A Grubu'nda düğüm çözüldü

Ali Kaya Soysal
6 puanlı Fransa ile 4 puanlı İsviçre Lille'de karşılaştı dün gece,  özellikle İsviçre'nin "gözü sahada kulağı Lyon'da idi", çünkü olası bir Romanya galibiyeti kendilerini 16'lar için rizikoya sokacaktı. Horozlar, daha doğrusu Pogba maça fırtına gibi başladı. 11 ve 13'deki müthiş şutlarını İsviçre'nin Möchengladbach'da oynayan kalecisi Sommer önlerken, 17. dakikadaki 25 metreden bir denemesi daha direkten döndü. Ben Fransa'nın gruptan çıkmayı garantilediği için daha pasif oynayacağını bekliyordum ama ilk 45 dakika tam tersi oldu. Fransa rakibini adeta boğdu, kendi yarı alanına hapsetti, futbol adına yapılabilecek her aksiyonu gerçekleştirdiler, gol dışında. Bu bölümde 20 yaşındaki, Bayern Münchenli Fransız oyuncu Coman yıldızlaştı diyebilirim.

İkinci yarı İsviçre pabucun pahalı olduğunu,kulağını diğer maçtan çekmek gerektiğini düşünmüş olmalı ki, şemsiye tersine döndü ve bu sefer oyun Fransa yarı alanına yıkıldı. 70'den sonra Lyon'daki maçın Arnavutluk'un önde sürdürmesi gerçeği beraberliğin ikisini de kolkola bir üst tura çıkartacağını , dolayısıyla  kontrollü oyunu sağladı. Kalan bölümde zamanı bol pas yaparak öldürmeye çalıştılar ve turnuvanın yıldızlarından Fransız Payet'in 75'de direkten dönen şutunun dışında herhangi bir pozisyon göremedik. Ve 0-0'la 16'lara kaldı Fransa ile İsviçre..
 
ARNAVUTLUK'UN PERİ MASALI DEVAM EDİYOR

Tarihinde ilk kez Avrupa Şampiyonasına katılan Arnavutluk 0 ( sıfır ) puanla çıktığı son grup maçında 1 puanlı Romanya ile kader maçına çıktı Lyon'da. Önce Arnavutların teknik direktörü İtalyan Biasi'den söz etmeliyim. Dünyada başka ülkelerin vatandaşlığına geçmek çok doğaldır ve haktır, ama bu seçim eğilimi genelde ABD, İngiliz , Alman ve güçlü ülkeler vatandaşlığı için geçerlidir. Eğer biri Arnavut vatandaşlığını seçiyorsa orada biraz durup düşünmek gerekir. Maç önünde okunan ulusal marşlar sırasında Arnavut dilinde marşa eşlik eden Biasi'yi takdir etmemek mümkün değil. O'nun bu ülkeyle ne kadar özdeşliğinin ve samimiyetinin göstergesidir bu jest.

Bizim sözde milliyetçi teknik direktörümüze bunu hatırlatarak maçın teknik analizine girelim isterseniz. 

İlk yarı iki takım da birbirlerini tartarak başladı oyuna, Romanya'nın çoğu kaleyi bulmayan 7 şutuna karşın, Arnavutluk biri Lenjani'nin kaleciyle karşı karşıya kaldığı net pozisyon dışında 2 gol girişiminde daha bulundu ve Sadiku'yla 43'de arka direk kafa golünü bularak 1-0 öne geçti.

İkinci devre Romanya doğal olarak bereberlik golü için inisiyatif aldı, baskı kurdu. Arnavutluk ise kalesini iyi savundu ve karşı ataklarla gol aradı, özellikle  son 5 dakikada net olmayan fırsatlar da buldu. Bu zor dakikalarda bir şey dikkatimi çekti. Biasi, Arnavutluk'un kaptanı, uluslararası tecrübeye sahip en önemli futbolcusu Lorik Cana'nın İsviçre maçında takımını daha 35. dakikada 10 kişi bırakmasını affedememiş olacak ki, oyuncusunu yedek soyundurdu ve 80'de oyuna soktuğunda kaptanlık bandını taktırtmadı. İşte disiplin, işte teknik adamlık..

Ve Arnavutluk maçı 1-0 galp bitirdi, muhteşem taraftarını tarihi sonuçla coşturdu, herkesin gönlünde taht kurdu..
 
A Grubunda Fransa ve İsviçre bir üst tura çıktılar, Romanya elendi, Arnavutluk bu üç puanıyla diğer maçların sonucunu bekleyecek en iyi 3. lük için, benim naif gönlüm Karpatların bu küçük ülkesinden yana ne yalan söyleyeyim.

EN İYİ ÜÇÜNCÜLER NASIL BELİRLENECEK?

Yazımın son bölümünde ABC futbol meraklılarını önümüzdeki günlerde gelen sonuçlara göre çok karşılaşacağımız bir kuralla ilgili  bilgilendirmek istiyorum; "En iyi üçüncüler nasıl belirlenecek?" Eğer puanlar eşitse önce genel averaja bakılacak, sonra 2. ve 3. takım arasındaki oynanan maçın skoru belirleyici olacak, eğer bu da eşitse atılan gol sayısı öne çıkacak, hepsi aynı ise ülkelerin FIFA sıralaması en iyi üçüncüyü ortaya çıkaracak. Tabi eğer gerekirse son  kural çapraz da uygulanacak. Gruplarda son maçlara geldiğimiz bu günlerde bu kurala değinmeyi akıl etmeyen devlet televizyonu TRT ve Lig TV yöneticilerini kutlarım.