Pamir Şen
Pamir Şen - Yazar

Haçova Muharebesi ve Askeri Devrim

Osmanlılarla Habsburglar arasında 1593-1606 yılları arasında devam eden Uzun Savaşlar süresince cereyan eden nice muharebe ve kuşatma arasında belki de en meşhur olanı Haçova Muharebesidir. Halen halk nezdinde kabul gören ve lise tarih kitaplarında kendine yer bulan "yükseliş"ten "duraklama"ya geçiş evresine tekabül eden zamanda yaşanan bu savaşlar ve spesifik olarak Haçova Muharebesi, Avrupa'da on altıncı ve on yedinci asırlar içinde yavaş yavaş tekamül eden "Askeri Devrim" ile de yakından alakalıdır ve Osmanlıların bir bakıma bu devrimin sonuçlarıyla tanışma randevusudur.

Muharebeden önce Osmanlı ordusu, Sultan III. Mehmet'in bizzat ordunun komutanı sıfatıyla katıldığı bir kuşatma neticesinde Eğri kalesini fethetmeye muvaffak olmuştur. Daha Osmanlılar kaleyi kuşatadururken Avusturya Arşidükü Maksimilyan, sadece Alman ve Avusturyalı değil, Macar, İtalyan ve Fransız birlikleriyle de desteklenen bir ittifak ordusuyla Eğri savunmasına destek için yola çıkmıştır bile. Maksimilyan'ın ordusu şehrin yakınlarına geldiğinde ise Osmanlılar çoktan kaleyi almış, Hristiyan ittifaki da bunun üzerine Haçova mevkiine mevzilenerek meydan muharebesi için hazırlıklara başlamıştır.

Bahsi geçen ordu elli-altmış bin civarında askerden müteşekkildir ama askerlerin donanımı, Osmanlıların o zamana kadar alışkın olmadığı şekilde piyadelerin üçte ikisi, süvarilerin ise tamamı tüfekli olacak şekildedir ve bilhassa bu ikinci detay, süvarisinin tümü geleneksel ordularda olageldiği üzere tüfeksiz olan Osmanlı askerleri için bir bakıma "şok" etkisi yaratacaktır. Osmanlı ordusu seksen bin civarı askerden oluşsa da bunların en fazla on bini yeniçeridir, yani tüfekli piyadedir. Kalanları ise timarlı sipahiler ve yine tüfeksiz kapıkulu sipahileridir. Savaş alanında fiilen bulunan ve sonrasında kendi şahsi tecrübelerini yazdıkları eserlerde anlatan dönemin tarihçileri, mesela Peçevi İbrahim ve Hasanbeyzade, düşmanın "tüfengendaz" piyade ve süvarisinin Osmanlı ordusunu nice zor durumlara soktuğunu, yer yer kırıp geçtiklerini detaylarıyla anlatırlar.

Habsburglar ve müttefiklerinin ordularının başkomutanı sayılabilecek Maksimilyan, düşman ordusunun durumunu iyice gözlemleyip cengin devamında ona göre vaziyet alabilmek için muharebenin ilk gününde askerlerine büyük çatışmalara girmemelerini emreder. İkinci gün ise bazı geçitleri boş bırakarak Osmanlı tarafının buraları rahatça Haçova Muharebesi ve Askeri Devrim 2 ele geçirebilmeleri pahasına, ordusunu iki kıtaya bölmek yerine yekvücut olarak tutma stratejisi izler. Bu stratejinin arkasında birliklerin epey farklı uluslardan geliyor olmaları ve disiplinin bir kez kaybedilmesi halinde tekrar sağlamanın zorluğunu anlamış olması geliyor olsa gerektir. Nitekim, bu kalabalık ordu aniden devasa bir "demir deryası" misali ortaya dökülerek Osmanlıları ordugahlarına kadar kovalamayı ve hatta ordugahı işgal etmeyi başarır. Katip Çelebi'nin aktardığına göre padişah otağına bir ok mesafesine kadar gelirler ve çadırları yağmalamaya, hatta "raks etmeye" başlarlar.

Hristiyan ittifakının zaferinin bu kadar yaklaştığı noktada bir bakıma Maksimilyan'ın korktuğu başına gelir. Askerler yağma derdine düşerek disiplini kaybederler. Osmanlı tarafında ise ilk önce ordudaki aşçı ve seyislerin ellerindeki balta ve benzeri aletlerle düşmana saldırmalarıyla başlayan püskürtme hareketi, askerin de moral bulması sayesinde Habsburgların ordugah dışına kadar kovalanmaları ve Feridun Emecen'in belirttiği üzere on bin kadarının katledilmesiyle devam eder. Bu rakam pek çok Osmanlı tarihçisi tarafından yüzbinlere varacak kadar abartılmış olsa da, Osmanlıların kazandığı zafer yine de epey ihtişamlıdır. Hatta Peçevi, bunun Yavuz Selim'in Çaldıran ve Kanuni Süleyman'ın Mohaç zaferlerinden bile büyük bir "gaza-yı ekber" olduğunu söyleyecek kadar ileri gidecektir. Mamafih bu zaferin siyasi hiçbir sonucu olmayacak, savaş on yıl daha devam ettikten sonra Osmanlıların uzun zamandır kendi başkentleri dışında imzaladığı ilk antlaşma olan Zitvatorok ile son bulacaktır.

Kaynaklar ve tavsiyeler:

Feridun M. Emecen, Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluş ve Yükseliş Tarihi (1300- 1600) (Istanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2015). Feridun M. Emecen, Osmanlı Klasik Çağında Savas (Istanbul: Kapi Yayinlari, 2018). József Kelenik, "The Military Revolution in Hungary," Ottomans, Hungarians, and Habsburgs in Central Europe, ed. Pál Fodor ve Geza David (Leiden: Brill, 26 Temmuz 2021). Kadir Purde, "Savaşın Yazımı: XVI. Yüzyıl Osmanlı Kroniklerinde Savaş Olugusuna Bakış (Uzun Savaşlar Örneğinde)" (Yuksek Lisans tezi, Istanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, 2013). Kenneth M. Setton, XVII. Yüzyıl Dünyasında Venedik, Avusturya ve Türkler, (Albaraka yayınları, 2022)

Toplam 1850 defa okunmuştur.

Pamir Şen diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.