Türkiye'den büyük kaçış başladı!

Heidelberg - Işın Toymaz

Birlik’90 / Yeşiller partili Türk kökenli siyasetçi Memet Kılıç, AKP iktidarına ve Türkiye AB ilişkilerine yönelik gündeme dair zehir zemberek açıklamalarda bulundu.

Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere’in kısa bir süre önce açıkladığı ve ülkede büyük yankı yaratan  “2016 Suç İstatistik Raporu''nu ABC için değerlendiren Yeşiller’in  Rhein Neckar Bölgesi’nden yeniden Federal Meclis Milletvekili Adayı olan Kılıç, ''Türkiye’den büyük kaçışın’ çoktan başladığını ancak son gelişmelerle endişe verici boyutta ivme kazandığını bildirdi.

Aynı zamanda Federal Göç ve Uyum Meclisleri Birliği Genel Başkanı da olan Memet Kılıç, AKP Hükümeti’nin oy uğruna kendi seçmenini vize muafiyeti konusunda aldattığını, idam cezası propagandalarına ise yıllar önce yani 2012 yılında başladığını, son dönemde ise Avrupa Konseyi’nin Ohal komisyonu kurulucağı yönünde oyaladığını ve sözlerini tutmadığını dile getirdi.

Yabancı yatırımcıların Türkiye’yi teker teker terketmeye başlayacağını belirten Memet Kılıç, Haziran ayındaki büyük buluşmada ise Türkiye’nin AB perspektifinin tamamen bitirilmiş olabileceğinden endişe duyduğunu söyledi.

Gümrük Birliği üyeliğimizin de tehdit altında olabileceğine vurgu yapan Türk hukukçu Memet Kılıç, AKP’nin kullandığı keskin ve kamplaştırıcı dilin Avrpa’daki Türklerin itibarını zayıflattığını ve ülkedeki iç huzuru da tehdit ettiğini kaydetti.

Öte yandan Türkiye’nin uzun süreden bu yana canını sıkan sığınmacıların işlediği suçlar Almanya’nın da yeniden gündemine oturdu.

Ülkelerindeki iç savaştan dolayı sığınan mültecilerin suç makinesi çıktığına dair haberler Türkiye’de neredeyse sıradanlaşmak üzereyken,  Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere’in açıkladığı “2016 Suç İstatistik Raporu'' Yugoslavya iç savaşından sonra yabancı ve sığınmacıların işlediği suç istatistikleriyle ilgili tartışmaları yıllar sonra yeniden alevlendirdi. Alevlendirmekle kalmadı gözlerin yeniden başta Türkler olmak üzere göçmenler ve mültecilere çevrilmesine yol açtı.

Rapora göre Almanya’da daha az hırsızlık, daha az soygun, daha az dolandırıcılık suçları işlenirken özellikle  siyasi amaçlı işlenen suç olayları 2016’da yeni bir zirveye ulaştı.

Bakan Maziere 2017 boyunca da durumun değişmesini beklenmediğini, Almanya’da gittikçe artan saygısızlık, şiddet ve nefretten endişe duyduğunu dile getiriyor.

Heidelberg’de AKPM’nin siyasal denetim kararının etkileri ve Alman İçişleri Bakanlığı’nın özellikle Türkler  açısından kaygılandırıcı suç istatistik raporuna ilişkin sorularımızı yanıtlayan deneyimli siyasetçi Memet Kılıç’ın açıklamalarından satır başları şöyle:

“MÜZAKERELER SEKTEYE UĞRAYABİLİR''

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Türkiye’yi yeniden gözetim altına aldı. Halbuki Türkiye daha önceki hükümetlerle 1996 yılında başlattığı Avruğa Topluluğu’na uyum çalışmalarında çok çalışkandı, gayretliydi. Türkiye’deki hukuku, Avrupa hukukuna uyumlu hale getirmek için çok önemli adımlar attı. İdam cezasını kaldıran daha önceki Hükümetlerdir. AKP ise bunu sadece savaş halinde de kaldırdığını söyledi. 2012 yılından bu yana ise Erdoğan idam cezası propagandası yapıyor. Türkiye’nin yeniden bu duruma düşmesi şu anlama geliyor: Kopenhag kriterlerini yerine getirmiyor!

Halbuki 2004 yılında söz konusu kriterleri yeterince yerine getirdiği için katılım müzakereleri başlamıştı. Şimdi bu durumda katılım müzakerelerinin tereddütte yer bırakmayacak şekilde artık sekteye uğraması gündeme gelmektedir. AKP’nin seçmenlerini sürekli kandırdığı bir diğer nokta vardı, vize muafiyeti gelecek diye. O zaman ekranlardan dedik ki bu kesinlikle AKP’nin kandırmacasıdır, Avrupa’dan böyle bir sinyal kesinlikle yoktur. Avrupa’nın söylediği Türkiye ödevlerini yapmıyordu. Vize muafiyeti meselesi geçmişte de yoktu. Birkaç seçim kazanmak için AKP kendi seçmenini kandırdı.

“GÜMRÜK BİRLİĞİ ÜYELİĞİ DE TEHDİT ALTINDA''

Gümrük Birliği konusunda ise iyileştirmelere ve geliştirmelere geçilecekmiş gibi yaptı. O durumda ise Gümrük Birliği’nin dahi kendisi tehlikeye girmiş durumdadır.  Peki bunların doğal sonuçları ne olacaktır? Yabancı yatırımcılar Türkiye’den kaçmaya başlayacaklardır.

Buna Körfez ülkeleri yani suudi Arabistan, Katar da dahil.  Türkiye’den uzaklaşacaklardır. İkincisi Türkiye’den sermaye ve beyin göçü. bunlar zaten çoktan kaçmaya başlamışlardır. Ama şimdi hızlanacaktır.  Neden bu noktaya gel,ndi? Ohal komisyonunu kuracağız diye Avrupa Konseyi’ne iki kez söz verildi ve bu sözler tutulmadı. O zaman farkedildi ki AKP sözünde durmayan bir Hükümet ve bununla yol alınamaz. Şimdi korkumuz Haziran ayında yapılacak liderler zirvesinde Türkiye’nin Avrupa topluluğuna giriş perspektifinin tamamen bitirilmesi olacaktır. Türkiye’yi bu hale getiren bu hükümet topluma büyük bir zarar vermiştir. Gözlem statüsünden çıkıp da yeniden gözlem statüsüne düşen başka bir ülke yoktur.

“RAPOR UYUM İÇİNDE YAŞAYAN GÖÇMENLERİ TARİF ETMİYOR''

Almanya İçişleri Bakanlığı’nın suç istatik raporuna gelince. 2016 yılında  6,3 milyon civarında suç tespit edilmiş. Burada önemli olan tehlikeli ve ağır, vücut bütünlüğüne zarar veren suçlarda artış  olması. Ölümle sonuçlanan saldırılarda, tecavüzlerde artış söz konusu.  Ancak bu istatistikler ülkede kısa süreden bu yana bulunan insanlarla alakalı. Yani sığınmacılar, geçici statüde olanlar ve savaştan kaçanları içeren bir istatistiktir. Bu da halkın sadece yüzde 2’lik bir kısmını temsil etmektedir.

Şunu da bilmemiz gerekir ki Almanya’da her 5 kişiden biri göçmen kökenli. O yüzden bu  istatistikler uyum sağlamış olan, uzun yıllardan bu yana Almanya’da uyum içinde yaşayan yüzde 19’u yansıtmıyor. Şiddet kökenli suçları işleyenlerin yüzde 9’unu mülteciler oluşturuyor ki bu da toplumun yüzde 2’si anlamına geliyor. Ancak yeni gelenlerde genç bir nüfus olması ve genç ve yalnız erkeklerin buraya geliyor olması ne yazık ki bu istatistiki sonuçları doğurmuştur.

ORANIN YÜKSELMESİNDE TÜRKLER VE KÜRTLERİN ÇEKİŞMESİ ETKİLİ

Bununla birlikte diğer yabancılar arasında da ciddi artış söz konusu. Yüzde 66,5 oranında yükselme söz konusu. Bakıldığında çok korkunç gözüküyor ama durum daha çok Türklerle Kürtler arasındaki çekişmeden kaynaklanıyor. Bunların birçoğu da siyasal sembollerin ihlal edilmesinden kaynaklanan suçlar.

“AKP KAMPLAŞTIRDIKÇA, HAKARET VE SALDIRILAR ARTIYOR''

AKP Hükümeti kamplaştırdıkça, Türkiye’deki gerilim tırmandıkça maalesef Avrupa’da yaşayan Türkler toplumunda da bu gerilim artmıştır.

AKP Hükümeti buradaki unsurları harekete geçirerek örneğin Osmanlı Ocakları benzeri unsurları harekete geçirerek insanlara saldırmaya başlamıştır. İnternet üzerinden hakaret ve saldırılara devam etmektedirler. Bunun buradaki iç huzuru bozucu bir sonucu doğmuştur.  Bu keskin, kamplaştıran dil Avrupa’daki Türklerin itibarını da zayıflatmaktadır.

“IRKÇILARLA DİNCİLER BİRBİRİNİ SALLIYOR''

Diğer taraftan rapora göre ırkçı şiddet geçen yıl ise yüzde 2,6 oranında artarak 24 bine yükseldi. Yılda bin sığınmacı yurdu kundaklanıyor. Karşı tarafta ise radikal İslamcılar var. Bunlar karşılıklı birbirlerini sallıyorlar.  Açıkçası ırkçılar ve dinciler birbirlerine propaganda desteği veriyorlar.

İstatistikler etkenlerin tanımlanmasında önemli, ancak seçimlerin başarılarının yükseltilmesinde malzeme olarak kullanılmamalı. İşte bu yüzden ''Almanya’da yaşayan yabancıların suç işleme oranı yüksek, şiddete eğilimli’ dediğiniz anda gerçeği çarpıtmış olursunuz. Tabii ki uyanık olmalıyız ve onlara sosyal destek sunmalıyız. Ancak sokaktaki polisi de güçlendirmeliyiz.  Diğer taraftan geniş bir alanı oluşturan demokratik kesim ise susuyor.

“YAYGARA KOPARDIKÇA, IRKÇILAR MECLİSE GİRİYOR''

Korku senaryoları yazmaya gerek yok. 1990’lı yılların başında Yugoslavya savaşı olduğunda da benzerlerini yaşadık. Hep bir ağızdan yaygara koparıldı, ''batıyoruz’ diye haykırıldı. Sonuçta o dönemde aşırı sağcı parti Cumhuriyetçiler (Rep) ülkedeki birçok eyalettte Meclise girmeyi başardılar. Birçok sığınmacı yurdu ve göçmen kuruluşu ateşe verildi.

Yaygara koparmak yerine problemi sakince analiz etmek gerekiyor. Tabii ki körlemesine değil. Son iki yıl içinde büyük bir bölümünü  perspektifi olmayan, dil bilmeyen, maddi kaynakları bulunmayan  genç erkeklerin yer aldığı 1,5 milyon sığınmacı gelince, şiddet olaylarında artış olup olmadığını anlamak için istatistik tutmaya gerek yok.''

IRKÇI ŞİDDETTE REKOR ARTIŞ

Almanya İçişleri Bakanlığı’nın  Suç İstatistik Raporuna ek olarak yayınlanan bir diğer raporda siyasi amaçlı suçların 2015 yılına göre geçen yıl yüzde 66,5 arttığına işaret ediliyor.

Terör örgütü PKK yandaşlarının işlediği suçların önceki yıla göre yüzde 97,6 yükselerek,  808’den bin 597’ye ulaştığı açıklanan raporda, söz konusu suçların büyük bir bölümünün gösteriler esnasında işlendiği belirtiliyor.

Federal Meclisin, 2 Haziran 2016’da, sözde Ermeni Soykırım kararı ve Türkiye’deki 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ise Almanya’da düzenlenen gösterilerin sayısında artış olduğu da kaydedilen raporda aşırı sağcılar tarafından işlenen suçların 2016’da 23 bin 555’e yükseldiği belirtilen raporda, bunun 2001’den bu yana en yüksek sayı olduğuna dikkat çekildi.

">