AKP’nin bunalımlı sekiz ayı

AKP’nin bunalımlı sekiz ayı

AKP’nin bunalımlı sekiz ayı Marksist iktisatçı Kotkut Boratav, BiGün gazetesindeki yazısında finans dünyasının AKP ile olan aşk-nefret ilişkisini kronolojik olarak tahlil etti.Hocaların hocası Boratav'ın "Finans sermayesi ve AKP: Bir gezinti" başlıklı o...

Marksist iktisatçı Kotkut Boratav, BiGün gazetesindeki yazısında finans dünyasının AKP ile olan aşk-nefret ilişkisini kronolojik olarak tahlil etti.

Hocaların hocası Boratav'ın "Finans sermayesi ve AKP: Bir gezinti" başlıklı o yazısı:

2013 ortalarından bugüne kadar kritik dönemeçlerde, finans kapitalin temsilcileri, Türkiye’ye ve AKP’ye hangi gözlüklerle bakmaktadır?

Finans sermayesi Türkiye’ye, özellikle de AKP’ye nasıl bakıyor? Bir kriz ortamına girerken önemli bir soru…

Nesnel göstergelerle, başta sermaye hareketlerini inceleyerek yanıtlayabiliriz. Veya, bunların kaynağındaki yatırım bankalarında, fon yöneten şirketlerde, kurumlarda yönetici, uzman kişilerin görüşlerini, değerlendirmelerini izlemeye çalışırız.

Bu malzemenin bir bölümüne Batı basınından ulaşabiliyoruz. Özellikle sermaye çevreleriyle içli-dışlı olan Financial Times, Wall Street Journal gibi gazeteler, Bloomberg gibi siteler, finans haberlerini, sözünü ettiğim şirket, kurum, banka yetkilileriyle görüşerek verirler.

Türkiye’nin yer aldığı bu tür haber ve yorumlarla ilgili hızlı bir tarama yaptım. Bunlara bakarak finans kapitalin Türkiye’ye dönük ruh halini yakalamaya çalıştım.

2013 ortalarından bugüne kadar kritik dönemeçlerde, finans kapitalin temsilcileri, Türkiye’ye ve AKP’ye hangi gözlüklerle bakmaktadır?

AKP’nin bunalımlı sekiz ayı: Haziran 2013 ve sonrası

Önce Gezi kalkışması; polis şiddetiyle bastırılması… Aralıkta da ses kayıtlarıyla ortaya çıkan, başlatılan yolsuzluk soruşturmaları; hukuk devleti normlarını çiğneyen bir karşı saldırıyla bunların da bastırılması… AKP iktidarının sekiz bunalımlı ayı söz konusudur.

İki ay boyunca (31 Kasım 2013- 31 Ocak 2014) dolar yüzde 12 tırmanmıştır. 17 Şubat’ta The Telegraph’tan Ambrose Evans-Pritchard, finans çevrelerinde ortaya çıkan endişeli ortamı aktarmaktadır: “Türkiye’yi hep istikrarlı gören fon yöneticileri, şimdi sözleşmelerin uygulanıp uygulanmayacağından endişe ediyorlar. S&P’nin ülke puanını negatif gözleme almasında, siyasi gerilimler, kurumsal güvencelerin ve dengelerin aşınması rol oynamıştır.'' Finans kapitalin bu endişesi, artık, zaman zaman karşımıza çıkacaktır: Hukuk devleti normlarının ihlâli, sözleşmelerin ve mülkiyet haklarının güvencesini de tehdit edecek midir?

Bir ay sonra, AKP duruma hâkim olmuş; hukuk devleti değilse bile istikrar geri gelmiştir. Kamuoyu anketleri de yerel seçimlerde AKP’yi önde göstermektedir. Financial Times (27 Mart 2014), finans çevrelerinin Türkiye’ye bakışını aktarmaktadır:

“Geçen yıl Türkiye’den uzak duran yabancı yatırımcılar geri gelmeye hazırlanıyorlar. YouTube’u susturma haberleri çıktığında Türkiye kâğıtları, borsa yükseldi; zira yatırımcılar Erdoğan’ın seçimlerden yara almadan çıkacağını umuyorlar. Standard Bank’tan Tim Ash’a göre seçimde başarı kazanırsa ''yatırımcılar burunlarını tıkayarak’ Türkiye havuzuna tekrar dalacaklardır.''

Gazete, UBS ve Global Source Partners’ton uzman görüşlerini aktarıyor. Bunlara göre, “Erdoğan politikaların sürekliliğini gözetecektir. AKP seçimleri devamlı kazanmayı becerecek; Türkiye’yi felaketlerden uzak tutacaktır.''

Hangi felâketler? Aydınlanmacı-demokrat milyonların protestoları mı? Ciddi yolsuzluk dosyaları mı? Önemli olan nedir? “Seçimleri kazanma becerisi ve politikaların sürekliliği''…

2014-2015 seçimleri: Finans çevreleri mutlu, bazen tedirgin

Mart 2014 yerel seçimlerinden AKP’nin galip çıkması, ay sonunda dolar kurunu iki ay öncesinin yüzde 5 altına çekti. Beş ay sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de Erdoğan’ın kazanma beklentisi güçlendi.

Yerel seçimlerden bir gün sonra Société Générale’dan bir yatırım danışmanı müşterilerine “Türkiye’ye girin'' diyor. Zira, “Cumhurbaşkanlığı seçimi de ufuktayken, yerel seçim sonuçları, siyasî belirsizliği ve istikrarsızlığı hafifletmiştir.'' (Financial Times, 31 Mart).

Martta başlayan olumlu konjonktür, Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birleşti; yabancı sermaye girişleri Ocak 2015’e kadar yüksek tempoda süregeldi.

2015’te “Güney''e dönük sermaye hareketlerinde yavaşlama başlar. Türkiye de bu etki altındadır; ama AKP’nin tek parti iktidarına son veren 7 Haziran seçimleri iç ve dış finans çevreleri için ilave bir şok olur. Üç gün içinde dolar yüzde 4 pahalılaşır; borsa endeksi yüzde 6 düşer.

Ambrose Evans-Pritchard, 7 Haziran seçimlerini, hemen ertesi gün The Telegraph’ta yorumluyor: “Seçim, Türkiye’nin liberal, laik güçleri ve Kürtler için bir zaferdir. AKP yüzde 41 oyla yine öndedir; ama bölünmüş bir ülkeyi koalisyonla yönetecektir. Erdoğan’ın Müslüman demokrasisi vitrini, pırıltısını çoktan yitirmiştir.''

Hemen arkasından bir yatırım uzmanının değerlendirmesi aktarılıyor: “Yükselen siyaset çirkinleşirse işin içinden çıkamazsınız. [Seçim sonrasında] Türkiye’nin yükselen piyasa ülkeleri içinde en kırılganının Türkiye olduğunu düşünüyoruz.''

Bankere göre “siyasetin çirkinleşmesi'' olarak görülen 7 Haziran tablosu, kan-revan içinde kazanılan 1 Kasım seçimiyle “düzelecektir.'' Yabancı finans çevrelerinin ertesi gün yayımlanan yorumunu Financial Times’tan aktaralım: “Piyasalar siyasette güçlü adamı severler; belirsizlikten ise nefret ederler. İstikrar bozucu üçüncü bir seçim artık devre dışıdır. Uluslararası yatırımcılar da zafer karşısında Erdoğan’ın âlicenap olmasını; ekonomik reforma odaklanmasını yeğliyorlar.''

Türkiye’ye fon girişleri canlanır; seçim arifesi ile sonrası arasında dolar yüzde 3,8 oranında ucuzlar.

Seçim zaferinden 15 Temmuz ve sonrasına

Erdoğan’ın “âlicenap ol'' tavsiyesini 1 Kasım’dan sonra umursamadığını; büyük Batı medyasında siyasi eleştirilerin sıklaştığını biliyoruz.

Ne var ki finans kapital, bu eleştirileri umursamadı. 2016 başında canlanan uluslararası sermaye hareketlerinden 28 milyar dolar, altı ayda Türkiye’ye aktı.

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında aksayan sermaye girişleri, ağustosta canlanır. Finans kapital bu aşamada “normale dönüş'' algılaması içindedir.

Ne var ki OHAL uygulamaları Türkiye ile ABD/AB arasında siyasi gerilimlere yol açtıkça, finans sermayesi bu uygulamaların ekonomiye yansıyan boyutlarına odaklandı. Tedirginlikler arttı.

Sıcak para hareketlerinde hızlı bir çıkış, herkesi sürükleyebilir. Sürü hareketleri benzetmesi yaygındır. Finans uzmanlarının Türkiye’ye bakışlarına Bloomberg ve Financial Times’tan derlenmiş bazı örnekler verelim: Kötümserler var: “Hızlı çıkışlar başlarsa sermaye hareketlerini sınırlayacak ülkelere ilk aday Türkiye’dir... Ülkenin kurumları zayıflıyor; iktisat politikası ise uzağı görmüyor… Bir ordunun darbe yaptığı yerde durum ciddidir; kalınmaz, çıkmak gerekir…''

İhtiyatlı iyimserler ağır basıyor: “Sağlıklı bir ekonomi, genç, rekabetçi bir işgücü; ama patlamaya hazır bir siyasi hayat… Erdoğan’ın ve AKP’nin halk desteği güçlüdür, iniş-çıkışlar doğaldır; yükselen piyasalar için daha toleransı olmak gerekir…Temel soru şudur: Siyasette değişiklikler, yatırım rejiminde ciddi kaymalara yol açacak mı; yoksa, [askeri müdahale sonrası] Tayland’daki gibi ekonomik süreklilik sağlanacak mı?... Riskler var; ama tamamen çıkış abartılı olur. Düşük faizli bir dünyada yatırımcılar paralarını işletmek zorundadır… Türkiye borçlarının en çekici yönü ABD tahvillerinin altı misli getiri sağlamasıdır. Gelişmiş ülke varlıkları sıfıra yakın getiri verirken yatırımcılar dolarla borçlanıp TL kâğıtlarına geçince sadece ağustosta Türkiye’den yüzde 2,9 getiri sağladılar…'' (Burada sözü geçen yüzde 2,9’luk getirinin 1,9’u, ağustosta doların ucuzlaması ile sağlanmıştır.)

Yukarıda adı geçen Tim Ash de Türkiye için, bir hayli iyimserdir: “Puanı düşürülse bile Türkiye toparlanır. Önemli olan hızlı büyümedir; kamu borcu/milli gelir oranının düşük (yüzde 34) olmasıdır; güçlü bir banka sitemidir; devlette ve toplumda iş çevreleri [sermaye] lehine güçlü bir kültürün varlığıdır.'' (Financial Times, 10 Ağustos).

23 Eylül’de Moody’s, Türkiye’nin yatırım puanını düşürdü ve gerekçeler içinde Gülenci şirketlere dönük uygulamaları, anayasa değişikliği girişimlerini de gösterdi. Bu olgular, yatırım ortamını, kurumsal istikrarı zedelediği için sakıncalı görülmekte; mülkiyet hakları ihlalleri ima edilmektedir.

Kasım başında IMF’nin Türkiye ile ilgili bir ön-raporunda da, “kamunun kurumsal kapasitesinin güvenceye alınması ve yasal sistemin etkinliğinin pekiştirilmesi temel öncelikler'' olarak vurgulanıyordu.

Finans çevreleri, yine de, kötümserliğe savrulmak istemiyorlar. Londra’dan kıdemli bir yatırım danışmanının tepkileri tipiktir: “Erdoğan’ın baskıcı olması, hatta zamanla diktatörleşmesi yatırımcıların umurunda değildi. Onlar istikrara önem verirlerdi. Şimdiki durum ise kargaşalı bir geçiş sürecidir. Müşterilerim itiş-kakıştan; yalpalamalardan hoşlanmıyorlar. Türkiye’ye şunu demek istiyorlar: “Ne olmak istiyorsan ol; sonra da bize haber ver [ki gelelim].'' (Financial Times, 29 Kasım).

Yine Financial Times ve Bloomberg’den birkaç örnek aktarayım:“Kritik şey güvendir. Bu karanlık bulutları dağıtacak bir şey bulsak rahatlayacağız… Riskler yatırımcıları ürkütüyor; ama nereye gidebilirler? Diğer büyük yükselen piyasalar: Rusya, Brezilya, İran mı? Oralarda da yaptırımlar, küçülme, siyasî felç var. Yatırımcılar farkında ki Türkiye güç bir dönemden geçiyor; ama piyasanın büyüklüğüne bakın… Yükselen piyasalar içinde, yurttaşlarına sınırsız yabancı para tutma imkânı veren tek ülke Türkiye’dir…''

•••

Verdiğim örnekler, finans kapitalin kısa vadeli, “sıcak'' akımlarını sürükleyen rantiye katmanı ile ilgilidir. Bu akımlar, 2010-2014’te Türkiye’ye giren yabancı sermayenin yarısına yaklaşmaktadır. AKP iktidarına, adeta tutkulu destek dikkat çekicidir.

Uzun vadeli kredileri denetleyen bankaların ve doğrudan (üretken) yatırımlara dönük sermaye gruplarının ölçütleri farklılaşabilir. Ancak, yukarıda değindiğim “mülkiyet hakkını güvenceye alan kurallar'' ve “yatırım rejiminde süreklilik'' güvenceleri bunlar için de hayatî önem taşır.

Hepsini birleştiren bir ortaklığa da işaret edelim: Sözünü ettiğim güvenceler süregeldikçe, finans kapital açısından, siyasi iktidarın niteliği; demokrat veya faşist, laik veya şeriatçı olması önem taşımamaktadır.

"AKP’nin bunalımlı sekiz ayı" haberi, 09 Aralık 2016 tarihinde yazılmıştır. 09 Aralık 2016 tarihinde de güncellenmiştir. ABC Kritik kategorisi altında bulunan AKP’nin bunalımlı sekiz ayı haberi 2016 yılına aittir. Bu haberin yanı sıra sayfamızda birçok güncel bilgi ve son dakika haberler yer almaktadır. AKP’nin bunalımlı sekiz ayı 2024 konusundaki bu haber içeriği objektif bakış açısının yansımasıdır. ABC Kritik konusunda 20 Nisan 2024 tarihlidir, bugüne ait güncel gelişmelerden haberdar olmak için bizi Twitter ve Facebook sayfalarımızdan takip edin.

Hubbard Editör

YORUM YAZ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
SON HABERLER
  1. 04:27 WhatsApp'a eskiden kullandığımız MSN özelliği geliyor!
  2. 04:23 Akıllı telefonların ömrü kaç yıl?
  3. 04:20 Yenilenen EQA ve EQB Türkiye’de!
  4. 04:13 Mükemmeliyetçilik: Başarının düşmanı mıdır yoksa dostu mu?
  5. 04:10 Hıdırellez’de neden yere nar atılır?
  6. 04:07 21 Nisan 21° Boğa burcunda Jüpiter ve Uranüs kavuşumunda devrim yaşayacak burçlar!
  7. 04:01 Bu sarma sırrını neredeyse kimse bilmiyor: En lezzetli sarmaların sırrı bir yemek kaşığında gizli!
  8. 04:01 Epic Games, iki oyunu ücretsiz olarak sunuyor! Fırsatı kaçırmayın: Son gün 25 Nisan!
  9. 03:59 İsrail'in Refah'a yönelik saldırılarında en az 8 Filistinlinin hayatını kaybettiği bildirildi
  10. 03:25 Sürücünün yükü artıyor: Kaza yapan da yapmayan da ödeyecek!
  11. 03:22 Haftalık güzellik bakımı: Kına ve sirke
  12. 03:20 Meteorolojiden fırtına uyarısı: Bu gece başlıyor!
  13. 03:17 20 Nı̇san 2024 günlük burç yorumu
  14. 03:14 Aksaray ve Konya arası kaç kilometre?
  15. 03:11 Antalya ve Alanya arası kaç kilometre?
  16. 03:07 Bu burç 2024 yılında büyük finansal kazançlar elde edecek!
  17. 03:04 Akrep burcu erkeği özellikleri nelerdir?
  18. 02:23 Trump mahkemede uyuya kaldı: Bu durum ona zarar verebilir
  19. 02:02 Türkiye'nin önde gelen şirketlerinden biri iflasını açıkladı ve şirket hızla satışa çıkarıldı
  20. 01:57 Facebook ve MSN'de bulunan nostaljik bir özellik Instagram'a geliyor!
ABC Kritik Haberleri