Yok mu Fethullahçı Örgütün Sempatizanı Rasim’den Hesap Soracak?

Çağlar Ezikoğlu

“…2007-13 döneminde eski rejim aktörlerine yönelik tasfiyelerin de baş aktörü Fetullah Gülen ve örgütüydü... Elbette bu tasfiyelerin arkasında hem siyasi irade hem de çok büyük toplumsal destek vardı... Fakat Gülen'in 1970'lerin sonundan itibaren devletin ve yargının içine ektiği fidanlar ağaç olmasa bu devrim yapılamazdı ve askeri vesayet rejimini hiçbir güç yıkamazdı. Dolayısıyla AK Parti ile Gülenciler arasında işbirliği bir tercih değil mecburiyetti...''

Bu satırlar laik Cumhuriyeti yıkmak için harekete geçen ve 15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunan FETÖ’ye ithafen yazılmış satırlar. Şimdi aklınızdan geçirebilirsiniz, herhalde bu satırların yazarı yurtdışında kaçak bir Fethullahçıdır diye. Hayır, bu satırların yazarı hala bu ülkede yaşayan ve kendisine her ne hikmetse bir türlü dokunulamayan Fethullahçı terör örgütünün sempatizanı olan Rasim Ozan Kütahyalı adlı zattır. Bu yazı bugün yani 23 Ekim 2017’de kaleme alındı. Fakat kendisinin Fethullahçılığı ve FETÖ’ye bağlılığı ise çok basit bir araştırma ile açık delillerle ulaşmak suretiyle tespit edilebilir.

Kendisinin Türk basınında meşhur olmasını sağlayan vaka, FETÖ örgütünün operasyonel gazetelerinden birisi olan Taraf Gazetesi’ndeki alelade bir forum sayfasında 2008 yılında karaladığı şu satırlardır;

“Hem ortodoks sosyalistlerin hem de özgürlükçü olma iddiasındaki sosyalistlerin bu derece ulusalcılığa cephe aldıklarını söyledikleri halde en az ulusalcılar kadar değer atfettikleri bir kavram hâlâ yerli yerinde duruyor. O da Tam Bağımsızlık...Türkiye’de kendini solda tanımlayan ve aynı zamanda özgürlükçü-demokrat olduğuna inanan tüm çevrelerin iyi anlaması gereken bir şey var... Tam bağımsızlık demek tam barbarlık demektir... Bu tam bağımsızlık söylemi bütünüyle terk edilmelidir. Sadece Türkiye çapında değil evrensel bazda da “tam bağımsızlık'' tam keyfilik, tam iktidar konsolidasyonu ve sonuç olarak tam barbarlık demektir.''

Bahse konu bu yazısında Deniz Gezmiş’e küfrederek tam bağımsızlığa olan öfkesini kusan Rasim adlı zat, bu kusmuğunun mükafatı olarak Taraf adlı Fethullahçı gazeteye köşe yazarı yapılmıştır. Ne ilginçtir ki bu şahıs, kaç sene önce sövmüş olduğu tam bağımsızlık iradesi AKP iktidarı tarafından dillendirilince bahse konu bu eleştirileri yapmaktan kaçınmıştır. Peki Rasim adlı şahıs bu Taraf gazetesi ve onun Fethullahçı yöneticileri hakkında ne düşünüyor? 2011 yılında bakın ne demiş;

“Ahmet Altan bana köşe yazarlığının kapısını açmış yazarlardandır. Benim onunla ters düşmem mümkün değil. Aynı düşünceye, aynı Türkiye özlemine baş koymuş insanlarız biz.''

Görüldüğü gibi Rasim’i piyasaya pazarlayan FETÖ tutuklusu ve Fethullahçı çetenin önemli tetikçilerinden Ahmet Altan. Tabi bu Rasim adlı şahıs sadece Altan’ı değil terör örgütü elebaşısı Fethullah Gülen’i de övgülere boğmuştur. Örneğin Ocak 2013’de Takvim gazetesinde diyor ki;

“Fethullah Gülen Hocaefendi'nin özyurduna dönmesini hasretle bekleyen on milyonlarca insanlardan biri de benim...Başbakan ve Hocaefendi'nin baş başa düzenli konuşmaları, yani sistemli Altunizade-Kısıklı diyalogları hem Hizmet'e hem hem de bu ülkeye tahayyül edilemeyecek kadar faydalar getirecek...
Allahım bize o güzel günleri göstersin...''

 Peki Rasim adlı zat, AKP-Cemaat ortaklığı 2013 yılında bozulduktan sonra, bu Fethullahçı çeteyi desteklediğinden pişman mı olmuştu? Hayır, bakın 2014’de neler demiş;

“…Taraf’a çok şey borçluyuz. Konuşulmayanları konuşulur kıldığı için. Haberleştirilemeyen şeylerin haber olabileceğini ispatladığı için. PKK ile savaş sürdüğü için dokunulmazlık zırhına bürünen askeri vesayete karşı hükümetin yürüttüğü mücadelede demokrasiden yana taraf tuttuğu için. Hatta sadece habercilik yaparak Türkiye’nin gündemini değiştirebilme başarısı gösterdiği için. Türkiye Taraf Gazetesi’ne çok şey borçlu. Velhasılı… Hataları ve kusurları olmasına rağmen Taraf Türkiye medyasında bir dönüm noktası. Üzerinde düşünülmesi, konuşulması gereken bir gazete.''

Görüldüğü gibi Rasim adlı şahıs, hiçbir zaman Fethullahçılığından pişman olmamış ve bunu yüksek sesle söylemeye devam edip zerre hesap vermeden elini kolunu sallayarak dışarıda dolaşmıştır. Bugünki yazısında ise açıkça FETÖ örgütünü övgülere boğarak Ergenekon ve Balyoz gibi kumpasları bir destan veya devrim olarak nitelendirme hadsizliğinde bulunmuştur.

Benim ömrüm bu Fethullahçı çete ve onun iktidar odaklı siyasi uzantıları ile mücadele etmekle geçti. Kendi çabalarımla elimden geleni yaptım ve Atatürk’ün kurmuş olduğu laik Cumhuriyet’i korumak için de bundan sonra elimden geleni yapmaya devam edeceğim. Ama benim gücüm ancak bu satırlar veya akademik çalışmalarımdan öteye geçemiyor. Acaba benimle aynı şekilde vatanseverliğe sahip bu ülkenin birliğini can-ı gönülden isteyen hukukçuları yok mu? Neden Bu Rasim adlı Fethullahçı örgüt üyesi, bu ülkenin ulusal yayın organlarında açıkça FETÖ propagandası yapıyor? Bu adama neden kimse dokunamıyor, dokunulmazlığının kaynağı nedir? Bu adamın böylesine açıkça laik Cumhuriyet’e meydan okuyarak FETÖ övgüsü yapması bu ülkedeki hukukçuların ağırına gitmiyor mu? Umarım bu terör sevicilerin propagandalarına dur diyebilecek hukuk insanları hala ülkemizde varlıklarını sürdürüyorlardır.

Aberystwyth Üniversitesi, Uluslararası Siyaset Departmanı, Araştırma Görevlisi ve Doktora Adayı