2016'nın özeti ve 2017'nin gelişi

Ali Kaya Soysal
 Tekrar merhaba sevgili ABC okuyucuları! En son Beşiktaş- Bursaspor maçı sonrası patlayan bombalar ve yitip giden 46 can üstüne  "artık maç analizi yazmak içimden gelmiyor, hoşçakalın" başlıklı yazım yayınlanmıştı 13 Aralık tarihinde. Nedeni çok açıktı; terör onlarca, yüzlerce insanımızın yaşamını gasp ederken, üstelik son bomba Dolmabahçe-İnönü Stadı'nın dışında patlamışken, içindeki 4/4/2'yi, penaltıyı, ofsaytı yazmak çok anlamsız ve hatta şımarıklık gibi gelmişti bana. Bu bir türlü ülkemin içinde bulunduğu duruma isyan haykırışımdı.
 
Ancak ABC okuyucuları ve dostlarımın tepkileri beni biraz "nadasa yatmaya" , düşünmeye itti. Çünkü gelen yorumlar tam tersi, "ülkede doğruları yazanların sindirildiği bir ortamda bu kararın savaştan kaçmak" anlamına geldiği mealindeydi. Yaşamın sanat, spor gibi diğer alanlarınında olduğuna dikkat çekiyorlardı. Haklıydılar, o nedenle bugün sizlerle tekrar buluşmaya karar verdim..
 
 Yazımın konusu, her türlü kötülüğü ve acısıyla terk edip giden 2016'nın ağırlık futbol olmak üzere sportif açıdan değerlendirilmesi ve yeni yıldan neler beklediğimiz..

***

Geçen yıl 2 büyük organizasyon vardı; Avrupa Futbol Şampiyonası Fransa 2016 ve Rio Yaz Olimpiyatları. Fransa'da Portekiz şampiyonluğa ulaşırken, kadroya son anda dahil edilen, oyuna da 79'da giren Eder'in zaferi getiren golü ve dünyanın en zengin sporcularından biri olan Ronaldo'nun sakatlanınca döktüğü gözyaşları maça damgasını vurdu. Niye zenginlikten söz ettim? Turnuvadan erken elenip Türkiye'ye dönen ulusal takımımızın skandallarını izleyince "sözde milliyetçiliğin hafifliğine" dikkat çekmek istedim. Fransa 2016 için satırlarıma son verirken İzlanda, Galler ve Kuzey İrlanda'nın topladığı sempatiyi eklemem gerekir diye düşünüyorum..

***
 
Rio Olimpiyatları'na ise toplam madalya sayısında ilk 3 sırayı paylaşan USA, İngiltere ve Çin ağırlığını koyarken Amerikalı yüzücü Michael Phelps yıldızlaştı ve 28 madalya ile tüm zamanların en çok madalya kazanan sporcusu ünvanına ulaştı. Biz ise 1960 Mexico'da 9 madalya kazanmışken 56 yıl sonra 8'de kalarak son sıralarda yer aldık, üstelik katılan sporcularımızın büyük çoğunluğu "devşirme" iken..Düşünülmesi gereken bir  durum!

***

Tekrar futbola dönecek olursak; İngiltere Premier liginde 2015/16 sezonunu şampiyon tamamlayan Leicester bir "peri masalına" imza atarken, Jamie Vardy 24 golle bu masalın "kül kedisi" oluyordu. Bu güzelliğin yanında Brezilya takımı Chapecoense'nin uçak kazasında yok olması ve futbol devi Johan Cruyff'un 68 yaşında hayatını kaybetmesi 2016'nın acıları oldu. Çin futbol sermayesinin milyon dolarları, euroları ise ilginç notlar arasında yerini aldı..

***
 
Ülkemize dönersek 2016 yılının ilk yarısının en başarılı takımı şüphesiz şampiyon Beşiktaş. Sezonu son 3 maç dışında hep dışarıda geçiren siyah-beyazlılar mutlu sona ulaştılar. Yılın ikinci yarısının en gözde takımı ise Başakşehir; namağlup ligin lideri. Ancak burada bir parantez açmak istiyorum, bu takımımız herkesin malumu olduğu üzere İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin desteğiyle yürüyor, tıpkı Ankara Belediyesi'nin Osmanlıspor'u gibi. Bu 2 büyük kentte yaşayan vatandaşların vergilerinin bu uğurda harcanması ne derece doğru, asli görevleri bambaşka olması gerekirken? Son örnek, Başakşehir'in 1 milyon 750 bin euroya Gençlerbirliği'nden transfer ettiği İrfan Can! Garip ve sorgulanması gereken bir konu bana göre...

***
 
2016'da eleştirmem gereken ve 2017'de de sürecek gibi gözüken konuların bazılarına gelince:

- Deplasman yasağı kalktımı, yoksa Trabzon - F.Bahçe maçında olduğu gibi devam mı edecek?

- Ülkenin genelinde kar, yağmur, soğuk hava sürerken maç başlama saatleri gündüze çekilmeyecek mi, sorum yayıncı kuruluş patronları Katarlılar ve Federasyona..

- Acaba hangi ülkenin futbol federasyon başkanı kulüplerden birinden alacaklıdır, bu durum ne zaman netliğe kavuşacak Sayın Demirören ve Sayın Orman? Böyle devam ederse Beşiktaş Kulübü'nün hakem yönetimleriyle ilgili  spekülasyonlara uğraması daha uzun süre alacak gibi...

- Son olarak şu meşhur "video hakem" uygulaması sistemine net yorumum; kesinlikle hayata geçmemeli, futbolun doğasına aykırıdır, pratikte de çok zordur, yani bu konuda İngilizler gibi "tutucuyum"...

***
 
Tatlısı olmadığına göre acısıyla geçen 2016'dan kurtulduğumuza sevinirken, "gelen gideni aratır" atasözünün 2017'de gerçekleşmemesini umarak tüm insanlığa barış, huzur ve esenlikler diliyorum...