Yeni çıkan kitaplar / 16 Ekim 2017

Yeni çıkan kitaplar / 16 Ekim 2017

Yeni çıkan kitaplar / 16 Ekim 2017 ABC Kitap'a ulaşmak için iletişim:abcgazetesikitap@gmail.com-------------------------------------------ABC Kitap editörleri, bu hafta da sizler için "Yeni çıkanlar / Editörün Seçtikleri / Haftanın Kitabı / ABC En Çok Satanlar Listesi" oluşturdular.Editörlerimizin...

ABC Kitap'a ulaşmak için iletişim:
[email protected]

-------------------------------------------

ABC Kitap editörleri, bu hafta da sizler için "Yeni çıkanlar / Editörün Seçtikleri / Haftanın Kitabı / ABC En Çok Satanlar Listesi" oluşturdular.

Editörlerimizin seçkisinde edebiyattan, tarihe, inceleme-araştırma kitaplarından politik eserlere ve hatıra kitaplarına kadar pek çok türde okunmaya değer kitaplar ve yayınevlerinin okurlarla buluşturdukları yeni eserler yer alıyor.

YENİ ÇIKANLAR

1-333.jpg

Güngör Uras
O ÜLKEDEN BU ÜLKEYE GEZE GEZE
Tarihçi Kitabevi

 “Eskilerde ''Yediğin içtiğin senin olsun, gezip gördüklerini anlat’ derlerdi… Çünkü insanlar doğdukları, yaşadıkları yörenin dışına kolay kolay çıkamazlardı. Hele hele yurt dışına çıkmak çok zordu.
Günümüzde halkımızın gitmediği, gezmediği ülke yok.
Son 60 yılda çok şey değişti.
1950’lerde Türkiye’nin dövizi yoktu. Ulaşım imkânları kısıtlıydı. Pasaport almak, döviz izni almak çok zordu. Türkiye’den yurt dışına çıkış yolu ya demiryolu ya da denizyolu idi. Yurt dışına çıkış, 1980’lerden sonra kolaylaştı.
Günümüzde, imkânı olan kolaylıkla döviz bulabiliyor, pasaport alabiliyor. Tek sorun, vize kısıtlaması…
Havayolu, denizyolu ile dünyanın her köşesine, her ülkeye ulaşılabiliyor.
Dövizin olmadığı, dışarıya seyahat için pasaport kısıtlamalarının bulunduğu dönemde kamu çalışanları için yurtdışı kısa ve uzun süreli görevler, değişik ülkeleri görme bakımından önemli fırsattı.
Geçen 60 yıl boyunca gezdiğim gördüğüm ülkelerle ilgili izlenimlerimin, okuyucuların ilgisini çekeceğini umduğum bölümlerini bu kitapta topladım.''
Güngör URAS

416 s. İstanbul 2017

2-285.jpg

Tanju Cılızoğlu
KAMİL KIRIKOĞLU İNÖNÜ VE ECEVİT’İ ANLATIYOR
Tarihçi Kitabevi

"... Çevremdeki yoksul insanlara daha çok hizmet vermek istiyordum. Yoksulluğun nedenlerini kavramıştım. (...) Halkın büyük bir bölümü aşırı yoksul ve acılı bir yaşamı sürüklüyordu. Çocukluğumun fotoğraflarının tüm karelerini şimdi daha net görüyordum. Ve benim çocukluğumun fotoğrafları netleştikçe, çevremdeki yeni fotoğrafların kareleri de netleşiyordu. Tedirgindim. Bir yandan da ne yapabiliri, nasıl yapabiliri düşünüyordum. Bu sırada karşıma bir fırsat çıktı. İktidarın icraatını hiç tasvip etmiyordum.

Yakın çevrem tarafından bu da biliniyordu. İsmet Paşa'dan direkt bir teklif geldi... 'Sayın doktor yaşamının bundan sonrasında halkına politikacı olarak hizmet etmek ister mi? Eğer böyle bir tercihi olursa gönlümüz ve partimiz kendisine açıktır.' "

512 s. İstanbul 2017

3-202.jpg

Anca Parvulescu
GÜLME 
BİR TUTKUYA DAİR NOTLAR
Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi


Çoğu gülme kuramı, gülmeyi bir şeye verilen tepki olarak görür ve tepki verilen o komik, grotesk, saçma şeye odaklanır. Anca Parvulescu ise gülmeyi başka tutkuların emaresi olarak görmüyor, onu kendi başına bir tutku olarak ele alıyor. Dolayısıyla bizi neyin güldürdüğünü, gülmenin nedenini veya kökenini sorgulamak yerine bizzat gülme mefhumuna odaklanıyor.

Gülme meselesini, insan yüzü meselesinden ayırmak mümkün değildir. Eğer insan, gülen hayvansa, bu, yüzü olan bir hayvan oluşuyla ilintilidir. Gülerken gürültülü ve buruşuk bir hale giren çehre, yavaş yavaş düzelip, sakin, sessiz bir gülümseyiş biçimine kavuşur; bu gülümseyiş, bir dizi toplumsal duygunun belirtisi olarak tahayyül edilir. 

Parvulescu'nun bu çalışması, gülmenin sınırlı ve kırılgan bir arşivini gün yüzüne çıkarıyor. Bizi bu arşivde zaman geçirmeye davet ediyor. Her ne kadar bu çalışma, “gülmenin uygarlaşmasını'', önermelerinden biri olarak kabul etse de, öncelikle yirminci yüzyılın kahkahacılarıyla ve gülme dostlarıyla ilgileniyor. Bu amaçla, yirminci yüzyıl Batı dünyasını ve bunun siyasi, bilimsel, felsefi, estetik serüvenlerini gözden geçirmeye çalışan yeni bir uğraşa katılıyor. Sorduğu temel soru şudur: Yirminci yüzyıl nasıl gülmüştür?

Prof. Anca Parvulescu, St. Louis'deki Washington Universitesi'nde, Karşılaştırmalı Edebiyatta Lisansüstü Çalışmalar Direktörüdür. Modernizm ve modernite, yirminci yüzyıl edebiyatı ve eleştirel kuram, anlatı ve roman, toplumsal cinsiyet ve feminizm konuları üzerinde çalışmaktadır.

305 s. İstanbul 2017

4-139.jpg

George Saunders
İÇ SAVAŞ DİYARI FECİ DÜŞÜŞTE
Delidolu Yayınları

George Saunders'ın erken dönem öykülerinin ve bir novellasının yer aldığı İçSavaşDiyarı Feci Düşüşte siber terörizmle dolu, kâbus gibi bir kıyamet-sonrası dünya yaratarak okurları her zamankinden daha karanlık, daha nüktedan, daha ümitsiz ve hepsinden ötesi, çok daha çarpıcı gerçeklerle yüzleştiriyor.
Folio Ödüllü yazar Saunders, bir kez daha aşina olduğumuz kahramanlara dönerek kaybetmişlerin, eziklerin, kusurluların, engellilerin yani bir şekilde yaşamın kıyısında kalmış bireyin gönüllü sözcülüğünü üstleniyor.

İçSavaşDiyarı Feci Düşüşte'yi yazarın külliyatında farklı bir yere koyan özellik ise öykülerin büyük çoğunluğunun, paralel bir evrende ya da çok yakın ve kötümser bir gelecekte geçiyor olması. Saunders, insanlığa dair karanlık bakışını “ötekileşmek'' ve “yalnızlaşmak'' alanında yoğunlaştırarak okuruna sarsıcı satırlar sunuyor.

Hiciv, eleştiri, ironi ve mizah dozunu hiçbir sayfada yitirmeyen İçSavaşDiyarı Feci Düşüşte, George Saunders'ın en güzel ve en yaşlı öykülerinin aslında nasıl da hiç yaşlanmadığını ortaya koyuyor.

“George Saunders'ın klostrofobik manzaralarını ziyaret ettikten sonra, bir alışveriş merkezine ya da eğlence parkına bir daha asla aynı şekilde bakamayacaksınız…''
The Philadelphia Inquirer

236 s. İstanbul 2017

5-071.jpg
Thomas R. Malthus
NÜFUS İLKESİ 
Pinhan Yayıncılık


“Hiç kimse, insan ırkının mutluluğunu artırmanın önemini inkâr edemez. Bu husustaki her ufak ilerleme bile son derece kıymetlidir. Fakat insan ırkıyla deney yapmak, cansız nesnelerle deney yapmak gibi değildir. Bir çiçeğin patlaması önemsiz olabilir. Kısa süre sonra bir çiçek daha açacaktır. Fakat toplumun bağlarının patlaması, parçaların öyle bir bölünmesidir ki binlerce kimseye en ağır acıları yaşatmadan ortaya çıkamaz ve yaranın tekrar iyileşmesi için çok uzun zaman geçebilir ve pek çok ıstırap yaşanabilir.''
Sosyal bilimlerin herhangi bir alanında öğrenim görüp de Thomas Robert Malthus (1766-1834) ile karşılaşmamış olan yoktur. Esasen bu Malthus'un dehası ile değil, daha ziyade içerisine dâhil olduğu tartışmanın harareti ile ilişkilidir. Yine de Malthus'un, 18. yüzyıl sonu 19. yüzyıl başı İngiltere'sinin siyasal ve sosyal karmaşasına nevi şahsına münhasır bir iddia ile katıldığı söylenmelidir.
Pek çok temel çalışmanın Türkçeye vakitlice kazandırılmadığını biliyoruz. Entelektüel çoraklığımızda eleştirel düşünce eksikliği kadar, fikri tartışmalara, bunlara esas teşkil eden eserlere kendi dilimizde ve tartışma henüz cereyan etmekteyken erişememekten kaynaklı olarak katılım gösteremememizin de etkisi var. Bu anlamda Malthus'un Nüfus İlkesi Türkçe okurla ilk kez buluşurken, eserin ortaya çıkardığı tartışmaya iki yüz yılı aşan bir mesafeden de olsa katılma imkânı sunuyor. Tartışmaya katılacak her nefesin, iki yüz yıllık mesafeyi bir nebze de olsa kısaltması umulur.

200 s. İstanbul 2017

6-060.jpg

Paul Auster
4 3 2 1
Can Yayınları

“Auster'ın en büyük, en yürek burkan, en doyurucu romanı, gerçeklerin ve olasılıkların, aşkın ve yaşamın sürükleyici ve şaşırtıcı öyküsü'' olarak tanımlanan yapıt, bir aile destanı havasında başlıyor ve o aile bireylerinden birinin kendi yaşamını “ya öyle olmasaydı'' diye sürdürmesiyle devam ediyor.

Sadece bir ailenin ve bir kişinin yaşamıyla sınırlı kalmayan roman, Soğuk Savaş, Rosenberg'lerin idamı, Kennedy ve Martin Luther King suikastları, Vietnam Savaşı, My Lai katliamı, 1968 üniversite olayları gibi konuları da ayrıntılarıyla işleyerek 20. yüzyılın ikinci yarısına panoramik bir bakış sunuyor ve bu deneyimleri bitmek istemeyen, akıcı, keyifli cümlelerle aktarıyor.

Auster kitabını yorumlarken, “Kendi yaşamımdan bazı şeyleri aktardım, ama hangi yazar bunu yapmaz ki?'' diyor ve, “Ben tanıdığım, bildiğim dünyayı, kendi yaşadığım ve sürprizlerle dolu deneyimleri yansıtmaya çalışıyorum, ömrüm boyunca bu kitabı yazmak için bekledim,'' diye tamamlıyor sözünü.

1128 s. İstanbul 2017

7-049.jpg

George Simenon
KİRLİYDİ KAR
Everest Yayınları

“Simenon okumayı çok seviyorum.Bana Çehov'u hatırlatıyor.''
William Faulkner
Polisiyenin en büyük ustalarından Georges Simenon'un, 20. yüzyıl edebiyatının başyapıtları arasında yer alan 1948 tarihli Kirliydi Kar adlı romanı, 2. Dünya Savaşı sırasında, işgal altındaki Fransa'da ayakta kalmaya çalışan 19 yaşındaki Frank Friedmaier'in suçla tanışmasını, kesif yalnızlığını ve iç dünyasını resmeder.

Annesi genelev işletmecisi olan Frank soğukkanlı bir gençtir. Kasvetli ve sonsuzmuş gibi gelen kış boyunca bir dizi suça bulaşan Frank, karaborsa, şantaj, hırsızlık derken geri dönüşü olmayan bir yolda sürüklenerek batağa saplanır, kendisini işgalci Alman askerleriyle bağlantılı organize bir olayın içinde bulur. Hapisteki sorgulamalar akıl oyunlarına, aklın ve bedenin dayanma gücünün sınanmasına dönüşür. Simenon, yavaş yavaş kendi sınırlarına ulaşan anti-kahramanı Frank aracılığıyla, suçlu bir insanın yıkıma doğru sürüklenen zihnine, varoluş kaygılarına ve savaşa ayna tutar.

“Yirminci yüzyılın sıradışıbaşyapıtlarından biri.''

John BanvIlle

265 s. İstanbul 2017

8-041.jpg

Camilo Jose Cela
PACUL DUARTE VE AİLESİ
Olvido Kitap


Büyük İspanyol yazarı Camilo José Cela'nın adını dünyaya duyurmasını sağlayan ilk romanı Pascual Duarte ve Ailesi 1942'de yayımlandığında hem üslubu hem de kurgusuyla büyük tartışmalar yarattı ve dört yıl boyunca yasaklı kaldı. Tekrar yayımlanmaya başladığında ise yarattığı heyecan fırtınası çok daha şiddetli esiyordu artık.

İspanyol İç Savaşı'nın ardından, yaşanan travmayı işleyen romanlar art arda yayımlandı. Ancak Cela, bambaşka bir şey keşfetmişti: Yüzünü olaylara değil insana, karmaşık kente değil taşraya çevirmişti. Birey ile toplumun çatışmasını, şiddeti, aşkı, yoksulluğu ve suçu kendisine has “grotesk gerçekçilik''le anlattı. Ama asıl özgünlük romanın ana karakterindeydi: Pascual Duarte, işlediği suçların kökeni ve bu suçlar karşısındaki tavrıyla yeni bir kapı açmıştı. Nitekim aynı yıl Fransa'da Yabancı'nın yayımlanması ile birlikte artık yeni bir edebiyat anlayışının başladığı çok geçmeden anlaşıldı.

Juan Rulfo'dan Marquez'e, Bret Easton Ellis'ten Roberto Bolaño'ya birçok önemli yazarı etkileyen Pascual Duarte ve Ailesi, yazarın Türkçe basım için yazdığı önsöz ve Alev Güçlü'nün İspanyolca aslından çevirisiyle...
“Büyük ihtimalle, Don Quijote'den sonra en çok okunan İspanyol romanı.''
The New York Times

136 s. İstanbul 2017

9-029.jpg


Şefik Hüsnü
TOPLUMSAL SINIFLAR,TÜRKİYE DEVRİMİ VE SOSYALİZM
Yordam Yayınları


Türkiye’de Sosyalist Düşüncenin Klasikleri dizisinin ikinci kitabı olan Toplumsal Sınıflar, Türkiye Devrimi ve Sosyalizm, Türkiye’de komünist hareketin kurucularından Şefik Hüsnü’nün, Türkiye’de Marksist düşüncenin temellerini atan Aydınlık dergisindeki yazılarının tematik bir derlemesidir. 
Toplumsal Sınıflar, Türkiye Devrimi ve Sosyalizm’de yer alan ilk yazının tarihi 1 Haziran 1921, son yazının tarihi ise Şubat 1925’tir. İlk yazı yayımlandığında İstanbul işgal altındadır. Son yazı yayımlandığında ise Takrir-i Sükûn Kanunu çıkmak üzeredir. Bu zaman aralığı Türkiye tarihinin en kritik evrelerinden birine işaret eder. 
Kitap, Türkiye’de sosyalist düşüncenin kurucularından birisinin Türkiye’nin şekillenişine ilişkin görüşlerini, eleştirilerini, önerilerini, öngörülerini ve gözlemlerini yansıtması bakımından son derece önemli, değerli ve ilginçtir. Kitaptaki yazılarda yer alan gözlem, saptama ve çözümlemeler Türkiye devrimini toplumsal sınıfların mücadelesi ekseninde, Türkiye’yi içinde şekillendiği tarihsel dönemin ve bölgenin özellikleri içinde ve bunu da dünya kapitalizminin genel bağlamının geleceğe yönelik eğilimleri yönünde kavrar. Yazılara yansıyan gözlemlerde dünyadan Türkiye’yi ve Türkiye’den dünyayı görebilmenin bakışımlı acıları, Türkiye toplumunu her yöresinden ve kesiminden insanları aracılığıyla tanımanın sıra dışı zenginliği ve düşünceye sürekli derinlik kazandıran ender bir aklın açılımları hissedilir. 

382 s. İstanbul 2017

10-018.jpg

İsmail Saymaz
TÜRKİYE’DE IŞİD
İletişim Yayıncılık


IŞİD, Mayıs 2015’ten itibaren açıkça Türkiye’yi hedef aldı. Çıkardığı Türkçe dergiye Konstantiniyye, Gaziantepliler için kurdukları kampa ''Konstantin’ adlarını vererek, İstanbul’u fethedeceklerini ilan etti. IŞİD’in Türkiye’ye açtığı savaş iki aşama izledi. İlk önce HDP’liler, sol görüşlüler ve Aleviler hedef alındı. İkinci aşamada, IŞİD karşıtı koalisyona verilen destek ve ''Fırat Kalkanı Operasyonu’ sonrası, Türk devleti IŞİD’in hedefi haline geldi. Bugün tüm Türkiye namlunun ucundadır.''

IŞİD’in 2011-2015 yıllarında etkilediği, devşirdiği, eğittiği ve savaştırdığı kitle, güvenlik ve toplumsal barış açısından tehdit olmayı sürdürüyor. Peki aylarca telefonları dinlenen, takip edilen IŞİD militanları, son derece kanlı eylemleri nasıl yapabildi? Suriye sınırından cihatçı savaşçı geçişi nasıl örgütlendi? Yıllarca nasıl militan devşirdiler, Selefilik nasıl yayıldı?

İsmail Saymaz, Türkiye’de IŞİD’in örgütlenmesi ve eylemlerini, bu konuda açılmış bütün dava dosyalarını etraflı bir biçimde ve titizlikle inceleyerek, gözler önüne seriyor. Bu örgütün düzenlediği Diyarbakır, Suruç, Ankara Garı, Reina, Atatürk Havalimanı ve diğer kanlı eylemlerin toplu bir değerlendirmesini sunuyor.

264 s. İstanbul 2017

11-015.jpg

Mustafa Necati Yıldırım
ÖLÜ KÖPEK
Siyah Beyaz Yayınları


“Hadi şunları cehenneme yollayalım!''
Kalabalıktan onaylar sesler yükseldi. Güzel Marmara şişeleri sotelerinden dışarı uğradı, Vatman’ın gözleri korkuyla büyüdü. Kesici aletler ortaya çıkıp şişelerin plastik kafalarını boyunlarından ayırdı. Gasp malı alkol tüketiyorlardı. Alkol onları tüketiyordu. Aslı bile o an olan biteni biz kipinde yaşıyordu. Diğerlerinin buna ondan daha çok ihtiyacı vardı. İçlerinden dört tanesi Vatman’a yanaşıp, onu çaresiz kol ve ayaklarından kavrayıp havalandırdılar. Hiç umulmadık bir çabukluk ve neşe içinde altı okka yapıp kuyuya attılar. Hemen ardından sıra ceset torbalarındaydı. Ve onlar da aynı akıbete uğradı. O anda tüm sesler kesildi. Herkes bedenlerin bir yüzeye çarpıp ses getirmesini bekledi. Boşunaydı. Sonsuzluğa yuvarlandıklarını biliyorlardı. Vatman’ın başına gelenler Aslı’ya hiç de cinayet gibi gelmedi ve bundan rahatsızlık duymuyordu. Platoda cızırdayıp duran plağı çıkartıp bir Duke Elington koydu. İşin sırrı çabukluktaydı. Hayatta her şey mümkün olduğunca çabuk halledilmeliydi. Böylece sonuna herkesten önce ulaşabilirdiniz. Çocuklar bu oyunu iyi oynarlardı. Ve Aslı hiçbirinin devlet yardımı alarak emekli olacak kadar yaşamayacağına bahse girebilirdi.

192 s. İstanbul 2017

f3-011-001.jpg

"Yeni çıkan kitaplar / 16 Ekim 2017" haberi, 16 Ekim 2017 tarihinde yazılmıştır. 16 Ekim 2017 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kitap kategorisi altında bulunan Yeni çıkan kitaplar / 16 Ekim 2017 haberi 2017 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. Yeni çıkan kitaplar / 16 Ekim 2017 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kitap konusunda 19 Mart 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 09:47 Ali Yerlikaya: İki suç örgütü çökertildi, 25 şüpheli yakalandı
  2. 09:42 Kadın muhtar adayının ofisine 4 gün içinde ikinci saldırı
  3. 09:36 Nico Hulkenberg: Küçük F1 takımları, puan kazanabilmek için heterodoks yollar denemeli
  4. 09:31 Jet evliliğin sebebi belli oldu: Ebru Gündeş hamile
  5. 09:30 Altın Fiyatları Sabit: Yatırımcılar Fed'in Kararını Bekliyor
  6. 09:24 Erdoğan’dan iftarda operasyon sinyali: Yarım kalan işimizi tamamlayacağız
  7. 09:23 Trump'ın Avukatları Çıkmazda: 464 Milyon Dolarlık Cezayı Ödemek İçin Teminat Bulunamıyor!
  8. 09:18 Murat Ağırel: Hangi belediyeyi araştırırsanız araştırın tek bir “kanun” var, o da kanunsuzluk
  9. 09:13 Vatandaşın cebinden 500 milyar çıkabilir
  10. 09:08 'Para sayma' görüntüleriyle ilgili ifadeler ortaya; "Kaftancıoğlu ile noterde sözleşme imzalandı"
  11. 09:03 CHP'li Hüseyin Avni Sipahi'nin oğlu AK Parti'den aday oldu, yurtdışı çıkış yasağı kalktı
  12. 08:52 Ankaralılar dikkat: Bugün bazı yollar trafiğe kapalı
  13. 08:48 MAK Danışmanlık Başkanı Mehmet Ali Kulat yanıtladı: İmamoğlu - Kurum yarışında kim önde
  14. 08:41 Elektrikli Peugeot 208 Türkiye'de satışta: İşte fiyat listesi
  15. 08:37 Cem Yılmaz eski eşi Ahu Yağtu'ya ödediği nafakayı tiye aldı
  16. 08:35 Emel Müftüoğlu, Sezen Aksu'nun son halini paylaştı: Hastane künyesi dikkat çekti
  17. 08:26 Gökhan Zan: Boyun eğmeyeceğim çekilmiyorum
  18. 08:22 MHP’de 43 ismin üstü çizildi
  19. 08:20 Erkan Baş: Gökhan Zan, arkadaşlarımıza ‘Kendi geleceğimi düşünmem gerekir’ demiş
  20. 08:14 Aziz Yıldırım: Devlet 2015’te yaşanan kurşunlanma olayını çözmezse bu olaylar yaşanır
ABC Kitap Haberleri