Haftanın Kitabı: Pilot ile Küçük Prens

ABC Kitap'a ulaşmak için iletişim
[email protected]
-------------------------------------------

ABC Kitap editörleri, bu hafta da sizler için "Yeni Çıkanlar / Editörün Seçtikleri / Haftanın Kitabı / ABC En Çok Satanlar Listesi" kategorilerini oluşturdular.

Küçük Prens'le yediden yetmişe herkesin gönlünde taht kuran Antoine De Saint-Exupéry ile usta çizer Peter Sís bir araya gelirse ne olur? Ömür boyu iki büyük tutkusunun, uçmanın ve yazmanın, peşinden koşan ve birden çok defa imkânsızı başaran haylaz bir oğlanın çocukluktan yetişkinliğe yaşadıkları, zihinlerde yer edecek muhteşem resimlerle bir kitaba dönüşür... Okuru Fransa kırlarındaki şatolardan, bir uçak pistinin kenarında uçakları seyredip uçma hayalleri kuran bir çocuğun zihnine, düşen bir uçağın kalıntılarıyla SOS yazılan bir çöle, And Dağları'nın üzerinden alçak uçuş yapan bir uçağa, Paris'e, New York'a, Buenos Aires'e, Batı Sahara'da Juby Burnu'nda okyanus ile çölün arasındaki tek kişilik bir kulübeye, dünya savaşlarına götürür...

HAFTANIN KİTABI
Peter Sis
PİLOT İLE KÜÇÜK PRENS
Alef Yayınları

1900'da Fransa'da, uçağın icat edilmekte olduğu bir dönemde doğan Saint-Exupéry, çocukken hep uçmayı hayal etti. Sonunda genç yaşta pilot olunca soluk kesen maceraları başladı. Uçakla posta taşıyan ilk pilotlardan biri oldu, pilot arkadaşlarıyla uzak diyarlara yeni uçuş rotaları yarattılar. Antoine uçağıyla dağları, çölleri aştı, rüzgârlarla, fırtınalarla boğuştu, hatta havacılık rekor denemelerine girişti. Birkaç kez uçağı düştü. Yukarıdan yeryüzünü seyrederken dünyadaki ve gökyüzündeki hayat üzerine uzun uzun düşünmeyi severdi, bu düşünceler ona tecrübelerini yazma esini verdi. 

Peter Sís'in harikulade Saint-Exupéry biyografisi, dünyanın en sevilen kitaplarından biri olan Küçük Prens'in yazarını göklere yerleştiriyor.

Kitaba ilişkin Radikal Kitap ekinde Ezgi Daryürek şöyle diyor;

“Dünyada Küçük Prens çılgınlığının böylesine yükseldiği bir dönemde özgün bir iş yaparak yazarın yaşamını, üstelik en iyi resimlenmiş kitap ödülünü elinde bulunduran Peter Sís’in çizimleriyle birlikte yayın dünyasına kazandırdılar.

''Küçük Prens’ bir çocuk kitabı mı? Felsefe eseri mı? Savaş karşıtı bir manifesto mu? Yoksa bir aşk hikâyesi mi? Kafanızdaki soruların hepsi ''Pilot ile Küçük Prens’i  okuduktan sonra yanıt bulacak demeyi çok isterdim. Ancak yazarın hayat hikâyesini okumak, Küçük Prens ile ilgili soru işaretlerinizi daha da artıracak. Yorumu, çözümü ve felsefesi okuyucuya bırakılmış bir kitap ''Küçük Prens’. O yüzden her sınıftan, her ülkeden, her yaştan okuru kucaklıyor.

Kitap, Antoine de Saint-Exupéry’nin çocukluğuyla başlıyor. Tıpkı kendi suluboya çizimleriyle zihnimize kazıdığı Küçük Prens gibi altın saçlı bir çocuk. Aristokrat bir aileden geliyor. Tek tutkusu uçmak. İlk uçuş deneyimini henüz 12’sinde yaşıyor. Annesi pilot olmasını hiçbir zaman istemediği için mimarlık okumaya başlıyor, bir süre sonra okulu bırakıyor. Babasını dört yaşındayken kaybeden Antoine, erkek kardeşi ile kızkardeşini de küçük yaşta yitiriyor. Kim bilir, Küçük Prens’e gökyüzünden gülümseyen yıldızların içinde belki de onlar saklıdır.

I. Dünya Savaşı sebebiyle 21 yaşın üzerindeki tüm Fransız erkekler askere çağırılıyor. Antoine, uçmayı askerde öğreniyor. Bir ihtimal, hayatı da böyle değişiyor.

Bize ''Küçük Prens’i kazandıran, Saint-Exupéry’nin eşsiz tecrübelerinin hepsini bu kitapta bulacaksınız. Bir yanında okyanus, diğer yanında çöl olan ahşap kulübede, milyonlarca yıldız altında yapayalnız da kalmış, muhasebecilik de yapmış, Eiffel Kulesi’nden paraşütle de atlamış.

…

İşte ''Küçük Prens’, ülkesini ve sevdiklerini kaybetme hissi ile savaşın umutsuz ve karamsar havasının bir araya gelmesiyle ortaya çıktı. Yazarın ülkesinden çok uzakta, Long Island’da bir evde yazıya döküldü. Çocukluğun masumiyeti, yaşama sevinci ve umudu ile karanlıkta bir ışık olmayı amaçladı belki de.

''Pilot ile Küçük Prens’i okuyup Saint-Exupéry’i daha yakından tanıdığınızda, ''Küçük Prens’in her cümlesinin altına gizlenen iyimserliği fark edeceksiniz.  Bambaşka bir gezegende yapayalnız tasvir edilen Küçük Prens aslında sürgündeki bir yazar mıydı? Üstelik gül bahçeleriyle dolu yeni gezegende mutlu olamayıp kendi gezegenine, tüm tehlikelere rağmen dönmeyi göze almıştı.

Küçük Prens gezegeninden uzak geçirdiği bir yılın sonunda, bir gece yıldızlara doğru yola çıktı.

Saint-Exupéry, sürgünde geçirdiği bir yılın sonunda Fransa adına bir görev için, uçağıyla Kuzey Afrika’ya doğru yola çıktı.

Asla geri dönmedi.

Küçük Prens’in gizemi, yazarının yaşamını okumak ile çözülmüyor, aksine tüm hikâyeyi bambaşka bir gözle yeniden okuma isteği uyandırıyor.''