Pamir Şen
Pamir Şen - Yazar

Yüzüncü Yıl Marşları

Bir önceki yazımda değindiğim üzere, onuncu ve ellinci yıllar için bestelenen “resmi” marşlarla değil, farklı ellerden çıkan bestelerin doldurduğu kakafonik bir yüzüncü yıl kutlaması geçirdik. Bu kakafoninin iyi mi kötü mü olduğu kişiden kişiye değişebilecek bir konuyken, kaçınılmaz olup olmamasını tartışmak için çok uzun bir yirminci yüzyıl tarihi ve sosyoloji etüdü yapmak gerekir. Onun yerine ben, eldeki marşlardan bazılarını seçerek, her birinin nasıl ruh hallerini yansıttıklarını anlatmak istiyorum. 

Fazıl Say'ın daha aylar önce çıkan ve epey tartışma yaratan bestesinden başlayabiliriz. İşin açıkçası dinlediklerim içinde “marş” deyince akla gelen en yakın melodiye sahip. Tartışmanın esas sebebini Ayten Mutlu'nun yazdığı güfte olduğu kanısındayım. Tepkilerin pek çoğu sözlerin yeterince “yerli ve milli” olmamasından kaynaklanıyordu. Evrenselliğin bir ulus devletin milli bayramı için bestelenen bir marşta ne kadar gerekli olduğu tartışılabilir. Yine de bu durumu eleştirirken artık 1933 ve 1973'tekinden çok daha küreselleşmiş bir dünyada yaşadığımızı unutmamak lazım. Öte yandan bu marş, kanımca bilhassa seçim öncesi muhalif kitlenin umutlu ve motive ruh halini yansıtıyor. Eğer Kılıçdaroğlu seçilseydi, belki de bugün daha çok yerde duyuyor olacaktık.

Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası tarafından çalınıp söylenen, güftesi ve bestesi İlker Kömürcü'ye ait marş, elbette devlet elinden çıktığı için daha resmi bir statüde. Okullardaki törenlerde bundan böyle söylenen marşın bu olması mümkün. Bestesi Fazıl Say’ınkinden biraz daha az iddialı, ama güftesiyle nedeniyle halkın kahir ekseriyetinin bir “marş”tan beklentilerini daha çok yansıtıyor. “Türkiye Yüzyılı titretiyor dünyayı” cümlesiyle son yıllarda hükümet tarafından epey dile getirilen, ‘ilk yüzyıl hazırlık evresiydi, şimdi başlıyoruz!’ tarzı retoriğin temsili.  Son olarak Norm Ender grubunun “Parla” isimli marşını ele alalım. Bestesi diğerlerine göre daha yumuşak diyebilirim. Bilhassa nakaratında bir miktar 60'ların ve 70'lerin çoğu aranjman olan, yine de Türk toplumunun hafızasında son derece
önemli yere sahip şarkıların havası seziliyor. “Zor ne bilmeyiz, biz pes etmeyiz” ve
“ufukta bir amaç var” mısralarıyla Onuncu Yıl Marşı'nın “Türk'e durmak yaraşmaz” ve
“Tersine dönse dünya yolumuzdan dönmeyiz” mısralarına selam duruluyor hissiyatı
vermiş. Bir anlamda yüzüncü yılı ama siyasi ama ideolojik nedenlerle “gayrıresmi” bir
alanda kutlamayı tercih eden kitleye hitap ediyor ve bu insanların içindeki burukluk
hissine karşı “sırtımız yere gelmiyor bizim” diyerek moral vermeye çalışıyor.
 Bunlar dışında Tamgatürk ekibinin hazırladığı marş, sözleriyle geçmişe daha çok
referans vermesiyle öne çıkar vaziyette, bestesindeki Anadolu ezgileri esintisi
kolayca seziliyor. Erol Evgin, Tarkan, Kıraç gibi pek çok isim de Cumhuriyet’in
yüzüncü yılını kendi tarzlarını yansıtan şahsi kanaatime göre marş sayılmayacak
şarkılarla kutladılar. Yüzüncü yıl orası açık ki sarmaşık gibi bir arada değil, ayrı
yerlerde, ayrı duygularla ve ayrı ezgilerle kutlandı. Bu anlamda elli yıl sonra
bugünleri anlamaya çalışan araştırmacıların “ortak ruh halini” (eğer varsa) tespit
edebilmek için çok daha uzun bir mesai vermesi gerekecek.

Toplam 5684 defa okunmuştur.

Pamir Şen diğer yazıları:

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.