Rakamlar hiçbir şey, yobazlık her şey

Rakamlar hiçbir şey, yobazlık her şey

Rakamlar hiçbir şey, yobazlık her şey Yasemin VarlıkTKDF raporuna dayanan ''Türkiye’de ensest ilişki oranı yüzde 40, mağdurların çoğu kız çocuğu’ bilgisi iktidar çevresini kızdırdı. Raporun sonuçlarından çok açıklanmasından rahatsız olan yandaşlar, konuyu...

Yasemin Varlık

TKDF raporuna dayanan ''Türkiye’de ensest ilişki oranı yüzde 40, mağdurların çoğu kız çocuğu’ bilgisi iktidar çevresini kızdırdı. Raporun sonuçlarından çok açıklanmasından rahatsız olan yandaşlar, konuyu hemen Türk halkının aşağılanması kapsamına sokup, fiili yayın yasağı ilan etti. Habertürkten Sevilay Yılman ''Bu oranı verebilmek için somut bir bilimsel veri olması lazım. Var mı peki? Yok’ derken Ahmet Hakan sonucun ''üfürme rakamlar’dan ibaret olduğunu söyledi. TKDF nasıl bir araştırma yürüttü, dayandığı örneklem nasıl elde edildi, hangi program kullanıldı bilmiyoruz. Önemi de yok. Aile içi istismar araştırılması zor bir mesele. Mağdurun çok küçük yaşta, cinsellikle ensest dolayımıyla tanıştığı durumlarda, maruz kaldığı şeyi net olarak anlamlandıramaması, dolayısıyla adlandıramaması sorunundan başlayarak oldukça karmaşık. Yine mağdurun mahkum edildiği sessizlik, ve şahitlerin (diğer aile bireyleri) faillerle başta ekonomik, çeşitli nedenlerle yaşamaya devam etme mecburiyeti düşünüldüğünde kesin bilgi edinmemiz oldukça zor. Bu elbette bu sonucun sağlamasını yapamayız anlamına gelmiyor. AKP Türkiye’sinde dayatılan cinsel kültüre kısa bir bakış çocuk istismarının değil, akraba olmayan erişkinler arasında gönüllü ilişkilerin marjinalleştirildiğini anlamak için yeterli.

Önce cinsel edime dair bildiklerimize bakalım. Cinselliğin sosyal dayanakları üzerine yaptıkları çalışmalarda Simon ve Gagnon, cinsel eylemin her zaman ''senaryo’lara ihtiyaç duyduğunu söylüyor. Senaryodan kasıt meşru aktörler, anlamlı duygulanım ve eylemler, bunlara eşlik eden replikler, mimikler ve sahne elbette. Kısaca cinsel edimin, doğal bir kapasitenin her zaman sosyal dünyada üretilen modeller aracılığıyla ifa edildiğini belirtiyorlar. Bu senaryolar kültürün içinde gömülü ve romandan gazete haberine, filmden müziğe yazınsal, görsel, işitsel her şey cinselliğe dair senaryolar barındırır. Senaryolar, hali hazırda var olan ilişkilenme ve iktidar biçimlerini yansıttığı gibi aynı zamanda onları meşrulaştırırır, yeni nesillere benimsetir ve tekrar ettirir. Elbette bu senaryolar sürgit modeller değildir, her şey gibi zamanla değişir. İçinde ''yeni değmiş on üç on dört yaşına’ geçen türküler birer senaryodur örneğin. Yetişkin erkek ve kız çocuğu meşru aktörler; yar sevmek olağan duygulanım; kaçırma, samanlıkta basılma, ağaca yatırma anlamlı eylemler; ''çöz göğsünden düğmeleri, göreyim gül sineleri’ erişkin erkeğin repliğidir. Dağlar, dereler, samanlıktan bahsedildiğine göre sahne yakın geçmişin kırsal dünyasında kurulu. Bu türküler çoğunluk erişkin erkek ozanın, yani iktidar ve meşru arzu sahibinin sesinden dinlendi. Kız çocuğu edalı, işveli fakat fiilen dilsiz olduğundan o bu senaryonun sessiz aktörüydü. 12 Eylül sorasında bu senaryo pek rağbet görmedi, pop kültürü bize bambaşka bir senaryo önerdi. Meşru aktörler çoğunlukla erişkin kadın ve erkekti artık. 80 ler ve 90lar boyunca senaryo hep aşk ve arzu çerçevesindeydi. Üstelik artık kadınların da replikleri vardı. Kadınlar ''bu gece gel yarın istersen yine git’ diyerek arzu bildirebiliyordu. Çiftler saat kulesinde, tren garında, sahilde buluşuyor, cinsel edim ''eve kokun siner, duvarlara sesin’de geçen evde vuku buluyordu. Replikler genelde gönüllü ilişkilerin klişelerine gönderme yapıyordu. Aldatmanın erkek aktöre reserve edilmesi haricinde, düetlerde gördüğümüz üzere, her iki cins az çok aynı duyguları, az çok aynı sözlerle ifade ediyordu. 2000lerle beraber bu model de değişti, fakat konudan ayrılmayalım. Sonuç olarak cinsel edim toplumsaldır, kültürel ürünlerin içindeki senaryolar aracılığıyla benimsenir, yayılır. Sosyal dünyada var olan modellerle bireysel cinsel deneyimlerimiz arasında sıkı bir bağ var.

AKP Türkiye’sinde gördüğümüz şeyse bütün unsurlarıyla yerli yerinde, tutarlı bir senaryodan mahrum oluşumuz. Kutsal kitap dışında bir modelleri olmadığı gibi, o modeli çağdaş kültürel formlara uyarlayacak yetkinlikleri, bu formlara aşinalıkları, becerikli sanat ya da edebiyat çevreleri yok. Hoş modelin kendisi de bu yüzyılda, bu toplum için uyarlanabilecek gibi değil. Yukarda görüldüğü gibi bu toplumun geneksel ataerkil senaryosu bile yüzyıllarca erişkin erkek arzusunu ve maşuğun edasını, işvesini bir biçimde dillendirdi. İşveye, cilveye pek bir düşmanlığı yok. AKP ise bize oldukça yabancısı olduğumuz Vahhabi dünyasından sesleniyor, bu yüzden de cinselliğe dair her şeyi şeytanlaştırmaya çalışıyor. Şeytanlaştırılan şeyin kolay kolay senaryosu da üretilemiyor. Dolayısıyla bir yandan meclis kürsüsünden, gazete köşesinden damgalama, tehdit, marjinalleştirme, bir yandan da İslamcı modelin bazı unsurlarıyla derme çatma bir senaryoyu hayata geçirme, teşvik etme yoluyla ilerliyor. Sonuç işte bu ucube cinsel kültür.

Sistematik olarak yürütülen AKP politikaları şunlar; Birincisi kadınların şeytanlaştırılması. Ulu orta gülen, sigara içen, hamile haliyle sokakta dolaşan kadın hep cinsel bir şey ima ediyor, hafif meşrepliğini ortaya koyuyor, çok daha fazlasını vaad ediyor. Kadının ne arzu duyan ne de arzu uyandıran aktör olarak AKP’nin senaryosunda yeri yok. Sürekli saklanarak yaşaması, ümmete üç beş çocuk doğurmak dışında cinsel sahneye çıkmaması gerekiyor. Böyle bir yaşamı benimsemediğini belli eden kadınlar yandaşlarca hedef gösteriliyor, yandaş erkek şiddetiyle tehdit ediliyor.

İkincisi kız çocuklarının evlilik, örtünme, tecrit yoluyla cinsel senaryoya meşru aktörler olarak sokulması. Geçen yıl verilen önergeyle reşit olmayan kız çocuklarıyla yapılan evliliklere yasal statü vermeye çalıştılar. Önergenin geri çekilmiş olmasının hiçbir önemi yok. Devlet çocuk evliliğine açıkça göz kırpıyor. Okulların imam hatipleştirilmesiyle kız çocuklarının örtülme yaşı giderek düşüyor. Çocuklar örtülmek suretiyle erkek bakışına karşı ''korunmuş’ oluyor, çocuk bedeni erotize ediliyor. ''Dokuz yaşında kızla pekala evlenilir’ türünden ifadeler artık suç değil, sosyal medyada dini sohbet.

Üçüncüsü heterososyalliğin marjinalleştirilmesi, kamusal alanın olabildiğince haremlik selamlık ilkesine göre düzenlenmesi. Kızlı erkekli her mekan sorun yaratıyor. Karma yurtlar kapatılıyor, okullarda kız ve erkek çocukların beraber sosyalleşmesi engelleniyor, toplu taşıma araçlarında kadınlar tecrit edilmek isteniyor. Bu düzenlemelerle devletin işaret ettiği şey kadınlı erkekli sosyalleşmenin barındırdığı cinsellik tehlikesi. Devlet, ''iki cins arasında sınıf, iş arkadaşlığı vs. olamaz, iki cinsin yirmi dakika beraber yolculuk yapması bile cinsel yakınlaşmaya ya da tacize yol açar, bedenler yan yanaysa orada cinsel potansiyel vardır’ algısını yaratıyor, topluma bu algıyı benimsetiyor. Dikkat edelim, bu senaryoda seçim, beğeni, ortak ilgi alanları vs. yok. Cinsel sahne sadece ve sadece yan yana gelişle, aynı odada bulunmakla bile açılıyor. Yani AKP politikası iddia ettiği gibi olası cinsel yakınlaşmayı engellemiyor, çocukları da dahil ederek, her türden yan yana gelişi bizzat kendisi cinselleştiriyor. Akraba olmayan yabancıların tanışma olanaklarının bu denli kısıtlandığı bir atmosferde, bir yandan da kutsal kitabın hangi akrabaya nikah düşer, hangisine düşmez tartışması havuz medyasının kanallarında tekrarlanıyor. İktidarın muteber alimleri sürekli hangi akrabayla cinsel ilişki meşrudur konusunu tartışıyor. Akrabalık ilişkileri cinsellik senaryosunun meşru sahnesi haline getirildi. Eski enişteler, yengeler, gelinler meşru aktörler olarak sahneye sürüldü. Dini vakıf kurucusu sıfatında birileri ''annen de olsa diz kapağından yukarısı tahrik eder’ buyurdu. Demek ki sınırlar iyice flulaşıyor.

Dördüncüsüyse AKP’nin erkekleri sürekli güç fantazisiyle kışkırtması. Pasaportsuz, vizesiz Kapıkule’den çıkamayacak milyonlarca erkeğe saltanat ihtişamı, fetih kahramanlığı, bir gece ansızın bir yerlerde bitip namaz kılma, Avrupa’ya diz çöktürme hayalleri kurduruluyor. Çoğu yoksul, eğitimsiz milyonlarca erkek, bu hiç gerçekleşmeyecek rüyalara, aslında var olmayan güçlerine inandırılıyor. Fantazide tümgüçlü erkek, bütün bunları yapamasa da, şimdilik sokakta kadınları taciz etme, dövme hakkıyla idare ediyor. Kadınlar ve kız çocukları güç fantazisinin gerçekleşebildiği serbest alan olarak belirlenmiş durumda.

Şimdi elimizdekilere tekrar bakalım. Yabancılarla tanışmak, flört etmek ayıp, günah ve mekanın haremlik selamlık düzenlenmesi sonucu mümkün de değil. Kız çocukları erotize edildi. Her yıl binlercesi okul hayatından koparılıp eve mahkum ediliyor. Kimin kandaş akraba, kimin meşru arzu nesnesi olduğu artık bilinmiyor, sınırlar belirsiz. Ortada güçlülük fantazisiyle azdırılan, en mühimi sokaktaki tacizi cezalandırmayan devletin evin içinde yaptığına hiç karışmayacağını çok iyi bilen milyonlarca erkek var. Açıkça ifade edilen, meşru duygusu, repliği, eylemleri belli, tutarlı bir cinsel senaryo yok. Cinsel edim devlet katında üretilen söylemlerle arzu ve karşılıklı gönüllülük çerçevesinden çıkarıldı. Sadece cinselliğin hiçbir koşulda çağrıştırılmaması gereken gizli ve karanlık bir alan olduğunu, cinsel edimin her yan yana gelişle gerçekleşebileceğini biliyoruz. Dikkat edelim, bu işi kiminle, nasıl yaparsak yapalım karanlık zaten. Eşle de karanlık, sevgiliyle de karanlık, kız kardeşle de karanlık. Bilmem anlatabiliyor muyum. Şimdi tekrar soralım, yüzde kırk çok mu?

"Rakamlar hiçbir şey, yobazlık her şey" haberi, 04 Eylül 2017 tarihinde yazılmıştır. 04 Eylül 2017 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kritik kategorisi altında bulunan Rakamlar hiçbir şey, yobazlık her şey haberi 2017 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Rakamlar hiçbir şey, yobazlık her şey 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kritik konusunda 25 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 20:14 Ahmet Davutoğlu: "15 Mayıs soykırıma karşı Gazze ile dayanışma günü ilan edilsin"
  2. 19:54 Emeklilere Müjde! 15 Bin TL'ye Kadar Nakit Promosyon Fırsatı Son Başvuru Tarihi Yaklaşıyor!
  3. 19:54 ÇAYKUR'da İş İmkanı! İşte Başvuru Şartları ve Tarihleri
  4. 19:54 Kuş Gribi Kabusu Geri Geldi: Yumurta Fiyatları Artıyor!
  5. 19:54 Petek Dinçöz'ün Annesi Estetik Yaptırdı! Görüntüsü Sosyal Medyada Olay Yarattı!
  6. 19:41 SNP-Yeşiller Koalisyonu Çöktü: İskoçya'da Sera Gazı Anlaşmazlığı Krizi
  7. 19:37 Clara Chizoba Kronborg, YouTube'da Guinness Rekorlar Kitabı'na Giren En Uzun Röportajı Yaptı!
  8. 19:33 İstanbul'da Atatürk'e Hakaret Eden Sanığa Hapis Cezası: 3 Yıl 9 Ay
  9. 19:28 26 Nisan 2024 Günlük Burç Yorumları
  10. 19:25 İslam Memiş: "Piyasalarda biraz dalgalanma görebiliriz"
  11. 19:24 Altın yüzde 2,4 değer kazandı
  12. 19:24 Heyecan Dorukta: Fenerbahçe-Beşiktaş Derbisi Biletleri Satışta!
  13. 19:17 Muslera, Uruguay Milli Takımı'ndan emekli oldu
  14. 19:07 Güzellik Merkezi Kurşunlama Davasında Ara Karar: Tutukluluk Hali Devam Ediyor
  15. 19:01 Barcelona'da Xavi ve Laporta İttifakı: Takımın Geleceği İçin Birlikte Devam Kararı Aldılar
  16. 18:57 Zehra Güneş'in Fenerbahçe'ye Transfer İddiası Yalanlandı: VakıfBank ile Yoluna Devam!
  17. 18:52 Trabzonspor, Gaziantep FK Maçı Hazırlıklarına Hız Kesmeden Devam Ediyor
  18. 18:47 Carlo Ancelotti: Arda Güler Her An Hazır, Ancak Forma Şansı Bulamadı
  19. 18:44 Gazze'de İsrail Saldırıları: Açlık, Hastalık ve Ölüm Halkın Peşini Bırakmıyor
  20. 18:40 Uzayda Çarpışma Tehlikesi: Kullanım Dışı İki Uydu, 10 Metreden Az Mesafede Buluştu
ABC Kritik Haberleri