Yaşar Nuri Öztürk: Dinciliğin cami istismarının arka planı

Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, dün doğum günüde aramızdan ayrıldı.Bugün son yolculuğuna uğurlanan ve bütün hayatını İslam dünyasındaki gerici ve yobaz akımlarla mücadeleye adayan ve bu uğurda her türlü mücadeleyi vermekten bir adım geri durmayan değerli din adamı ve islam filozofu Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, 20 Ocak tarihinde Aydınlık gazetesinde yazdığı yazıda dincilerin yaptıkları cami istismarını yazmıştı.

İşte Yaşar Nuri Öztürk'ün o yazısı:

Dinciliğin cami istismarının arka planı

Dincilik önce İslam’ın manifestosu üzerinde oynayarak temel ve ilk ibadet olan okumayı temel ibadet olmaktan çıkarıp onun yerine namazı koydu. Böyle olunca da temel mabet mektep olacakken cami oluverdi. İşte felaket bundan sonra başladı ve asla düzelmedi. Biz bugün bu felaketin en kahırlı dönemlerinden birini yaşıyoruz.
Bugünkü dincilik zihniyetinin prototipi olan Emevîleri ve saltanat dinciliğinin en büyük yıkım devri olan Emevîler dönemini incelediğimizde ibret dolu tablolarla karşılaşmaktayız. Dehşet verici örnekler, yakında çıkacak olan ''Kur’an’ın Lanetlediği Namazlar’ adlı kitabımızda kaynaklarıyla verilmiştir. Öncelikle şunu görüyoruz: 

Emevîler dinin ruhunu çürüttükçe cami sayısını ve camide kalma süresini artırdılar.

Saltanat dinciliğinin despotları, cami ve tekkeleri bir tür ''gardiyansız hapishane’ olarak kullanmakta, kitlenin dinsel tatminini bu mekânlarda sağlayıp hayatın diğer alanlarında kendi despotizmlerinin atını koşturmayı esas almaktalar.
Haçlılarca kotarılan bugünkü Ilımlı İslam dönemi de İslam ülkelerinde camilerin artışıyla belirginleşen bir dönem oldu. Ilımlı İslam uydurma dininin bir tür kurucuları olan Hristiyan süper güçler, bu cami artışına destek vermekte, daha çok insanın bu camilere dolmasını teşvik etmekteler. Bu tür desteklerin, Emevîler döneminde Bizans’tan geldiğini, yukarıda andığımız yeni eserimizde göstermiş bulunuyoruz. 

Emevîler, fıkıh kaynaklarını, camileri istedikleri kıvamda çalıştırmak üzere düzenlettiler. Bu düzenlemeyi desteklemek için çok sayıda hadis uydurttular. Bu düzenlemeye uygun olarak camilere doldurdukları halkı, orada mümkün mertebe uzun süre tutmayı kurallaştırdılar. Mevâlî’nin (Arap ırkından olmayanların) imamlık yapmasını yasaklayarak camide konuşacak kişilerin kendileri için tehlike yaratmasını baştan önlediler. Çoğu Emevî ajanı olan ''özel seçilmiş imam ve hatipler’ vasıtasıyla halkın beynini yıkadılar. 

CAMİYİ ZULÜMHANEYE ÇEVİRDİLER
Kur’an ve Peygamber’in asla onaylamayacağı yeni bir ''cami dini’ oluşturdular. Bu yapay dini kullanarak camiyi ''hayatın yön verici mekânı’ haline getirip kitleleri oradan istedikleri yönde sevk ve idare ettiler. Emevî camilerinde bir asra yakın bir süre peygamber Ehlibeytine, özellikle Hz. Ali’ye lanet okutuldu. Bu lanet okumayı savsaklayanlar takibe alınıp ya öldürüldü yahut da işkenceler altında hayatları karartıldı. 

Ehlibeyt ve sahabe katili Emevî dinciliği şunu istiyordu: Halk camilere dolup ahiret yatırımı yapsın; yönetenlerin icraatını eleştirmeye yeltenmesin. Bugünkü dinciliğin bol bol cami yapması, yaptırması bunun içindir. Bu anlayış onlara, fikir ve siyaset babaları olan Emevîlerden miras kalmıştır. Dinciliğin sahiplendiği en büyük miras Kur’an ve Peygamber öğretisi asla değildir; Emevîliğin bıraktığı saltanat zihniyetidir. Bu iyice bilinip gereği yapılmadan dinciliğin tahakkümünden, yani ülkeleri cehenneme çevirmesinden kurtulmak söz konusu edilemez; edilirse bu, ahmakça bir aldanışın ifadesi olur.

''DİNİ CAMİDEN KURTARMAK’
Bozkurt Güvenç’in şu ibret dolu mektubunu okuyalım:
“Akademi ve bilim geleneğinin büyük hocaları, daima şunu hatırlatır: Yorum ve tartışmaları bir yana bırakıp ana kaynaklara gidin. O kaynaklarda dinci ve bilimcilerin gözünden kaçan gerçekleri bulacaksınız.’ Siz de ne zamandan beri bu ilkeyi uyguluyorsunuz. Katolik kateşizmi yerine, kaynak. Ne ki insanlar, okumak yerine dinlemeyi yeğliyor. Okuyan kişi düşünmeye başlar ve sorgular. Oysa din ticareti yapanlara göre, bir kez iman etmişsen soru soramazsın! Neden ? Çünkü soruşturma başlayınca onlara güven sarsılır.''

“Sizi dinlerken Kur’an’a göre dinsiz olmadığımı anladım, rahatladım. Teşekkür ederim. Bir önerim var. Sizi öfkelendirenleri bir yana bırakın, size muhtaç olanlara hitap etmeye devam edin. Sorun evrensel ve sizin ''İslam-Kuran’ öneriniz özgün. Beni dinsiz yapan, camide dinlediğim akıl-mantık dışı vaazlardı. Bir hocanın bir cenaze namazından sonra, Peygamberimizin Büyük İskender ile dünya ahvalini konuşup her Müslüman’ın 5 kâfir öldürmesi gerektiği yönündeki rivayetini unutamadım. Vardığım sonuç şu: 

“Cami, insanı dinden-imandan çıkarır; İslam’dan uzaklaştırır.''