpheli Gözaltına Alındı
  13. 13:57 Nida Tüfekçi Güzel Sanatlar Lisesi Öğrencileri Şehitler İçin Vefa Hareketinde
  14. 13:54 Özel Okul Ücretleri Dudak Uçuklatıyor! 1 Milyon Liraya Ulaştı!
  15. 13:52 İEKKK Toplantısında Tunç Soyer'e Veda: "Yola Devam Ediyorum"
  16. 13:50 CHP'den İYİ Parti'ye Sert Tepki: "Kölelik İddialarına Karşı Duruş"
  17. 13:48 Bursa'da Metrobüs Projesi İçin Ön Sipariş Verildi: Mustafa Bozbey'in İncelemeleri
  18. 13:45 Çalışma Bakanı Işıkhan: "31 Mart'ta Yeni Bir Dönem Başlayacak"
  19. 13:45 Süper Lig 31. Hafta Hakemleri Belli Oldu: Öne Çıkan Maçlarda Kimler Düdük Çalacak?
  20. 13:41 Mert Çiller'e Eşine Yönelik Şiddet Davasında Adli Para Cezası Verildi
ABC Kritik Haberleri