Pamir Şen
Pamir Şen - Yazar

Noel Hikayesi

Yeniyılın yaklaşması ve çeşitli yerlerde yılbaşı ağaçlarının süslenip, çoğu yerde olmayan karın yeşillikle dengelenmesi çabası başlarken kendimi bildim bileli mesele olan 'Yılbaşı kutlamak caiz midir?' tarzı sorular yeniden baş gösterdi. Bu konuyu gelecek hafta ele alacağım. Bu haftaki yazımda, Noel'in modern insan için ne anlama geldiğine ışık tutmak adına 'noel hikayelerine' ve Charles Dickens’in Noel Şarkısı (A Christmas Carol, 1843) öyküsüne odaklanmaya karar verdim.

Noel hikayeleri “noël” (dilimize Fransızcadan geçmiştir ve doğum demektir, aslında direkt 'mevlit' tabirine karşılık gelir) teması etrafında şekillenen, hiç değilse XIX. yüzyıldan beri dini değil seküler bir bağlama oturan hikayelerdir. Formatları Dickens'ta olduğu gibi bir novella (uzun öykü), roman, şarkı veya film olabilir. Çocukken Miki Fare çizgi filmlerini epey seyreden birisi olarak, hayatımın en eski 'beyaz noellerini' bu çizgi filmlerden hatırlıyorum. Noel şarkıları ise Bing Crosby ve Frank Sinatra gibi mefta olmuş şarkıcı ve film yıldızlarının yanısıra, Mariah Carey gibi daha çağdaş şarkıcılar tarafından modern formatlarda varlığını sürdüren sesler olarak hayatımızda.

Adını doğrudan doğruya noel şarkılarından alan Dickens’ın eseri, kimilerine göre noel’in -seküler bir kavram olarak- 'icât edilmesini' temsil ediyor. Çoğu yurdumuz ferdinin düşündüğünün aksine noel, Hıristiyan dininin en önemli bayramı değildir. Bir Hıristiyan takvimine bakacak olursak, orada neredeyse her güne denk gelen bir aziz yortusuna veya bir nedenle mübarek sayılan bir güne rastlarız. Noel elbette Hazreti İsa’nın doğduğu gün sayılmakla, bu özel günler hiyerarşisinin üst katlarında yer alır. Ancak O’nun 'dirildiği' ve bu yolla “ademoğluna selâmet umudu getirdiği” gün olduğuna inanılan Paskalya yortusunun gerisinde kalır

Bugün bildiğimiz çam ağaçları, ökseotu ve Noel Baba konsepti büyük ölçüde 19. yüzyılda şekillenmiştir. Viktorya dönemi İngilteresi'nde, kökenleri 16. yüzyıla kadar uzanan Antiquary Society'nin de çalışmalarıyla, hızla modernleşen, sanayileşen ve geleneklerin ve geleneksel yaşam tarzının kaybolmaya yüz tuttuğu bir dünyada seküler noel, geçmişle bugünü bağlayan bir aracı işlevi görmüştür diyebiliriz. Dickens bu novellayı işte bu zamanlarda, son romanı umduğu sükseyi yapmazken ekmek parası için yazdı. Hatta apar topar noel sezonuna yetiştirdi. Bu nedenle ben bu hikayeye bir tür 'reklam filmi' yakıştırması yapmayı uygun görüyorum. Dickens üstün edebi kabiliyetini kullanarak, noel’in bugün hala yaşayan belki de en etkili reklamını yapmıştı.

Hikayeyi kısaca özetlersek, Ebenezer Scrooge artık yaşlanmış, son derece cimri bir iş adamıdır. Ömrünü para kazanmaya adamış, servetten başka hiçbir şeyi (belki kendini bile) düşünmemiştir. Bir noel arifesinde ölmüş ortağı Jacob Marley’nin zincire vurulmuş hayaleti tarafından ziyaret edilir. Marley de aynı Scrooge gibi hasis ve bencil bir hayat yaşamıştır. Disney versiyonunda Scrooge onu "dulları soyar, fakirleri süründürürdü" cümlesiyle tasvir eder. Marley Scrooge’a bu gidişin iyi gidiş olmadığını, akıbetinin kendisininkine benzememesi için onu ziyaret edecek üç ruhu dinlemesini salık verdikten sonra kaybolur. Bunlar geçmiş noelin, şimdiki noelin ve gelecek noelin hayaletleridir. Geçmişin hayaleti Scrooge’a çocukluğunu ve gençliğini, ölmüş kız kardeşini, para hırsıyla sevdiceği güzel Izabel’i -evine haciz koyarak- kaybedişini hatırlatır. Şimdiki noelin ruhu ona üç kuruşa çalıştırdığı kâtibi Bob Cratchit’in ne derece sefil bir hayat yaşadığını gösterir ve Cratchit’in hasta oğlu Tıfıl (Tiny) Tim’in bu gidişle çok yaşamayacağını söyler. Geleceğin ruhu geldiğinde Scrooge kendini kimsenin iştirak etmediği yapayalnız bir cenazede bulur. Doğru tahmin… Bu kendi cenazesidir. Hararet içinde uyanan Scrooge, sokaklarda "Mutlu noeller!" diye bağırarak koşan, bugüne dek davetlerini tersleyerek reddettiği yeğeninin noel partisine gidip gönülce yiyip içip eğlenen, Cratchit’e hak ettiği zammı yaparak Tıfıl Tim’in de hayatını kurtaran tabir caizse şeker gibi bir adama dönüşür.

Dickens’ın novellasının kahramanı dini bir figür, örneğin bir aziz, Meryem veya bebek İsa’nın doğum müjdesini alarak ona hediyeler sunmaya gelen müneccim krallar değildir. Sanayi İnkılabı'nın sisli Londrasında tercihen yalnız ve huysuz bir iş adamıdır. Şahsen bu hikayede görebildiğim tek ruhani unsur, kahramanımızı ebedi bir azaptan kurtarmaya gelen ruhlardır. Yolun sonuna yaklaşan bir günahkâra yardıma gelen üç ruhun bir tür 'şefaat' mekanizmasına hizmet ettikleri düşünülebilir. Belki de Scrooge’a uzanan yardım elinin ardında günahsız Tıfıl Tim’in "God bless us, everyone" (Cenabıhak bize, herkese esenlik versin) duası vardır.

 

Toplam 3554 defa okunmuştur.

Pamir Şen diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.