Pamir Şen
Pamir Şen - Yazar

Cent’anni

Türkiye Cumhuriyeti bu pazar yüzüncü yılını dolduruyor. İtalyanca’da cent’anni (cento anni) “yüz yıl” demektir ve bu tabiri Sicilyalılar (Baba filmlerindeki anekdotlara itimat edecek olursak) “nice asırlara” tarzı bir anlama gelecek şekilde kullanırlar. O bakımdan Cumhuriyet'in 100. Yıl Kutlamaları sırasında kadeh kaldıracak olanların bu ifadeyi haykırarak kadehlerini tokuşturmaları manidar olacaktır.

Cumhuriyetin yüzüncü yılı görece sakin geçiyor. Dünyanın çeşitli yerlerinde süren savaşlar nedeniyle pek çok insan hem tatsız hem de gergin. Öte yandan 28 Mayıs'taki seçimler halkın yarısına huzur vermiş görünürken, kalan yarısının içinin buruk olduğu tahmin edilebilir. Elbette lokal kutlamalar pek çok yerde olacak, önemli bir kısım halk yüzüncü yılı kendi meşrebince kutlayacak olduğu halde, ülke çapında
umumi bir coşku göremeyeceğiz demek zor değil. Yine de cumhuriyetimizin tarihini, kuruluşundan kendi zamanına atlayıp 'geriledik' veya 'böyle olmamalıydı' diye yorumlamak yerine, aradaki süreci de hesaba katarak değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.

Tanzimat, Meşrutiyet, Milli Mücadele ve en sonunda Cumhuriyet, elbette Türk ulusunun saygıdeğer kazanımlarıdır. Ama cumhuriyetin biyografisini çıkaracaksak, 1923’ten bugüne sıçramayız. Zira bu durumda Atatürk’ün Onuncu Yıl Nutku, vefatı, II. Dünya savaşı yılları, çok
partili hayata geçiş, 27 Mayıs ve Yassıada, sağ-sol kavgaları, darbeler ve sıkıyönetimler, Özal’la başlayan neoliberal ekonomiye geçiş süreci, 90lardaki failim meçhuller ve daha nice olay ve olguyu baypas etmiş oluruz. Türkiye cumhuriyeti yaşayan bir varlık olmaktan çıkar ve frak giydirilmiş bir mumyaya dönüşür.

Gönül isterdi ki cumhuriyetin yüzüncü yılı, muhtemelen Mustafa Kemal’in düşlemiş olacağı şekilde, devasa bir coşku ve uçaklardan bile duyulacak marşların yankısıyla kutlansın. Ama görünen o ki bu mümkün değil. Ortak coşku bir yana, ideolojisine veya zevkine göre farklı grupların farklı yüzüncü yıl marşları söyleyeceği kakafonik bir bayram bizi bekliyor.
Bu durumda 29 Ekim 1923’ten bugüne kadar geçen günlerin bıraktığı hatıraları görerek, izleyerek, okuyarak ve hafızamızın bir parçası yapmaya çalışarak geçecek bir Cumhuriyet Bayramı, belki de geçtiğimiz günlere en yakışan olacaktır. Bu melankoli içinde insanların loş bir barda, herkes kendi marşını kulaklıkla dinlerken, birbirine uzaktan bakıp kadehlerini hafifçe kaldırarak sessizce “Cent’anni!” dediği bir
sahne, kanaatimce 29 Ekim 2023’ün en manidar sembolüdür.

Toplam 4144 defa okunmuştur.

Pamir Şen diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.