ABD seçimi sadece Aydın Doğan'a yaradı

Ertürk Akşun

Şu anda eminim çevrenizdeki herkes ABD seçimlerini konuşuyordur. Ben de naçizane fikirlerimi buradan ileteyim. Kolaycılığa kaçmadan ama.

Öncelikle memleketim insanı “Hangisi gelirse bizim için iyidir?'' peşinde. Peki gerçekte böyle bir durum var mı? Kestirmeden cevaplayalım, yok.

ABD uzun erimli planlar dahilinde yönetilir.

Truman Doktrini’ni hatırlayanlarınız vardır. 1940’lı yılların sonunda, İkinci Dünya Savaşı’nın arkasından, ABD ve Batı kendisini (çok çok kabaca tarif ediyorum) Doğu’dan ayıran, Demirperde denen, özellikle komünizmden ayıran bir doktrin uygulamaya başlamıştı. 1980’lere geldiğimizde Yeşil Kuşak projesiyle, Sovyet Rusya’nın çevresini İslami kuşakla örme stratejisine geçmişti. O sebepledir ki, Türkiye de o güne kadarki en dinci darbeyi yapmış, 12 Eylül darbesiyle birlikte Türkiye karanlığa ve gericiliğin kucağına atılmıştı. Bu sadece Türkiye’de olmadı, aynı yıllar içerisinde Afganistan, Pakistan gibi ülkelerde de aynı darbeleri görüyoruz.

Sovyetler Birliği çözüldükten sonra, önce Tarihin Sonu (Francis Fukuyama), Medeniyetler Çatışması (Samuel Huntington), Büyük Satranç Tahtası (Brzezinski) kitapları yayımlanmış, sonrasında da temeli 1990’lı yıllarda atılan Büyük Ortadoğu Projesi’ne geçilmişti. Günümüzden iki yıl önce de yeni bir uzun dönem planına geçilmiştir. Obama Doktrini denilen yeni plan, Batı ve ABD ile İslam’ın her türü (ılımlı, ılımsız, radikal vb.) arasında duvar örme, ayırma doktrinidir.

ABD seçimlerine gelecek olursak; sadece başkan seçimi değil, Senato ve Kongre’deki dağılım da çok önemlidir. Dağılım ise ortadadır. Uzun erimli dış politika yani Obama Doktrini ister Trump kazansın, isterse Hillary kazansın değişmeyecek plandır. Nitekim Trump’ın kazanması uzun erimli politikada hiçbir değişiklik yaratmayacaktır. İç politikada küçük değişimler gözlemlenebilir  o da bizi ilgilendirmez, bu, Amerikan halkının sorunudur.

Şimdi  bizdeki yansımalarına bakalım. Efendim geçen sene cumhurbaşkanımız sert sözler söyledi, Erdoğan karşıtları hemen bu fikre sarılıyorlar ki,  Erdoğan geçen sene de ağza alınmayacak küfürleri Putin’e ediyordu. Yani hemen çark edebilir, yeter ki anlaşma zemini yakalasın, ama bu mümkün görünmüyor, doktrin ortadadır çünkü.

Hillary kaybetti diye üzülenlerin ise üzülmelerine gerek yok, Hillary de en az Trump kadar faşistir.

Ama demem  o ki, bizi ilgilendiren ya da bizim lehimize çevireceğimiz bir durum söz konusu değildir. Sadece Aydın Doğan’a yaramıştır bu seçim sanırım çünkü artık Beyaz Saray’da oturan bir iş ortağı var.