Sansür mü, gişede hüsran mı?

Sansür mü, gişede hüsran mı?

Sansür mü, gişede hüsran mı? Ali Rıza ÖzkanZaman zaman Odatv ve Aydınlık gazetesinde de yazan Ahmet Yıldız ''solitiraz’ sitesinde değinmese, aslında benim de yorum yapmak niyetim yoktu. Yıldız, İsmail Güneş’in ''Kervan 1915’ filminin sansürlendiğini...

Ali Rıza Özkan

Zaman zaman Odatv ve Aydınlık gazetesinde de yazan Ahmet Yıldız ''solitiraz’ sitesinde değinmese, aslında benim de yorum yapmak niyetim yoktu. Yıldız, İsmail Güneş’in ''Kervan 1915’ filminin sansürlendiğini iddia ederek, bunu “liberal faşist anlayış’ın kültür ve sanat alanındaki hegemonyasına bağlıyor! Buna itiraz etmemek mümkün değil!

Öncelikle, yanlış anlamaları bertaraf etmek için, film hakkında kısaca düşüncelerimi açıklayayım. Ben, filmle ilgili hem hikâyenin anlatılış tarzı ve senaryosu ile ve hem de teknik kotarılışı ile ilgili kimi eleştirilerim olsa da, toplamda başarılmış, iyi çekilmiş bir film olduğunu düşünüyorum. Hem, yönetmenin en iyi filmi diyebiliriz ve hem de “dönem filmi'' denilen kategori içerisinde de ortalamanın üzerinde bir seviyeyi yakaladığını söyleyebiliriz.

KÖRLER VE SAĞIRLAR!

Gazeteduvar sitesi yazarının “sanırsın okul gezisi'' ve Aydınlık yazarının “tarihe ve tehcire bakış açısı bir yana, öyküsü ve sinematografisi açısından hayli olumsuz tepkiler alan'' gibi yorumların filmin gerçekliği ile hiçbir ilişkisi olmayan, önyargılı yaklaşımlar olduğunu düşünüyorum.

Filmde tek bir ima dahi olmasa da, Diyarbakır çevresinde (de!) kafileye eşkıyanın saldırmış olmasından hareketle, filmin “çeteleri Kürt göstermek'' gibi bir amacı olduğuna hükmeden, zehir hafiye ve alt-metin okuyucusu Küyerel yazarı Aziz Yağan ise, çok daha özel bir vak’ıa!

Bütün bunların yanında, Hürriyet yazarı ise, “en azından uzun yol türü bir ''western tadı’ arıyor''du!

Öte yandan, “karşı mahalle'' yazarları da filmin gişede yaşadığı hüsranı anlayamamışlardı. Hemen hepsi, İsmail Güneş’in, filminin sansürlendiği iddiasını sahiplenip, tekrar ediyordu.

Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan’a göre “Kervan 1915, göz göre göre sansürlendi, sinema salonlarından kovuldu!'' Kaplan kendi iddiasını açık artırmaya sunarak, hedef de büyütüyordu: “Şundan hiç kuşku duymuyorum: Eğer bu film, Ermeni tezlerini destekleyen bir film olmuş olsaydı, aylarca kapalı gişe oynardı, yönetmeni de, oyuncuları da kahraman olur çıkardı!'' Yusuf Kaplan acaba Türk sinema seyircisine hakaret ettiğini fark edebildi mi, dersiniz? Hiç sanmıyorum!

Giderek karşı mahallenin “üvey evladı'' haline gelen Akif Beki ise, konuya daha teorik yaklaşmayı tercih ediyordu: “İyi olmak, alıcı ve karşılık bulmaya yetmiyor, yukarıdan aşağıya gerçeğimiz bu.''

Yeni Akit’ten Hüseyin Öztürk ise, sanırım gazetesinin cevval konumunu içselleştirmesi nedeniyle olacak, sorunu daha radikal tedbirlerle çözme önerisini dillendiriyordu: “Mesela Kültür Bakanlığı veya il valileri, sinema filmi işletmecileriyle salon sahiplerine; ''Neden bu filme salon verilmediğini’ soramazlar mı?'' Bir yüz yıl sonra, “Taksim’de ikisini as, bakalım bir daha yapıyorlar mı?!'', kahvehane geyiğinden bir adım dahi ilerleyememiş düşünce çevresinde bocalamamız, elbette üzücü!

KERVAN 1915 FİLMİ SANSÜRLENDİ Mİ?

Son sözümü en başta söyleyeyim: Gösterimde kaldığı 5 gün içerisinde, Türkiye’nin çeşitli illerinde 90 sinemada, Box Office rakamlarına göre toplam 2070 seyircinin bilet alıp izlediği ''Kervan 1915’ filminin sansürlendiğini iddia etmek, abesle iştigaldir. Sinema başına 5 günde 23 seyirci anlamına gelen bu sonuç, filme seyircinin ilgi göstermediği gerçeğinden başka bir yoruma izin vermez.

Dolayısıyla, İsmail Güneş’in “Kervan1915'i dağıtım sorunları ve sinema salonlarının kötü niyetli tutumlarından ötürü salonlardan çekme kararı aldık.'' açıklamasını bir gerçeğin ifşası olarak anlamak ve kabul etmek mümkün değildir. Güneş yaşadığı hayâl kırıklığını ise şöyle ifade ediyordu: “Sinema salonları beni cezalandırıyor. Bu cezalandırma işinde bu işe müdahale edebilecek insanlar, yazarlar, çizerler falan sadece seyrediyor.''

Dünyanın en büyük sanatçıları da bu tür hayâl kırıklıkları yaşamıştır. Hitchcock ''Topaz’la tam bir felaket yaşamıştır. Antonio Vivaldi’nin yaşadıkları ise daha da korkunçtu: Bugün neredeyse çocukların bile bildiği veya en azından bir partisini ıslıkla çalabildiği ''Dört Mevsim’in galasından ıslıklar altında kaçtı. Vs. Tüm bunlar ne sanatçının yeteneklerine ve ne de eserin sanatsal seviyesine dair bir işarettir. Sanat ve sanatçı güncel çekişmelerin çok dışında, kendisini yıllar içerisinde ve emsallerine etkisiyle kanıtlayan bir değerlendirmeyi hak eder.

Öte yandan, ''Solitiraz’ sitesinde Ahmet Yıldız’ın yazdıkları ise, İsmail Güneş’in başarısızlığını ifade ettiği tepkisinden siyasi bir çıkarım yapma çabasıdır ki, kısmen gerçeğe dokunduğu yerler olsa da, mesajı itibariyle, doğruyu ifade etmekten uzaktır. Anlatalım:

Halit Refiğ çok haklı olarak vurguladığı üzere, Türk Sineması bir ''Halk Sineması’dır. Yani, içeriğini, tematiğini ve hatta oyuncularını dahi halkın belirleme gücünü elinde bulundurduğu bir sistemden söz ediyoruz. Refiğ bu durumu, sermayenin ve devletin bu alandan maliyeti ve sorumluluğu nedeniyle uzak durması ile açıklamıştı. Bilindiği gibi, sermaye riski sevmez, bürokrasi de sorumluluk almayı! İkisi de sinemada bolca bulunur.

Aslında, tüm popüler sanat alanlarına taşıyacağımız bu tespit, halkın isteklerine göre film yapmak, müzik yapmak, kitap yazmak vs gibi bir pazar/piyasa koşulu yaratır. Her ne kadar, son 30 yıl içerisinde kısmen sermaye ve devletin bu alanlara ilgisi artsa da, esas olarak hâlâ temel belirleyici piyasa oyuncusunun ''halk’ olduğunu söyleyebiliriz. Yani, İsmail Güneş’in filmini de, Cem Yılmaz’ın filmini de ne sermaye, ne devlet ve ne de sinema eleştirmenleri engelleyebilir. Yeter ki, film halkta karşılık görsün!

İsmail Güneş’in Eşkıya, Issız Adam, Sağ Salim ve daha pek çok iddiamı kanıtlayacak film örneklerine bakıp, nerede yanlış yaptığı üzerine kafa yorması, kendi film hayatında kendisine çok daha faydalı olacaktır, kanaatindeyim.

"Sansür mü, gişede hüsran mı?" haberi, 26 Aralık 2017 tarihinde yazılmıştır. 26 Aralık 2017 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kritik kategorisi altında bulunan Sansür mü, gişede hüsran mı? haberi 2017 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Sansür mü, gişede hüsran mı? 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kritik konusunda 20 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 11:42 İstanbul Valisi Gaziosmanpaşa'daki Toprak Kaymasıyla İlgili İncelemelerde Bulundu
  2. 11:39 Fenerbahçe'de Sadettin Saran Adaylığını Açıkladı
  3. 11:34 NASA Başkanı: Çin'in Gizli Uzay Varlığı ve Ay İddiaları ABD'yi Endişelendiriyor
  4. 11:31 Ortadoğu Gerilimi: Piyasalarda Hareketlilik Devam Ediyor
  5. 11:28 İçişleri Bakanı: Mardin ve Diyarbakır Belediyeleri İddiaları İçin Soruşturma Başlatıldı
  6. 11:24 Galatasaray, Okan Buruk'a Yıllık 30 Milyon TL'lik Zam Teklif Ediyor
  7. 11:21 Gazze'deki İsrail Saldırılarında Can Kaybı Artıyor: Son 24 Saatte 37 Ölü, 68 Yaralı
  8. 11:17 Stute Şirket Grubu İflas Başvurusu Yaptı: Ekonomik Zorluklar Artıyor
  9. 11:10 Sağlık Dünyasında Yeniden Parlayan Kuyruk Yağı: İbn-i Sina ve Canan Karatay'dan Destek!
  10. 11:02 Özgür Özel, Anıtkabir’i ziyaret etti: Anıtkabir Özel Defteri’ni de imzaladı
  11. 10:42 Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz: Emeklilerle ilgili birtakım hazırlıklar var
  12. 10:37 Reklam Kurulu’ndan aldatıcı reklamlara 3,5 ayda 94 milyon TL ceza
  13. 10:31 AK Partili Yenişehirlioğlu'ndan 'Rolex' açıklaması: Helal yoldan edindim
  14. 10:22 Türkiye yazarı Necmettin Batırel: Döviz can çekişiyor, TL destan yazıyor
  15. 10:14 Algı testi: Resimdeki S harfini 6 saniyede tespit edin
  16. 09:58 Sarıyer'de TEM Otoyolu'nu kilitleyen kaza: 4 kişi yaralandı
  17. 09:52 Dilan Polat, Erdoğan’a yazdığı mektubu neden göndermedi: İşte yanıtı
  18. 09:45 Erdoğan imzaladı: O isimler gece yarısı görevden alındı
  19. 09:41 Metin Akpınar'ın kızı "Annem Ümit Besen yüzünden hapse girdi" dedi, cevap gecikmedi
  20. 09:34 Ali Yerlikaya duyurdu: 'Odacılar' suç örgütü çökertildi: 34 kişi yakalandı
ABC Kritik Haberleri