Yandaş yazarın yolsuzluk isyanı: Ümraniye çöplüğü gibi patlayacağız

AKP'de yaşanan Erdoğan-Davutoğlu gerilimi ve yolsuzlukların artık halının altına süpürülemeyecek bir hale geldiği son günlerde yandaş yazarlar arasında yaşanan polemikler ve Erdoğan'ın sık sık Davutoğlu'na ayar vermesi ile iyiden iyiye su yüzüne çıktı.

Son olarak 'Davutoğlu ile bu iş artık gitmez' diyen Nasuhi Güngör, AKP içindeki içten içe süren kavgayı görünür hale getirdiği için Ethem Sancak tarafından Star gazetesinden, Numan Kurtulmuş tarafından da TRT'den gönderilerek bedelini ödedi. Ancak, bu çıkış yandaş medyada Erdoğan ile Davutoğlu arasında safını seçmeyen kalemlerin de artık saflarını daha net seçmelerine neden oldu.

Bunun son örneği ise geçtiğimiz aylarda el değiştiren Vahdet gazetesinin İslamcı yazarı Kerime Yıldız oldu. Yazısında Binali Yıldırım'ın oğlunun kumar masasındaki görüntüsünü sert biçimde eleştiren Yıldız, "O kadar kirlendik ki halının altı o kadar doldu ki bir gün Ümraniye çöplüğü gibi patlayacağız. Ahmet Davutoğlu, Ak Parti için bir kurtuluş yoluydu. Ona oy verdik, Ak Parti’ye değil. Buna rağmen, “Davutoğlu gitsin'' diyen ikbâl arsızları neye güveniyorlar? Amaçları ne?" diyerek kavgada Davutoğlu'nun yanında saf tutmakla kalmadı, AKP'yi de yolsuzluk bataklığına düşmekle suçladı.

İşte Kerime Yıldız'ın AKP tabanında yaşanan rahatsızlığı açıkça yazdığı o yazısı:

En Baba Tahirler

Sene-i devriyesine altı gün var. Şimdiki nesil bilmez Ümraniye Çöp Patlaması’nı. Resmen çöp patladı ve insanları altına aldı. Aslında çöpün altında kalan CHP’li belediyelerdi. Arkasından Refah Partili belediyeler dönemi başladı. Sokaklar çöpten temizlendi. Sular aktı. Hava kirliliği bitti. Çok heyecanlı zamanlardı. Temiz toplum ümitlerimiz yeşerdi.

Yirmi yıl geçti. Neler neler yaşadık. Çok şükür darbeler dönemi de bitti. Ama şu an çok tehlikeli iki düşmanımız var. Bu memleketin bir zamanlar ezilen çocuklarının makam aşkı (dolayısıyla para) ve halı altına süpürdüğümüz çöpler. Esasında ikisi birbirini besliyor. 

Bugün, son günlerde gündeme yerleşen iki insan tipinden bahsedeceğim. Nasuhi Güngör ve Erkan Yıldırım. İki fotoğrafa dikkatlice bakın. Benzerlik çok ilginç.

Paraya ve makama erişenlerdeki biyolojik değişiklikler eskiden beri dikkatimi çeker. (Sıhhî sebepler konumuz dışı) Belirgin bir şekilde göbek ve gerdan büyür. Niye acaba? Çok çalışmaktan mı çok yemekten mi?

Kumar masasındaki Erkan Yıldırım’a, “Bize ne, özel hayatı'' deyip geçebilir miyiz? Bu adam, şarkıcı türkücü değil ki. İslâm iddiası olan, içki satışına sınır koyan, sigarayı yasaklayan bir iktidarın bakanının oğlu. Ülkede savaş var. Şimdi Binali Yıldırım, bir şehid cenâzesine katılıp evlat acısını paylaşmaya kalksa neler söyleneceğini düşünebiliyor musunuz? 

“Bizim oğlanlar vatan için ölürken senin oğlanın Singapur’da ne işi var?'' 

Ak Parti’de çalışmış bir tanıdığımı aradım. “Basına güvenmiyorum. Bu haber doğru mu?'' diye sordum. “Bu kadar hızlı kazanılan paraların câmide mi harcanacağını sanıyorsun?'' dedi. 17 Aralık sürecinde de en büyük sıkıntı, bu oğullardı maalesef.

Akın İpek’in alkol kullanan oğlunu “Gülen’in altın nesli şampanya masasında'' diye yayınlayanlar, sıra Yıldırım’a gelince kumpas, özel hayat feryadına başladılar. Cemaatin zenginlerindeki yozlaşmanın aynısı, Ak Parti döneminde yükselenlerde de var.

Erkan Yıldırım’ın da Nasuhi Güngör’ün de ceket düğmeleri kavuşmuyor. Biri, gazetecilikten yükünü tutmuş; diğeri babadan. Yalnız Nasuhi Güngör’ün yağları biraz farklı. Güngör, 2001’de yazdığı bir kitapta Erdoğan’ı ve AK Parti’yi İsrail’in desteklediğini söylemiş. Yazdığı kitabın dağıtımı için HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş yardımcı olmuş.  Aynı Numan Kurtulmuş, şimdi Başbakan Yardımcısı. Nasuhi Güngör’ü TRT’deki görevinden alan isim.

Baba Tahir’i bilenler bilir. Gene hatırlatayım. Terkos Gölü’nü işleten Fransız şirketinden reklam alamayınca, gazetesi Malumat’ta, “Terkos Gölü’nde domuz leşi'' haberi yayınlıyor. Parayı koparınca düzeltiyor. 

Acaba, “En Baba Tahir'' yarışması açılsa Nasuhi Güngör kaçıncı olur?

Cumhurbaşkanımızın, bu Baba Tahirlere niye güvendiğini anlayamıyorum. Nasuhi Güngör dün Star’dan gönderildi. Belki fabrika ayarına dönebilir. TRT’den ayrılınca “Davutoğlu gitsin'' diyebildiğine göre.

Bu ne cüret? Bu nasıl bir densizlik? Kumar masasındaki adamı savunmak uğruna, Türkiye Cumhuriyeti’nin seçilmiş Başbakanına kapıyı gösteren bu edepsizlere, kimse “Yeter!'' demeyecek mi? 

“Ne var yani, her sokakta ganyan bayisi yok mu?'' diyen vekile, kimse haddini bildirmeyecek mi?

O kadar kirlendik ki halının altı o kadar doldu ki bir gün Ümraniye çöplüğü gibi patlayacağız. 

Ahmet Davutoğlu, Ak Parti için bir kurtuluş yoluydu. Ona oy verdik, Ak Parti’ye değil. Buna rağmen, “Davutoğlu gitsin'' diyen ikbâl arsızları neye güveniyorlar? Amaçları ne?

7 Haziran seçimleri öncesinde Başbakanımız Ahmet Davutoğlu için ettiğim duâyı tekrar ediyorum:

Rabbim sizi her türlü şerden, bilhassa kendi partinizdeki şerlerden ve ikbâl arsızlarından korusun.