Süleymancıların Ramazan'da 'domuz sucu' paniği

Stuttgart - Işın Toymaz

Foto: Yeni Posta

Avrupa’da neredeyse domuz etli sucukları yemeğen Türk’ün kalmadığını gün ışığına çıkaran söz konusu haberde konunun Süleymancılara ait İslam Kültür Merkezleri Birliği (VİKZ) ile birebir bağlantısı da gözler önüne seriliyor.

Sadece domuz sucuğu skandalı değil VİKZ’lerle ilgili bir dolu soru işaretini Uğur Mumcu’dan sonra yeniden gündeme getiren haber,  Almanya’da yayınlanan Yeni Posta gazetesi’nde Mustafa Bozdurgut imzasını taşıyor.

Türk toplumunda bomba etkisi yaratan skandalın itirafçısına tehdit, adı geçen gazeteye paniğe kapılan okurlardan ise mesaj yağıyor.

Gazetenin haberine göre 80’li yılların sonlarına doğru meydana gelen olayda İslam Kültür Merkezleri Birliği’ne bağlı bir dernek, o dönemde Münih kenti yakınlarında bir Alman imalathanesi ile anlaştı.

İslam Kültür Merkezleri Birliği'ne ait Münih Merkez Camisi'nde görevli eski Konya Karaman Vaizi Şükrü Taşkıran’ın talimatıyla Zekayi Işın,  „Yörük Fleischwaren -  Hubert Drollmann“ adlı Alman firmasında helal konusunda kontrol görevlisi olarak işe başladı.

İşte domuz etli sucuk skandalı da Süleymancılar cemaatinin kurucusu Süleyman Hilmi Tunahan’ın ismini 3  ayrı çocuğuna koyan, cemaatin sadık üyelerinden Zekayi Işın’ın itirafları ile ortaya çıktı.

İtiraflarında Zekayi Işın, haftada 3 ton sucuk üretildiğini ve Yörük Sucukları etiketiyle üretilen sucuk, salam, sosislerin İslam Kültür Merkezleri'nin Almanya ve Avrupa'daki şubelerine sevkedildiğini ifade etti.

Işın,  söz konusu domuz etli sucukların İslam Kültür Merkezleri'nin markası haline geldiğine işaret ederek, bir gün şüphelendiğini ve durumu kendisini görevlendiren vaiz Şükrü Taşkıran’a bildirdiğini dile getirdi. Bunun üzerine önce camiden atıldığını, ardından da işten atıldığını anlatan itirafçı Zekayi Işın’ın işte o skandal açıklamaları:

"CAMİDE İTAAT ESASTIR, İSTEDİ İŞİMİ BIRAKTIM“

"1984 yılında Hac'dan döndükten sonra ikamet ettiğim İslam Kültür Merkezleri'ne ait Münih Merkez Camisi'nde görevli hocamız eski Konya Karaman Vaizi Şükrü Taşkıran ‚Teşkilat olarak Köln merkezle görüştüğünü, Münih yakınlarındaki bir imalathane ile anlaştıklarını, sucuk işine gireceğimizi'' söyledi.

Hocamız benim o firmada helal konusunda kontrol görevlisi olmamı istedi. Bizim cemaatte itaat esastır düşüncesiyle, siz uygun görüyorsanız yaparım diyerek kabul ettim. Şükrü Hoca, etlerin İngolstad'ta Arap Ali isminde birisinin keseceğini söyledi. Ben de sucukların Helal olup olmadığını kontrol edecektim.

DAHA DÜŞÜK MAAŞLA YÖRÜK’TE BAŞLAMIŞ

2 bin marklık aylıklı işimi bırakarak, bin 200 mark aylıkla Yörük Fleischwaren - Hubert Drollmann firmasında işe başladım. Maaşımın önce Köln merkezden verileceği söylense de daha sonra maaşımın firma tarafından verilmesi kararlaştırıldı. Yörük Sucukları firması Yörük Fleischwaren Hubert Drollmann isimli bir Alman'a aitti ve firmada 7 Sırp işçisi çalışıyordu.

"ETLERİ KAZANLARA ATTIĞIMIZDA ÇORBA GİBİ DAĞILIYORDU“

İşe başladığımda firmada Yörük Sucukları etiketiyle sucuk üretimi zaten yapılıyordu. 80 kiloluk dondurulmuş etleri ambalajından açıp kazanlara attığımızdan kısa bir süre sonra çorba gibi oluyordu. İçinde ne olduğunu göremiyordum. Durumu Şükrü Hocam'a bildirdiğimde bana ‚Sabret hallederiz'' dedi. Bu durum uzun süre devam etti. Kuşkularım giderek arttı. Kabuslar görüyordum. Birgün Mühldorf plakalı soğutuculu bir kamyon mal indirmeye kalktığında müdahale ederek ‚Bir dakika, bir dakika buraya benden izinsiz mal indiremezsin, etlerin helal olup olmadığının kontrol görevlisi olduğumu söylediğimde şoför bana ‚Ne eti bunlar atık ürün (abfallware) yani deri, bağırsak, işkembe, bağırsak, hayvan derisi'' dedi.

HAFTADA 3 TON SUCUK, VİKZ ŞUBELERİNE GÖNDERİLMİŞ

İşyerinde haftada 3 ton sucuk üretiliyordu. Yörük Sucukları etiketiyle üretilen sucuk, salam, sosisler İslam Kültür Merkezleri'nin Almanya ve Avrupa'daki şubelerine sevkediliyordu. Bu sucuklar İslam Kültür Merkezleri'nin markası haline gelmişti.

Şüphelerim iyice artmıştı.

İÇİNDE DOMUZ KULAKLARI BİLE VAR

Birgün 80 kiloluk donmuş kalıplardan bir tanesini birisiyle birlikte bir odaya götürüp kapıyı kilitledim. Etin çözülmesini bekledim. Ertesi günü çözülen etleri görmeye gittiğimde bir de ne göreyim yarabbim. Hınzırın (domuzun) eti olsa gene iyi. Hınzırın bağırsağı, kulağı, işkembesi, sinirler, deriden kopan et parçaları vs. gördüm.

“YANLIŞLIKLA KARIŞMIŞ“ İDDİASI

Firma sahibi Hubert Drollman'ı çağırdım. Bay Drollman ''Bu ne?'' diyerek masadakileri gösterdim. Drollman bana ’Bay Işın biliyorsunuz biz bu hayvanın etini yeriz. Yanlışlıkla karışmış’ dedi." Ben de ‚Hayır  hayır herşey ortada, 6 - 7 aydır bu işler hep kapalı oldu’ dedim.

YÜZDE 10 KOMİSYON ALIYORLAŞMIŞ

Akşam camiye geldiğimde durumu tekrar Şükrü Abiye (Taşkıran) anlattım. Bu şartlarda benim sucuk salam işine devam edemeyeceğimi, bırakacağımı söyledim. Biliyorum yüzde 10 komisyon alıyorsunuz, camiye gelir var. Fakat Kur'anı Kerim'de de hınzır (Domuz) haram diye de açık ayet var, siz bana bunu yaptırdınız. Cuma namazında mikrofonu elime alacağım tüm cemaate bunun haram olduğunu anlatacağım’ deyince ooo bomba tesiri yaptı.

ÖNCE CAMİDEN ATILDI

Görüşmeden sonra camiden atıldım. Camidekiler benden kaçmaya başladı. Birisini yakaladım benden neden kaçıyorsunuz, konuşmuyorsunuz deyince, bana ''Şükrü Hoca'ya karşı gelmişsin, seninle konuşulmayacak, konuşan olursa onunla da konuşulmayacak’ dedi.

“HELAL NE, ONU BİLE BİLMİYORLARDI“

Sosis salam kontrolcü olarak çalıştığım yerde üretilmiyordu. Çünkü, sosis salam yapacak düzenek yoktu. Paketlenmiş, etiketlenmiş olarak çalıştığım firmaya geliyordu. Salam ve sosisin üretildiği firmanın yerini öğrendim. Birkaç arkadaşla birlikte alıcı gibi görünerek sosis ve salam üreten firmaya gittiğimizde, firma sahibinin helal ve haramdan hiçbir haberinin, bilgisinin olmadığını gördük. Firma sahibi Bay Drollmann bize ''Yörük" etiketi gönderiyor sipariş veriyor, biz de istenen siparişleri Yörük salam, sosisleri etiketiyle kendisine paketlenmiş olarak gönderiyorduk’ dedi.

SONRA DA İŞTEN ATILDI

Etrafıma durumu anlatmaya başladım. Köln merkezi arayarak onlara da durumu ilettim. Ulm'dan bana Kur'anı Kerim öğreten M. Ayhan abiye de anlattım. Önce Köln bölgesi siparişleri kesti. Daha sonra diğer bölgeler de siparişleri durdurmaya başlayınca firma bana çıkış verdi. Çıkış kağıdında (Kündigung) firma beni mahkemeye vermekle tehdit ediyordu. Cahildim, korktum Köln'deki Merkezi aradım o günkü yetkili idareci Nahit Dinçer abiye telefonda beni mahkemeye vereceklerini söyleyince o da bana, ''hah iyi olmuş versin seni mahkemeye, doğru dursaydın birşey olmazdı’ dedi.“

“DOMUZ SUCUĞU NE Kİ, ESAS BOMBA ŞİMDİ GELİYOR“

Söz konusu skandalı ortaya çıkaran Yeni Posta gazetesinin yayıncısı Mustafa Bozdurgut ise ABC’ye yaptığı açıklamada konunun sadece „domuz sucuğu“ olayı ile sınırlı olmadığını araştırmalarının sonucunda şu soruların da ortaya çıktığına işaret etti:

- Erdoğan’a oy verdi diye yöneticiler afaroz edildi mi?

- Kurbanlar, fitreler hangi yöntemle toplanıyor?

- İnsan kaçakçılığı yapıldı mı?

- Örgüt evliliği var mı?

- “Manevi komutanlık'' adına neler yapıldı?

- Milyonlarca Avroluk mülkiyetin satışına kim karar veriyor?

Bu soruların cevaplarının titizlikle araştırılması gerektiğini kaydeden Bozdurgut konuyla ilgili şunları paylaştı:

„Biz kendi adımıza araştırmaya çalıştık. Araştırmayı yaparken kimseye, hiçbir kuruluşa haketmediği yakıştırmayı şimdiye kadar yapmadık, yapmamaya gayret ettik. O nedenle iddia edilen olayları soruşturmak için VİKZ'nin merkezine gittik. Önümüzdeki günlerde görüşmememizin sonuçlarını okurlarla paylaşacağız. Ancak sucuk olayının dışındaki iddialar da birbirinden dikkat çekici ve vahim. Haberin devamının haber ve videosunu da 12 Temmuz’da yayınlayacağız. Hiç tanımadığım, varlığını aradığında öğrendiğim itiraflarda bulunan Zekayi Işın beni mayıs ayının başında telefonla aradı. 40 yıldır başından geçenleri özetledi. Zekayi Bey’in iddialarının herbiri çok ciddiydi. İddialar kamuoyunda bazı cemaatlere yönelik oluşan kuşkulara, endişelere fazlasıyla cevap verici nitelikteydi. Bazı cemaatler Türkiye'de, Almanya'da, Avrupa'da hatta dünyanın dört bir tarafında başına buyruk, hoyratça hareket ederek 'paraya ulaşmaya’ çalışıyor.

“TEHDİT GELİYOR“

Zekayi Işın'ın çocuklarının adının Süleyman, Hilmi ve Tunahan, kızının adının Hafize olması benim için çok çok önemliydi. Üstüne hayat hikayesinin Türkiye'de Süleymanlıcılar Tarikatı'nda başlaması, Landau'da 20 yıl İslam Kültür Merkezlerine üye bir derneğin Başkanlığı yapması duyarlı bir gazeteci için müthiş donelerdi. Bu kişi ciddiye alınmayacak da kim alınacak? Köln İslam Kültür Merkezleri'ndeki görüşmemizden hemen sonra Zekayi Işın'a numarası belli bir telefondan ''Selamlar Zekayi, geç kalma, macera deyip devam etme. Bu senin ve tüm sevdiklerinin intiharı olur’ mesajı ise korkunç, vahim bir tehdit. Haberin muhatapları kendilerini gözden geçirmeliler diye düşünüyorum. Çocukluğundan bu güne kadar iyi bir Müslüman olma gayretindeki bu kişi, ’Neden bu itiraflarda bulundu, neden bu pozisyonu aldı?’ diye düşünmeleri gerekir. Haberi araştırdıkça Zekayi Işın'ın dışında bu durumda olan çok ama çok sayıda insanın olduğu bilgisine ulaştım. Her türlü sindirme, tehdit, baskı girişimlerinin sonuçsuz kalacağı inancındayım.“

Almanya’da 300 cami ve eğitim derneğinin bağlı olduğu İslam Kültür Merkezleri Birliği VİKZ, Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) ve Milli Görüş’ten sonra ülkenin  en büyük İslami kuruluş olarak karşımıza çıkıyor.

VİKZ’lerin araştırılması için 2008 yılında, örgütün merkezinin de yer aldığı Köln kentinde Alman polis teşkilatında özel bir çalışma grubu kurulmuştu.

Federal Hükümeti’n o dönemde, Alman İslam Konferansı kapsamında “resmi muhatap“ gördüğü  Süleymancılar Tarikatının Almanyadaki kolu VIKZ için Köln Emniyet Müdürlüğü tarafından kurulan özel çalışma grubunun raporunda ''batı karşıtı, antidemokratik, Yahudi karşıtı’ değerlendirmeleri ve ’vergi kaçırdığı’ yönünde ifadeleri de yer almıştı.

Söz konusu özel çalışma grubunun toplam 3 bin dosyadan oluşan soruşturması kapsamında velilerinden alınan çocukların Kur’an kurslarına götürüldüğü ve bu merkezlerde dövüldüğü de belgelerle bulunuyor.

Örgütün Türkçe olarak hazırladığı Strateji Belgesi’nde Süleymancılar tarafından verilen vaazlarda, cihadın öne çıkarıldığına işaret edilirken, raporda  VİKZ’nin Müslümanların Alman toplumuna uyumunu engellediği de yer alıyor.

Raporda, Almanya’daki Türklerin nüfusunun en yüksek olduğu eyalet olan Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti’nde (NRW)  120 milyon Avro değerinde gayrımenkul sahibi olduğu ancak taşınmaz malların alımında kullanılan paraların önemli bir kısmının kaynağının belirsiz olduğu tespitleri de yapılıyor.

VİKZ, aynı zamanda DİTİB, İslam Konseyi ve Almanya Müslümanlar Merkez Konseyi’nin de yer aldığı „Almanya Müslümanlar Koordinasyon Konseyi“nin de kurucu üyesi.

İtirafçı Zekai Işın’ın söyleşisinin yer aldığı görüntülere ait link ise şöyle: