Cezaevleri de dinselleştiriliyor

Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya ve Doç. Dr. Kıvanç Ersoy, Cumhuriyet'ten Hilal Köse'ye cezaevlerinde yaşadıklarını anlattı.

Cezaevlerinde de Diyanet dergisinin dağıtıldığını ortaya koyan röportaja göre çocuk koğuşlarından "aleyküm selam" bağrışları duyuluyor.

Röportajdan bir bölüm şöyle:

Cezaevi nasıl bir yer?

Kıvanç Ersoy: Bizim kaldığımız 9 No’lu, F tipinden de F tipi bir cezaevi. F tiplerinde, 2007 yılında, Behiç Aşçı’nın açlık grevi sonrasında kazanılan ''3 kapı 3 kilit’ diye somutlanmış bir talep vardı. Yan yana olan 3 koğuş ortak havalandırmaya çıkacaktı. Biz kimseyle görüştürülmedik. Ama o koşullar bile onların hedeflediği yalıtılmışlık duygusunu yaratamıyor. Bir şekilde insanlar yan yana olduklarını hissettirebiliyorlar.

Tecrit çok büyük bir insan hakları ihlali. İnsanlık dışı uygulama. Ona rağmen kimse boyun eğmiyor, düşüncelerinden vazgeçmiyor. Dışardan gelen her mektupla dayanışma ruhunu hissediyorsun.

Muzaffer Kaya: Silivri, tam bir tecridin uygulanabileceği altyapıya sahip. Diyelim ki avukat görüşüne götürüleceksiniz, başka bir mahpus da telefona ya da hastaneye çıkıyor olabilir. Onunla karşılaşmamanız lazım. Böyle bir trafik organizasyonu yapılıyor. Biz de sadece 3 kişi birbirimizi gördük. Bir kez spora çıktık yine 3 kişiydik. 3 kişi oynamakta zorlandık. Penaltı turnuvası yaptık.

DİNİ DERGİLER

Doç. Dr. Kıvanç Ersoy: Metris’te, 30- 40 kişinin sabah ve akşam belli saatlerde ''aleyküm selam’ diye bağırdığını duymuştum. Gardiyanlar, ''çocuk koğuşlarına disiplin uyguluyoruz. Sıraya sokuyoruz. Onlardan selam alıyoruz’ dedi. ''Merhaba’ ya da ''günaydın’ yerine selamün aleyküm diyorlar.

Yrd. Doç. Dr. Muzaffer Kaya: Silivri’de bize de Diyanet’in takvimi ve Değer diye dini bir dergi geldi. Dini değerlerin aşılanmasıyla ''iyileştirme’ çabası olduğunu görüyorsunuz. Devletin mahkumlarla ilişki biçimi de dinselleşmiş.