HDP’nin Ceylanpınar’daki polis cinayetlerini araştırma önerisine ret

22 Temmuz 2015’te Suruç katliamından kısa süre sonra polisler Feyyaz Yumuşak ve Okan Uçar evlerinde başlarından vurulmuş halde bulunmuştu. Cinayetleri önce HPG’nin (Halk Savunma Güçleri) üstlendiği açıklanmış, ardından PKK’dan yapılan açıklamada, polislerin PKK’nın resmi birimlerince öldürülmediği savunulmuştu.

PKK, kendilerine ''Apocu feda timleri’ diyen grubun yaptığını savunduğu suikastlarla ilgili soruşturma da başlatmıştı. Doğu illerinde başlatılan sokağa çıkma yasakları ve operasyonlarla gündemden düşen cinayetler hala gizemini korumaktaydı.

Soru işaretlerine neden olan etkenlerden biri telefon ihbarıyla cinayetlerle ilgili yapılan gözaltı ve tutuklamalardı. Ertesi gün beş kişinin içinde olduğu bir araç polis tarafından durdurulmuş, aracın hacizli olduğu söylenmişti.

Polisin sorgusunun uzamasıyla araçtakiler emniyete gitmiş, ardından da cinayet soruşturmasına dahil edilmişlerdi. Karakolda işlemlerin sürdüğü sırada gelen bir ihbarla araçta bulunanların cinayete karıştığının söylendiği öne sürülmüştü. Soruşturma kapsamında gözaltına alınan dokuz kişiden yedisi tutuklanmış, dosyaya gizlilik kararı konulmuştu.

Son olarak ise davaya bakan hakim, darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanmıştı.

AA’nın haberine göre, Meclis Genel Kurulu’nda söz alan HDP Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir, Ceylanpınar’daki saldırının bir provokasyon olduğunu savunarak, siyasi partilerin bu karanlık olayı ortaya çıkarması halinde, darbe mekanizmasının da araçlarının ortaya çıkarılmış olacağına inandığını söyledi.

Baydemir, “Bir tuzak kurulmuş ve bu tuzak harfi harfine uygulanmış. Büyük bir kumpasla karşı karşıya bulunduğumuzu görüyoruz'' diye konuştu.

''Fitili ateşleyen bu vakayı aydınlatmak durumundayız’

Aynı evde ikamet eden üçüncü polisin hala ifadesinin alınmadığını söyleyen Baydemir, en büyük karanlık perdelerden birinin de bu durum olduğunu kaydetti.

Baydemir şöyle devam etti: “Bu dosyada iki temel dayanak var. Bunlardan biri ihbarcı. İhbarcının kendisi kayıp. İhbarcının abisi darbe girişiminden tutuklandı. İhbarcının diğer abisi aranıyor. Eğer gerçekten çatışma ve çatışmadan kaynaklı ölümlerin, gerçeklerin üstü örtülsün istemiyorsak çatışmayı başlatan kıvılcım olan, fitili ateşleyen bu vakayı aydınlatmak durumundayız.''

''Sizden beklediğimiz; Kandil silahı bırakacak’

Baydemir’in sözleri üzerine HDP sıralarına seslenen AKP Kahramanmaraş Milletvekili Celalettin Güvenç, “Eğer karanlık olayları aydınlatacaksanız, eğer bu bu ülkede bir daha yargısız infazları, cinayetleri, işkenceleri önleyecekseniz demokratik siyaseti tercih edeceksiniz'' dedi.

Güvenç şöyle devam etti: “Sizden beklediğimiz; Kandil silahı bırakacak. Kandil silahı bırakmıyorsa bu Meclis’te oturanlar buraya gelecek, ''Silahın devri bitti. Artık burada demokratik siyaset yapacağız’diyecek. Bunu dediğiniz gün çözemeyeceğimiz hiçbir olay yok. Kürt siyaseti, şiddet dışında demokratik, sivil siyasete evrilmek zorunda. Evrildiğiniz an hiçbir karanlık nokta kalmayacak, bu ülkenin demokrasisi tekamül edecek. İşin özü budur.''

2011 yılında Şanlıurfa Valiliği görevine gelen Güvenç, 2014 yılındaki yerel seçimlerde Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmiş, 1 Kasım 2015 tarihindeki genel seçimlerde ise AKP Şanlıurfa milletvekili olarak Meclis’e girmişti.

''Burası Türkiye Cumhuriyeti’nin kürsüsü’

Güvenç’in sözleri üzerine sataşma gerekçesiyle kürsüye bir kez daha gelen Baydemir’in KCK yöneticilerinden Cemil Bayık’ın sözlerine referans vermesi üzerine, TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı,“Bunu mu referans alıyorsunuz Sayın Baydemir? Bu kürsüden referans aldığınız kişilere lütfen dikkat edin. Burası Türkiye Cumhuriyeti’nin kürsüsü'' dedi.

Bunun üzerine söz alan AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, Baydemir’in, Meclis’e, Türk milletine ve Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan yurttaşlara hakaret ettiğini savunarak, “Terör örgütünün elebaşını iyi göstererek, burada açıklamalarını okumak, Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan vatandaşlara bir hakarettir. 40 binden fazla insanın hayatını kaybetmesine sebebiyet veren kişilerin burada sözcülüğünü yapmak hiçbir milletvekilinin hakkı ve haddi değildir'' dedi.

Konuşmaların ardından öneri kabul edilmedi.