Atilla Taş: Bunun adı gasptır!

Son zamanlarda sosyal medya üzerinden yaptığı yorumlarla dikkkat çeken eski popçu Atilla Taş, Zaman'a kayyum atamasını yazdı. Taş, insanların yakında diğer gazeteler kalmadığında, olayı geç de olsa anlayacaklarını yazdı ve şuna dikkat çekti: Çırpınıyoruz, anlatıyoruz, olay cemaat olayı değil.

İşte Atilla Taş'ın Meydan gazetesinde yayımlanan yazısı:

Cumhurbaşkanı Erdoğan yurtdışına çıkarken yaptığı açıklamada, “Ortalık karışabilir!'' diyerek ''ZAMAN’ ayarlı bombayı ortaya bırakıp gitti. Çok sever böyle dikkat çekmeleri, iyi biliriz!

İster ki hep o belirlesin gündemi, hep onun dediği olsun, oldu da! “Ne istediniz de vermedik?''ten, “Ne istedik de almadık?''a giden süreç işte böyle başladı, istedikleri yapılmayınca.

Her şeyden önce şunun adını net bir şekilde koymalıyız, bu açıkça devlet eliyle gasptır! Daha önce İpek Medya’ya yapıldığı gibi sudan bahanelerle işin başına kayyımlar getirilir.

Sonra gazete, hükümet bültenine çevrilir, ardından da batırılarak yok edilir! Kayyımlık deyip geçmeyin, son zamanların en gözde mesleği oldu. Gençler arasında bile çok popüler artık. 100 binlerce lira maaş alıp tek yapmanız gereken, gazete ya da işletmenin emekçilerini işten atıp, sonra da bir güzel batırmak; oh ne âlâ memleket! Muhalif basının önemi şu an hâlâ anlaşılabilmiş değil, umarım çok geç anlaşılmaz! 2. Dünya Savaşı sonrasında Alman halkına, ölüm kamplarından haberleri olup olmadığı sorulduğunda, “bundan haberimiz yoktu!'' demişlerdi. Gerçekten de yoktu, çünkü bunları yazacak bir muhalif medya yoktu! Türkiye de aynı koşullara koşar adım ilerliyor.

Geçenlerde Londra’dan uçağa binerken dağıtılan gazeteler içinde bir tane bile muhalif gazete göremeyip acı acı gülmüştüm. Artık gerçekte de kalmayacak gibi. İnsanlar bu olayları cemaat kini ve düşmanlığıyla yorumlayıp seviniyorlar ama yakında diğer gazeteler kalmadığında, olayı geç de olsa anlayacaklar. Çırpınıyoruz, anlatıyoruz, olay cemaat olayı değil.

Olay, bu ülkede mülkün artık tehlikede olduğu gerçeği diye ama kin ve nefret gözleri öylesine kör etmiş durumda ki maalesef! Birileri de bunu çok iyi bilip, gayet güzel kullanıyor.

Zaman Gazetesi çalışanlarına sabır ve metanet diliyorum. Bugünlerin bir gün geçeceğini ve bugün zulüm yapanların da bir gün hak ve adalete muhtaç kalacaklarını, adaletin ve gerçeklerin er ya da geç tecelli etmek gibi alışkanlığı olduğunu bilmelerini istiyorum. Hepsine çok geçmiş olsun.

8 MART VE KADINLARIMIZ

Hayatının her alanında en ağır yüklere maruz kaldıkları halde, dışlanan, hor görülen, dövülen, öldürülen, tecavüze uğrayan kadınlarımızın, yılda bir günleri var ki, sadece o gün dilenen güzel dilekler yerine gelse ve yıl boyunca dillendirilse, değil Türkiye’de; dünyada bile kadınların sorunu kalmazdı. Gelin görün ki, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde herkes bir günlüğüne feminist ve kadın hakseveri olurken, adeta toplumsal bir ikiyüzlülükle hemen ertesi günden itibaren, yine öldürülmeye, dövülmeye, dışlanmaya, tecavüze ve baskıya devam edilen yine aynı kadınlarımız.

Rahmetli ozanımız Neşet Ertaş’ın dediği gibi, “Kadınlar insandır, bizse insanoğlu!'' Gelin görün ki biz insanoğulları o güzelim varlıkların, kadınların yüceliğini anlamaktan bile hâlâ aciziz. Tüm acı çeken, dışlanan, dövülen, öldürülen, sesi kısılan kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun ama bu hassasiyet lütfen her gün olsun!