Adaletli bir yarış olursa, Beşiktaş 25. haftada şampiyonluğunu ilan eder

Ali Kaya Soysal

Aslında hazırlık maçlarını yorumlamak adetim değildir, ancak Beşiktaş'ın yeni transferlerinin tanıtımı anlamında olan bu hazırlık karşılaşmasını yazmamak en azından ABC'nin futbolseverlerine saygısızlık olur diye düşündüm.. Kaldı ki, ideal 11'de oynaması beklenen ilk yarı 7, ikinci devre 9 futbolcu olunca maçın analizini yazmak şart oldu.

Beşiktaş sahaya 4/2/3/1 dizilişine göre Fabricio- G.Gönül, Marcelo, Rodolfo, Adriano- Tolgay, Gökhan İnler- Ömer, Talisca, Caner- Aboubakar tertibiyle çıktı.Bu dizilişte en göze çarpan sol kanatın kalitesiydi. Arkada Adriano, önde Caner çok uyumlu gözükürlerken içerideki rakiplerine gözdağı vermenin yanı sıra Şampiyonlar Ligi'nde grup standartlarının üstünde gözüktü bana göre. Çift stopper Marcelo , Rodolfo ve  ikinci yarı oyuna giren Atınç, Tosic ile birlikte Beşiktaş'ın savunma hattının göbeğinde problem kalmadı izlemini doğurdu. Sağ ve sol savunmalarda Gökhan Gönül ve Beck, Adriano ve Caner, hatta Tosic anormal cezalar ve sakatlıklar olmazsa oldukça yeterlidir.

Beşiktaş'ın dün gece seyrettiğim Gökhan İnler, Tolgay, Talisca orta alan hattı takım oyununa geçen sezon çokca gördüğüm geri pasları ortadan kaldırıp, teknik becerileriyle 3. bölgeye bir an önce ulaşma yolunda büyük katkı yapmış. Unutulmasın ki, bu bölgeye daha ulusal takımlardan dönecek Atiba ve Oğuzhan katılacak, joker Necip'i de sayarsak forma savaşının ne kadar kızışacağı ortada. 

Kanatlarda ise her ne kadar dün gece Şenol Hoca elindeki elemanları denediyse de o pozisyonlarda oynayacak oyuncular Quaresma, Olcay, Kerim, Aras ve sürpriz sol açık Caner gibi bir zenginlikten seçilecek. Kaleye en yakın oyuncu ise Cenk-Aboubakar, arasındaki rekabetten çıkacak, Ömer Şişmanoğlu da onların yedeği olacak. Genç Hamza'yı da unutmayalım.

Kaleye değinmem gerekirse, dün gece Fabricio'yu çok iyi bulduğumu söylemeliyim. Boyko kiralandığına göre Tolga ve Fabricio ikilisinden hangisi iyiyse o oynar. Eski duayen kaleci Şenol Hoca gereğini yapar diye düşünüyorum. Beylerbeyi'nden alınan eski futbolcu Semih Yuvakuran'ın oğlu 19 yaşındaki Umut'a bir parantez açmak istiyorum. Dün gece ilk kez izledim son 8 dakikada. Ulusal alt takımlardan, bilhassa Rasim Kara'dan aldığım bilgilere göre müthiş bir yetenekmiş, buyur Şenol Hoca, "eti senin kemiği bizim".

Dün geceki maçtan Beşiktaş adına çıkardığım sonuçlara bir kaç ekleme daha yapmam gerekiyor:

- Geçen sezonun seyirci ortalaması 5.500 iken bu hazırlık maçına 8.000 izleyici geliyor, dikkat!!

- "İyi futbol iyi futbolcuyla oynanır" sözü doğruysa eğer, bu sezon Beşiktaş futbolseverleri oyun olarak doyurur, adaletli bir yarış olursa eğer 25. haftada şampiyonluğunu ilan eder..

- Bir üst satırdaki iddiamın gerçekleşmesi için Şenol Hoca'ya büyük iş düşüyor, kadro zenginliğini iyi idare etmek hüner ister..
 
- Birkaç kelam da Şenol Hoca'ya; Saçına, kıyafetine, diksiyonuna takılıp Türk teknik direktörleri arasında dünya üçüncüsü olma kariyerine rağmen hala bu millet seni "imparatorun" yanına bile yaklaştıramıyorsa, hiç üzülme, çünkü seni takdir eden yüzbinler var, Trabzon'da da, İstanbul'da da, yeterki dün geceki gibi "gül kurusu" ceketini giy, çok yakışmış...Ama çarşı gurubunun şu müthiş esprisini de hatırla, "erkek adam renkli takım tutmaz"..
 
Gerçi sen bordo-mavi gibi harika renklerin adamısın, yolun açık olsun..