Sağcılık ve muhafazakar partiler

Sağcılık ve muhafazakar partiler

Sağcılık ve muhafazakar partiler Aydın Tonga  Siyasal platformda kendini “muhafazakâr'' olarak tanımlayan partilerin politik söylem ve eylemleri de çok genel olarak sağcı bir söylemle örtüşmektedir. Bu durum gerek Türkiye özelinde gerekse de dünya da ağırlıklı...

Aydın Tonga 

 Siyasal platformda kendini “muhafazakâr'' olarak tanımlayan partilerin politik söylem ve eylemleri de çok genel olarak sağcı bir söylemle örtüşmektedir. Bu durum gerek Türkiye özelinde gerekse de dünya da ağırlıklı olarak böyledir. Bu anlamda muhafazakâr partilerin ideolojik olarak sağcı olduğunu ifade edebiliriz.  

“Sağcı söylem'' siyasal bir gerçeklik olarak hangi argümanlar eşliğinde var olmaktadır peki? Tarihi, güncel, ekonomik ve politik tahlilleri hangi tezler üzerinden ele almakta ve nasıl bir toplum tahayyülü düşlemektedir? Gelin şimdi bu soruların eşliğinde Türkiye’deki egemen muhafazakar siyasetin gücünü görmeye ve “sağcı siyasetin'' dinamiklerini aralamaya çalışalım.

Sağcı siyasal bakış, düşünsel perspektifini ağırlıklı olarak bireyin aidiyetleri üzerine kurar. Daha açık bir ifade ile seçimlerimiz dışında var olan etnik köken, cinsiyet, din mezhep gibi kategoriler bu bakış açısında göre mutlaklaştırılmakta ve birey içerisinde bulunduğu politik hattın kırmızı çizgilerini aktardığımız bu kategorilere göre oluşturmaktadır. Kendi din/inanç ve etnik kimliğinin güvencesi için politik ve kültürel düzeyde istikrar, statüko ve itaati savunan sağcı siyasal akıl tam bu noktada tarihi hamasetle ele alırken otorite ve devleti de yüceltmektedir. Yüceltme anlayışının devamı olarak politik eylemliliğe karşı tepkisizliği, eleştirel akla karşı mutedil olmayı huy edinen ve tüm bunları “kader'' , “alın yazısı'' söylemleri ile anlamaya çalışan sağ siyasal düşünce biçimi, politik olarak da “muhafazakar partileri''  temsilcileri olarak görmektedir.[1]

Egemen İslam anlayışının da tam bu noktada sağ siyasete angaje olduğunu, benzer biçimde milliyetçi, muhafazakar ve İslamcı kimliği ile öne çıkan hareketlerin de “sağcı'' olduklarını ifade edebiliriz. Zira saydığımız bütün bu yapılar iktisadi olarak kapitalist ilişkiler ağını savunurken, kültürel ve inanç dairesinde de muhafazakar ve geleneksel anlayışı temsil etmektedir. Özellikle din ve inanç eksenli söylemleri dillerinden düşürmeyen “muhafazakar partiler'' kitlelere de sürekli olarak dini yönü ağır basan kavramlar eşliğinde gitmektedir. Gelinen aşamada ise kitle ve onun temsilcileri olarak siyasi partiler vb diğer yapılar “sağ aklı'' sürekli olarak güncellemekte ve görünür kılmaktadır. O kadar ki çok büyük yolsuzluklar ve suçlar sırf sanıkların “dini kimliğinden'' dolayı örtbas edilmekte adeta bu kimseler ve yapılar koruma altına alınmaktadır.

Bu noktada tarihe geçen bir olayı paylaşmak istiyoruz. Avrupa’da bir dönem hayli yükselişte olan ve “yeşil sermaye'' olarak adlandırılan şirketlerin “Müslüman kimliği'' ile öne çıkan insanları dolandırması, bu kitlelere ağırlıklı olarak camilerden ulaşılması ve sadece bir derneğin 40 milyon Euro civarında bir yolsuzluğa imza atması işte bu “problemli ilişkinin'' bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Yine 78 şirketin Avrupa’da gerçekleştirdiği yolsuzluk boyutunun 40 milyar dolara ulaştığı ifade edilmektedir. Bütün bu yolsuzluklardan mağdur olanların sayısı ise aileleri ile birlikte milyonlara ulaşmaktadır.[2] Bütün bunları ifade etmemizin bir diğer sebebi de yolsuzluk tarihine ibretlik başlıklarla geçen bu hadiseler bir süre sonra unutulmuş ve hiçbir biçimde adı geçen dernek ve yapılar vicdanlarda ve akıllarda mahkûm edilmemiştir.

Cemil Meriç’in sağ zihniyeti dair kurduğu şu cümleler oldukça çarpıcıdır: “Sağa türbedarlık düşer; türbedarlık, yani ezeli değerlerin bekçiliği (...) daima çekingen, daima korkak, daima sevimsizdir. Çekingendir, çünkü maziyi temsil eder; maziyi, yani keyfiliği, kanunsuzluğu. Korkaktır, zira kanlı imtiyazların ve karanlık istismarların mirasçısıdır. Sevimsizdir, hangi mezarlığı ürpermeden seyredebiliriz?''[3]  Cemil Meriç’in bu ifadeleri düşünsel kimliği itibariyle ayrıca bir değer taşır zira Meriç, İslami camia içerisinde sevilen ve değer atfedilen bir isimdir.           

Devam edelim.

Sağ siyasal düşünme biçimi, mutlaklaştırdığı kategorileri zaman içerisinde bir değer haline getirdikten sonra bu değerlerin koruyucusu olarak dini ve milliyetçi kimliği öne çıkan partileri sahiplenmektedir. Sanatsal, düşünsel üretkenliği neredeyse askıya alan, eşitlik, adalet gibi kavramlardan olabildiğince uzak duran, yerleşik düzenin sömürü mekanizmalarına hiçbir biçimde itiraz etmeyen bu siyasal yapılanmalar sadece kitlenin kendisine atfettiği “misyondan'' dolayı el üstünde tutulmakta ve desteklenmektedir. “Alnı secdeye değen'' söylemi bu anlamda oldukça düşündürücüdür. Çünkü bu söylem, politik yolun istikametini de çizmekte, secdeyle paralellik kurmayan öğreti ve yaklaşımları dikkate dahi almamaktadır.

Fakat şurası açık bir gerçek ki başta siyasal İslamcılar olmak üzere Hristiyan eğilimli partiler ve Milliyetçiliği ilke edinen partilerin angaje olduğu bu sağ eğilimin varacağı nokta tam bir çıkmaz ve kaostur. Çünkü bu eğilim yerleşik olduğu alanda mensubiyetleri mutlaklaştırıp, onları yüceltirken, kendisi gibi olmayan düşünsel eğilimleri de sırf kökenleri itibariyle dışlamakta hatta düşmanlaştırmaktadır. Bundan dolayı dünyada “sağın yükselişi'' hep bir tedirginlik sebebi olmuştur. Dahası anavatanlarında sağcı partileri destekleyen kimseler göç ettiği ülkelerde “solu'' desteklemektedir. Zaten o ülkelerde de dini ve etnik kimliği dolayısıyla insanları ayrıştıran ve ayrımcılık yapan kesimlerde genel olarak “sağcı partilerdir''.

Öte yandan sosyolojik olarak dinsel ya da etnik kimliği öne çıkan kitlelerin siyasal temsiliyetlerini sağ partilerde görmesi sonuçları itibariyle de büyük sıkıntılara yol açmaktadır. Çünkü böylesi bir noktada anılan siyaset tarzına getirilen eleştiriler sanki belli bir din, milliyet ya da benzeri kategorileri hedef alıyormuş gibi yansıtılmakta ve toplumsal zemin adeta kırılgan fay hatları ile kuşatılmaktadır. Pek tabi olarak kitle sağ siyaset tarzını beslese de, esas da olan siyasal yapıların bu kitleyi istismar etmesi ve kullanmasıdır.[4]

İnsanların tarihi süreçler sonrasında edindiği kimi kimlikler ile doğal belirlenimlerin akabinde kavuştuğu biyolojik ve sosyolojik kategoriler, düşün ve mana dünyasında kuşkusuz bir yer kaplayabilir. Mana alanı içerisinde elbette bütün bu olgular anlam bulabilir. Lakin, toplumları bölen, ayrıştıran; güncel ve can yakıcı sorunları görmezden gelen hatta bu sorunların oluşmasına katkı sağlayan; evrensel bir karşılığı olmayan ve ancak bölgesel düzeyde kıymet gören sağcı paradigmanın dünyayı sunacağı bir çıkar yol yoktur. Umarız bu yalın gerçeklik bir an önce görülür ve başta “dindar kitleler'' olmak üzere bütün bir toplum sağcı zihniyetinden tasallutundan kurtulur.

[1] İlhami Güler, Sağcılık Olarak Sünnilik, Tezkire: Düşünce, Siyaset, Sosyal Bilim, 2000, cilt: IX, sayı: 17, s. 90-100.

[2] http://www.holding-zedeler.de/tuerkische_fassung/img/source-09-10-08/YOLSUZLUK.pdf

[3] http://www.gazeteciler.com/medya-kosesi/zaman-yazari-sagcilik-cikmazini-yazdi-77212h.html

[4] Aydın Tonga, Kapital İslamın Temeli Muaviye, Doğu Kitabevi, 4.Baskı, 2016.

"Sağcılık ve muhafazakar partiler" haberi, 20 Haziran 2016 tarihinde yazılmıştır. 20 Haziran 2016 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kritik kategorisi altında bulunan Sağcılık ve muhafazakar partiler haberi 2016 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Sağcılık ve muhafazakar partiler 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kritik konusunda 26 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 09:50 Oyuncu Bade İşçil'den itiraf: Beni eşlerinden, sevgililerinden kıskandılar
  2. 09:45 Oscar Piastri: McLaren'in şaşırtıcı inişli çıkışlı F1 formunu anlaması gerekiyor
  3. 09:41 Hamas lideri İsmail Haniye, İstanbul’da İsmailağa Cemaati'ni ziyaret etti
  4. 09:35 Bahçeli’nin şarkısının söz yazarı konuştu
  5. 09:31 Mülkiye müfettişleri geldi: Diyarbakır Büyükşehir’de incelemeler başlıyor
  6. 09:21 Husiler, Aden Körfezi’nde bir İsrail gemisini vurduklarını açıkladı
  7. 09:17 İsias Otel davası ikinci duruşması bugün görülecek: Kıbrıslı aileler 3 talepte bulunacak
  8. 09:08 Cem Yılmaz'dan Hasan Can Kaya'ya gönderme
  9. 09:04 İnsan sağlığının hiçe sayılıyor: Et ve Süt Kurumu'nun ithal etlerinde yönetmeliğe aykırı uygulama
  10. 09:00 Bakan Yerlikaya duyurdu: Sarallar'a operasyon: Ümit Saral'ın kardeşi Hakkı Saral yakalandı
  11. 08:50 Cemaat içerisindeki bölünme milyonlarca liralık vurgunu ortaya çıkardı
  12. 08:47 THY’deki huzur hakları dudak uçuklatıyor
  13. 08:39 AK Partili başkan parayla ödül aldı ödemesini İYİ Parti’ye bıraktı
  14. 08:34 Serdar Ortaç'tan peş peşe itiraflar: Paramın biteceğine inanamazdım
  15. 08:30 Bir dizi için daha final kararı
  16. 08:25 Kızılay, 'taşınmaz' bağışlarını satışa çıkardı: Gelen parayla Ankara'da AVM yenileyecek
  17. 08:21 Depremde yakınını yitirene çirkin teklif: Davadan çekil ne istersen verelim
  18. 08:14 Nuray Babacan: AK Parti Kulislerinde Bahçeli’nin mesajları tartışılıyor
  19. 08:10 İsmail Saymaz: Atatürk’ün armağanını Efe’ye çok gördüler
  20. 08:05 Kemal Kılıçdaroğlu: Kimse Erdoğan’ın işleyeceği suça ortak olmamalı
ABC Kritik Haberleri